- 670 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
-PARADOKSAL BİR DÜNYADA SANAT VE SİYASET-(2)
Doğası, kimyası birbirinden farklı iki kavram karşımızda. Çağlar boyunca çatıştıkları da görülebilir kimi. Hedefleri ve kullandıkları araçlar farklıdır çünkü.
Siyasetin hedef koyduğu iktidarı sanat sorgular, eleştirir, resmeder. Hatta dönüştürmeyi arzular, hedefler bir de bakarsınız. İhtiyaç duyduğu ise özgürlüktür elbette. Tarihsel gelişim içerisinde ve dünya ölçeğinde izlediğimizde kriz, buhran, tıkanıklık evreleri çatışması hiç gerekmeyen iki yapıyı karşı karşıya da getirebilir.
Şu kadar ki, insan ve toplum sorunlarının çözümünde değişik pozisyonda araçsallık sağlayan ve yerleşik sistem karşısında farklı biçimlerde konumlanan iki alandır sanat ve siyaset. Birer denge unsuru dairesinde düşünmek ve özümsemek empatiyi kolaylaştıracaktır kanımca.
Siyaset adamını harekete geçiren rasyonel gerekler ve mantalite iken sanatçıyı güdüleyen hayal, his, güzellik gibi motiflerdir daha ziyade.
Sanatçı nesneyi, dünyayı, yaşamı, giderek evreni prizmasından geçirir. Bir bakıma ışığın kırılmasında zemin, ışık, açı gibi ögelerin belirleyici olması misali ya da günün farklı saatlerinde renklerin apayrı duyumuyla emsal algının süzgecinden geçip billurlaşır. Klasik bir örnekle ressamın çizdiği, resmettiği ağaç şu karşıdaki ağacın bizatihi kendisi olmamaktadır.
Yahut çeviri bir sanat dalıdır. Bir çevirmenin dilimize kazandırdığı bir eseri bir başkası da çevirir gün gelir de. Dil ve alan bilgisi gerektiği gibi çevirmenin yorumu, algısı, anlayışı önem arz edecektir. Kafka’nın meşhur "Dönüşüm" adlı eseri önceleri "Değişim" adı altında dilimize kazandırılır. Dönüşüm’ü çeviren Ahmet Cemal yazdığı bir yazıda öyküye konu olan Gregor Samsa’nın bir sabah düşlerinden uyandığında kendisini böcekleşmiş bulmasının rutin bir değişimi değil bir dönüşümü, başkalaşmayı ifade ettiğini vurgulamakta sözgelimi.
Ünlü şairimiz Nazım Hikmet’in henüz ergenlik çağında kaleme aldığı evdeki kediyi konu edinen şiirini okuyan diğer bir meşhur şairimiz Yahya Kemal kediyi de görmek ister. Nazım evin kedisini gösterdiğinde ise Yahya Kemal’in gülümseyerek bu uyuz, dökük hayvanı bu kadar güzel resmettiğine, övdüğüne bakılırsa sende şair kumaşı var demesi de manidardır.
Diğer yandan sanatçı duygusal bir alemin mümessili olmaktadır. Sentimental bir dünyanın temsilcisi olarak marjinal bir insandır o. Heyecanlarının, coşkularının tezahürü olan tutum ve davranışları sergiler.
Kullandığı muhalif ve aykırı dil siyaset dünyasında her zaman müspet yankılanmaz elbet. Mesela sağ siyasi yapıların kimi zaman kullandığı bir tanımlama bir jargon vardır. Denir ki, sanat dünyası solcuların elinde. Kısmi bir gerçekliği vardır da muhakkak doğruyu vermez. Fransızca avangart kavramının öncü anlamı genel olarak sol siyasi anlayışla bağ kurmayı kolaylaştırabilir. Ancak üstte arz ettiğim gibi muhalif duruşun kapitalist sistem ve bunun ağırlıklı siyasi tezahürü olan sağ yapılar tarafından istismarına da meydan vermemek gerekir düşünceme göre.
Hani derim ki, sanat muhalif bir dili önümüze koyar, sol da muhaliftir öyleyse sanat dünyası solcuların elinde gibi klasik düz mantığın tuzağına düşmemeli derim...
L.T.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.