- 1121 Okunma
- 12 Yorum
- 4 Beğeni
GİT BAŞIMDAN!
Derin anlamlar taşıyan yeşil gözlerini gıdısına yerleştirdiği kemanını çalarken kendinden geçmiş gibi kapardı. Briyantinlenerek özenle taranmış saçlarından sıyrılmış birkaç perçem melodinin ritmine göre değişik yönlere savrulurken uzun parmakları görsel bir gösteri yapar gibi müziğe eşlik ederdi.
Kemana kıyamıyormuş gibi bir beden diline rağmen arada bir hoyrat gidiş gelişler… yayla teller arasında… Bazen acı çekiyormuş, bazen de yaşanabilecek en mutlu anlara şahitlik ediyormuş gibi değişkenlikler yaşayan yüz ifadesi, ellerini iki yanına indirdiğinde dünyayla o anda ilişki kurmuş birinin şaşkınlığını ve saflığını taşırdı.
Öğrenciler, hayranlıkla ve büyülenmiş gibi izlerlerdi onu. Metin Bey, müzik derslerine kemanla giren ve onunla bütünleştiğini düşündüren bir müzik öğretmeniydi.
Küçük kız, öğretmenini izlerken kendini hayal ederdi onun yerinde. Kendisi çalardı sanki o anda hayatı boyunca hiç eline almadığı o kemanı.
Birkaç kez bu izlenimlerini paylaşan küçük kızının gözlerine dikkatle bakan baba: “ Sen de keman çalmak ister misin?” dedi. Dünya durdu sanki. Çok sevindi.
“Öğretmeninle konuş, ders vermeye kabul ederse, ben gelir görüşürüm.” dedi babası. Sabaha hayallerinin eşliğinde yarı uykulu kalktı küçük kız.
Uçarak gitti sanki okula. O gün müzik dersleri vardı, önce konuşmak istedi öğretmeniyle. Öğretmenler odasının önünde Metin Bey’in çıkmasını bekledi. Çıkmadı öğretmeni. Kimselere de soramadı, sınıfına döndü.
Müzik dersler boş geçmeye başladı. Küçük kız, öğretmeni sınıf değiştirmiş olabilir mi diye diğer sınıfları dolaştı. Öğretmenleri hiçbir derse girmiyordu. Gidip idarecilere sormaya cesaret edemedi. Aylarca sürdü bu amansız takip.
Bir gün, Metin Bey’in okula döndüğünü duydu. Yüreği sıkıştı sevinçten, yerinde duramadı. Ertesi gün müzik ders saatinde kendisini çok sevdiğinden emin olduğu öğretmenini sınıf kapısının önünde beklemeye başladı.
Uzaktan gelen sanki başkasıydı. Çok zayıflamıştı, omuzları çöküktü ve gücü yokmuş gibi ağır ağır yürüyordu bir elinde kemanı diğer elinde yayıyla…
Kapının önüne gelince çok sevdiği öğrencisinin onu dışarda beklemesinden çok mutlu olduğu yansıdı yüzüne. Küçük kızın başını sevdi, hatırını sordu. Kısa cevaplardan, gerisinden başka bir şey geleceğini tahmin etmiş gibi: “Bana bir şey mi söyleyeceksin?” dedi.
Küçük kız, birden heyecanlandı ve : “Uzun süre sizi göremeyince çok merak ettik öğretmenim.” dedi.
Öğretmen, asıl cümlenin bu olmadığını anlayarak : “Başka?... “ dedi. Küçük kız:
- Ben de sizi gibi keman çalmak istiyorum, sizden ders alabilir miyim diye babam sormamı istedi öğretmenim. Bana ders verir misiniz?” dedi.
Bir müzisyenin ince ruhu ve nazik tavırlarıyla tüm çevresince tanınan öğretmenin birden bütün yüz ifadesi değişti. İçinde kopan fırtınalar sesinden koridorlara yansıdı. Kontrolünden çıkan hareketlerle iki elini ve başını yakarır gibi yukarı kaldırıp bir an durdu ve ardından ondan hiç kimsenin beklemeyeceği sert bir tavırla ellerini öğrencisine doğru uzatarak ve avazının çıktığı kadar sert bir sesle bağırdı:
- “Git başımdan!... Bu Allah’ın cezası beni dert sahibi yaptı, ben kimseyi dert sahibi yapmayacağım!” dedi.
Küçük kız ne olduğunu anlamadı, ama o kadar utandı ve üzüldü ki soru bile soramadı. Gözyaşları onu dinlemedi, ağladığını kimse görsün istemezdi ama olmadı. Kapıyı açtı, öğretmeninin önünde girdi sınıfa, ıslak gözleri ders boyunda ayaklarını seyretti.
Bir daha müzik dersinde öğretmeninin yüzüne hiç bakmadı. Hayal de kurmadı. Dersin bitmesini bekledi sabırla. Gitgide zayıflayan ve güçsüzleşen öğretmeni de ona bakmamaya özen gösteriyordu.
Orta okulun son sınıfı bitti birkaç hafta sonra. Küçük kız, lise için o okulda kalmak istemedi ve bir daha da oraya hiç uğramadı. Yüreğinde kocaman bir eziklik ve neden bunu yaşadığına cevap veremeyen, beynini kemiren sorularla geçti yılları.
Öğretmen oldu, içindeki müzik tutkusunu bastırdı ve yaşananları unutmaya çalıştı, beceremedi. Yıllar sonra öğretmen arkadaşlarıyla bir sohbette adı geçti Metin Bey’in. Kulak kesildi. Duydukları kanının akışını durdurdu sanki.
Öğretmeni, gırtlak kanserine yakalanmış ve doktorlar ona keman çalmayı yasaklamışlardı ama o bunu yapamayınca tedavisi istenen sonucu vermemişti. Bu yaşananlardan bir iki yıl sonra sevgili kemanından ayrı kalmaktansa yaşamamayı yeğlemiş bir müzisyenin vakur duruşuyla gözlerini kapamıştı Metin Öğretmen.
İçi ezildi bir an. Yıllarca içinden geçirdiklerinden utandı, öğretmeni gözünde büyüdü bir dev oldu!..
- “Affet beni öğretmenim, bilemedim.” dedi sessizce ağlarken Metin Bey’in küçük öğrencisi.
28.04.2017 Serap IRKÖRÜCÜ
YORUMLAR
Git başımdan!... Bu Allah’ın cezası beni dert sahibi yaptı, ben kimseyi dert sahibi yapmayacağım!” dedi.
çok güzel gidiyordu yaşam hikayesi
bu tavır çok şaşırttı ve üzdü beni
ne güzel bir resim çizmiştiniz
öğretmeniniz çok güzel bir yerdeyken birden iniverdi yere
göklerde iken yere
hastalık cok zor bir imtihan
zavallı adamı ne şekle sokmuş
Allah Rahmet eylesin ):
sizin iyi yüreğiniz zaten onu hemen affetmiş
geri çıkmış o güzel konumuna
tebrikler..
öncelikle güzel kalbinize
Serap IRKÖRÜCÜ
Böyle oldu ne yazık ki!... Öğretmenimin mekanı cennet olsun inşallah.
Samimi değerlendirmeleriniz ve güzel sözleriniz için çok teşekkür ederim.
Sevgilerimle...
“O küçücük yaşımda bu tepkinin nedenini anlayamadım, hiç beklemediğim için de yıllarca içimde kaldı... Gerçeği öğrendiğimde de çok üzüldüm...”
Olayın hüzünlü kahramanı siz misiniz? Ben öykü ne güzel diye düşünürken son anda sizin; yaşanmışlara yazdığınız aklıma geldi ve hemen yorumlara baktım. Büyük kızım yan flüt çalıyor.
Ben öykü gerçek olunca fazla yazamıyorum.
Kader; çok kolu olan nehrin bir kolunu tercih edip diğerlerini terk etmek diye düşünürüm gerçek yıllar sonra ortaya aksa da...
Bu arada bugün astığınız yazıya dört defa geldim. Fakat fotoğraftaki öğretmenin gömlek yakasının ütüsüz/az ütülü olması benim yazıyı okumama engel oldu. Bir daha deneyeceğim okumayı...
saygılar
Serap IRKÖRÜCÜ
Çok heyecanla başlayıp üzüntüyle biten bir girişim... Yıllar sonra gerçeği öğrendiğimde ise içim acıdı. Öğretmenimin beni korumak istediğini ancak o zaman düşünebildim.
Ne güzel!..
Bir saz çalmanın ayrıcalık olduğunu düşündüm hep... Belki içimde ukdesi kaldığı için!... :(
Hayat, tercihlerden ibaret ve her tercihin bir bedeli var ne yazık ki...
Gömlek ütüsü ha?!?... Yazı dururken!...
Bu da bir algıda seçicilik... Kendinizi zorlamayın lütfen....
Yazılarımın yorumlarına verdiğiniz emek için teşekkür ederim.
Saygılarımla.
Serap IRKÖRÜCÜ
Hiç yapmadığım şey, iki yorumu gerçekten görmemişim!...
Hem de öyle!.. Onları denerken ömür bitiyor zaten.
Sevgilerimle...
Mekanı cennet olsun
çok duygusal bir makaleydi
yazımı da bir o kadar etkili
saygılarımı gönderiyorum
Serap Öğretmenime
Serap IRKÖRÜCÜ
Son yorum için sayfaya girdiğimde gördüm. Ben hiçbir yorumu karşılıksız bırakmam... Geç de olsa özür dileyerek dönerim ama bu iki yorumu hiç fark etmemişim... Çok mahcup oldun gerçekten...
Öğretmenim için dileklerinize, yazım için de beğenilerinize çok teşekkür ederim Müslüm Bey.
Saygılarımla...
MÜSLÜM BAYRAM
hiç önemli değil inanın ki
düşünmeniz o sevginizi saygınızı
hissettirdi bana
gerisi teferruat
hayatta her şey insan için var
er yada geç taşlar yerini bulur;))
nice saygılarımla
"Dağ başına kış,insan başına iş gelir" derdi annem.
Çok doğru...Biz bile bilemiyoruz başımıza nelerin geleceğini, nelerle karşılaşacağımızı.
Bazende beklentilerimizin karşılığını alamadığımızda,küsüyor,kırılıyor,kesin bir hükümle kestirip atıyoruz sevgi ve saygı duyduğumuz bir insanı.Oysaki geçerli sebeplerini bilmeden yargılamak ve hüküm vermek ne kadar yanlış hikayenizdeki örnek gibi...
Sevginin acıtan yanıydı öğrencinin hayal kırıklığı
ve müzik aşkının acıyan yanıydı öğretmenin tepkisi..
Serap hanımcım çok anlamlı bir hikayeydi..
Nicelerine..
Kalbi sevgilerimle
Serap IRKÖRÜCÜ
Gerekçesini bilmeden yaşattığımız neler var kim bilir... Aynı şekilde yaşadıklarımız da!... :)))
O küçücük yaşımda bu tepkinin nedenini anlayamadım, hiç beklemediğim için de yıllarca içimde kaldı... Gerçeği öğrendiğimde de çok üzüldüm...
İşte böyle!... Hayat çok şeye gebe!...
Hep iyilikler, güzellikler olsun inşallah Dilek Hanım... Hepimiz için...
Sevgilerimle...
Böyle zamanda olumsuz tepkiler istem dışı veriliyor çoğu zaman da farkına varılmıyor ama karşıdaki insanın davranışlarını değiştirdiği büyük bir gerçek. hele bu tepki çok sevdiği bir iş ve sevdiği birisine karşı ise daha büyük bir yıkım. gerçek bir yaşamdan alındığını hissettim yazınızda. tebrikler.
Serap IRKÖRÜCÜ
O anki haleti ruhiyesine göre bir anlık refleks tepkiler bunlar... Tepki gösterenin belki hiç hatırlamayacağı, tepki görenin ise belki bir ömür oyu unutmayacağı... derin izler...
Yaşanmışlığın yazısıydı gerçekten... Metin Öğretmenim nur içinde yatsın...
Saygılarımla....
Değerli hocam yine sayfaya okunası değerli bir öykü bıraktınız.
Öykü'yu okurken çok etkilendim. Hayat işte ne yapacaksınız bazen istemediklerimizi yapıyoruz.
Metin öğretmen de istemeye istemeye "Git Başımdan " demiş öğrencisine . Demek ki en zor anında öğrencisinden bu istek gelmiş ve bu istek geri çevirmiş.
Yaşamda da bu tür örnekler çok. Ki bize sunduğunuz öykü de yaşanmışlıkları içinde barındırıyor. Her birimiz yaşadığımız kötü olayları sevdiklerimizin de yaşamasını istemeyiz. Bu nedenle de farklı davranışlarda bulunabiliriz.
Çok değerli bir paylaşımdı hocam. Kutlarım.
Saygılarımla...
Serap IRKÖRÜCÜ
Hiç beklemediklerimizden neler yaşayabileceğimiz ve bu yaşatılanların nedenlerini bilmeden yaptığımız haksız yargılarımız...
Zaman gösteriyor her şeyin doğrusunu... ama bazen geç kalınmış olabiliyor...
Samimi değerlendirmeleriniz için çok teşekkür ederim Serkan Bey...
Güzel bir hafta dileğimle.... Saygılarımla...
Şu anda bile herbirimizin ayrı ayrı sorunlarla ilgileniyoruz
Bir taraftan da sorunumuzu kimseye yansıtmadan hiç bir sorunumuz yokmuş gibi davranıyoruz.
Profesyonel davranış tecrübe ve mecburiyetler insanı buna mecbur ediyor.
Akrabası vefat eden bir tiyatrocu akşam hiç bir sıkıntı yokmuş gibi sahneye çıkıp misafirlerini güldürmek zorunda kalmaktadır
Oysa içi acı yaşamaktadır
Çünkü hayat bir taraftan acımasızca devam etmektedir
Metin öğretmen çok kötü bir anında yakalanmış olmalı ki çektiği tüm ıstıraba rağmen yine de o kızın hevesini kırmayabilirdi.
Hayat böyle bir durum evdeki hesap çarşıya hiç uymaz
O kızı o dertten koruma içgüdüsü ile git başımdan diyerek kırıcı davranmıştır
Bu yaşanmışlığı tekrar okumak güzeldi
Saygilarimla öğretmenim
Serap IRKÖRÜCÜ
O gencecik yaşta, minicik bir yavrusu varken bu ağır tabloya yenildiği anlardan biriydi belki.... Öğretmenimin mekanı cennet olsun inşallah...
Değerlendirmeniz için çok teşekkür ederim Önder Bey... Saygılarímla...
Bir Öğretmen biraz zor yazar okuduğu ile ilgili...
Çünkü benzer durumlarla karşılaşmıştır... Kimi müzik, kimi edebiyat, öykü, şiir... Kimi resim... Hatta yabancı dil, matematik...
Öğrencilik hayatımızda örnek aldığımız ve benzemek istediğimiz mutlak bir ya da birden fazla öğretmenimiz olmuştur.. Ders almak biraz uzak bir ihtimaldir çoğu kez... Ama "özenmek", ben de "onun gibi olabilir miyim" dediğimiz çok olmuştur!
Müzik Öğretmeninin "amansız bir hastalığa yakalanması" ile keman arasında bir bağ kurması ilginç...
Kemanın hüzün vermesi, hüznü etkinleştirmesi ve yayması ise akla yakın...
Öğrencisine karşı davranışı duygusal bu yüzden.. Anlaşılamaması da gayet doğal..
Yine etkileyici, sürükleyen bir deneme/nesir..
Becerinizin yüksekliği de alıştığımız biçimde..
Tebrikler Serap Öğretmenim..
Serap IRKÖRÜCÜ
Metin Öğretmenimin de bendeki yeri öyle özeldi işte!...
Ney ve kemanın ruhsal etkilerinin çok yüksek olduğu düşünülerek Batı ve Doğu tıbbında yıllarca ruhsal tedavilerde kullanıldığı bilinir... Böyle bir etkiyi ben de bilmiyordum, öğrenince çok şaşırmış ve üzülmüştüm...
Yazımı ve şahsımı onurlandıran değerlendirmeniz ve beğeniniz için içtenlikle teşekkür ederim Değerli Öğretmenim...
Saygılarımla...
ZEYBEK HOCA
Keman ve ney ise "özel" bu konuda... Sesinden, duygusal tepkimeler uygun oluşundan elbette...
Değerli açıklama ve ilginiz için ben teşekkür ederim Öğretmenim..
Saygı sizedir, daima..
yaralanmak ve yaralamak.
sebepsiz de olabilir çoğu zaman.
hayatın sunumunda nedir ki gerçeğin ve yanılgının karşılık bulduğu?
kutluyorum kaleminizi.
sevgilerimle.
Serap IRKÖRÜCÜ
Değerlendirmeniz için teşekkür ederim...
Saygılarımla...
"hiçbir şey göründüğü gibi değildir."... İşin özü bu... Çok haklısınız....
Yaşadıkça görüyoruz bir önceki kanılarımızın eğriliğini, doğruluğunu ne yazık ki!... Buna rağmen hep yargılıyoruz bir şeyleri.... Hayat bu demek ki!... :)))
Belki!... Ama yaşamında önemli değişikliklere neden olduğu da bir gerçek!...
Çok teşekkür ederim içten değerlendirmeniz için Filiz Hanım...
Sevgilerimle...
Serap IRKÖRÜCÜ tarafından 11/18/2018 4:32:15 PM zamanında düzenlenmiştir.
ne yazık ki hiç bir şey göründüğü gibi değildir, Ancak bunu biliyor olsak bile zaman zaman kontrolden çıkabilen duygu ve düşüncelerimiz olabiliyor, oluyor.
kimi zaman karşımızdakine sormamış gereken soruları kendimize sorup kendi kendimize cevaplıyor atacağımız adıma ket vuruyoruz. O küçük kız nereden bilebilirdi ki belki bilmemesi çok daha iyi olmuştur
kutlarım, sağlıkla kalın
Serap IRKÖRÜCÜ
Yaşadıkça görüyoruz bir önceki kanılarımızın eğriliğini, doğruluğunu ne yazık ki!... Buna rağmen hep yargılıyoruz bir şeyleri.... Hayat bu demek ki!... :)))
Belki!... Ama yaşamında önemli değişikliklere neden olduğu da bir gerçek!...
Çok teşekkür ederim içten değerlendirmeniz için Filiz Hanım...
Sevgilerimle...
( Özür dilerim!... Size özel dönüştü, yanlış yere yazdım!... :)))