- 1383 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
ON YEDİ YAŞ EN YAŞ YİRMİ İKİNCİ BÖLÜM MUSA'NIN HAYALARINI KADINLARI YUTUYOR
ON YEDİ YAŞ EN YAŞ YİRMİ İKİNCİ BÖLÜM MUSA’NIN HAYALARINI KADINLARI YUTUYOR
O geceyi Çetinle geçirdiler. Oğlanın mutluluğu, attığı erkek naraları, ona söylediği gelecek hayalleri kızı mest etmişti. Artık bozulan kızlığını değil , boğazına girecek yemeği , kalacağı bir yeri ve kazanacağı parayı düşünmeliydi. Kamyon Recep , adamları vasıtasıyla Musa’nın nerede oturduğunu öğrenmişti. Önce oğlanı dövdürerek göz dağı vermiş, kızını göndermezse , evi basacağını açık açık söylemişti. Musa ona rastlamamak için evinden çıkmıyor, sürekli bira içerek ve kadınlarını öfkesini yenebilmek için döverek , günlerini evde geçiriyordu. Para kazanan sadece Muradiye kalmıştı. O da çocuğuna mı baksın , yoksa ev halkının yemek , kira, içki gibi ihtiyaçlarını karşılasın ? Oğlan hem çalışmıyor, hem de uyuşturucu kullanıyordu. Musa desen ,sürekli bira içiyordu geberesiye. Evde küfürün bini bir parayaydı. Bir korku vardı evde dolaşan. Kapılar kilitleniyor, arkasına dolaplar masalar çekiliyor, Muradiye döndüğünde yanında birisi olabilir diye pencereden kontrol edildikten sonra kapı açılıyordu. Kamyon , ne şekilde ve ne zaman toslayacaktı bilinmezdi. Belanın kara bulutu, artık Burgaz’a çökmüştü.
Bir akşam tam sofraya oturmuş , Okşan’ın gelmesini bekliyorlardı ki, kapı çalıyordu alacaklı alacaklı. Muradiye sen misin kız? Benim Musa. Tamam vurma kapıya , açıyorum. Muradiye’nin arkasında kabusu Kamyon Recep vardı. On yedi sene ne çabuk geçti diye düşünürken, pençeleri Musa’nın gırtlağını kavramıştı bile. Benim güzelim nerede lan? Yok mu lan? Odalara bir bakın bakalım . Bu ibne kızı kaçırdıysa , ben de anasıyla idare ederim. Arkasındaki iki adamı bu soruya gülerek peşinden içeri girmişlerdi .Aç karınları iştahla masaya daldırmıştı adamları. Anam be, bu dolmaları kim sardı böyle, bayılırım be. Ben de tavuklu pilava hasret kalmışım lan . Bak sen buz gibi biralar da var. Önce masaya saldırmışlardı. Melike Hanım, masaya yumulan adamlardan birinin kafasına cam sürahiyi beklenmedik bir anda geçirivermişti. Adam masaya öyle bir düşmüştü ki, kafası dolma tenceresine girmiş, dolma ve yoğurt karışımı suratı ve kanlı kafasıyla doğrulup , Ulan moruk sen ne yaptın lan ? Yumruğu tam Melike Hanım’ın gözünün ortasına patlamıştı Adamının haline katılarak gülen Kamyon’un ayakları dibine uçmuştu kadıncağız. Karnına Recepten de bir tekme yiyince, adeta böğürerek beddua etmeye başlamıştı . Muradiye eline geçen bir havlu ile adamın yüzünü temizlemeye, Nurcan da kafasında ki kanları silmeye çalışıyorlardı. Yere çömeldiklerinde ikisinin de bacakları açılmıştı. Hele Nurcan’ınkiler süt gibi bembeyazdı. Evde kimden geldiği anlaşılmayan çığlıklar ,sonunda Kamyon Recep’i sinirlendirmişti. Kesin laan, ses çıkartanı gebertirim Allah’ıma Herkes susmuştu. Gel bakalım Maraba Musa. Beni neden gammazladın lan? Üç sene kodeste seni oğlancı diye şişleyeceklerdi de, ben ortaya atılıp şişi yememiş miydim? Seni hücreye atacaklardı da , kendimi ortaya atıp müdüre posta atan bu yüzden ıslak odunlarla gardiyanların dövdüğü adam, ben değil miyim? Evet sen benim ayakçım oldun ama ben ne yediysem, sen de onu yemedin mi? Bak o şişin izi karnımda duruyor. Aynada her bakışımda ,bu tecavüzcü için değer miydi diyorum. Az kalmış dalağı patlatmaya demişti doktor. O kadar kan kaybetmiştim ki , dört şişe kan vermişlerdi. Şimdi ben de aynı kanı senden dökeceğim. En hoşuma gideni de kızının kızlık kanı olacak. Kimse düdüklemedi değil mi? Kanamazsa, kızı koruyamamanın cezası olarak senin taşaklarını keserim. Nerede lan bu kız? İstanbul’a mı kaçtı? Musa, iki adamdan gelen sert yumruklarla perişan haldeydi. Onu bir sandalyeye bağlamışlardı. İndirin lan bu sapığın donunu. Bu mu lan senin tecavüz makinan . Pek de büyük değilmiş hele şu anda neredeyse içine kaçacak yaramaz. Masadan iki su bardağı alarak Nurcan’ın ve Muradiye’nin eline sıkıştırmıştı. Kadınlar boş bardaklara boş gözlerle bakıyorlardı . Sandalyede sımsıkı bağlı duran Musa’nın, alt tarafı çıplaktı .Ayaklarından çektikleri çoraplarını ağzına tıkmışlardı. Kamyon Recep arka cebindeki cüzdanının içinden ,itina ile ambalajında bir tıraş bıçağı çıkartmıştı. Jileti çakmak alevine tutarak ısıtıyordu .Açın lan bu dürzünün bacaklarını. Kadınlar bu sahneyi görmemek için gözlerini kapatarak birbirlerine sokulmuşlardı. İlk jilet darbesi ile hayalardan birini düşürmüştü avucuna. Musa’nın sesi duyulmuyordu, ağzındaki çoraplardan ama kadınlar daha çok bağırıyorlardı . Tabi karşılığını ağızları üzerine vurulan tekmelerden anında almışlardı. Hanginiz bu herifin sağ kolu? Öyleyse sağ taşak senin olsun güzelim. Yut bakalım adamının taşağını. Pek de büyük değil zaten . Zırlama orospu, polisteki adamım, Musa ile birlikte şikayete geldiğini söyledi bana. Bunu yutmazsan, keneften bok getirip yediririm sana. Nurcan bir dikişte yutup üzerine de, elindeki bardağa konan suyu içmişti. Sıra Muradiye’ye geldiğinde , hiç nazlanmadan yutup adamları uğraştırmamıştı. İki kadın da kusacak gibi öğürüyorlardı ama kusmak bile yasaktı. Sonra Musa’nın ellerini çözerek, sıkı tut lan hayalarını, yoksa kan kaybından geberirsin, diye serbest bırakmışlardı. Musa yerlerdeydi.
Önce iki adam Muradiye’ye tecavüz etmişlerdi. Musa’ya zorla seyrettiriyorlardı. Yakın bir komşu evi olmadığı için seslerini duyan da olmuyordu. Mediha Hanım da yediği tekmelerden olduğu yerden kalkamıyordu. Sıra Kamyon Recep’in Nurcan’a tecavüzüne gelmişti. Adamlar kadını tutarlarken, Musa yerinden kalkmadan bu kabusu seyretmekteydi. Melike Hanım yavaşça sürünerek yatak odasına yönelmişti. Çekmeceden çıkarttığı kocasından kalma tabancayı ,bol elbisesinin cebine sokarak çıktığı gibi sürünerek salona gelmişti . Adamlar rahat durmayan Nurcan’ı yumruklayarak sakinleştirip patronlarına hazırlamaktaydılar. Bembeyaz bacakları ve kalçaları hepsinin aklını başından almıştı. Patron, senden sonra biz de devam edebilir miyiz? Defolun lan ,bu karıyı sadece ben yapabilirim. Giderken alıp götüreceğim. Nasıl olsa Musa’nın pili bitti. Musa annesinin eline sıkıştırdığı silahı nihayet hissedip ,tek eliyle kanayan hayalarını tutarak Kamyon Recep’in arkasında ayağa kalkabilmişti. Donunu sıyırmış, tecavüze hazır Kamyon, yaşadığı zevk fırtınasında Nurcan’dan başkasını göremiyordu. Üç el sıkmıştı sırtına peş peşe. Kamyon kavak ağacı gibi yığılmıştı Nurcan’ın üzerine bir eliyle penisini tutarak. İki adam şaşkındı. Nurcan’ tutmayı bırakarak salonun köşesine atmışlardı kendilerini. Muradiye sokak kapısını açmış, İmdaaat polisss. İmdaaat komşular yetişin . Arkadan, sol kürek kemiğine giren mermi ,kalbini parçaladığı için Kamyon, Karını kurtardın elimden diyerek gözlerini yummuştu. Kadınlar ellerine geçirdikleri kül tablaları ve bardaklar ile yerdeki cesede vuruyorlardı. Onları Melike Hanım savurarak uzaklaştırmıştı. Kız ne yapıyorsunuz, ortada bir ölü var. Polis şimdi gelir zaten.. Gidin odalarınıza , giyinin üstünüzü.
Kapıya yığılan birkaç komşuyu , ‘ Açılın Polis’ diye bağıran memur, içeriye Baş komiser ile girmişti. Tecrübeli Baş komiser, yüz üstü yatan Recep’ çevirince yüzünü tanımıştı. Hafiften gülümseyerek , Su testisi su yolunda kırılır derler ya , en sonunda Kamyonu kayaya çarpmışsın demişti. Musa belki artık erkeklik görevini yapamayacaktı ama son boşalmasını üç kurşunla Kamyon Recep’in sırtına yapmıştı.
Az sonra da savcı gelmişti .Musa’nın acısı çok büyüktü. Yine de kız iyi ki kaçmış , Kamyon Recep, Nurcan’ı becerememiş , iyi ki oğlan akşam yemeğine gelmemişti. O tabancayı nasıl sıktığını, adamın kalbini nasıl vurduğunu, ağzından kan gelerek nasıl geberdiğini , içinden gelen gizli bir sevinçle düşünüyordu. Ambulans da gelmişti. Doktor Musa’yı hemen hastaneye götürmek istiyordu. Savcı, doktor’a izin verirken Abdullah da çıkagelmişti. Önce annesine sarılmış , sonra ambulansa koşarak babasının cesaretini kutlamıştı. Tekrar içeri geldiğinde Recep’in cesedini alt tarafının çıplak olduğunu görünce , şüpheyle Muradiye’nin yanına giderek sormuştu. Muradiye salonun köşesinde , polislerin sorguya çektikleri iki adamı gösterince koşarak gidip adamlardan birine sıkı bir kafa atmıştı. Polisler, onu hemen evin dışına çıkartmışlardı .Bu adamlar onu birkaç ay önce sebepsiz yere döverek Musa’ya selam söyleyen iki serseriydiler.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.