- 1164 Okunma
- 3 Yorum
- 1 Beğeni
YOKSULLARIN ACI SONU
YOKSULLARIN ACI SONU
Bazen öyle anlar olur ki ne içindekileri anlata bilirsin, ne de yazmak istediklerini kaleme alabilirsin. Ama susmayı da içine sindiremezsin
İşte tam da böyleyim günlerdir.
Yine ateş düştü evlere,
Yine analar’ın, babaların yüreği yandı.
İki şehit verdik. İki can, iki evlat.
Tunceli’de sürdürülen terör operasyonlarından dönen JÖH timindeki iki vatan evladı donarak şehit oldu. Yüreğimiz de onların bedenleriyle donuyor! Şehitlerimize Allah’tan rahmet Ateş düşen ocaklara, yüreği yanan ana babalara sabır diliyorum. Türk milletinin başı sağ olsun.
Tanıdık bir sahne evet. Hep yoksul evlerine giden acı haberlerden biri daha. İki göz odada oğul bekleyen bir annenin görüntüsü. Sabırla, duayla bekleyiş. Endişeler hiç bitmemiş, rüyalara girmiş korku. Ya evladım gelmezse korkusu. Ve bu korkunun gerçeğe dönüşmesi.
Günlerdir aynı şeyi düşünüyorum. Şehit dahi olsa yoksul ölümlerini takmıyoruz. Topçu Arda kadar gündem de kalamadılar.
Hemen hemen her gün TV’lerde, gösterildi. Belli ki halkîn ilgisini çeken bir konu. Reytingi olmayan hiçbir şeyin kar peşindeki ticarethanelerde (TV) yer alması mümkün değildir. Yani toplum seyrediyor ki, devamlı surette gösteriliyor. Alt tarafı bir futbolcu. Yani toplumu eğlendiren binlerden biri. Topçular, popçular, türkücüler vs.
Topluma hoşça vakit geçirten kişiler.
Ne yazık ki toplumun büyük bir bölümü bunların peşine takılıp gerçeklikten uzaklaşıyor.
Neydi o gerçekler? Anlatayım. Ülkenin durumu malum. Yoksulluk her geçen gün artıyor. Türk-İş’in araştırmasına göre ekim ayında açlık sınırı 1919, yoksulluk sınırı 6 bin 252 TL’ye yükseldi.
Maddi sıkıntıların verdiği çaresizlikle intıhar edenlerin, parası olmadığı için tedavi olamayan ve ölen insanların sayısı artmaya devam ediyor.
Onlardan bir tanesiydi Dilara Kilcioğlu. Geçtiğimiz günlerde şeker komasına girerek hayatını kaybeden 17 yaşındaki Dilara Kilcioğlu’nun ardından, genç kızın doktoru sosyal medya hesabından genç kızın ölümüyle ilgili acı gerçeği paylaştı. Prof Dr. İlknur Arslanoğlu, genç kızın maddi imkansızlık nedeniyle kontrollerine gelemediğini bu nedenle hayatını kaybettiğini açıkladı.
İsterseniz biraz daha geçmişe gidelim ve yoksulluktan ölen vatandaşlarımızı kısaca hatırlayalım.
Ünzile Türkmen, 48 yaşında 2 Ocak 2016 sabahında Çanakkale’nin Ezine ilçesinde yaşadığı çadırda ölü bulundu. Ünzile Türkmen’in kaldığı çadır, bölgedeki kalacak yeri olmayan Roman vatandaşlarının barındıkları branda ve naylon kaplı çadırlardan biriydi. Ünzile’nin 8 dereceye varan soğuk hava koşulları nedeniyle öldüğü tahmin ediliyor.
-2.5 aylık Kübra Bakırcı, 17 Ocak 2011’de Samsun’un Tekkeköy ilçesinde beslenme yetersizliğinden ötürü hayatını kaybetti.
-Henüz nüfusa dahi kayıt ettirilmemiş 40 günlük Ayaz bebek 24 Aralık 2013 gecesi Konya’nın Ereğli ilçesinde camlarından bazıları naylonla kaplı olan kerpiç bir evde zattürreden öldü.
- 1.5 yaşındaki Muharrem Taş. Nam-ı diğer çuvaldaki çocuk. Yüksek ateş ve öksürük sorunları olan Muharrem yolların kapalı olması gerekçesiyle hastaneye yetiştirilemedi, daha doğrusu ailenin yardım talebine karşın bu mezraya ambulans ya da araç gönderilmedi. Muharrem’in bir çuvalın içine sığabilen ve babasının sırtında taşıdığı cansız bedeni medyaya yansıdı.
- 10 aylık Aybüke 4 Ocak 2016 sabahı İstanbul’un Fatih ilçesinde donarak öldü. Anaannesi ile birlikte yaşıyorlardı ve kalacak yerleri yoktu. Çoğu zaman sokakta yatıyorlardı
-Cemal Can 36 yaşında. 2002 yılında okulların açıldığı ilk gün evinin giriş kapısına kendini astı. 8 yaşında ilkokul 2.sınıfa giden oğluna kitap ve okul önlüğü alamadığı için intihar etti.
- Hacı Oruç. 40 yaşında. Diyarbakır’ın Silvan ilçesinde seyyar satıcılık yaparak geçimini sağlıyordu. Eşi ve 4 tane çocuğuyla yaşıyordu. 15 Ağustos 2010 tarihinde iftar vaktinde eve geldiğinde yemekte ne olduğunu sordu. Eşi evde yemek yapabilecek bişey olmadığını söylemesi üzerine başka bir odada kendini asarak intihar etti.
-Ulaş Akın 32 yaşında, inşaat işçisi. 8 Şubat 2016’da işten çıkarılması üzerine yardım istemek için Muratpaşa Belediyesi’ne gitti. Belediye Başkanı toplantıda olduğu gerelçesiyle talebi reddedilince, yanında getirdiği benzini üzerine dökerek belediyenin önünde kendini yaktı. Ulaş Akın kaldırıldığı hastanede yaşamını yitirdi.
-Trakta Üniversitesi İngilizce Öğretmenliği Bölümü 2.sınıf öğrencisi Dilek Özçelik. Kanser hastası. 15 Nisan 2013’te Edirne’ye gelen dönemin Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar’ın yolunu keserek ilaçlarının temini için yardım istedi. Dilek Özçelik’in cebine 200-300 TL civarında para sıkıştıran bakana dilenci olmadığını sadece ilaçları için yardım istediğini belirterek parayı iade etti. Dilek geçtiğimiz aylarda hayatını kaybetti.
Bu liste böyle uzar gider.
Kısacası demem o ki, bu ülkenin yoksulları kolay ölüyorlar. Hiç yokmuş gibi, hiç olmamış, yaşamamış gibi unutulup gidiyor. Ve biz yoksul ölümlerini takmıyoruz.
Filiz Bahcıvan
YORUMLAR
Komşusu açken tok yatan bizden değildir denmiştir.İsraf edilenlerin önlense.Kumar içki uyuştrucu bataklıklara akıtılan dursa.Her fert önce ailesi sonra akraba mahalle çevresinde kimler düşkün halini demeğe ar eder belirleyip yardım eli uzatılsa hiç kimse açlıktan soğuktan ölmezdi.Zenginlerin kazançlarında fakirlerin hakları vardır o da zekatla fakirlere ödenir.Ama zekat öderken kılı kırk eder daha az ödemeye uğraşırlar.Oysa dünya da verilen herşey emanettir.Emanetleri iyi kullanılmadığında Allah onlardan alıp diğerlerine verir.Her şey el yer değiştirir.Hastahane köşelerinde fazla yemekten çatlayacak halde tedaviye koşarlar az tıkınıp fakirlerede dağıtsalardı.Ne onlar hasta olur ne diğerleri aç kalmazlardı..Kanayan yara aslında.Umarım vicdan ve merhametlerini sızlatır düzelir içler acısı olaylar son bulur.Selam ve dua ile.
aslında aynı şeyleri hissediyor aynı duyguları paylaşıyoruz belkide tek farkımız olan ideolojik fikirler yüzünden birbirimizi anlamaktan kaçıyoruz bu ülkede 30 milyon insan ekonomik bakımdan huzur içinde yaşarken geride kalan 50 milyon insan geçim derdinde bu yazıyı yazan kardeşim de bu 50 milyon insandan birisi gönül isterdiki bu yazdıklarınızı refah içinde yaşayan 30 milyonluk kişiler yazsaydı onlar istese bu ülkede ne sefalet kalır nede açlık varlık düşmanı olduğumu düşünmeyin sakın paylaşmayı bilmeyenleredir bu sözüm
saygılar selamlar
Yukarıda yazdıklarınızın hepsi doğru olabilir... Bunların yanında yurdumuzda üç milyon Suriyeli var.... Dinleri, ırkları farklı. bunların üç yüz bine yakınını bu milletin fakir dediğiniz kesimi, yardım kuruluşları yardımıyla ihtiyatlarını karşılıyor. beş- on liralarla, Yurt dışındaki, yoksulları hiç saymıyoruz... sizin fakir dediğiniz insanlar bunun içinde bizde varız... Sizin yoksulluk sınırı açıklamanıza göre acımızdan ölüyoruz... Oysa bizler Çok şükür diyenlerdeniz..
Çok karamsar bir tablu çizmişsiniz.. Ana muhalefet gibi, siz diyorsunuz ki git gide fakirleşiyorsuz.. Biz sanki bu memleket de yaşamışyoruz.. hiç bir şey bilmiyoruz, tüp kuyrukları, şeker kuyrukları.. her şeye her gün zam.. bir günde zengin olmalar, bir günde fakir olanlar,
Siz orta yaşlı bir kişi ile görüşün, bu günler mi kötü, geçmiş günler mi? Bizler iyiye gittiğimiz kanaatindeyiz çok şükür..
Yazınız bize geçmişte yaşadıklarımızı hatırlattı, maaşlarımızı alamadığımız günleri hatırladık. Şükrümüzü tazeledik Çok teşekkür ederiz.
Halk nasılsa, yönetenleri de öyledir.. Bu milletin çocukları.. Uzaydan gelmediler.. Eğrilerin çok olduğu yerde doğru çalışanların işi çok zordur.. Dürüst çalışanlarımıza Yüce Yaradanımız kolaylıklar, İhsan etsin
Tekrar teşekkür deriz.. Yazılarınızla anılarımız daha çok canlanacağa benziyor..
Hayır isteyen hayırlarla karşılaşsın inşa Allah...