Senden nefret edenleri sev; iyilikten başka üstünlük alameti tanımıyorum. -- ludwig van beethoven
sami biberoğulları
sami biberoğulları
@samibiberogullari

YÜZDE YETMİŞİ APTAL OLAN BİR MİLLETİN (!) ANDI OLSA NE OLMASA NE

22 Ekim 2018 Pazartesi
Yorum

YÜZDE YETMİŞİ APTAL OLAN BİR MİLLETİN (!) ANDI OLSA NE OLMASA NE

16

Yorum

3

Beğeni

0,0

Puan

2691

Okunma

YÜZDE  YETMİŞİ  APTAL  OLAN  BİR  MİLLETİN (!) ANDI  OLSA  NE  OLMASA NE

YÜZDE YETMİŞİ APTAL OLAN BİR MİLLETİN (!) ANDI OLSA NE OLMASA NE


Yaptığımın doğru ya da yanlış olduğunu savunmayacağım. Sizlere yaptığım bir şeyi anlatacağım öncelikle.

1983- 1989 Yılları arasında görev yaptığım Batman Lisesinde geçti olay.

O yıllarda Pkk terörü kanlı eylemlerine yeni başlamıştı. 1984 yılında Eruh kaymakamı şehit edilmiş olmasına rağmen Batman’da asker ve polisin sağladığı huzur ve güven ortamı içinde oldukça rahattık. Biz rahattık tabii ki. Terörist ve terör seviciler hiç de rahat değillerdi. O sebeple geceleri evlerin duvarları ’ Özel Harekat, Batman’dan Defol ’ yazılarıyla dolardı.

Batman’ın en ücra mahallelerine, köylerine hiç bir korkumuz olmadan gittiğimiz arkamızın oldukça sağlam olduğu o yıllarda okulda pkk lehine en fazla sınıf tahtalarına Kürtçe bir şeyler yazılır, o yazılanları da çoğu kez anlamadığımız için sildirirdik.

İşte o yıllarda kendi kafama göre öğrencilerime Türklük ruhu ( arada İslam şuuru da var biraz ) aşılamak için canla başla çalışıyordum. Çalışmasına çalışıyordum ama gel gör ki arada çatlak sesler de çıkıyordu.

Bir gün ders konumuz ’Ermeni sorunu ’

Ben Ermenilerin Türklere karşı nasıl bir katliam yaptıklarını, 1915 tehcirinin ise bir soykırım değil, zorunlu göç olduğunu filan anlatırken adı Fatma olan bir kız öğrencim hiç çekinmeden ’ Türkler Ermenilere soykırım uygulamıştır. Bunu ne kadar inkar ederseniz edin gerçeği değiştiremezsiniz’ demez mi? Kan beynime sıçradı. Kıza ’ Sen Ermeni misin?’ Diye sordum. O da ’Ben Kürt’üm, Anneannem Ermenidir’ dedi.

Öylesine öfkelenmiştim ki. Bunu kelimelerle izah etmek mümkün değil. O anda kararımı verdim. Önce o sınıfa, daha sonra tüm okula dedim ki: ’ Herkes İstiklal Marşımızın on kıt’asını ve Atatürk’ün Gençliğe hitabesini ezberleyecek. İstiklal Marşımızdan sözlü, Atatürk’ün Gençliğe hitabesinden ödev notu vereceğim.’ [ Bu olay aynen vaki. Tek bir satırında kurgu varsa evlatlarımın tabutuna sarılayım.]

Okulda bütün sınıfların TC İnkılap Tarihi ve Atatürkçülük dersine ben giriyorum ve okuldaki öğrenci sayısı 1200 civarında. Yani 1200 genç insan İstiklal Marşımızı ve Atatürk’ün Gençliğe Hitabesini ezberleyecek...

Bir hafta sonra başladım sözlü ve ödev notu vermeye. En az bin öğrenci hiç fire vermeden İstiklal Marşımızın on kıt’asını da Atatürk’ün Genliğe hitabesinin tamamını da ezbere okudu ve böylece TC İnkılap Tarihi ve Atatürkçülük dersinden sınıfı geçmeyi garanti ettiği gibi not ortalamasını da yükseltti.

200 kadar öğrenci içinde bazıları her ikisini de eksik gedik de olsa olsa okudular. İstiklal Marşından sadece bir kıt’a, Gençliğe hitabeden sadece bir paragraf ezberleyenler de vardı. Gel gör ki sıra Fatma’ya gelince ’ Okumayacağım ’ dedi. Ben de bir şans vermek için sordum ’ Okuyamayacak mısın yoksa okumayacak mısın?’ Fatma simsiyah gözleriyle sert sert yüzüme baktı ve ’ Okumayacağım’ Dedi. Hemen not defterimi çıkardım. Sözlü= 0 , Ödev=0...Bir de disiplin kuruluna sevk ’ Verilen ödevi yapmamak suçundan ’ O güne kadar 7 den aşağı not almamış olan Fatma TC. İnkılap tarihi ve Atatürkçülük dersinden ikmale kaldı. ( Disiplin kurulu ne ceza verdi hatırlamıyorum )

Bize sık sık ’ Hocam ! Canınızı sıkan, Pkk ile ilgisi olduğundan şüphelendiğiniz bir öğrenci varsa sadece adını söylemeniz yeterli’ diyen sivil polis arkadaşlardan birine ’ Fatma’ desem, kızın işi bitik. Demedim tabii ki...

O senenin miydi yoksa başka bir senenin miydi hatırlamıyorum yaz tatilinde İstanbul’a ailemin yanına gittim. Dönüşte ise acı bir haberle sarsıldım. Oldukça sevdiğim, sessiz, sakin efendi bir öğrencim olan Ali ( asıl adını yazmıyorum ) Kozluk’ta Türk silahlı kuvvetleri ile pkk terör örgütü arasında çıkan çatışmada vurularak öldürülmüştü. Günümüzün tabiriyle Türk askeri on altı yaşında bir pkk lıyı etkisiz hale getirmişti.

Şaşkınlık içindeydim. ’ Ben İstiklal Marşını da Atatürk’ün Gençliğe hitabesini de okumam’ diyen ve benim ’ Bu kız kesin örgüte katılır ve cesedini de dağdan toplarız ’ dediğim Fatma örgüte filan katılmamıştı ama sınıfta aşkla, şevkle İstiklal Marşımızı ve Atatürk’ün Gençliğe Hitabesini ezbere okuyan Ali, varlığını adadığını söylediği Türk’ün askerine kurşun sıkarken vurularak öldürülmüştü.

’Nasıl olur?’ diye çok kafa patlattım ama olmuştu işte...

Aradan seneler, seneler geçti.

24 Haziran 2018 Seçimlerinin üzerinden çok fazla zaman geçmedi. Herkes hatırlar Meclisteki yemin törenini. Biraz sonra
"Devletin varlığı ve bağımsızlığını, vatanın ve milletin bölünmez bütünlüğünü, milletin kayıtsız ve şartsız egemenliğini koruyacağıma; hukukun üstünlüğüne, demokratik ve laik Cumhuriyete ve Atatürk ilke ve inkılaplarına bağlı kalacağıma; toplumun huzur ve refahı, milli dayanışma ve adalet anlayışı içinde herkesin insan haklarından ve temel hürriyetlerden yararlanması ülküsünden ve Anayasaya sadakattan ayrılmayacağıma; büyük Türk milleti önünde namusum ve şerefim üzerine and içerim.". diye yemin edecek olan pkk nın meclisteki uzantıları ( Maalesef milletin vekilleri aynı zamanda ) İstiklal Marşımız okunurken -ayağa kalksalar bile- hiç biri okumadı.

Nasıl olurdu bu? Ben, benim gibi daha nice öğretmen onlara daha çocukluklarında ’ Türk’üm, doğruyum’ dedirtmemiş miydik? ’ Korkma Sönmez bu şafaklarda yüzen al sancak’ ı ’ Ey Türk Gençliği ! Birinci vazifen Türk İstiklal ve Cumhuriyetini Korumaktır’ ı ezberletmemiş miydik? Böyle bir hainlik nasıl olurdu?

Olmamalıydı ama olmuştu.

Ne seksen senedir ezberlettiğimiz andımız, ne her hafta başında ve sonunda okudukları İstiklal Marşı, ne satır satır ezbere bildikleri Gençliğe hitabe ne de ettikleri Millet vekili yemini onları Türk yapamamıştı.

İşin daha da ilginci bugün ’ Andımızın nesinden rahatsız oluyorsunuz? ’ diye soranlar onları meclise sokmaktan, onların İstiklal Marşına karşı yaptıkları bu saygısızlıktan hiç rahatsız değillerdi. Akıllarının ucundan bile geçmiyordu ’ Yahu biz hele öncelikle bu şerefsizlere İstiklal Marşımızı okutalım, Andımızı nasılsa okuturuz ’ Demek... Akıllarının ucundan bile geçmiyordu çünkü amaç her zaman olduğu gibi üzüm yemek değil bağcıyı dövmekti.

Evet, İstiklal Marşımıza saygısızlık eden ’ Milletin vekillerine (!)’ karşı sus pus olanlar şimdi ’ Andımızın nesinden rahatsız oluyorsunuz? Türk olmak mı sizi rahatsız ediyor?’ Diye sorabilme küstahlığını gösterebiliyorlar.

Durun epeydir bozmadığım ağzımı bozayım biraz.

Ulan deynolar !

Sizin çoğunuz daha ana rahmine bile düşmemişti biz Batman gibi bir yerde bin iki yüz kişiye ’ İstiklal Marşımızın on kıt’ası, Atatürk’ün Gençliğe Hitabesinin tamamı ezberlenecek ’ dediğimizde.

Siz kime milliyetçilik, Atatürkçülük dersi vermeye kalkıyorsunuz o güdük beyinlerinizle? Kimle aşık atmaya kalkıyorsunuz kulaktan dolma üç beş sloganla?

Siz ağzınızı açtığınız anda ben bademciklerinizi değil ciğerlerinizi görüyorum da ah ahhh. Her şey her yerde söylenemiyor maalesef.

Olmuyor işte lanet olası... Olmuyor....Papağan gibi bir şeyleri ezberlemekle, ezberlettirmekle olmuyor. G.tünüzü yırtıp başınıza şapka yapsanız da olmuyor. Bu iş ezber işi değil, ruh işi...Nasıl ki Kur’anı ezberlemekle onun manasını bilmek aynı şey değilse aynen öyle de andımızı ezberlemekle onun ruhunu kavramak aynı şey değil.

Bana ’ Türk olmak mı seni rahatsız ediyor? Ne Mutlu Türk’üm diyene demek mi seni rahatsız ediyor?’ diye soracağınıza gidip meclise sokmak için canla başla çalıştığınız ve soktuğunuz o şerefsizlere sorun ’ Türk’ün İstiklalinin Marşı sizi niçin rahatsız ediyor?’ diye. Sahi siz neden bu durumdan rahatsız değilsiniz?

Tüm bu yazdıklarıma rağmen hâla bana ’ Sen andımızın kalkmasından yana mısın yoksa okunmasından yana mı? ’ Diyen bazı arkadaşlarıma cevabım:

Aziz Nesin’in ağzına bakarak yüzde yetmişinin aptal olduğuna inandığınız bir millet komple Türk, doğru, çalışkan, büyüklerine saygılı, küçüklerini seven olsa ne yazar olmasa ne ?( Hoş bu aptallıkla olamaz ya neyse..O kısma girmeyelim) En kötü ihtimalle aptallık katsayımız yüzde yetmişten yüzde yetmiş bire çıkar.

Ama yine de okunsun. Evet evet okunsun. Hatta her sabah değil, her teneffüsten sonra yeni bir derse başlanırken okunsun... Okunsun efendim okunsun. Seksen sene, yüz seksen sene, kıyamet kopuncaya kadar okunsun.

Eğer her akşam haberlerde ’ ..... da teröristlerin silahlı saldırısı sonucu .... kadar askerimiz şehit oldu ’ veyahut da ’..... da Türk silahlı kuvvetlerinin yaptığı başarılı operasyonlar sonucunda .... adet terörist etkisiz hale getirildi ’ haberleri duymamızı önlemekte bir faydası oluyorsa ve olacaksa okunsun efendim. Okunsun elbette...

Hatta Tarık Akan’ın Taş Mektebinde okunduğu şekliyle, Ataol Behramoğlu’nun dizeleriyle, yeni versiyonuyla okunsun: Türküm’süz, doğruyumsuz, çalışkanımsız, büyüklere saygı olmadan, küçüklere sevgi olmadan ...Aynen şöyle


Türkiye yurdumuz
Türkiye sevincimiz
Türkiye umudumuz
Sen dünümüz, bugünümüz
Sen yarınımızsın Ey büyük Atatürk
Sen aydınlığımızsın
Seni yüceltmek
Seni yaşatmak Ülkümüzdür,
Andımız doğruluk, dürüstlüktür
Uğraşımız eşitlik, adalet, özgürlüktür
İlkemiz Yurtta barış, dünyada barıştır.
Eşitlik, adalet ve özgürlük”

Paylaş
Beğenenler
(c) Bu yazının her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Yazının izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Yazıyı Değerlendirin
 
Yüzde yetmişi aptal olan bir milletin (!) andı olsa ne olmasa ne Yazısına Yorum Yap
Okuduğunuz Yüzde yetmişi aptal olan bir milletin (!) andı olsa ne olmasa ne yazı ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
YÜZDE YETMİŞİ APTAL OLAN BİR MİLLETİN (!) ANDI OLSA NE OLMASA NE yazısına yorum yapabilmek için üye olmalısınız.

Üyelik Girişi Yap Üye Ol
Yorumlar
Aybars KARLIDAĞ
Aybars KARLIDAĞ, @aybarskarlidag
23.10.2018 12:07:48
Okulda bütün sınıfların TC İnkılap Tarihi ve Atatürkçülük dersine ben giriyorum ve okuldaki öğrenci sayısı 1200 civarında. Yani 1200 genç insan İstiklal Marşımızı ve Atatürk’ün Gençliğe Hitabesini ezberleyecek...
Bir tek kişi bu kadar derse nasıl girebilir? Hepsini ezberletmişsiniz ama mensubiyet şuurunu verememişsiniz sayın hocam. Amaç çocukların hepsini kurtarmak ama kendini Türk milletine mensup hissetmiyorsa yapacağınız hiç bir şey yoktur.
Nafiz Karak
Nafiz Karak, @nafizckarak
23.10.2018 11:41:43
Sayın bahçeli demişiz .... Sahi bahçeli ne iş yapar ırkçılıktan başka?

Nafiz Diba tarafından 10/23/2018 12:24:15 PM zamanında düzenlenmiştir.
Dilek USTA
Dilek USTA, @dilek-usta
23.10.2018 11:36:28
"Durun epeydir bozmadığım ağzımı bozayım biraz.
Ulan denyolar !
Sizin çoğunuz daha ana rahmine bile düşmemişti biz Batman gibi bir yerde bin iki yüz kişiye ’ İstiklal Marşımızın on kıt’ası, Atatürk’ün Gençliğe Hitabesinin tamamı ezberlenecek ’ dediğimizde.

Siz kime milliyetçilik, Atatürkçülük dersi vermeye kalkıyorsunuz o güdük beyinlerinizle? Kimle aşık atmaya kalkıyorsunuz kulaktan dolma üç beş sloganla?

Siz ağzınızı açtığınız anda ben bademciklerinizi değil ciğerlerinizi görüyorum da ah ahhh. Her şey her yerde söylenemiyor maalesef.

Olmuyor işte lanet olası... Olmuyor....Papağan gibi bir şeyleri ezberlemekle, ezberlettirmekle olmuyor. G.tünüzü yırtıp başınıza şapka yapsanız da olmuyor. Bu iş ezber işi değil, ruh işi...Nasıl ki Kur’anı ezberlemekle onun manasını bilmek aynı şey değilse aynen öyle de andımızı ezberlemekle onun ruhunu kavramak aynı şey değil"

İnsanları bu şekilde aşağılamak kimsenin haddi değil.
İşte andımızın önemi burada daha bariz anlaşılıyor.."Küçüklerimi sevmek, büyüklerimi korumak"
Siz öğrencilerinize de bu şekilde davrandıysanız eminim o öğrencileriniz sizi iyi anımsamayacaktır.
Çünkü öfke kontrolü eğitim camiasında fazlasıyla gereklidir.
Ayrıca Sami bey bu site lise değil,aklınıza estiği gibi küfredip,insanları cahillikle suçlayarak kahraman olamazsınız.

Yazınıza gelince bugün Sayın Devlet BAHÇELİ gereken cevabı vermiş bu zırvalıklara

Sevgi ve selamlarımla
Serhat BİNGÖL
Serhat BİNGÖL, @serhatbingol
22.10.2018 23:29:01
Kıymetli Hocam Sizin yazılarınız genelde ilgiyle okunur zaten bunu herkes bilir. Ama itiraf etmeliyim ki, bir konuda sinirlenmişseniz işte o zaman var ya, resmen döktürüyorsunuz. Yani sizi kim sinirlendirmiş ise sanırım ona ya da onlara kocaman bir teşekkür borçluyuz:)).

Espri bir yana çok doğru örnekler ve kıyaslamalar içeren harika bir yazı kaleme almışsınız tebrik ederim.

Hocam bilindiği üzere insan, nankörlük, riyakarlık, kıskançlık ve hainlik gibi olumsuz düşünce ve davranış kalıplarının tümünü kendi bünyesinde taşıyan tek canlı türdür. Bu özelliğe sahip başka hiçbir canlı türü yoktur. Çünkü bu düşünce ve davranış kalıplarından beslenip oluşan ve olumsuz yönde şekillenen egolar, ırk ve cinsiyet ayırmaksızın tüm insanların genetik kodlarında doğuştan zaten hep vardır.

Peki, doğru ya da yanlış insan, nasıl tanımlanır. Bu egolarını kontrol altında tutabilen veya tutamayan olarak. Yani özetle şunu söylemek istiyorum. Söylediğiyle yaptığı, düşüncesiyle Savunduğu, baktığıyla gördüğü uygulama bazın da farklı olan insanlar hep olmuştur ve hep olacaktır. Bu tür insanlarla hayatta bir biçimiyle mutlaka karşılaşılır.

Dolayısıyla naçizane ben, bir insanın ne mutlu Türküm diyene diyerek mutlu olup olmadığına değil, ülkesinin ve yüce Türk milletinin diğer ülkelerin ve milletlerin gerisinde kalmasına üzülüp üzülmediğine ve tabi ki, bu üzüntüsünü gidermek adına sarf ettiği ve edeceği çabaya bakarım gerisi hikaye

Kaleminize ve emeğinize sağlık.

Saygı ve sevgilerimle
.
Yekta Attila
Yekta Attila, @yekta-attila
22.10.2018 22:12:39
Değerli hocam, yazının görseli olan 'Andımız'ı okurken imzasına gelince şaşırdım...
Türklük yok, doğruluk yok, çalışkanlık yok...
Sonunda 'Ne Mutlu Türküm Diyene' yok...

'Düşmanımın düşmanı dostumdur' gibi hareket edenlere ithaf ettiniz galiba...:)))

Selam ve saygılarımla.
Hasan Türkistan
Hasan Türkistan, @hasanturkistan
22.10.2018 20:54:00
Sayın yazar,dediğiniz gibi temel sorun ruhsuzluk.Eğer andımız ruhsuz okunduğu için kaldırıldı iyi oldu ,anlamı yok diyorsanız.şu anda içi boşaltılmış ruhsuz kalmış o kadar çok kavram var ki onları da kaldırmamız gerekir.Din ahlak diyerek yapılanların dinin ahlakın ruhuna ne kadar uyduğu söylenebilir.Kaldıralım o zaman.çözüm kaldırmak değil içini doldurmak.Ruhsuz bedene kadavra diyoruz değil mi.Bir de azizlerin kendi toplumunu ahmak görmesi ne kadar aşağılayıcı.Sizin bunu başlık yapmanızı size yakıştıramadım.Türk milleti asildir.Yapılan yanlışları genelleyerek bütün topluma mal etmek ne kadar doğru olur.Beş bin yıllık şanlı geçmişimizi bir kaç ucubeye kurban mı edeceğiz.Üç kıta da at koşturanların çocukları ahmak olamaz.Ancak bunu söyleyenler olabilir.
arzu707
arzu707, @arzu707
22.10.2018 20:52:43
bu ülkede hâla nifak tohumları ekmek insanları ayrıştırıp devletin bekasını gücünü
zayıf düşürmek isteyen at gözlüğü takıp önünü göremeyenler bu yazıyı okumalı bence
çok aydınlatıcı bir yazı teşekkür ederim sayın yazar
Minos
Minos, @minos
22.10.2018 20:25:27
Hocam işin özeti şu
Ant gündeme gelir okullarda okunur
İçinden gelmeyen de sükut eder burası Türkiye burası türküm diyenin ana yurdu
Kürt vatandaşlarımız bu yurdu vatan olarak görmüyor diye benim torunum andını niye okumasın ben de bunu bir etmiyorum
Seven okur, sevmeyen susar işte o kadar

Minos tarafından 10/22/2018 8:42:15 PM zamanında düzenlenmiştir.
De
Demircioğlu, @demircioglu2
22.10.2018 19:28:55
Az önce yorumum zorunlu sebeplerden yarım kaldı, devam edeyim dedim.

Normalde siyasetle ilgili, siyasete ucundan kıyısından dokunan konularla ilgili yorum yapmayı sevmiyorum. Andımız konusu da bunlardan biri. Fakat işin bir de psikolojik boyutu var ki, o benim bütünü ile ilgi alanım. Dolayısı ile Andımız kavramının psikolojik boyutunu irdelemeye çalışacağım.

13 yıldır askerim. 11 yılı Silahlı Kuvvetler bünyesinde olmak üzere 13 yıldır Jandarma personeliyim. Son 4-5 yıldır hem kurumun, hem çalışanların kişilik yapılarını gözlemleme kaabiliyeti kazandım diyebilirim.

Klişelerin, kalıplaşmış anlayışların tavan yaptığı bir kurum Jandarma. Adeta ülke genelinde resmi ideoloji eliyle gerçekleştirilmeye çalışılan tektipleştirme hayalinin, belli bir zümre üzerinde yoğunlaştırılmış hali.

Batılı bir psikoloğa Türkiye ile ilgili gözlemleri sorulduğunda şöyle diyor: Türkiye'de yapılan işin sonucuna bakılmaz. Sonuçtan ziyade kurallara, emirlere ne kadar uygun yapıldığına bakılır.

Tespit bana kalırsa doğru. Ben bu durumu ülkenin yoğunlaştırılmış hali olan Silahlı Kuvvetlerde bizzat yaşayarak gördüm. Sonuçtan ziyade sürece odaklanılmasının, çalışanların kişiliklerinin etkisizleştirilerek kurum kişiliğinin daima ön planda tutulmasının, sadece dış görünüşte; kıyafette değil, zihinsel ve bilinçsel tektipleştirme çabalarının bir prototip halinde varlığı, hemen her çalışan için, ifade edilemese de, aşikar.

Dediğim gibi TSK, devlet ve toplumun yoğunlaştırılmış hali. Toplumun yaşadığı kişilik bunalımını TSK daha yoğun bir şekilde yaşıyor. Belirlenmiş, kurallandırılmış, bir yanı ile resmi ideolojiye dayanan tektipleştirme gayreti toplumda ve devletin diğer organlarında da kendisini gösteriyor. Andımız metni de bu tektipleştirme, resmi ideolojiye aidiyet kazandırma gayretlerinden biri.

Her zaman olmasa da genel itibari ile tekrar edilen herşey, zamanla, insan zihninde gerçeklik kazanmaya başlar. Eğer bilincinizle 21 gün süre ile "ben başarısız bir insanım" diye tekrar ederseniz, bilinçaltınız sizi başarısız olduğunuz gerçeğine inanmak sorunda bırakacaktır. Bir nevi kendi pozitif düşünme ve başarma hürriyetinizi kendi elinizden almış olacaksınız.

Andımız metni gibi klişeleşmiş, sloganlaşmış ve kendini "gerçek"leştirmiş inanç kalıpları çocukların düşünme özgürlüğünü elinden alır, alacaktır. Bütüne mal olamasa da genel için belli bir kalıba girme, belli bir ideolojiyi zorunlu/gönüllü olarak benimseme durumu baş gösterecektir.

Ben çocukların; böyle ezberci, klişe haline gelmiş, insanı ideolojik kalıplara sürükleyen, aklını küçülten uygulamalardan ziyade; öğrenmeyi öğrenmiş, düşünmeyi öğrenmiş, inanmayı öğrenmiş bireyler halinde yetiştirilmesi gerektiği kanısındayım. Fizik ve metafizik bilimlerin birbiri içine sindirilerek, öğrenmeyi öğrenmiş bireylere öğretilmesi ülke geleceği açısından büyük önem arz ediyor. Aksi takdirde ezbere ve benimsetmeye dayalı, tektip insan modeli yetiştirme anlayışından sıyrılamayan eğitim anlayışı ile çok bir mesafe kat edemeyeceğiz gibi görünüyor.

İnsan toplumun bir parçası olduğu kadar kendisi başlı başına bir toplum. İçinde iyileri ve kötüleri, duygusalları ve mantıklıları, düşünenleri ve düşünmeyenleri, inananları ve inanmayanları barındırıyor. Bu nedenle çocuklara birşeyleri dayatmaktan ziyade kendilerini gerçekleştirme, kendilik kazanma yolunu açmamız lazım. Zira kendisi olamamış insanın içinde bulunduğu topluma uyum sağlaması yırtık elbiseye yama yapmak gibi birşey. Bütünleşme dayatmalarla değil ancak bireyselleşmeye müsaade edilerek sağlanabilir. Kendileşememiş insan düşünemez. Oysa düşünmek insanı insan yapan kavramdır. Siz insanları ideolojik kalıpların içine sokarak, sizin gibi düşünmeye zorlarsanız, savunduğunuz düşünce özgürlüğünü elinden almış olursunuz. Bir kısım insan bunu benimserken bir kısım da agresifleşecek, karşı çıkacaktır. Kaçınılmaz son.

Saygılarımı sunuyorum hocam hürmetlerimle.
Aşık Gülveren
Aşık Gülveren, @asikgulveren
22.10.2018 17:53:50
Güzel enfes tam tadında bir yazı olmuş Sami kardeşim,sağ olasın var olasınız,selamlarımla.
De
Demircioğlu, @demircioglu2
22.10.2018 17:53:33
Klişeleşmiş, sloganlaşmış söz kalıplarının ezberletilerek tekrar edilmesinde, ülkenin geleceği adına bir fayda göremiyorum. Kendimden, çevremden ve toplumun genelinden gözlemlediğim kadarıyla; çocuklara öğrenmeyi, düşünmeyi ve inanmayı öğretmemiz gerektiği kanısındayım. Tabi bunun ilk ve en önemli aşaması okul değil, ailedir.

Dini ve ananevi kalıplara isyan edenlerin, benimsedikleri ideolojik kalıplara karşı aynı hassasiyeti göstermiyor olmaları düşündürücü.

demirelim_46 tarafından 10/22/2018 6:09:04 PM zamanında düzenlenmiştir.
E.F.M.E.YAZICI
E.F.M.E.YAZICI, @e-f-m-e-yazici
22.10.2018 16:56:49
Yüzde yetmişimize aptal diyen kişi de andımızı okumuş yıllarca.. Sonuç sözlerinde. Milletimiz aptal değil sadece cahil bırakılmış bilerek isteyerek, yanlış bilgelerle, uyutulmuş, Bizim tarihimizi neden yahudiler yazar, Yahudi uşakları münafıklar, dinimizi ata sözlerimizi bozmak için, yıllarca çalışmış. Ata sözlerimize bakın- Komşu komşunun külüne muhtaçtır-. Dinimiz komşusu açken yatan bizden değildir der.-Münafık her koyun kendi bacağından asılır... uydu mu din kardeşliğine, ata sözlerimize.. Hayır ama kullandık cahilce yıllarca, okumayı yanlış anladık dinini bilmeyen, Ecdadına söven, geçmişini silen nesil. Okumaya gönderdiler çocuklarını, gariban Ahmet, Mehmet, Musa, Mahmut büyük şehirlere. Çocukları okudu analarını babalarını beğenmediler, çok geri kalmışsınız, soyunun dediler, analarına, kız kardeşlerine... medeni olacağız diye.. Medeni olduk mu ..Madeni olduk.
Faiz haram değil, iman hatip öğrencilerine, haramın yeri ayrı, helalin yeri ayrı lafları öğretildi bilerek bilinçli. Bizde sizin kaç boğazınız, kaç mideniz var derdik arkadaşlara. Bazı imam hatiplere özellikle dine karşı olan öğretmenler gönderildi. Bazı bayan öğretmenler genç erkekleri evlerine alır... medeniyet öğretirlermiş. Bizler de güler dik ağlanacak halimize... O medeniyet öğrenen arkadaşlar şimdi devletin koltuklarında oturuyorlar.. Biz Doğuluyuz bazı arkadaşlar uzak doğulu derdi bize. Pkk'nın azmış zamanlarında arkadaşlarla tartışırdık bu konuları, bizim sözde Türk arkadaşlarda yapardı, Kürt arkadaşlarda, Atadan dededen Ermeni olanları nereden bilirlerdi bilinmez. Bizim arkadaşlardı biri ona Kürt derdi, oda ona Ermeni der birbirlerine sözde şakayla karışık hakaret ederlerdi. Öyle öyle işler kızıştı, yıllar sonra öğrendik ki Kürt’üm diyenlerin çoğu da ermeni asıllı imişler. Tuzağı kuranlar iyi çalışmışlar, Meğer fetö, pkk..sağcılar, solcular her kes Ermeniler herkes Yahudilere çalışıyormuş, bilerek veya bilmeyerek. Cehalet, cehalet bir tarafı tuttun mu bırakmak döneklik oluyor... Vatana ihanet ne oluyor... Dayaklı okul, dayaklı askerlik, darbeler, darbeler bir sürü psikolojik baskı direnenler nadir, ya hapse, ya kim vur duya gittiler. Andımız nerede, Türk’üz hep Doğrumuz, sağ- sol kardeş kardeşe düşman, baba oğula. Bizi dolandıran sırtımızdan vuranlar kim, Çalışkanız, okullar da kopyalarla sınıf geçenler, torpille memur, İşçi. İşe girdimi devletin malı deniz, malum, sallabaşı malum, Çalışanlar keriz… Biz çok çalışıyoruz diye büyük abilerimizden fırça bile yerdik, devleti sen mi kurtaracaksın. Devletin işleri ağırda olsa yürür, kendini fazla yorma derlerdi. Acaba bizimi düşünürlerdi.
Ve 15 Temmuzda girdik bunalıma, bizim askerimiz nasıl kendi halkına bu kadar acımasız olur. Anlayamadık araştırdıkça öğrendik ki, Oyun içinde oyun, İblis boş durmamış çalıştırmış amelelerini çok iyi çalıştırmış, bizden gibi bizden olmayanlarla vurdu bizleri sırtımızdan hala devam durmazlar durmayacaklar. Biz okumadan cehaletten kurtulmadan kurtuluş yok.. Savaşlarda biten düşmanlıklar hiç olmadı. Barışlarda hazırlıklar hep sürer sinsi, sinsi.. Biz hiç Vatan severlik andımızı okumakla olmuyor.. Çalış adam gibi hakkın'la kazan, insanlar arasında ayrım yapma, çalma, torpile, hileye baş vurma senden vatan severi yoktur… Yalan, hile, çamur atma münafıkların işi.. Kendi adamlarına küfür ederler. Film yaparlar karşılarındakini tartarlar. Dişlerini geçire bileceklerse hırlarlar, geçmezse kuyruklarını kısarlar, sana dost gibi görünürler, zayıf anını kollarlar. Türküm Müslümanım demeye ihtiyacımız yok bizi gören tanıyan anlar.. Yüksek sesle bağırarak Türk ve Müslüman olunmuyor. Zor oyunu bozuyor.. Vesselam Çok uzadı Kusura bakmayın. Yalakalardan çok çekti bu Millet ama akıllanmıyoruz, yağcılığa dayanamıyoruz. Dost acı söyleri bir sindirsek.
Emeğiniz, ömrünüz, okuyup manayı anlayanlarınız bereketli olsun İnşa Allah.
Anılarımız canlandı çok uzadı kusurumuza bakmayın..




E.F.M.E.YAZICI tarafından 10/22/2018 5:33:14 PM zamanında düzenlenmiştir.

E.F.M.E.YAZICI tarafından 10/22/2018 6:51:20 PM zamanında düzenlenmiştir.
levent taner
levent taner, @leventtaner
22.10.2018 15:57:15
Kıymetli hocam

Aydın/münevver insanların vatan sevgisi, yurt sevgisi, milliyetçiliği ağır bir imtihandır bir bakıma

Çünkü aydın insanlar ülkelerini çok sevdiklerinden daha iyi, müspet noktada olmasını arzu ederler

E Türk aydını, münevveri gidipte Peru toplumunu eleştirip, oranın problemlerini dile getirecek değil ya!

Siz de ülkemizin çapraşık, paradoksal yönlerinden söz etmişsiniz, ediyorsunuz her vakit içtenlikle

Eleştirileriniz, anımsatmalarınız samimidir benim nazarımda

Size kimse muhakkak surette laf etmez bu sitede

Hafif gıdıklarlar en çok! O da latife mahiyetinde

Sizi Müslümanlık, Türklük, Milliyetçilik, Atatürk, Cumhuriyet, Osmanlı vs. konularda sorgulamak, yargılamak kimin haddine

Yüreğinize, emeğinize, kaleminize, kelamınıza bereket

Saygı ve selamlarımla...

Ethem NAMIK
Ethem NAMIK, @ethem-namik
22.10.2018 15:34:01
Sami hocam,
Nereden başlasam bilemiyorum. Yazınızın bir yerlerine yine açık kapı bırakmışsınız, sıkıştırsam " bak hele şu moruğa" deyip kaçacak mısınız?
Sizin dediğiniz yılların birinde bende o bölgede "astek"tim. Öyle ihanetler gördüm ki soylememeye yeminliyim ama askere kurulan pusular, tezgahlar...dağın başında yakaladığımız land roverli ajanlardan dan mı bahsedeyim, yoksa "çekiç güc"ün teröristlere attığı malzememeleri toplamaktan bıktığımımızı.. bunlar büyük ihanetin ayak sesleriydi. Çünkü o donemi de andimizdan nefret eden biri yönetiyordu.
Dünyada bir ülke gösterin bana on milyon yabancı mülteci tarafından işgal edilmiş, casuslarin cirit attığı, tarihin oluşturduğu ortak değerleri bir anda ayaklar altına alınmış, her kafası esenin ben şuyum ben buyum diye özgürlük adına ağzını açıp vatandan parça koparma peşine düşen.
Emperyalistler bu masalları çok iyi uretirler.
Olur ona göz yum buna göz yum, aman ha kimseye laf etmeyelim. Ne yani kendi vatanimizda paryaliga ses cikarmayalim mi.
Diyeceksiniz ki ne alakası var,
İhanet küçük alistirmalarla başlar eğer bunu idrak edemezseniz başınıza örülen çorabın farkına varamazsınïz.
Işte bunun için çok önemli andımız.
Ha birde merak ettim. Siz röntgen cihazı mısınız?
"Siz ağzınızı açtığınız anda ben bademciklerinizi değil ciğerlerinizi görüyorum da ah ahhh. Her şey her yerde söylenemiyor maalesef."
Öyleyse bize yutturulan şu ihanetlere de bir baksanız.
Biz yinede Siz hakir görmeye çalışsanız da adımız Türk, andımız Turan'dır bizim, diyelim.
NE MUTLU TÜRKÜM DİYENE!

Selam ve saygılarımla.
Dilek Karaca
Dilek Karaca, @dilek-karaca
22.10.2018 14:57:46
10 puan verdi
Ohh be içimin yağları eridi resmen. Eğmeden, bükmeden bu kadar objektif ve gerçekliği savunan bir yazıyı okudumya. Var olun hocam.
Yürekten saygılar, sevgiler..
© 2025 Copyright Edebiyat Defteri
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.