BUGÜN YARASI OLUYOR İNSANIN “BAŞKASI”
Elinde bir fotoğraf vardı adamın.
Dilinde bin acı…
Gelen geçen herkes ister istemez ona kulak kesiliyordu.
Çünkü feryadı insanın içine işliyordu.
Var mıydı senin gibisi günümüzde artık demeden de kimse geçemiyordu.
-Başkası dokunuyor saçlarına şimdi, başkası tutuyor ellerini, başkası kulağına fısıldıyor aşk sözcüklerini, başkası yanacak sana, başkası…
Yansın dünya!
Yıkılsın dağlar!
Devrilsin ağaçlar!
Taşsın okyanuslar!
Adam içi yanık dışı bitik bir haldeydi.
Bir insanın kalbinden sökülüp gelen sözlerin insanda yaratmış olduğu tesiri çok iyi bilirim. Binlerce insan bir su gibi akıp gidiyor yanımızda. İçi yanık olan da var, yanıyor olan da, yanacak olan da… Bu yüzden adamcağızın hali yürekleri burkuyordu.
-Artık bir anlamı yok küpe çiçeğinin o da yalanmış. Domates soslu makarnanın tadı yok o da hikayeymiş. Ne ayın ne de güneşin laftan başka bir şey olmadığı doğruymuş. Ben kimi sevmişim Rabbim? Nasıl kör olmuşum? Nasıl da aklımı zayi etmişim? Vaktimi… Zerre değmezmiş. Sen de hiç yokmuşum meğer. Yalanmış sahte gülüşlerin. Yalan. Elazığ olsun viran. Canım çıksın hemen.
Adamı teskin edecek hiçbir şey bilmiyordu oradakiler. Ne sırtını sıvazlayacak, ne saçlarını okşayacak, ne de elini omzuna atıp yanındayız diyecek…
Herkes kendi ateşinde yanıyordu bu dünyada.
Bir damla su veren olmazdı.
Kanunu buydu.
-Kimse gibi bakmadım sana asla! Herhangi biri gibi davranmadım. Yok saymadım. Başkası olmadın asla bana! Ama ben sana başkası oldum. Bahanelerin oldu sürekli, elinin altında kullandığın bir bozuk para oldu canım. Bu yüzden ağrıyor içim. Hiç mi vicdanın yok senin? Akıl mı etmiyorsun yoksa? İşine gelmiyor oysa.
Bir bulutun dolmuş en son hali gibiydi.
Bütün yağmurlarını döküyordu.
Sırılsıklamdı.
Ağlıyordu.
-Yolda geçene değiştin beni. Kafede oturana, dünkü çocuğa, bugünkü adama… Sultan diyene kul oldun. Bugün yarası oluyor insanın “başkası.”
İçinden kopup gelen bu acılı sözler değme edebiyatçıların yazdıklarına taş çıkartacak türdendi.
Kalbe isabet ediyordu.
Ve kendisi gibi olanlar da ağlıyordu onunla birlikte.
Bir yağmur mevsimi oluşmuştu.
Sığınılacak hiçbir yer yoktu.
Şemsiyesizdiler.
Çatısız…
Katıksız…
-Façası bozuluyor duyduğun aşkın. İlkin gözünden düşüyor, sonra kalbinden… En son aklından siliniyor. Başkası oluyor sevdiğin.
Ne de doğru söylüyordu: “Başkası oluyor sevdiğin!” İki manada da… Senin sevdiğin mi başkası oluyor yoksa onun sevdiği mi başkası oluyor?
Daha fazla dayanamadım çünkü nerede ağlayan bir çift göz görsem, benim de gözlerim doluyor. Mermiyi namlunun ucuna sürer gibi gözyaşlarım kirpiklerime değiyor.
Uzaklaştım onun yanından.
Sesi hâlâ kulağımdaydı.
Yankılanıyordu.
-Hep birileri olacak hayatında oysa biri olmalı… Giden senden gidiyor. Senden alınıyor. Farkında değilsin belki ama azalan sen oluyorsun, kaybeden, düşen…
Bol acılı bir aşk mağduruydu.
Yüreği yaralıydı.
Bahtı karalıydı.
YORUMLAR
nasıl bir dünyada yaşıyoruz sevgi nedir aşk nedir sevda nedir biliyormuyuz anlıyormuyuz
gerçekten seviyormuyuz sevdiklerimizi anlıyormuyuz kendimizi anlatabiliyormuyuz hep bir muammadır aşk
korku içinde yaşatır insanı çok sevmek aşık olmak sevdalanmak ve sonunda bir hata yapılır belki fındık kabuğunu doldurmaz ama mutluluğun sonu acıların başlangıcı olur.
güzel bir yazı idi yazanın yüreğine sağlık