Oyun Hamuru
Bir plastik oyun hamuru gibi hissediyordum kendimi ellerinde.
Avuçlarının arasına alıp önce yuvarlayıp, sonra olmamı istediğin şekle sokabileceğini düşündüğün bir oyun hamuru.
Nereye istersen oraya esnetebiliyordun, hatta fazla gördüğün parçalarımı koparıp atmaktan bile
çekinmiyordun, canım yanar mı hiç umursamadan. Sonra dışardan beğendiğin başka parçalar
ekliyordun ister miyim diye düşünmeden.
Yanıyordu, çok canım yanıyordu; beni ben yapan parçalarım benden uzağa koparıldığında. Çok derin
izler bırakıyordu kopan parçanın bıraktığı boşluklar… Sancılı dokunuşlarla kapatılıyordu bu boşluklar
tarafından daha da acıtılarak. Her dokunuş ruhumda biraz daha fazla yara açıyordu, kapanmaz izler
bırakıyordu. Katılan yeni parçaları ise kabullenmesi imkânsızdı ruhumun.
Kaçıp kurtulmaya çalıştıkça ellerinin arasından ben, sen daha sıkı kapatıyordun avuçlarını ve
parmaklarının dayanılmaz baskısını hissediyordum benliğimde.
Hırsın öyle büyüktü ki, çığlıklarımı duymuyor, sessizce akan gözyaşlarımı görmüyordun bile, tek
amacın vardı sanki acıtmak, daha da acıtmak.. Bu baskının aslında aramızdaki bağı tamamen yok
ettiğinin farkında değildin o zamanlar.
Peki ben nasıl izin veriyordum bu duruma? Hiç istemediğim bir oyuna oyuncak olmuştum elim kolum
bağlı gibi çaresiz.
Biliyorum mükemmel olmamı istedin sen hep, üstelik bunu yaparken kendi gözümde beni daha da
küçülttüğünün, aslında bana büyük bir kötülük yaptığını fark etmiyordun. Göremediğin lanet olası!
Mükemmel değildim ben. Çabam mükemmel olmak için değildi, sadece kendim olmak istiyordum
ben. Defalarca anlatmaya çalıştım bunu sana, ama anlamak istemedin beni…
Ve sonunda beklenen oldu. Ne pahasına olursa olsun bitmeliydi bu işkence. İşte kurtuldum senden.
İşe önce benden kopardığın parçalarımı toparlamakla başladım. Sonra yaralarımı sardım yavaş yavaş.
Ve sonunda taştan bir duvar ördüm etrafıma yıkılması, aşılması zor olan... Şeklini değiştirmeye olanak
tanımayan bir kabuk oluşturdu ruhum üzerine. Kocaman bir buzdağına dönüşen bu yüreği ısıtacak bir
güneş doğar mı ve yürek açar mı penceresini o güneşe bilinmez ama oyun bitti...
- Oyun hamurunun taşa dönüşümü -
taşın sesini duydun mu sen hiç?
Konuşur mu taş dediğin
- Anlamın gerçek ile mücadelesi –
Duyacaksın!
Taşın kalbini gördün mü sen hiç?
Var mıdır kalbi, taş dediğinin
- Zamanın durduğu “ o an “ sadece “ bir an “ -
Anlayacaksın!
b.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.