- 706 Okunma
- 3 Yorum
- 0 Beğeni
Kralın Öğretmene Saygısı
/yaşadığım bir olayın anısı/
1983 Yılında Bakanlığımız tarafında 6 yıl süreyle Yurtdışı göreviyle Belçika’ya gittim.
Belçika’nın Antwerpen (Anvers) eyaletinde Türk işçi çocuklarına Türkçe ve Kültür Dersleri vermek üzere.
Gidişimin 2.yılında, 1 Eylül günü Belçika Eğitim Bakanlığı nezdinde kutlanacak “Öğretim Yılı Açılışı” programı resepsiyonuna davet edildim.
Bu davete Belçikalı bir okul müdürü ile birlikte gittik.
Toplantı salonu önceden özenle düzenlenmiş, masalar Eyalet görevlileri, öğretmen temsilcileri, veliler, öğrenci temsilcileri ve dernek yöneticiler için isim yazılarak belirlenmiş.
Toplam davetli sayısı 200 kişi.
Tam saatine salon kapıları açıldı, davetliler yerlerini aldı, o anda Kral Baudevejin ve eşi Kraliçenin salona teşrif ettikleri anonsu yapıldı ki, tüm davetliler birden ayağa kalktılar, ben de kalktım. Yanımda oturan Belçikalı okul müdürü bir hamlede benim ceketimin eteğinden çekerek “otur, otur lütfen” dedi. Kendisi kralın salona girişinde diğerleri gibi ayağa kalkmadığı gibi, benim de kalkmamam için uyarırken, gözüm aynı sırada oturan öğretmenlere kaydı, baktım salonda ayağa kalkmayan gurup öğretmenlerdi. Ben de şaşkınlık içinde oturdum hemen.
Kral 5 dakikalık bir konuşma yaptı, Eyalet Bakanı da bir o kadar sürede “iyi bir ders yılı geçirmemizi “dilediler.
Ve resepsiyon salonuna geçildi, ikramlar, tanışmalar, kısa sohbetler ve müzik eşliğinde dans..
Program bitiminde, salon çıkışında Belçikalı okul müdürüne o çok merek ettiğim konuyu sordum
“Kral ve Kraliçe salona girdiklerinde öğretmenler neden ayağa kalkmadı? dedim.
Müdürün yanıtı kısa ve kesindi;
“Bizde öğretmen mahkeme duruşmaları dışında kral dahil hiç kimse için ayağa kalkmaz” dedi.
Bana “sizde de böyle değil mi?” diyeceğinden o kadar tedirgin oldum, ama iyi ki de sormadı.
Değilse yutkunarak, utanıp çekinerek “hayır, bizde böyle olmaz” demek zor gelecekti bana.
O ülkede yaşayıp gördüğüm daha bir çok örnek, ülkemizle kıyaslanmayacak kadar farklı ve çoktu.
Atatürk’ün öğretmenlere olan saygısını, verdiği değeri, Başöğretmen unvanı alarak gösterdiği örnek davranışı hatırladığımz zaman, o’nun yüceliğini daha iyi anlıyoruz.
Bizzat yaşadığım bu olay bana, öğretmene saygı göstermenin geleceğe, topluma, eğitime, tüm insanlığa saygı göstermek olduğu dersini verdi ...
.
*muzaffer yıldırım
YORUMLAR
Değerli meslektaşım
Sınıfıma dersimi denetlemek üzere gelen müfettişe oturduğum öğretmen sandalyesini gösterip '' Buyurun oturun '' demediğim için fırça yemiş bir öğretmen olarak şu yazdığınızın bizim ülkemizde olabilmesini hayal etmek bile bana oldukça zor geliyor.
Selam ve saygılar.
muzaffer40
Bizim ülkede neyin kıymeti biliniyor ağabey eli öpülesi ögretmenlerin bilinsin
muzaffer40
muzaffer40
muzaffer40
muzaffer40
muzaffer40
muzaffer40
muzaffer40
muzaffer40
Muzaffer bey, toplumların var oluşunda o toplumun dilini, değerlerini taşıyan, işleyen, geliştiren ve yaygınlaştıranların çabaları, çalışmaları olmasa, bireyleri arasında ortaya çıkacak iletişim problemleri sonunda bir kaosa varır...
Belçika kralı bunu biliyor...
Bizim farkında olmadığımız da bu, diyebiliriz...
Cumhuriyetimizin ilk yıllarında bu işin, öğretmenliğin çok ciddiye alınmasının nedeni de budur...
Ne var ki, işin içine siyaseti sokanlar, kentleşmenin tamamlanmadığı toplumumuzda ortaya çıkan problemlere körükle gitmiş oldular...
Gele gele okumayan, fikir alış verişi kültürünü taşımayan, genel kültür seviyesi dramatik derecede düşük, hatta insanca bir diyalog becerisinden yoksun bir öğretmen tipine geldik...
Geneli böyle...
Öğretmen olsaydım, söylemeye utanırdım herhalde...
Yazınız iyi bir vurgulama olmuş...
Saygılarımla.