- 777 Okunma
- 2 Yorum
- 0 Beğeni
Aydınlığı sevinenler
Seksenlerin ortasında,
Uzunköprü’de yaşarken,
Genellikle Pazar günleri,
Bulgaristan malı Zenit ile
Eski Uzunköprü evlerini fotoğraflardım.
Yüzlerce yıl birbirinden etkilenerek,
Zenginleşen kültürlerin solgun renkleri arasından,
Kare kare bakarken mimari geçmişimize…
Birkaç yıl içinde peş peşe,
Kibrit çöpünün yakışıyla betonlaşan,
Gelecek günlerin hüznü yanardı gözlerimde.
Yazılanlardan okuyup,
Yaşananlardan anladım ki;
Toprağı umut,
Işığı gelecek belleyenlerin,
-Boran ve talan günlerinde bile-
Emek ekip,
Bereket biçtikleri bilinir.
Hayatı böyle,
Bin umut,
Yaşayanların durdukları yerlerde,
Kültürler birer yapı örneği olarak,
Ve şiirle, yazıyla, renklerle,
Güne ve geleceğe taşınarak,
-Kıyım ve yıkım günlerinde bile-
Yaşanır ve yaşatılır.
Delikanlı umutların peşi sıra,
Yetmişleri koşar adım geçerek gelen,
Ve seksenlerin başında,
Genç girdiği cezaevi kapısından,
İşkencelerle yaşlanarak çıkan,
Bir kuşağın öfkeden umut göverten öncüleri,
Gizli saklı öğrendikleriyle savunurken hayatı,
Yürekleriyle dize dize şiir,
Beyinleriyle söz, cümle ve satır,
Görerek anladıklarını el emeği göz nuru,
An an işleyerek geçerlerdi günleri.
Bunca hırsızın ve arsızın,
Gündüzlerinde ve gecelerinde cirit attığı bir ülkede,
Umuda ve çirkini güzel kılmaya dair,
Çaba gösterenler varsa hala…
Beyni ve yüreğiyle,
O günlerde,
Bu günlerde,
Hayata umut gülümseyip,
Aydınlık sevinenlerin hatırınadır.