- 1002 Okunma
- 9 Yorum
- 1 Beğeni
Osmanlı'nın andımızı yoktur!
Bir dönem İşçi Partisi’nin yönetiminde de görev yapan iktisatçı-düşünür İdris Küçükömer’in en çok bilinen görüşü Türkiye’de sağın ve solun yanlış yerleştiği iddiasıdır. Ona göre; CHP, Avrupa’daki sağ-sol kavramlaştırmalarına kıyasla, sağ bir parti iken, sekülerleştirmesi üzerinden ’sol’ olarak tanımlanmıştır. Halbuki devletçilik, totaliterlik, faşistlik gibi başlıklar altında yönetimi boyunca sergilediği tavır, Avrupa’da sağın sergilediği tavırdır. Tarık Buğra da, belki biraz bu nedenle, İbiş’in Rüyası isimli meşhur romanında Sadi karakterine şöyle çıkışır: "Hani sen Nazi idin? Yakını ise, Serbest Fırka değil, Halk Fırkası oğlum."
Serdar Kaya’nın "Endoktrinasyon ve Türkiye’de Toplum Mühendisliği" isimli kitabında da, hatırımda kalan, şöyle bir ’alan çalışması’ var. Öğretmenler üzerine yapılan sosyo-kültürel bir çalışma bu. Kaldığı kadarıyla arzedeyim: Türkiye’de bir grup öğretmene o günlerde okutulmakta olan ders kitaplarından belirli parçalar seçilerek incelemeleri isteniyor. Fakat, işin içinde bir iş var, bu metinler orijinal hallerinde değiller. Üzerlerinde çeşitli değişiklikler yapılmış. Mesela: ’Türk’ kelimesi ’İngiliz’ kelimesiyle veya ’Türkiye’ kelimesi ’İngiltere’ ile değiştirilmiş. (Yanlış hatırlamıyorsam daha farklı milletlerle yapılan değişiklikler de vardı.) Metinlerin geri kalanına ise dokunulmamış.
Ve bu metinler öğretmenlere okutulup ne düşündükleri sorulmuş. Değerlendirmelerde bulunmaları talep edilmiş. Araştırma seçkisinde yeralan öğretmenlerin neredeyse tamamı bu metinleri ’faşizan’ bulmuş. ’Irkçı bir tutum’ takınıldığından bahsetmiş. ’Dayatmacı’ üslûplarından yakınmış. Sonra, bu öğretmenlere, okudukları metinlerin aslında ders kitaplarından alındığı söylenmiş. Orijinal halleri de teslim edilmiş. Bunları da okumaları istenmiş. Öğretmenler, şaşırtıcı bir şekilde, orijinal metinleri okuduklarında kanaatlerini değiştirmişler. Aynı faşizan tavrı, ırkçılığı veya dayatmacılığı bu metinlerde hissetmediklerini ifade etmişler. Mezkûr değişimi sağlayan sadece ’İngiliz’ ve ’İngiltere’ gibi kelimelerin yerine ’Türk’ ve ’Türkiye’ gibilerinin yerleştirilmesiymiş.
Aslında şaşırmamak gerekir. Çünkü faşizmin sorunu/körlüğü tam da burada saklıdır: Faşizm ’fetişizmini yaptığı şeye dair vurguları’ aşırılık olarak görmez. Gereklilik, olması gereken ve hatta iyilik olarak tasavvur eder. Hitler için Almanlaştırma çalışmaları aslında bütün dünyaya yapılan bir iyiliktir. Öldürülmek çingelere, yahudilere ve diğer ’neidiğibelirsiz’ kavimlere iyi gelir. Böylece hastalıklı varlıklarından kendileri de kurtulmuş olurlar. Hitler’in demeçlerine dikkat edin. İşgallerinin tamamı onun açısından birer ’kurtarma’dır. Yine İngilizlerin, Fransızların veya İspanyolların sömürdükleri ülkelerde yokettikleri yerel diller, kültürler, halklar veya devletler aslında kendi yüce makamlarından dünyaya yaptıkları birer iyiliktirler. (İsrailliler de bugün aynısını Filistinlilere yaptıklarını düşünürler.) Bu sosyal darwinizmin bir sonucudur. Evrim, her zaman, zayıf türün/bireylerin yokolup güçlü olanların ayakta kalmasıyla (doğal seleksiyon) devam eder. Bu açıdan sömürgeleştirmek Batı’nın insanlık üzerindeki hakkıdır. Çünkü halkanın en sonunda kendisi vardır(!).
"Milan Kundera andımızı okur muydu?" başlıklı yazımda da bu noktaya dikkat çekmeye çalışmıştım. ’Efendilerin empatisi’ aslında bir empati değildir. Bir ’kendini dayatma’dır. Kafasındaki doğruyu tartışmaya açmayan bir ’kendileştirme hamlesi’dir. Bediüzzaman’ın ifadesiyle ’tangocu kadın elbisesini cami hocasına giydirmeye çalışmak’tır. (Ne de olsa elbise o kadına yakışmıştır. Cami hocasının ’Ben kendime yakıştıramıyorum!’ demeye hakkı olabilir mi hiç?) Türkiye’deki andımız tartışmalarında da aynı ’efendi empatisi’nin izleri görülür.
Örneğin: Bu tartışmalar sırasında andımızın meşruiyetini savunan insanlara, yukarıda Serdar Kaya’dan aktardığım şekilde, metnin ’Türküm’ kısmını değiştirip ’Almanım,’ yine ’Ey büyük Atatürk!’ kısmını değiştirip ’Ey büyük Hitler!’ veya "Varlığım Türk varlığına armağan olsun!" kısmını değiştirip "Varlığım Alman varlığına armağan olsun!" şeklinde okutsanız, kesinlikle o metni faşizan bulurlar. Çin’de Uygurlara, Kuzey Irak’ta Türkmenlere, Sırbistan’da Boşnaklara böylesine farklı versiyonlarıyla okutulduğunu söyleseniz oldukları yerde hırslarından parende atarlar.
Ama kendi ülkelerine, metinlerine, vurgularına, halklarına geldiklerinde işler değişir. İşte bu faşizmin çalışma şeklidir. Faşistin dünyasında iki türlü dünya vardır. 1) Fetişizmini yaptığı şeyin hâkim olduğu dünya. 2) Fetişizmini yaptığı şeyin mazlum olduğu dünya. Bu nedenle, bir Türk, dünyanın herhangi bir yerinde andımız muamelesine maruz kalırsa mazlumdur, ama Türkiye’de başka hangi halk aynı muameleye maruz kalırsa kalsın, eğer itiraz ediyorsa, haksızdır.
Sanıyorum, tam da bu noktada, İslam’ın "Dinde zorlama yoktur!" buyuran güzelliğini de anmak gerekiyor. Başladığı noktadan en son vardığı yere kadar, İslam, hiçbir yerde ’farklı olanın’ yaşamına müdahalede bulunmamıştır. Kendisini değiştirmesini istememiştir. Osmanlıların yönetimi altındaki hiçbir azınlık/kavim asimilasyon yaşamamıştır. Hatta Balkanlar için Yavuz Sultan Selim’in biraralık böyle birşeye niyetlendiği ancak dönemin Şeyhülislam’ı tarafından bir hayli paylandığı anlatılır. Zaten asırları aşan kardeşçe yaşamın sırrı da budur. Osmanlı bir imparatorluktur. Çünkü onun ’andımız’ı yoktur.
YORUMLAR
Bu vatanın adı Türkiye, Türkiye'de yaşayan halka da Türk denir
Gocunan kabullenmeen ya terk eder yada milletin çoğunluğunun benimsediğine
Uymak zorundadır ben bir Türk olarak torunlarımın andımızı okumasından gurur duyarım ve okumalılar da okuyan okur, okumak istemeyen de iştirak etmez nokta
Minos tarafından 10/24/2018 1:37:13 AM zamanında düzenlenmiştir.
belkibirharfimben
Minos
Burası Türk yurdu olduğuna göre Türküm doğruydum çalışkanım demenin neden yasaklanmasına benim itirazım.
Noktayı virgülü metin yazan koyar sizin benim noktamı yok saymaya hakkınız yok
belkibirharfimben
Minos
Biz sizinle aynı çerçeveden bakamıyoruz
Lütfen artık cevap yazmayın
"Türk' üm" demek neden bu kadar rahatsızlık veriyor, cidden anlamıyorum.
Ayrıca " Osmanlı'nın Andımız' ı yoktur" vurgusu üzerine uzun uzun konuşulabilir.
Yazılanların tamamını okudum; bildiğim ne kimse kimsenin "Türk'üm" demesine, ne de kimse kimsenin Türk diye nitelendirilmekten rahatsız olmasına engel olabilir.
Bir öğretmen olarak öğrencilerime aşılamaya çalıştığım ilk şeylerden biri "vatan sevgisi" olmuştur hep.
Bunun önemini içinde bulunduğumuz dönemde daha da çok hissediyorum.
Her daim gururla "Ne mutlu Türk'üm " diyeceğim, Andımız okunsun ya da okunmasın.
belkibirharfimben
İdeolojik kaygılarla kaleme alınmış, tektipleştirme (düşüncede ve eylemde) gayesi güden bir metni, bütünün benimsenmesini beklemek abesle iştigaldir. Çocukları belli, hatta resmileştirilmiş bir ideolojinin, (ki ideoloji dediğimiz şey tümü ile akıl ürünüdür) kalıbına sokmaya çalışmak, onların en doğal hakkı olan düşünme özgürlüğünü elinden almaktır. Ben senin yerine düşündüm, sen düşünsen bile benim düşündüklerimi çerçeve kabul ederek düşüneceksin, demektir bu.
Bu tür sığ ve gereksiz konular saplanıp kalmak yerine; ezberci ve klişeci eğitim anlayışından sıyrılarak yeni nesillere öğrenmeyi, düşünmeyi ve inanmayı ögretmek gerektiği kanısındayım. Bunun temeli ise kişilik oluşum evresinin büyük bir bölümünü bünyesinde barındıran 0-6 yaş arasına odaklanmakla atılabilir. Yani okuldan ziyade aileye, öğretmenlerden fazla anne babalara büyük görev düşüyor. Zira 0-6 yaş arasında kazanılan/kazandırılan düşünce, duygu, söylem ve davranış alışkanlıkları ilerleyen yaşlarda kolay kolay değiştirilemiyor. Okul birşey katsa da mühim olan aile.
Özetle kimse resmileştirilmiş ve bir zümre tarafından benimsenerek klişeleştirilmiş tekrarları kabul etmek, tekrar etmek zorunda değil. Ben tekrar etsem, sen tekrar etsen etmeyen birileri çıkacaktır. Etmek bizim hakkımızsa etmemek de onun hakkıdır.
Kaleminize sağlık hocam. Saygılarımla.
demirelim_46 tarafından 10/22/2018 9:07:34 PM zamanında düzenlenmiştir.
belkibirharfimben
Türk milliyetçiliğini batının faşizmine,ırkçılığına sığdırmanız anlaşılmaz.İlayı kelimetullah diyen,şehit cenazelerinde ya Allah,Bismillah ,Allahu ekber diyen,bozkurt selamıyla afrinde,güney doğuda selam veren canını vatanı için veren insanlara ırkçı faşist diyemezsin.Andımız bir semboldür,istiklal marşımız bir semboldür,bayrağımız bir semboldür.İstiklal marşında kahraman IRKIMA bir gül de ırkçılık o zaman.Bayrağımızda hilal var islamı temsil eder kaldıralım Müslüman olmayan vatandaşlarımız var.Sizin mantığınızdan bu sonuç çıkar.Türk ismine ırkçılığı sığdıramazsınız.Ümmetçilik zihniyeti ile kandırılanlar DEAŞ,IŞİD gibi örgütlerde Müslüman kanı akıtıyor.Türk isminden rahatsız olanlar Çanakkalede denize döktüklerimiz.Bir de Yahudi sermayesinin kucağına oturup naylon mücahitlik yapıp, bedelli vatanseverlik yapanlar rahatsız oluyor.İnandığı doğruların değil,çıkarlarının kölesi olmuş insanlar ;
TÜRK MİLLİYETÇİLERİNE IRKÇI DİYEMEZ.ADIMIZ ANDIMIZDIR.
Bu cevabım sadece size değil TÜRK isminden rahatsız olan tüm kimliksizlere.
belkibirharfimben
MEDAMED Selçuk KORKMAZ
belkibirharfimben
belkibirharfimben
Dilek USTA
Lafı güzafa gerek yok.
belkibirharfimben
Yoldayım mola verdim ve deftere bir göz atayim dedim.
Fazla uzatmicam
Andımız en çok din taciri fasistlerle pkk'li faşistlere batıyor. Umarım daha derine batar. Her ikisinin asgari müştereği Türk düşmanlığı...
Biz Osmanlı değiliz. Biz Osmanlının en nefret ettiği millet olan Türküz. Kıyaslamak bile saçma...
arzu707
bu beyliklere karşı tutumunu sergilemek zorunda kalmış bu osmanlı türkleri sevmiyordu anlamına gelmez bu ğün aynı zihniyeti pkk chp devlete karşı yapıyor buna nasıl bakalım
mirim
Osmanlı'da bana Çandarlı dışında devşirme olmayan bir sadrazam gösterin. Sarayda görev almış bir tane Türk ismi verin. Bırakın eşlerini cariyeler arasında Türk var mıydı ? Çok uzağa gitmeye gerek yok. Türklere ticaret bile yasaktı. Ticaret gayrimüslimlerin elinde değil miydi ? Türkler varoşlara hapsolmuş, lağımcılık, fayronculuk, nalbantlık, simitçilik, kayakçılık, hamallık, uşaklık gibi işlerin dışında ne yapabiliyordu ?
Neyse cepten zor yazılıyor. Google'a girin ve "osmanlı da Türk düşmanlığı " yazın bakalım ne göreceksiniz.
mirim
Osmanlı'da bana Çandarlı dışında devşirme olmayan bir sadrazam gösterin. Sarayda görev almış bir tane Türk ismi verin. Bırakın eşlerini cariyeler arasında Türk var mıydı ? Çok uzağa gitmeye gerek yok. Türklere ticaret bile yasaktı. Ticaret gayrimüslimlerin elinde değil miydi ? Türkler varoşlara hapsolmuş, lağımcılık, fayronculuk, nalbantlık, simitçilik, kayakçılık, hamallık, uşaklık gibi işlerin dışında ne yapabiliyordu ?
Neyse cepten zor yazılıyor. Google'a girin ve "osmanlı da Türk düşmanlığı " yazın bakalım ne göreceksiniz.
belkibirharfimben
Onun için dağılmıştır!!! Fazla sahipsizlik sahiplenme amacında olana yer açar. Açmıştır da...
belkibirharfimben
İpekyildiz
Benim düşüncem:
Ülkemizde bisikletin imal edilmemesi için yaklaşık seksen yıl önce yurt dışında ünlü bir üniversitede geliştirilen proje çalışması bugün günümüzde nasıl başarı ile sonuçlandırıldıysa ve biz ülke olarak nasıl bisiklet sektörünü yok ettiysek herşeyi hazır almaya karar vererek...( diğer bir çok sektörde olduğu gibi ) tarih tekerrürden ibaret ve taktik hiç değişmiyor bence ...üzücü...
Andımız bu kadar önemsiz ise siz niye uğraşıyorsunuz bu kadar ?!?