50
16 Temmuz 1968 yılında bir öğlen vakti başlayan varoluş ve insanlık mücadelem, bu yıl tam 50. yılına ulaştı. Yani içinde yaşadığım gezegenle birlikte güneş çevresinde 50. Turumu tamamlamış oldum. Ebediyete akıp giden her yıl metabolik yapımızı yavaşlatsa da düşünce sistemimize kattığı tecrübe ile yaşam algılarımızı kaçınılmaz olarak değiştirdiği kesin. İşte bu yüzden 49’u bitirip 50’ye girdiğim gün üzerime bir tarifi imkânsız bir başkalık çöktü. İndirimli satışlarda 49 TL denince ucuz gelir de, 50 denince pahalı zannedersiniz ya, işte öyle bir şey…
Üstelik bu sefer geçen yıllarda olmadığı kadar kutlama yaşadım. Eskiden kendi halimde yaşlanır gider, kimsenin pek umurunda olmazdım. Beni doğuran annem bile, doğum günümden bir hafta sonra hatırlayıp; “Aaaa geçen hafta senin doğum günündü, unutmuşum, benim aslan oğlum” falan derken bu yıl tam gününde, üstelik tam beni doğurduğu saatte aradı. Çocukluğumuzda 18 Eylül’de Erdek’in düşman işgalinden kurtuluşu törenlerle kutlanır ve bu kurtuluş temsili olarak canlandırılırdı. Allahtan doğum günleri için böyle bir teamül yok. Zira doğduğumdan beri yaklaşık 98 kilo almışım ve 140 cm kadar da uzamışım. Küçükken çok istediğim halde böyle pastalı, mumlu kutlamalar yapamazdık. Şimdi ise; “yapmayın, beni mahcup etmeyin” desem de etrafımdaki güzel insanlara dinletemiyorum. Sevilmek, sayılmak çok güzel bir duyguymuş. Seçtikleri pastalar da çok güzel bu arada. Bu yıl iş yerimde 3 gündür pasta yemekten tüm personel kilo aldı. Sosyal medyadaki kutlamalar 100’ü aştı. Beni karşılıksız bir aşkla seven bankaların ve sanal ortamda alışveriş yaptığım firmaların sazlı sözlü kutlamalarını saymıyorum bile… Yurdumuzun ve dünyanın dört bir yanından gelen kutlama mesajları buradan köye yol oldu. Sadece sözle kutlamakla yetinmeyenler, çeşitli animasyon gösterileri, havai fişek paylaşımları ile günüme anlam kattılar. Sevindirici olan şu ki; yurt genelinde herhangi kayda değer bir olay yaşanmadan kutlamalar olaysız sona erdi.
Şöyle bir maziye baktığımda bana öğüt veren büyüklerime minnet duyuyorum. Ne dedilerse tersini yaptım ve hep mutlu oldum.
22 yaşında evlenmeye kalktığımda, “yapma, biraz hayatını yaşa” dediler dinlemedim ve dünyadaki en iyi arkadaşım, eşim, sırdaşımla 28 yıldır birlikteyiz.
“Evlendiniz, bari biraz gezin sonra çocuk yaparsınız” dediler, 23 yaşımda baba, 30 yaşında okul aile birliği üyesi oldum. Geçen gün de kayınpeder oldum.
“Mesleğin var, daha okuyup da ne olacaksın? dediler, 2 fakülte, bir yüksek lisans bitirdim ve halen 2 yıllık bir yüksek okul okuyorum. Toplu taşıma araçlarında bana yer vermeye kalkan naif gençlere pasomu gösterip, ayakta gitmeyi tercih ediyorum.
“Hadi gel bir okey çevirelim” dediler, İngilizce kursum var dedim, yüzüme bakıp güldüler. Şimdi İngilizce de kendimi çok rahat ifade edebiliyorum. Yunanistan’da derdimi yunanca anlatabiliyor, küçük sohbetler yapabiliyorum. Birkaç aydır da İspanyolca kursuna devam ediyorum. Dünyanın birçok yerinden yüzünü hiç görmediğim ama büyük bir muhabbetle yazıştığım birçok arkadaşım var.
“Delikanlı adamın orası burası oynamaz” dediler ben eşimle birlikte tango kursuna başladım ve bugün beni çok mutlu eden, vazgeçemeyeceğim bir aktivite oldu. Hakikatten başlangıçta ritim duygusunu edinene kadar oynaması gereken yerlerimiz üzerine çok çaba sarf ettim.
“Hayatta ayakların hep sağlam yere bassın” dediler, ben dalgıç kursuna yazıldım. Bugün 1 yıldız dalış sertifikam var ve en kısa zamanda 2 yıldıza çıkartacağım. Ayrıca Amatör denizci ve kısa mesafe telsiz operatör belgem de var.
“Bunlar boş işler, bundan bir şey olmaz” dediler, Kursa gidip, Ulaştırma Bakanlığı Üst Düzey Yönetici (ÜDY) belgesini ilk alanlardan biri oldum.
“Dolmuşçu mu olacaksın, ne gerek var” dediler, ben SRC belgelerimi aldım.
Şimdilerde beni tanıyanlar bana asla “bunu yapamazsın, şunu yapamazsın” demiyorlar. Yapacağımı biliyorlar. Kalan ömrümde; bir enstrüman çalmak, simülatörden gerçek uçuşa geçmek, Yamaç paraşütü yapmak gibi anarşist isteklerim var benim.
İşte böyle dostlar. İnsan bir kere 50 oluyor. Belki 51,52,53… göreceğiz ama asla 35-40’a geri dönemeyeceğiz. Bu yüzden an’ı yaşamak lazım. Ben de öyle yapıyorum zaten.
Ve siz sevgili dostlarım, iyi ki varsınız ve iyi ki hayatımdasınız. Güzel dilekleriniz için hepinize çok teşekkür ederim…