- 1470 Okunma
- 19 Yorum
- 12 Beğeni
MEVSİMİNİZ NE?
Okuduğunuz yazı Günün Yazısı olarak seçilmiştir.
Toprak, doğadaki yaşamın ta kendisidir … Mevsimlerin getirilerinin sonuçlarını sergiler tarafsızca… Bir öncekinin verdiğini sonrakinin yaşayacağı mesajıyla…
Doğa kendi döngüsünü mevsimlerle ne güzel sıralamış… Her biri bir öncekinin bitişiyken bir sonrakinin başlangıcıdır… O nedenle hepsi çok değerli ve gereklidir…
İnsanla mevsimin ortak noktasına gelince: Toprak insansa, kişilikler de mevsimlerdir… ve her evde her mevsimden birileri vardır!...
Kış, en delikanlı mevsimdir!.. Şirin görünmeye çalışmadan bütün zorlukları yaşatır, bir sonraki güzellik ve bereketi hakkıyla yaşamak isteyenlere… Yağar, eser, gürler, üşütür… Bir öncekinde solmaya başlayanları bir sonrakinde yeşertmek için beslemek görevi onundur… Yaşayamayacak kadar güçsüz olanları da ‘kurutmak’ … Kuruyup toprağa düşenler, canlanmaya hazır olanlar için ‘gübredir’ artık!.. Güneş bu mevsimde kolay kolay yüzünü göstermez, gösterse de pek ısıtmaz… İşte kış, pırıl pırıl güneş olmadan da yaşamı devam ettirebileceğinin kanıtı gibidir sanki…
Her evde bir ‘kış’ vardır… Kuralları koyan, bereketi sağlayan, zorlukların sembolü gibi!… Genellikle pel sıcak değildir, sizin onu arada bir ısıtmanız gerekebilir!.. Pek gülmeyen yüzünü, duygularını anlamak için daha dikkatli incelemeniz de … Çünkü güler yüzünü her an göstermez, arada bir gösterse de çevreye çok yansımaz!.. Her şeyi kuralıyla ister, olmazsa o da ‘yağar, eser!...’
İlkbahar, kışın soğukluğundan sonra özlemle beklenir… ‘yaşamak işte bu!..’ dedirten, ılınmaya başlayan doğasıyla içinden güneş gülücüklerinin kendini gösterdiği, kışın da en azından geceleri ‘ben hâlâ buradayım’ demesine izin veren yeniyetme bir dönem… Her şey ‘ilk’tir sanki onunla … Coşkuludur, sevecendir ama kararsızdır… En soğukla en sıcak arasında kalmışlığın ‘gelgitleri’ o kadar sık yaşanır ki hangisini ne zaman bitirip diğerini ne zaman başlatacağına pek de kendi karar veremez gibi… Edilgendir… Ama her şeye rağmen yaşam onunla çok güzeldir!..
Her evde bir ‘ilkbahar’ da vardır… Cıvı cıvıl, kanı kaynayan… bazen ‘dam derken samanlık diyen’… Kime ‘yaranacağına’ pek de karar veremediği için ‘sık sık taraf değiştiren’… Yine tarafların ‘yumuşak karnını’ en iyi tanıyan ve ‘nabza göre şerbet veren’ yine odur!... Onsuz evler ıssız, suyu çelişmiş değirmene döner… Her taşkınlığına razıdır onun varlığını hissetmek isteyenler… Bazen huzursuzdur, bazen gülücükler saçar… O hallleriyle bile evin ‘en arananıdır’ o!..
Yaz, doğanın tüm serinliklerini attığı, karasızlıklarından sıyrıldığı, güneşle en ‘yakın hallerinin’ yaşandığı dönemdir… Yaşam, onunla daha kolaydır… Hiç zorluk çıkarmaz insanlara… ne özel giysiler gerekir ne yakacak masrafı vardır… Bu mevsim bana hep Murphy’nin bir kuralını hatırlatır… “Her şey yolunda gidiyorsa, yoluna gitmeyen bir şeyler vardır.’… Önceki mevsimleri bereketi doğada ne kadar kalmışsa onların hasat zamanıdır artık… Bir şeyler yapılıyormuş gibi görünürken aslında sadece tüketendir… Mevsimlerin en büyük tüketicisi yazdır!.. ve buna rağmen en çok sevilendir…. :))
Her evdeki yaz, ilk gördüğünüzde göze çarpar… ‘el kesesinden develer kurban’ hayat felsefesiyle her şeyin tadını çıkara çıkara yaşar … ‘bunda benim payım ne kadar diye’ sorgulamadan… Hep ister!.. Çok şey verir gibidir oysa hiçbirinin kaynağını o sağlamamıştır!… Kendinden öncekileri tüketirken sonrakilere bırakılacaklar için pek de çaba göstermeden sıcacık kişiliğiyle ısıtmaya devam eder çevresini… Bereketler bitince, verim düşünce fark edilir etrafı yaktığı!.. Sevginin bedeli gibidir!... :))
Sonbahar, bir önceki güzellikleri çok da unutturmadan, eksiklikleri tamamlamak, doğayı onarmakla görevli bu nedenle de ‘işi başından aşkın’ bir mevsimdir… Yazın yaşanan ‘haddini aşan kuraklıkla’ yaşamdan olanların sebebi gibi görülür, suçlusu gibi ortada kalakalır… yanlış anlaşılmaktan dolayı hep hüzünlüdür o… Yaz, almış başını gitmiş, açığını kapamak, eksiğini tamamlamak ona kalmıştır… Kış, gelmeden hazırlığını yapmaya başlar, ona yetiştirmesi gerekenler vardır… bazen ‘ne yere ne yara’ misali hiç birine yaranamaz!.. Güzellikleri sonu gibi görünse de en derin iz bırakan odur her zaman…
Evdeki sonbaharların işi çok zordur… Gösterişsizce her açığı kapayan, çok da hissedilmeden her eksiği tamamlayan, tek işi evi çekip çevirmek olan ‘evdeki sonbahar’ çoğunlukla mutsuz, hüzünlü, ağlamaya hazır haliyle yaptıklarının bazılarını ‘kaşığıyla verip sapıyla çıkarmak’ gibi algılansa da ‘çok sağlam ve dirençlidir’… Çoğunlukla ‘etkisiz eleman’ gibi algılansalar da doğanın dönüşümündeki en sert virajı sonbaharın sessiz sedasız aşması gibi evlerdeki sorunlar da onunla aşılır… Evdeki ‘tampon’ görevi onundur… Keyifle sorumluluk arasındaki dengeyi o sağlar… En büyük fırtınaları dindiren de odur evlerde, en büyük tahribatları gideren de… Gösterişsizliğine rağmen tıpkı sonbahar gibi rengarenktir iç dünyası ve evdekilerin en vazgeçilmezidir aslında… bakmayı bilene!...
Mevsimler bu kadar sıralı sekili gelip gitmezler her zaman… Onların da şirazesi kayar bazen… Buz gibi bir kış ortasında gülümseyiverir güneş bazen… ya da en sıcak yaz gününde bardaktan boşanan bir yağmur… olmadı dolu!....:))) Şaşakalır insanlar çünkü çoğunlukla hazırlıksız yakalanırlar…
Biz de böyle değişkenlikler göstermez miyiz arada bir?... Her ne kadar belirgin bir huyumuz suyumuz olsa da beklenmedik tepkilerimiz olmaz mı?... Doğanın bir parçasıyız ya biz de!... Olmalı tabii….:))
‘Her insanda insanlığın bütün halleri vardır.’ Montaigne, ne kadar güçlü bir gözlem yapmış insanlara dair… Herkesin temel bir kişilik yapısı olsa da diğerlerinden azar azar hep bir yerlerinde barındırır!.. Uygun zamanı kollarlar ‘kendilerini göstermek’ için… O nedendendir kimseyi tam anlamıyla tanımanın mümkün olmaması!... :))) Her an bir sürpriz olabilir!...
En hüzünlü zamanımızda ( sonra düşününce pek de komik gelmeyen şeylere ) kahkahalarla gülebiliriz ya da neşeli anlarımızdan birinde geçmişimizden paylaştığımız bir öykümüzün en hüzünlü yeri gelip oturur yüreğimizin en mutena köşesine… Sonrası sulu sepken!... :))
Üstelik bazen bir bakarız ki ’bir günde dört mevsim!...’ Doğa da... insan da!...
Sahi, hiç düşündünüz mü?...
Sizin mevsiminiz ne?
07.11.2018 Serap IRKÖRÜCÜ
Deneme yazımı ’Günün Yazısı’ değerlendirmesine uygun gören ve onurlandıran Seçici Kurul üyelerine içtenlikle teşekkür ederim... Saygılarımla...
YORUMLAR
Okuduklarımın içinde ilk defa kendi üretiminiz bir denemeyle karşılaşıyorum ve en tepeye yerleştiriyorum.
Diğerleri... Elbette onlar da emeğiniz. Hem de okurların tahmininden daha fazla emek ve zaman harcıyorsunuz. Hatta; yorumlara verdiğiniz cevaplar için bile hem araştırıyor hem de bunları aktarmak için uğraşıyorsunuz.
Burada ise kurgu tamamen made on Serap Hoca. Ne öğrenci ne eğitim camiası ne yaşanmış öyküler ne de tarihi biri.
Mevsimlerle insanları karşılaştırırken yazma gücünüz ve ben de çok olmadığı İÇİN kıskandığım bilginiz ve hayal etme yeteneğiniz (bundan bende de var) ortaya böyle kaliteli yazı çıkarmış. Zordur bu tür yazılar kaleme almak. Özellikle mevsimlerden insanlara geçiş ve oradan evdeki örneklere varış süperdi. Bir şey dikkatimi çekti. Olaylara muzır gözle bakma yeteneğiniz... Bence son yazdığınız öyküye göre burada daha net. Özellikle ilkbahar insanını anlatış şekliniz.
Ben genelde içerikten ziyade servis şekline bakıyorum. Yazılışa, sözcüklere, nefeslere, daraltmalara, düş gücüne vb.
Konu ile ilgili herkes bir şey söyler; yazar. Ama Serap Hoca ancak böyle güçlü ve zengin yazar.
saygılar
ersinbaşeğmez tarafından 6/10/2020 10:26:30 PM zamanında düzenlenmiştir.
Serap IRKÖRÜCÜ
Yorum da emekle yapılmış... İlk önce bunun için çok teşekkür ederim.
Kendimizi doğadan soyutlamazsak şaşırtıcı benzerlikler yakalayabiliriz diye düşünürüm hep. Bu yazı da öyle bir düşüncenin ürünüydü.
Değerlendirmeleriniz, beğeniniz ve onurlandıran övgüleriniz için tekrar teşekkür ederim.
Saygılarımla....
Ressam bir dostumun her zaman söylediği bir sözü ekleyeceğim buraya: "Sonbahar sanattır, diğerleri mevsim." ben de öyle düşünüyorum çünkü; şiirde, filmde, romanda hüznü seviyorum. Tebrik eder, başarılarınızın devamını dilerim.
Serap IRKÖRÜCÜ
Ne kadar güzel bir alıntı!..
Belki de kendimi sonbahara daha yakın hissettiğimdendir, sahipleniverdim!... :)
Beğenileriniz ve güzel dilekleriniz için çok teşekkür ederim.
Saygılarımla...
bu aralar geçiş mevsimleri gibiyim sanırım Öğretmenim
hani bazı mevsim geçişleri vardır ne yazdır ne kış ne kış ne sonbahar en çok hastalık kapılan anlar bir salgın dilimi
ama genelde az yaz çok bahar bir halim var:)
çok güzel bir yazıydı zeka ve ustalık dolu okumak çok güzeldi saygı sevgilerimle
selam
Serap IRKÖRÜCÜ
Eğer bu hal, ruha da yansımışsa kırılganlığın nedeni duygusal hırpalanmadır, 'eş'lik adına yaşanan uyumsuzluk ve getirdikleridir...
Bu KOCAMAN DÖNGÜ içinde sabit kalan hiçbir şey yok!... Bu da geçer!...
Bahara yatkınlık sizin yaşam felsefenizde var... içinizde büyümeyen çocukla beraber!...
Çocuk kalın, mutlu kalın... Her şey gönlünüzce olsun.... Saygılarımla....
Dün yoktum sitede..
Güne gelmiş güzel yazınız..
Tebrik ederim Serap hocam.
sevgilerimle..
Serap IRKÖRÜCÜ
Çok teşekkür ederim... Sevgilerimle...
Sevgili Serap ne güzel bir yazıydı yine. Sıcacık ve içten.
Yazını okurken düşündüm ama ben de kendimi tek mevsime göre pek tanımlayamadım. Galiba tüm insanlarda her mevsimden biraz biraz var.
Her mevsim güzel elbette ama sonbahar bende hep biraz daha ağır basmıştır. Yağmuru ve bulutlu havaları çok sevdiğimle alakalı olabilir bu durum. Hüznün sonbaharı çok güzelleştirdiğine de inanıyorum. Ne aşırı sıcak, ne de aşırı soğuk.
Fazla güneş bana pek iyi gelmiyor bu nedenle yaz olmadığım kesin:)) Kış da uzak bana sanki. Gerçi genellikle somurturum ama soğuk bir insan değilim. Yok kış da uymadı:) Ben ilk ve sonbahar olayım en güzeli, istediğimiz mevsim olabiliyor muyuz:))
Şaka bir yana seviyorum yazdıklarını okumayı.
Ödülünün yakıştığı çok güzel bir yazıydı.
Sevgilerimle
Gamzelimm tarafından 11/8/2018 11:15:11 AM zamanında düzenlenmiştir.
Serap IRKÖRÜCÜ
Bugün bir arkadaşım bana sordu: " Sen hangi mevsimim dersin?" diye... Ben de tıpkı senin gibi nedenlerimi sıraladım ve "Yaz dışında hepsinden var galiba!" dedim...
"Ağzımdan aldın, ben de aynısını diyecektim." dedi... Sonra bir süre düşündü... "Yaz da var aslında bilyor musun?" dedi.
Benim şaşkınlıkla baktığımı görünce: "Keyfin yerindeyse senden sıcak yaz mı var?" dedi... Hiç böyle düşünmemiştim...
Kendimizi bile tam tanıdığımız söylenemez aslında.... İşte böyle Sevgili Gamzelimm... Benimki de 'ortaya karışık!' aslında!... :)))
Samimi değerlendirmelerin, beğenilerin ve güzel sözlerin için çok teşekkür ederim...
Sevgilerimle...
Mevsimler hep hazan geçer,
Kalpler sürgülü olduğu sürece...
Saygılarımı sunarım...
https://www.youtube.com/watch?v=9WL2jgHv3f4
Nafiz Diba tarafından 11/8/2018 11:20:05 AM zamanında düzenlenmiştir.
Serap IRKÖRÜCÜ
Saygılarımla...
Sevgili Serap;
Sanırım benim belli bir mevsimim yok. Olsa olsa Deniz mevsimi diyebiliriz bendeki duruma. Yani ne ara fırtına çıkar, ne zaman sular durulur ben bile kestiremiyorum. Sular sakinken değmeyin keyfime. Tam seyirlik olurum, böyle çevremde olan herkes mutlu mesut. Bir şey olur, biraz dalga oynaşır, sonra o bir şey daha fazla ve sık aralıklarla olunca mesela öyle yavaştan değil de ani bir kasırga oluverir. Gök kararır, deniz yükselir... İşte o an KAÇ!
:)))))))))))))))
Sevgilerimle...
Serap IRKÖRÜCÜ
Uyarı güzeldi.. Aklımda bulunsun!... :)))
Adımızın bizim üzerimizdeki enerjilerine değindik bazı yorumlarda... Deniz de etkisi güçlü bir ad...
Ben şimdiye kadar 'sakin/dingin bir DENİZ' görmedim!... belki de denk gelmedim... Bir kıpırtı dalgaya dönüveirir, dalga da tsunamiye... Ne varsa önüne katar sürükler, katar birbirine...
Sakinleştiği zaman, verdiği her şeyi geri almıştır... sakinleşip hiçbir şey olmamış gibi sınırlarına çekilmiştir.
Ondan sona keyfine doyulmaz!... İyi keyifler... :))))
Sevgilerimle...
Çok güzel şeyler yazmışsınız kutlarım.
Bence toprak değil SU doğaya da insana da yaşamıda hayat veren. Renkleri Mevsimleri oluşturan. Doğanında insanında dörtte üçü su.
Serap IRKÖRÜCÜ
Ben de su için sizin gibi düşündüğümden toprak için 'yaşamın ta kendisi' ifadesini kullandım... 'hayat veren - besleyen' başka bir yaklaşım çünkü...
Yani su hayat verendir, toprak hayat verilendir....
Derin ilginize ve samimi yorumunuza çok teşekkür ederim...
Saygılarımla....
Sevgili arkadaşım bazen ruhum öyle bir delleniyor ki adeta zemheri fırtınasına taş çıkartır vallahi..
Bazende bir sevgi kelebeği,durgun akan bir nehir ve her an aşık olabilecek kadar kıpır kıpır..
Ruh bu belli olmuyor tabii birde bakıyorum yağmuru özlemişim, yalnızlığı özlemişim, kendimi arıyorum şemsiye elimde..
Ve bazende iyot kokusunda komşu kıyıları seyre dalıp,buzlu rakı ve balık istiyor canım.Denizi içmek doyasıya,güneşte kumsala uzanıp tembellik yapmayı özlüyorum.
Yani Serap hanımcım bu ruh bendeyken hangi mevsim olabilirim siz söyleyin... Benimki si olsa olsa özgür bir delilik mevsimi olur..Stabil değil bu yüzden iklimim...
Çokça sevgilerimle..
Dilek USTA tarafından 11/7/2018 11:24:26 PM zamanında düzenlenmiştir.
Serap IRKÖRÜCÜ
Saydıklarnızın 'hiçbiri' bana uzak değil... okudukça içimden 'ben deee!...' demek geldi...
Doğa bile ( o koca dengesiyle ) bir günde dört mevsim yaşıyorsa bazen, biz 'hepsi birarada' neden yaşamayalım arada bir?!...
Gönülünüz var olsun...:))) Her şey de gönlünüzce olsun...
Sevgilerimle....
Dilek USTA
Sizinde gönlünüz var olsun güzel insan..
Huzur dolu geceler
Dilek USTA
Yerine de çok yakıştı.. Hasret kalmıştık böylesi güzel yazılara. Çünkü bıktık kısır siyasi çekişmelerden. Tekrar candan tebrikler
kendimi bir tek mevsimle tanımlayamam ancak ilkyaz ağır basar adımla müsemmayım çünkü
sakin dingin bir yazıydı Serap hanım ve ihtiyacımız da vardı :-)
su başında çay gibiydi
sağlıkla kalın
Serap IRKÖRÜCÜ
Tanımlamanız çok öenmli değil... Çok insanın yapamadığı 'kendini bilmek' vasfına sahipsiniz ya!... gerisi teferruattır!... :)))
Afiyet olsun, yanında kahve de olursa hiç hayır demem!...
Sevgilerimle...
Filiz Şahin.
kutlarım çok yakıştı kurdelesi
esen kalın sevgiyle
Filiz Şahin.
kutlarım çok yakıştı kurdelesi
esen kalın sevgiyle
İnsan hayatını mevsimlerle tasvirinizi beğenerek okuduktan sonra, "Sizin mevsiminiz ne?"sorusunu düşününce,duygularımda dört mevsim yaşarken,düşüncelerimde mevsimsiz kaldığımı anladım.Aynı doğrular mevsimler değişince,değişmeli mi insan hayatında?Yoksa her mevsimde farklı bir kişilik mi yaşıyoruz?Duygu ile düşüncelerin uyumunda erdemli bir hayatın mutluluk vereceğini düşünüyorum.Galiba beşinci mevsimdeyim.Güzel yazılarınızın devamı dileğiyle,saygılar,selamlar.
Serap IRKÖRÜCÜ
Duygular gibi düşünceler de değişir elbette... yaşananlara göre, bizde kalan etkiye göre... ve daha birçok neden... Ama ne olursa olsun 'bir öz' her zaman vardır... Bizim bile her zaman yön veremediğimiz...
Beşinci mevsim!... Şıktı!...
Yazıp yazmamakta arada kalmıştım, siz tamamlamışsınız... iyi de olmuş!...
Doğadaki mevsimler bile 'bilinen özellikleriyle' yaşayamazken biz neden etkilenmeyelim?...
Gönlünüzdeki mevsimde huzurla yaşamanız dileğimle... beğeniniz ve sorularken düşündüren yorumunuz için çok teşekkür ederim...
Saygılarımla...
Doğa ve insan...
Birbirinden kopuk değil ki.. Olmaz da zaten...
Yapı taşları aynı.. Sudan, topraktan, havadan, madenlerden, elementlere, besin türlerine kadar...
Özde aynı olan, biçim ve işlev olarak da benzerlikler gösterecektir..
Mevsimler... Hata aynı mevsimin ayları... Farklılıklar gösterir, doğal olarak..
Her biri ayrı bir kişi ama aylar da sanki "kardeş", aynı ailenin bireyleri..
Yazı, dört mevsimi "ayrı bir karakter" olarak işlemiş, düşünmüş.. Yerinde bir benzetme!
Kış, soğuk, güç bir kişi modeli!
Ama sağlam! Yağmurun, karın, soğuğun, fırtınaların müsebbibi, dolaysıyla toprağın bolluğu ve bereketi!
İlkbahar, biraz "çal oyna..."
Renkli bir kişilik... Değişken, az hoppa!
Yaz, bol keseden harcayan, "neresi olsa fark etmez" diyen biri..
Sonbahar ise şanssız...
Ne soğuk, ne sıcak!
Yazın bolluğundan kışın sert koşullarına geçiş...
Bu yüzden belki "hüzün.." Hazan da ondan yakışıyor sonbahara...
Ne desem ki..
Hayatı, doğanın kendi dinamikleri ile anlamak ve bir de böyle düşünmek... "Sen mevsimler gibisin" şarkısına nazire yapar gibi!
Oldukça başarılı bir yazı..
Marifetli şahsınıza yakışan, Öğretmenim..
Tebrik ederim..
Serap IRKÖRÜCÜ
Kişilik ve mevsimlerle ilgili hepimizin yapacağı değerlendirmeler var... Sizinki de kayda değer saptamalar içeriyor... Oldukça yerinde... Sağolun...
Bir mevsimin aylarının bile değişkenliğini düşünürsek insanlardaki karşılığının zannedildiği kadar kısır olmadığı çıkıyor ortaya...
Doğadaki yaşam bu değişimin döngüsüyle sağlanabiliyorsa, insani ilişkilerde de çeşnidir ilişkileri sağlamlaştıran ... Çünkü kimse yanında kendi gibisini istemez...
Detaylı, düşündüren ve mevsimlere yakışan bir değerlendirme... Çok teşekkür ederim Değerli Öğretmenim...
Saygılarımla....
ZEYBEK HOCA
Zarif şahsınıza ben teşekkür ederim Öğretmenim..
Saygı sizedir, her zaman..
ZEYBEK HOCA
Tebrikler bir kez daha Öğretmenim..
Nicelerine...
Çok değerli Serap Hanımcığım.
Ne kadar hoş tanımlamalar ile mevsimleri anlatmışsınız.
Benim mevsimim gününe göre saatine göre değişir. Dalgalı. Kalbin atışı misali. hiç tek düze olmadım. Ancak zamanla her şeyi olduğu gibi kendimi de idare etmeyi öğrendim. Yoksa vay halime.
Kaleminize sağlık.
Sevgilerimle.
Serap IRKÖRÜCÜ
E, olur o kadar!... :))))
Sırasında bir günde koskoca doğa değişiyor da biz sabit mi kalalım!... Doğayla iç içe olduğumuz sürece bu etkileşimde olacaktır elbette...
Başka çaremiz yok... ilk önce kendimizi tanıyoruz....:)))
İçten yaklaşımınızla yaptığını değerlendirmeleriniz ve beğeniniz için çok teşekkür ederim Fatma Hanım...
Sevgilerimle....
Ben kendimi hep sonbahar olarak düşünmüşümdür ve öyleyim de sanırım.
Bir yanım hep yaprak döker, hüzünlü, ha yağdı ha yağacak...
Diğer yanım, ağır kış şartlarına hazırlıklı gibi hatta...:)
Çok güzel ve de anlamlı bir paylaşımdı Serap Hocam. Yüreğinize sağlık.
Sevgilerimle...
Serap IRKÖRÜCÜ
Doğuştan getirdiğimiz bir yaradılışımız var tabii ki... yaşam bunları ne kadar değiştirse de zaman zaman... her şey aslına döner... Ben de sizin gibi düşünüyorum...
Dediğiniz gibiyse, yük sizde demektir!... :))) Allah kolaylık versin....
Çok samimi değerlendirmeleriniz ve beğeniniz için çok teşekkür ederim Neslihan Hanım...
Sevgilerimle....
Kıyısız/ım
Tebrik ederim Serap Hocam.
sevgilerimle..
Değerli öğretmenim bu durumda Kış sana yanıt veriyor;)))))))))))))))
Ben bir kışım evet makalede anlatılan rolü gönülsüz de olsa üzerime almak durumundayım;)))
Çocuklarımda ilkbahar oluyorlar tabi
Anneye ise her daim yaz düşmek durumu var
Tabi sonbahar paylaşılabilir anne ile baba arasında
Şimdi aklıma geldi Siz Öğretmenler de her daim Bahar olmak durumundasınız
yanda kendine yan;)))))))))))))))))))))))))))))))))))))))))))) saygı ve sevgilerimle
Serap IRKÖRÜCÜ
Bir an yorumunuzdan sesiniz geldi sanki... ve inanın sesle güldüm!... Siz de hep gülün e mi?...
Böyle bir yaklaşımla yorum yapan 'kış'ı oynayabilir sadece... onun içinde her zaman kıpır kıpır bir bahar var gibi geliyor bana!... :)))
Biz öğretmenler yerine göre her telden çalarız Müslüm Bey!... :)))
Huzurla ve neşeyle kalın... Saygılarımla....
Mevsimler ve İnsan benzetmesi güzel olmuş.
Mevsimlerin her halinden benzeyen yanlarımız ne çok. Kış gibi sert olduğumuz bahar gibi coştuğumuz, yaz gibi dağıttığımız sonbahar gibi toparladığımız anlarımız hayatımızda hiç de azımsanmayacak kadar çoktur. Bence tek mevsim olamayız hayatın içinde. Her anımızda bir mevsimi yakalayabiliriz.
Mevsimlik hallerimiz kendimize bağlı olduğu gibi dışsal etkilere de bağlıdır. Öyle bir haber verilir ya da öyle bir hal getirilir ki bahar gibi oluruz bir anda renga renk duygularımızla her yeri donatırız. Öyle bir anda gelir ki günlerimize bir kış gibi güneş uğramaz fırtına borana kapılırız.
Bir de insan ömrü vardır bence mevsimlere benzeyen Çocukluk, gençlik olgunluk ve İhtiyarlık dönemi. Çocukluk döneminde İlkbahar gibi cıvıl cıvıl olduk, Gençlik döneminde yaz gibi tükettik elimizdekileri. Olgunluk döneminde sonbahar gibi toparlamıyor muyuz verdiklerimizi. İhtiyarlık işte belli. Pek de gülmeyi sevmiyoruz.
Çok değerli bir çalışmaydı hocam. Keyif alarak okudum. Siz yazın biz okuyalım.
Saygılarımla...
Serap IRKÖRÜCÜ
Devinim bu işte!... :)))
Her an bir öncekinin etkisinden sıyrılıp bir sonrakine geçiverecek kadar dingin olmak... Hayat, zaman içinde insanı buna da hazırlıyor... ve yaşamdaki mevsimler de kendi doğalarını bazen sırayla bazen de bir arada yaşamaya başlıyor...
İnsan ömrünün mevsimsel sıralaması da bu konunun bir başka yaklaşımı...
Yazıyı irdeleyerek yaptığınız çok değerli yorumunuz ve beğenileriniz için çok teşekkür ederim Serkan Bey...
Saygılarımla....
İlkbaharda doğmuşum ama Anne olunca sonbahar oldum:) Ama hiç yadırgamıyorum nedense, sonbaharın ardından gelen kış onun hediyesi ilkbahar ve yaz yani sonbaharda olsam yarının umudu içimde oldukça sarı yapraklarımın bir gün yeşereceğini biliyorum...
Okunası kendimizi bulduğumuz çok anlamlı ve güzel bir çalışma emeğinize sağlık Öğretmenim sevgiler...
Serap IRKÖRÜCÜ
Elbette... Gün gelecek sorumluklar ve görevler yer değiştirecek ve yaşamdaki roller bir kez daha yer değiştirecek...
Umutlarının gerçekleşmesi dileğimle Sevgili Mine... değerlendirmelerin ve beğenilerin için çok teşekkür ederim...
Sevgilerimle....
Her mevsimden birşeyler buldum kendimde.. Oldukça düşünerek okudum muhteşem yazınızı.
Hayat doğa insanlar duygular çok ilginç ve düşündükçe içine insanı çeken gizemlerini yakalamak herkes için geçerli olmuyor.
Değerli öğretmenim siz bunu çok başarılı bir şekilde yakalamış ve yazıya dökmüşsünüz.
Defalarca okudum kutlar saygılar sunarım.
Serap IRKÖRÜCÜ
Biz de doğanın bir parçası olduğumuza göre etkileşim o kadar doğal ki!... Bunu dile getirdim yalnızca... Olumlu izlenimleriniz için çok teşekkür ederim...
Yazılarıma gösterdiğiniz beğeni ve takdirden her zaman çok onur duydum...
Sağolun Önder Bey....
Saygılarımla....
Ne kadar güzel anlamlı bir yazı Serap Hanımcığım ....Ben Sonbaharım :))
Çok beğendim gönülden kutlarım sizi...Sevgilerimle...
Serap IRKÖRÜCÜ
Evlerdeki görev paylaşımında annelere düşen mevsim o galiba Şadiye Hanım...
Beğenileriniz için çok teşekkür ederim...
Sevgilerimle...