ULUSLARARASI II. ÇAN TÜRK DÜNYASI ŞİİR VE MÜZİK FESTİVALİ
ULUSLARARASI II. ÇAN TÜRK DÜNYASI ŞİİR VE MÜZİK FESTİVALİ
VE
EDEBİYATIMIZIN, ŞİİRİMİZİN İKİ AK YÜZÜ: FATMA ÖZGER BİLGİÇ - ORHAN OYANIK
(2)
Etkinliğin birinci bölümünün yapılacağı Çan belediyesinin düğün salonuna gitmek için vakit yaklaşmaktaydı. Ama önce Çan belediye başkanı sayın Dr. Abdurrahman Kuzu beyi ziyaret etmemiz gerekiyordu. Etkinlik ziyaret sonrası yemek ve yemeğin ardından salona gidilecekti. Ben bir saat kadar odamda dinlendim az şekerleme kestirmeyle. Eğer geçen günün telaşlarını ve uykusuz gecenin yorgunluğunu tamamen serseydim yatağa kalkmam mümkün görünmüyordu. Bedenim çok yorgun düşmüştü. O nedenle kuş uykusuna yatmıştım. Gözlerimi açtığımda neredeyse yarım saatimiz vardı. Fırladım yatağımdan. Aceleyle takım elbiselerimi giyinip lobiye indim. Yeni gelen arkadaşlarımızın bir kısmı orada, bir kısmı dışarıda telaşlı ve heyecanlı bahçenin güzelliğini adımlıyorlardı. Diğer arkadaşlarda misafirhanenin restoranına çay, kahve içmeye gitmişler. Yorgunluğumu ve bedenimi kahve içerek biraz olsun kendine getirmek istesem de zaman darlığı buna müsaade etmedi. Ben de dışarıda bazı arkadaşlarla ayak üstü sohbet ve kısa voltalar atarak otobüsün gelmesini bekledik. Nedendir bilmiyorum; çucuksu bir sevinç sarıyordu bizleri. İlkokul çocukları gibi şen ve mutluyduk etkinliğe geldiğimiz için. Apayrı bir durum bu sevinç. Etkinlik heyecanını tatmayan bilemez bu heyecanı. Çok özel işte. Aslında, bir kaç dakikalığına kendi şiirini okumak için binlerce, yüzlerce kilometrelerden gelinmiyor etkinliklere. Arkadaşlarımızın birbirleri ile tanıştığı sosyal ağdaki birlikteliklerini reel olarak perçinlemek ve dostlukların pekiştirildiği ortamları yüz yüze kaynaştırmak duygusu yatıyor yüreklerde. Bazılarının düşündükleri gibi değil tabi! O haller bazı organizasyonlarda olabiliyor ama biz buraya naif yüreklerin düzenledikleri etkinliğe geldiğimizin şuuru ve onuru ile geldik buraya. Her gelen arkadaşımız dostluklara güzellikler katmak ve kalıcı bir yürek olmak için gelirler etkinliklere!
Belediyenin görevlendirdiği otobüsümüz tesisin kapısına gelip park yaptı. Arkadaşlarımız binmeye başladılar. Bende bindim. Arkadaşlara hediye etmek için yanıma aldığım kitaplarımı bir kenara koyarak koltuğuma oturdum. Otobüste tanıdığım değerli dostlarım vardı. Aşık, şair, bestekar Ziya Var kardeşim ve kıymetli eşide gelmişlerdi Onları görünce nasıl mutlu oldum. Kendisini uzun zamandır tanıdığım, değer verdiğim can kardeşimdi. Bir etkinlikte tanışmış ve o etkinlikte geçirdiğimiz unutulmaz hatıralarımızla dostluğumuz, kardeşliğimiz kemikleşmişti. Aşağı yukarı senede bir etkinlikte buluşurduk. En son gördüğüm etkinlik yine Orhan ve Fatma kardeşlerimin düzenlediği Tarsus etkinliği idi. Geçtiğimiz Ramazan ay’ından önceydi. Etkinliklerde kendi bestelerini okur, gönüllere taht kuran bir arkadaşımız. Hatta şair arkadaşlarımızın güfteye uygun şiirlerini karşılıksız bestelerini yapacak kadar kadirşinaz gerçek bir dostumuz o. Tanınmışlığı ülkelere kadar uzanmış değerli bir şahsiyetimiz Ziya Var’la sohbetimiz kaldığı yerden devam ediyordu otobüsümüzde. Nükteleri ile bizleri de güldüren can dostumuzu dinlemeyenlerin dinlemesini isterim. Sazını konuşturuyor adeta...
Otobüsümüz Çan’ın dar ara sokaklarında zikzaklar çizerek salona ilerliyordu. Bu arada ben de etrafı kolaçan ediyordum. Her gittiğim şehirde; caddeleri, kaldırımları, yolları, dükkanları, parkları ve insanları izlerim. İzlenimlerime göre notumu veririm şehir idaresine. Yine öyle yaptım. Geçtiğimiz yerleri izledim. Caddeler çok temizdi ve inşaat halinde yollar, caddeler yapılmaya devam ediliyorlardı. Parklar çok olmamakla birlikte temiz ve bakımlıydı. Küçük bir ilçe olmasına rağmen temizliğine, bakımlılığına hayran oldum. Belediye ve belediye başkanı Dr. Abdurrahman Kuzu bey çalışmalarında hiç bir şeyi esirgememiş. Zamanını, imkanlarını seferber etmiş. Çan halkı adına teşekkür ederim. Belediye başkanını seçerlerken iyi bir karar verdiklerini gördüm ilçenin bakımlı halinde. Elimi şakağıma dayayıp izlemeye devam ettim ta ki belediye başkanını ziyaret edeceğimiz belediye binasına gelene kadar. Önce belediye başkanını ziyaret etmemiz için başkandan randevu alınmış. Etkinlik öğle yemeğinden sonraya olacağı söylendi. Ben sanıyordum ki etkinliğin yapılacağı salona gideceğiz. Belediye başkanı ile tanışmak bizim için büyük şerefti. Etkinliğimize çok katkıları ve yardımcı olmuştu.
Belediye binasından içeri girdik geniş bir salondan geçerek en üst kattaki görüşme yapılacak salona geçip oturduk. Başkanı beklemeye başladık. yarım saat kadar bekledik başkanın gelmesini. Bu arada bizlere nefis çaylar ikram edildi, belediye yetkilileri ile konuşmalar yaptık. Etkinliğe emek veren belediye memuresi bayan arkadaşa kitabımı imzalayarak hediye ettim. Memnuniyetini dile getiren memureye bende hizmetlerinden dolayı teşekkür ettim. Gülümsemeleri yüzünden eksik olmayan genç bir bayandı memure hanım. Her arkadaşımızla yakından ilgilendi, hal ve hatırlarımızı sordu. Belediye başkanımızın sanırım başka bir randevusu vardı ki; henüz salona teşrif etmemişlerdi. Bizlerde kendi aramızda hasbıhal ediyorduk. Ben değerli şairlerimizden Selami Tıraşlar’la birlikte otoruyordum. Onunlada inceden tanıştığım arkadaşlarımdandı. Elazığlı şair arkadaşımız şiirlere can veren yorumculuğuda vardı. Şair arkadaşlarımızın şiirlerine klip hazırlayan vefalı, dost canlısı arkadaşımızdı. Fakat bir kaç aydır moreli bozuktu. Çünkü sevgili eşi hakka yürümüştü. Mekanı cennet olsun bacımızın acısının izleri yüzündeki hüzünlerinden okuyabiliyordum. Onunla dünü, bugünü ve yarınları bir nebzede olsa konuştuk kısacık zaman diliminde.
Çan belediye başkanı sayın Dr. Abdurrahman Kuzu bey salona geliyor anonsu geldiğinde, inanın hayalimde uzun boylu, geniş omuzlu, milli güreşçimiz Koca Yusuf gibi vücutlu, bazı devlet adamları gibi asık suratlı, çatık kaşlı biri sanmıştım. Kapıdan içeriye girerken karşılamak için ayağa kalktık saygı ile. Selam vererek yanımdan geçtiğinde hayalimdeki başkan tamamen zıt bir görünümde idi. Oldukça genç, sade giyimli, kıravatın resmiyetinden hoşlanmayan, kıravatsız, kısa boylu, zayıf cüsseli biri. Bize hoş geldiniz derken yüzündeki gülücüklerinden güller açan, halinden belli olan çocuksu bir ruha sahip tam bir halk yöneticisi. Halkın onu neden tercih ettiğini hemen anladım. Ne gurur, ne de kibir vardı yüzünde. Çatık kaşların, suratın asıklığından esamesi yoktu! Hele genç olması daha dinamik, Çan’a hizmet için koşturmasına fırsat veren bir yapıda olması gerçekten bir şanstı halkı için. Tebessümlerle kürsüye geçerek, Fatma ve Orhan kardeşlerimin kısa konuşması ile takdiminden sonra konuşmaya başladı. Bizleri ağırlamaktan büyük şeref duyduğunu, Çan’ın tanınmasında katkılarımızdan dolayı teşekkürlerini ileterek, şairlere, şiirlere verdikleri önemi anlattı bizlere. Kısa konuşmasının ardından kedisi ile adeta bütünleşmiştik. Ben yanına giderek kitabımı hediye ettim. Yurt dışından geldiğimi söyleyince nasıl memnun oldu. Güzel sohbetlerin ardından geldiğimiz otobüsle tekrar misafirhanemize döndük.
Çan’ın manevi mimarları hocaların camilerin minarelerinden çınlayan sesleri ile öğlen ezanını okuyorlardı. Manevi atmosferin duygusallığında Rabbime şükürler ettim. İçimden; ’’Allah’ım sana kulluk etmede, dinin islâmı koruma ve tanıtmada küffarla bin yıldır savaşan yüce Türk milletini koru, yücelt! Şairlerini bu mübarek topraklarından eksik etme! Birliğimizi, dirliğimizi yeniden tesis etmemize yardım et. Amin!’’ dedim. Gerçekten de öyle; biz bu toprakların asil ve esas sahipleriyiz. Bu güzel cennet, peygamberler ülkesi vatanımıza uzanan namert eller kırılsın, kırılsın ki; biz kendimize gelelim. Allah kimseyi yurtsuz-barksız-yuvasız-aşksız bırakmasın!
Misafirhanenin yemek hanesindeydik. Yemekhanenin aşçıları ve hizmetlileri öyle temiz, hizmetlerinde kusur etmeyen mükemmel güler yüzlü insanlardı . Yemek hane çok büyük ve mükemmel temizliği şle gözlerimizi kamaştırıyordu. İyi bir hizmet vardı. Pırıl pırıl. Yemek servisleri beş yıldızlı otellerden farkı yoktu. Yaptıkları yemekler, çorbalar, tatlılar nefis mi nefisti! Tam da damak, ağız tadımıza göreydi. Ben çok beğenmiştim yemekleri ve aynı masada yemek yediğimiz Metin Barbaros hocama da demiştim. O da çok beğenmişti. Leziz yemeklerin ardından çay ve kahvelerde keyifle yudumlandı. Hep birlikte kalkarak tekrar otobüsümüze gittik. Çan’ın cilalanmış alımlı sokaklarından geçerek belediye düğün salonuna vardık. Oldukça büyük bir salon. Ses düzenleri, sahne, bayraklar ve benim getirdiğim; ikinci ülkem dediğim Hollanda bayrağıda asılmıştı. Hollanda’yı temsilen geldiğim için bir kez daha gururlandım. Arkadaşlarımız kendilerine ayrılan yerlere oturdular. Proğramın başlamasını heyecanla beklemeye başladık...
Devam edecek...
Zafer Direniş
…
24 Eylül 2018 Pazartesi 11:30 KARABULUT
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.