- 609 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
ANAHTAR
Kavruk yüzlerinde pırıl pırıl parlayan gözleri vardır bir çift mühür gibi. Eğer köy öğretmeniysen aşinasındır bu yüzlere. Hikayelere, şiirlere bazen fotoğraflara konu olurlar elinde bir parça yağlı ekmekle. Çok severiz, çok özleriz belki başladığımız yere en yakın yerdir diye.
Her eylül bir heyecandır, meraktır hem öğrenciye hem öğretmene.
‘Hadi bakalım, sınıfa gidiyoruz’ dedi yeni bir ses, pır pır etti minik yürekler. Utangaçlıklarını bastırmak için uygun adımda şakalar yaptılar birbirlerine ve kıkırdayarak süzüldüler koridorlardan.
Sınıfın önüne geldiğinde ilk fark ettiği kapının kolu artık göz hizasında değildi, belli ki büyümüştü. İçerde harf fişlerini de göremediğinde emin olmuştu bundan. Koşarak bir sıya oturdu. Ama üç kişi olunca bir sırada, kalkmak için onu seçti öğretmen. Mahsundu; en arka sıraya geçerken. Ders boyunca gözleri gözlerine değdi öğretmenin. Neden ben?
Sınıf düzenini alırken bir eğlence seansı başladı. Çocuk seslerini sadece sıra gıcırtıları bozuyordu. Bir de o ses; içindeki bütün gıcırtıları susturdu. ‘Al bakalım şu anahtarı, burası senin sorumluluğunda bundan sonra’ diyerek kitaplığı gösterdi öğretmen. Belki bir şehrin anahtarı değildi ama bütün kapılarını açmıştı hayatın.
HAYATIN KAPILARINI AÇMAMDA REHBER OLAN BÜTÜN ÖĞRETMENLERİMİN VE MESLEKTAŞLARIMIN ÖĞRETMENLER GÜNÜ KUTLARIM.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.