- 1402 Okunma
- 5 Yorum
- 5 Beğeni
Çapraz Roller
Okuduğunuz yazı Günün Yazısı olarak seçilmiştir.
Bu sabah gökyüzünün yeni yeni ışımaya başladığı vakitlerde, her uyandığımda duyduğum o sıcak sevinci duyamıyor ve sanki bir Güneş tutulmasının kalbine çekiliyordum. Doktorum ile -artık son olmasını arzuladığım- randevum vardı. Arabayla gidildiğinde yaklaşık dört saat süren iki şehir arası yolculuklarımdan bıkmıştım. Yolculuk esnasında ayaklarımla ellerim arasındaki koordineyi bozacak kadar stresli oluyor, belki biraz gerginliğimi giderir düşüncesiyle enstrümantal müzik dinliyordum. Bugün de aynen öyle yaparak sıkıcı yolculuğuma başladım. Belki doktora gerçekleri anlatarak suçluluk duygusundan kurtulabilirdim. Evet evet, o gün bugündü. Saçma randevular bir son bulmalıydı artık.
İki saat kadar gittikten sonra çay içmek için bir mola verdim. Aslında amacım biraz daha düşünme payı kazanmak, hatta belki geriye dönüş yapmak, hiçbir açıklama yapmadan doktoru tamamen unutmaktı. Sonuç olarak, etik bir davranış olmayacağını düşünerek geri dönmekten vazgeçtim ve çayın parasını ödeyip tekrar arabaya döndüm. Artık kararım kesindi, bugün açıklama yapılacaktı. Kararsızlığın yarattığı stres azaldığı için de kalan yolu biraz daha rahat geçirdim, nihayet zaten tek caddesi olan S. Şehrinin caddesine vardım. Kavşaktaki merkeze giriş tabelasından iki yüz metre sonra sağ köşe başında birinci katın penceresinin altına boydan boya monte edilmiş, beyaz zemin üzerinde mavi renk yazısıyla ‘’Psikiyatr Necmi Haktan’’ Yazısı sanki gözümü oyuyordu. Bu kadar büyük ve gösterişli tabelaya ne gerek vardı? Binanın önünden kalkan arabanın yerine arabayı park ettim. Giden kişinin Necmi Beyin hastası olduğunu düşünerek – başka daireden çıkmış olma ihtimali de yüksekti aslında- sıranın bana geldiği tahminini yürütüp adımlarımı hızlandırdım.
Sekreter, ‘’Selim Bey!’’ Diye seslendiğinde anlık bir bocalama geçirdikten sonra kendimi toparladım ve ayağa kalktım. Kaydımı Selim Akarca diye uydurma bir isimle yaptırmıştım ve kimse TC kimlik bilgilerimi sorgulamamıştı. Ben asla böyle çalışmaz, hastalarımın adres ve kimlik bilgilerini bilgisayarıma kaydederdim. Kapıyı açıp iyi günler dilekleriyle önce başımı uzatarak içeri girdiğimde Necmi Bey hemen ayağa kalkarak elini uzattı.
-Hoş geldiniz Adnan Bey, nasılsınız?
Ne, Adnan Bey mi? Beş ay süresince burada gerçek adımı hiç kullanmadığım halde şu an doktor bana gerçek adımla sesleniyordu, Necmi Beyin gözlerine gözlerimi dikerek bakakalmıştım. Bana koltuğu göstererek ‘’Buyurun oturun, size anlatacaklarım var.’’ Dedikten sonra hiç rahat bulmadığım ve sevmediğim siyah deri koltuğa oturdum. Koltuğun ortasının uzun bir fıssss sesi çıkararak içe doğru gömülmesi sinir bozucuydu. Benden yaşça epey küçük olan bu yeni yetme doktorun dekorasyon zevkini de hiçbir zaman beğenmemiştim. Renkler uyumsuz, fazlalık eşyaları rahatsız edici geliyordu bana. Bense sadeliğin hastalarımı daha rahat hissettirdiğini düşünüyordum. Saçlarının yanları neredeyse kazınmış, tepe kısmı gür ve yüksek saçlarıyla kafasını mantara benzettiğim Necmi Bey ‘’Siz buraya ilk geldiğinizde…’’ Diyerek söze başladığında sözünü kesip araya girdim.
- Ben bir hastamın problemlerini çözmek için alternatifler ararken yolum sizin buraya düştü Necmi Bey. Öncelikle özür dilemek istiyorum böyle davrandığım için. Hastam üzerinde hiçbir ilerleme kaydedemiyordum ve başka doktor arkadaşların bu sorunlara karşı nasıl davranacağını merak ediyordum. Problemleri kendi sorunlarımmış gibi anlatırken aslında hastamın durumunu size aktarıyor, çözümlerinizi duymak istiyordum. Bunu da başka bir şehirde yapmam daha uygun olacaktır diye düşündüğüm için bunca zaman o kadar yolu göze aldım. Tam bugün bütün açıklamaları yapma kararı almışken, bakıyorum beni tanıyorsunuz, mesleğimi de adımı da öğrenmişsiniz, tekrar özür diliyorum.
-Adnan Bey, siz buraya ilk geldiğinizde ben sizi zaten tanıyordum. Siz başarıları ile tanınmış birisiniz ama kendiniz bunun farkında değilsiniz galiba. Başka illerden de size hasta yollayan doktorlar olduğu gibi, ben de bahsettiğiniz hastayı size yönlendirmiştim. Fakat işin garibi o aslında hasta da değildi. Benim roman yazarı bir arkadaşım ‘’Psikolojik sorunları ile boğuşan bir kahramanı olan roman yazmak istiyorum ve bunu senin yanında gözlem yapmak istiyorum. İzin verir misin?’’ Dediği zaman, arkadaşımı benden daha tecrübeli ve bilgili olarak gördüğüm için size yönlendirdim. Kendinizi hasta olarak gösterdiğinizde deneyimleriniz daha iyi olur, çoğu roman yazarı ve oyuncular benzer yöntemleri kullanıyor diyerek tavsiyelerde bulundum. Böylece arkadaşım sizinle tanışmış oldu. Aradan biraz zaman geçtikten sonra sizi hastam olarak karşımda gördüğümde gerçekten çok şaşırmış, olayı daha iyi anlamak amacıyla sessiz kalmıştım. Geçen haftaki randevumuzda ise farkında olmadan arkadaşımın adından bahsettiniz bir konuda görüşürken. Siz gittikten sonra da o günün akşamı için arkadaşımla randevulaştık ve akşam yemeğinde buluştuk. Sizle onun arasında geçen konuşmaların içeriğini sorduğumda bana;
‘’ Bu aralar başka yarım işlerim de vardı, tam olarak son yazacağım romanın konusuna konsantre olamadım ama deneyimler için Adnan Beyin randevularına devam ettim. İnternetten öğrendiğim her psikolojik hastalığı, bu rahatsızlıklar kendime aitmiş gibi aktardım. Hastalık sayısı o kadar çoğalmış ki ben de ne zaman hangi hastalıktan bahsettiğimi karıştırır oldum. Hatta bir keresinde Adnan Beyin çok bunaldığını hissedince gerçeği açıklamayı düşündüysem de çekindim ve sana danışmak istedim.’’ Diyerek arkadaşım bana durumu özetledi. Bu karışıklığa sebep olduğum için öncelikle ben sizden özür diliyorum, arkadaşım da az sonra burada olacak ve size özürlerini iletecek. Umarım bize kızmazsınız.
Kısa bir an durum değerlendirmesi yapmak için sessizliğe büründüm ve saniyeler içinde bütün anlatılanı beynimde tekrarlayıp tam cevap vermek üzereyken kapı tıklanmasıyla açılması bir oldu. Aydınlık, sevimli yüzüyle yazarımız kapıda belirdiğinde üzerimden tonlarca yük kalkmış gibi bir kahkaha kopardım.
- Vayyyy, farkında olmadan kısasa kısas gibi bir şey yaşamışız ha! Sen hasta rolü yaptın, ben hasta rolü yaptım, ödeştik demek. Ama bütün hastalıkları kendinde toplaman beni çıkmaza soktu yahu, sana çareler bulabilmek için ülkenin bütün doktorlarını gezecektim neredeyse.
Yaşadığım bu olayın sonucunda bütün tarafların hoşgörüsü sayesinde, ‘’Ara sıra buluşalım.’’ Diye sözleşerek üç güzel dost olarak ayrıldık oradan. Artık Necmi’nin kafası mantara benzemiyor, koltuğun ortasının çökmesi ve odanın dekoru da beni rahatsız etmiyordu.
24.10.2018
Müjgân Akyüz Dündar
YORUMLAR
Müjgan Akyüz
Yorum ve ziyaret için teşekkürler