- 446 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Bir Şehirin Kapısı
Herhangi bir şehirin tarihi incelendiǧinde, o şehirin yolları o şehirin giriş kapısını oluşturur. Bundan sonraki ilk iş bu şehirin hangi istikametine ve hangi semtine gideceǧimize baǧlı olarak deǧişecektir.
Günümüzde ise bir şehire giriş, modern şehirciliǧin ve teknolojinin gelişmesine baǧlı olarak farklılıklar göstersede dünyanın Avrupa denen kıtasında çok boyutlu ve çeşitlilik göstererek planlı şehircilik gelişmiştir ve gelişmektedir. Hatta bu konuda Almanya her ilde, modern şehirciliǧin çekiciliǧini artırmak için belediyelerde „şehir planlama kurumlarını“ kurumlaştırmıştır.
Benim de içinde bir kaç yıldan beri hem çalışıp, hem de yaşadıǧım Almanya’nın Main nehri kenarına kurulmuş Frankfurt şehiri çeşitli özelliklere sahiptir. Sadece Alman ekonomisine yön veren, banka ve sigortaların merkezi deǧil, aynı zamanda bir çok kültür hazinesine de ev sahipliǧi yaparak kültüre katkılarını her yıl deǧişik şekillerde sunmaktadır.
Bütün bu önemli gelişmelerin dışında bu şehir Avrupa’nın üçüncü büyük hava limanına sahip oluşuyla başka bir özelliǧide kendi içinde barındırarak yetmiş bin kadar insanın çalışarak ekmek kazanmasına katkıda bulunmaktadır. Bu şehirin en önemli bir kapısında biriside bu hava alanıdır. Her inen ve kalkan uçaklardan adeta Alman Devleti’nin kasalarına deviz akıtarak doldurmaktadır. Bir şehire bir çok giriş kapısı olduǧuna göre karayollarıda bu ülkede modern teknolojinin gelişimi sonucu adeta akan arabalarla farklı yönlere giden geniş şeritli yollarla Aǧrı Daǧı’nın eteklerinde otlayan binlerce koyun gibi sürekli hareket halindedirler. Şehir kendine ait yegane özellikleriyle, üstünlüklerle beraber kontrastları, gelenekleri ve kültürüde birbirine baǧlayarak üstün olma yolundaki özelliǧini elden kaçırmamak için çalışmaktadır. Bu makalede asıl anlatılmak istenen özellik ise bu şehirin demir yolu garıdır. Frankfurt Şehiri’nin garı, Frankfurt kadar eski zamanlara dayanmasada, şehir istasyonunun gar müdürlüǧünden alınan bilgilere göre 19. Yüzyıl’da, bütün Almanya’da olduǧu gibi bu şehirede raylar döşenmeǧe başlanmıştır. Frankfurta bu önemli günü yaşatan gün ise takvimlerin 18 Aǧustos 1888 gösterdiǧi gün olarak geçmiştir tarihe… 18 Aǧustos günü önemli bir gün olmasının yanında şehirin ekonomisine yapacaǧı katkıları hesaplayarak, günümüze kadar getirdiǧi taşımacılık sektörünüde her dönemde artırarak canlandırması bakımından vazgeçilmeyecek bir öneme sahiptir. Tahminen 1950’li yıllara kadar bu kentin kalbi Kral Caddesi’nin (Kaiser Strasse) karşısındaki tarihi binada atmaya başlayarak Frankfurt’u Avrupanın diǧer kentleriyle deǧişik noktalara baǧlayarak hizmete açmıştır. Verilerdeki yazılara göre ilk tren Hamburg’tan kalkan 306 numaralı bir gece treninin sabah saat beş civarında bu gara girerek tarihi öneminide smgelemiş böylelikle.
Bu tarihi günden dolayı o zaman öyle görkemli, abartılı, muhteşem ve çok büyük bir tören programı da planlanmasına raǧmen, ne yazık ki, bu görkemli açılış iptal edilmiş. İptal edilmenin sebebi ise o dönemde Alman İmparatoru olan Kaiser III. Friedrich‘in hayata veda etmesi olarak tarihe not düşülmüştür. Bu sebepten dolayı trenin karşılanması sade bir tören eşliǧinde; „alkışlar“ ve „hurraaaa“ sesleri ile arasında gerçekleşmiştir. Bu sevinci yaşamak isteyen yüzlerce Frankfurt’lu da gara gelerek ilk gelen yolcuları karşıladıkları gibi, ilk trene binmenin heycanınıda, bu trene binerek tatmışlardır. Ve bu ilk yolcular arasında olmanın hayalinide gerçekleştirerek bizim bugün acayip olarak görebileceǧimiz davranışlara sahne olan görüntülerde yaşanarak sevinçler yüreklerden dudaklara akarak yeni efsaneler üretilmiştir.
Bu mükemmel ve gösterişli yapının mimarisi için de onlarca ton demir, garın tavanını biribirine baǧlayarak bu şaheserin yaşamasına imkan vermektedir. Bundan dolayı bu garı uzmanlar megasüper demir çelik sarayı olarakda adlandırmaktadırlar. 1915 yılında hizmete giren Leipzig garının açılışına kadar Avrupa‘nın en önemli garı olarak tarihte yerini almıştır. Bütün bunlara raǧmen bu ihtişamlı yapı birçok badirelerde atlatmıştır kendi tarihine bakıldıǧında… İlk kazasını ve talihsizliǧini de açılış gününün sevinci daha soǧumadan yaşamıştır bu gar. Kaza 18 Aǧustos’ta, Hessen Eyaletinin Başkenti olan Wiesbaden’den gelen bir trenin gara aşırı bir hızla girmesi sonucu vuku bulmuştur. Bu kazada sevindirici olan tek taraf ise herhangi bir kimsenin burnunun bile kanamamsı olmuştu. Elbette kaza sonucu önemli maddi bir hasar sözkonusuydu, ama kazanın ölümsüz atlatılması her şeyden daha önemli olduǧu için sevinmek kalmıştı bu heycanlı günün akşamında yaşanması gereken. İkinci ve tahripkar kaza ise 1901 yılı Noel gününde, yine hızın dosajını iyi ayarlamayan bir makinistin, treni zamanın da frenleyemediǧi için kazaya sebep olması olmuştu. Bu kazada da şans eseri ölen olmamıştı, ama kazaya sebep olan kazazade makinist efendi kendisi yaralanmıştı. Bu ilginç kazadan sonra Noel günü olduǧu için yüzlerce Frankfurtlu o zamanlar yeni piyasaya sürülen ilginç fotograf makinalarıyla bu kazayı belgelemişlerdir.
Bütün bunlara parelel olarak garda gelişmelere kendi aǧır demir raylarıyla zamana refakat ederek kendi tarihini yazmanın engin gururunu yaşarken bir çok onarım, genişleme, yenileme ve baǧlantılarada ev sahipliǧi yapmış ve yapmaktadır. Yüzyirmi yılı aşan bir geçmişıyle bügünkü yapısı için ilk deǧişikliǧi 1912 ile 914 yılı arasında geçirmiştir. Bu deǧişimle peron sayısı üçten beşe çıkartılarak, I. Dünya Savaşı’nın gelişiyle de başka bir biçime dönüşmüştür. II. Dünya Savaşı’nda ise dünya tarihinin en büyük soykırımına sahnelik ederek, binlerce Alman vatandaşı Yahudi’nin trenlere yüklenerek gaz odalarına gitmesinide yaşayarak ihtişamına leke sürmüştür. Bu merkez garın bugünkü yapısı ise ikinci deǧişimini 1958 yılında, metro yapımının gelişmesiyle beraber 1975 yılında hayata geçirmiştir. Son şeklini ise 2002 ile 2006 yılları arasında günlük hayatı az miktarda kısıtlayarak kubbesine yüzlerce ton aǧırlıǧındaki camları koynuna alarak yaşamıştır. Şu anda 24 peronuyla Avrupanın hemen hemen her ülkesine baǧlantı kurarak hizmet temektedir. Alman Demiryolları İşletmeleri Genel Müdürlüǧü’nün son yıllarda çok büyük skandallara karışmasına raǧmen oldukça diziplinli ve düzenli tren hareket ve geliş saatleri mükemmeliǧini koruyarak sürdürmektedir.
Bugün heryönüyle Avrupa’yı birbirine baǧlayan Frankfurt Merkez İstasyonu bir düǧüm noktası oluşturma özelliǧinin Prusya Devleti’nin aldıǧı bir kararla inşaatına başlanmıştır. Tarihin bu döneminde, Almanya’da üç deǧişik mahalde olan istasyonlar bir merkezde toplanmak kaydıyla 1872 yılında alınan bir kararla birleştirilmek için bu yola başvurulmuştur. Proje olarak toplam 59 mimari projenin yarıştıǧı bir çekişme sonucu istasyonun bugünkü konumunu gösteren proje 1883 yılında inşaatına başlanılarak 1888 yılına kadar süren bir çalışma sonucu ortaya çıkmıştır. İstasyon inşaatının toplam masrafları o zaman Almanlar’ın Reichsmark dedikleri para biriminin deǧeriyle 6,8 Milyon Mark tutarınde bir meblaya denk düşmüştür. Bu garın açılmasıyla Batı bölümündeki demiryolu güzergahıda işlevini yitirerek tarihe karışmıştır. Bugün bu güzergah üzerinde ki Kaiser Strasse denilen cadde hiçte şehire uymayan bir görüntüye bürünerek eroincilerin, pezevenklerin, avarelerin buluşma noktası haline gelerek şehire çirkin bir görüntü vermektedir. Bunun ana sebeplerinden birisi ise bu şehirde yüzlerce deǧişik etnik grupların getirmiş olduǧu negativ deǧerlerin etkisi insanın düşüneceǧi positif noktalardan çok negatif noktaları içermektedir. Maalesef bu görüntülere her milletin üçkaǧatçısı havadan para kazanmak iseyen düzenbazları Almanlardan daha çok bir sayıya sahiptirler. Şehirde yaşayan bir yabancı olarak bu gerçeǧin altını çızmeden geçmeyeceǧim. Örnegin Deniz Feneri dümbüklerinin uǧrak yerlerinin de bulunduǧu ibadethaneler de bu civardadır. Yani diǧer bir adıyla dinci hırsızlar buralarda yuvalanarak ve kendi tabanlarını sömürerek dalaverlereine devam etmektedirler.
Bu civarda daha onlarca batakhane ve bu batakhanelere inat yüzlerce lüks işhanlarıda mevcuttur. Yüzlerce insanın çalıştıǧı iş hanları, bunları doyurmak için ucuzlukta adeta birbirleriyle kıran kırana mücadele eden, dünyanın en az yetmiş deǧişik ülkesinin menülerini sunan restaurant tipi imbisler, dönerci dükkanları, pizzacılar, barlar, gece klübleri, bizdeki çay bahçelerine benzemeyen, ama kahvehane havasıda vermeyen kahvehanelerle bezenmiştir. Deǧişik alıveriş merkezlerinin yanında bir çok ülkenin seyhat acenteleride tatilcilerin uǧrak yerlerinin başında gelmektedir. Bunun yanında garın içi de adeta gar olmaktan çok yine restaurant tipi imbisler, kahvehaneler, aynı adı taşıyan bir kaç kitabcı dükkanı da müşterilerin hizmetine sunulmuştur. Daha açık söylemek gerekirse; burası pahalı olmasına raǧmen adeta bir küçük şehir gibidir. İlk gelenlerin bu heycanı yaşaması tabi bir ruh hali olacaktır. Okuyanların eǧer birgün yolları düşüpte bu şehire ilk kez geldiklerinde ruhlarında abartısız bir heycan yaşayacaklarından adım gibi eminim. Saygılar, sevgiler…
Hasan Hüseyin Arslan, 17.06.2009, evde gece saat 10:00’da
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.