- 920 Okunma
- 1 Yorum
- 1 Beğeni
TEK SERVET
Yarım asırdan fazla bir aradan sonra yine aynı bahçede armut ağaçlarının dibindeydi. Ancak eski ağaçların yerine yeni fidanlar dikilmişti.
Hemen sol tarafındaki çeşme eski azametiyle yine meydan okurcasına akıyor, petekten taşan sular alt taraftaki bahçeyi suluyordu. Uzun zaman olduğu yerde kaldı. Öylece sağa sola baktı. Köy boşalmış, yüz yirmi haneden dokuz on ev kalmıştı. Samanlıklar eskimiş, harmanları ot bürümüştü. Kendi bostan duvarları yıkılmış, lahana sulamak için açılan gölet toprakla dolmuştu. Her yer viraneydi. Annesinin hayalini canlandırırken içi burkuldu.
Sanki ilk kez görüyormuş gibi oraları garipsedi. Tekrar armut ağaçlarına baktı. Gülümsedi bu sefer, o günü hatırladı.
Evet 52 yıl önceydi. Dün gibi hatırladı. Beş altı yaşlarında var yok okadar. Ağustosun ortaları olmalıydı. Harman vakti olduğuna göre armutların olgunlaşma zamanı. Zor zamanlardı. Cehaletin kol gezdiği, yokluğun hüküm sürdüğü yaşam şartlarının ağır olduğu bir Anadolu köyü. Bütün bunların iyi yanı ise herkesin aynı kaderi paylaşması, gıptanın ezikliğini hissetmemesi.
Oradan geçerken yerde bir armut buldu. Öyle güzel öyle suluydu ki hemen çeşmede yıkadı. Tam ağzına götürecekken gideceği harmanın yanındaki evde yaşayan yaşlı kör teyzeyi düşündü. Ona büyüklere hürmeti, çocukları sevmeyi, yaşlılara hizmeti ve paylaşmayı anlatmışlardı. Sonra yine armudu yemek istedi. Canı çok çekiyordu. İçi el vermedi. Meyve zamanı ancak erikler ve armutların olduğu ağustos bir de eylül, ekimde ahlat ancap denilen küçük kırmaların olduğu dönemdi bunun dışında meyveyi gören olmazdı. Ne kadar da güzeldi. Birkaç kez yemek istemesine rağmen teyze ağır bastı. Ben dedi küçüğüm, yarın büyürüm, okurum, para kazanırım, daha çok alır yerim ama teyze yaşlı o ölür yiyemez. O sevinçle teyzenin yanına koştu, ellerini öptü, ’sana armut getirdim.’ dedi. Teyze sevindi, gülümsedi ve dua etti. Onun yüzündeki gülümseme ile oradan ayrıldı. Elindeki armut tek servetti ama iç huzuru daha büyük bir servetti.
52 sene sonra oradan geçerken yıkılmış duvarların arasında teyzeyi hatırladı. Evet büyümüş,okumuş, çalışmış, emekli olmuştu. Ama o günleri unutmamıştı. Şimdi o eve bakarken teyzenin gülen gözleri içine ferahlık veriyordu.
Döndü DEMİR ŞİNEL / YÜREĞİN SESİ’NDEN