- 407 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
SOKAĞIN SONUNDAKİ EV BÖLÜM-19
BÖLÜM-19
Tek tereddüdüm hava kararmasına rağmen, sokakta tek tük insanların olabileceği idi. Böyle bir durumda randevuyu başka bir güne ertelemek zorunda kalacaktık. Ben bütün hazırlığımı yapmıştım. Mumları bodruma inen basamaklara yerleştirdim. İki çift lateks eldiven, koli bandı ve makas alttaki ilk merdiven basamağında duruyordu. İş Sinoplu’nun becerisine kaldı.
Fazla beklemedik. Gülsarı hanımefendi sallana, sallana sokağın köşesinden dönerek bize doğru gelmeye başladı. Allah’tan sokakta şimdilik kimse yoktu. Bizim önümüzden geçtiği an Sinoplu bulunduğu yerden fırlayarak, Gülsaı’yı arkasından yakaladı. Kadın daha ne olduğunu anlayamadan, mendili burnuna dayayıp derin, derin koklamasını sağladı. Hanımefendi direnmeye dahi zaman bulamadan Sinoplu’nun kollarına yığılıp kaldı. Vakit kaybetmeden metruk evin içine çektik. Ben mumları yaktım. Bodrum aydınlandı.
Esma,
‘’ Sen önce eldivenleri tak eline.’’
Eldivenleri eline takan Sinoplu koli bandıyla Gülsarı’nın ellerini arkadan bağladı. Sonra ayaklarını. Hanımefendi
kendine gelmesini beklemeye başladık.
Uzun bir bekleyiş oldu. Kendine gelmeye başlayınca, önce etrafına şaşkın, şaşkın bakındı. Beni karşısında görünce gözleri birden açıldı. Bana bakan gözlerinde ukalaca bir bakış vardı. Salak karı hala gücün kendisinde olduğunu sanıyordu.
Gülsarı,
‘’ Bu yaptığının hesabını bana vereceksin.’’
Esma,
‘’ Önce sen benim hesabı kapat sonrasını düşünürüz. Anlat bakalım bana o oyunu neden oynadın? Ben sana hiçbir şey yapmamıştım oysa.’’
Gülsarı,
‘’ Ne yapmadın mı? Geleceğimi çaldın. Sevdiğim adamı elimden aldın.’’
Esma,
‘’ O bomboş kafan idrak etmiyor değil mi? Sevgi karşılıklı olursa değer kazanır. Seni değil beni tercih etti ve benimle evlendi.’’
Gülsarı,
‘’ Artık önemi kalmadı. Bana yar olmayan sana da yar olmadı. Şimdi sende benim gibi yalnızsın. Acın benden daha fazla. Sadece çocuklara acıdım. Onlar ölmeseydi iyi olurdu.’’
Esma,
‘’Sen ne diyorsun kaltak. O bir kaza değil miydi?
Gülsarı,
Biliyor musun Esma? Seni böyle görünce çok eğleniyorum.’’
Bu karı kocamın ve çocuklarımın katili idi ve ben bunu hazmetmek zorundaydım. Yanına yaklaşarak, burnunun üzerine yumruğumu yapıştırdım. Ufak bir çığlık attı. Burnundan oluk gibi kan akıyordu. İkinci yumruğu midesine indirdim.
Esma,
‘’ Hadi şimdi de gülsene orospu. Katil karı. Bunun hesabını önce bana vereceksin. Sonra da Türk adaletine hesap vereceksin. Ama onlara teslim etmeden önce yaptıklarını burnundan fitil, fitil getireceğim.
Duyduklarımı hazmedebilmek için merdivene oturdum. Midem bulanıyordu. Derin, derin nefes alarak bir an önce kendime gelmeye çalıştım. Sinoplu da duydukları karşısında şok olmuştu.
‘’ Bu kadını elini kolunu sallayarak çıkıp gitmesine izin veremeyiz.’’
Esma,
‘’Ben ne yapacağımı biliyorum.’’
Çantamdan boş bir kâğıt çıkardım. Sinoplu’ya, ‘’Şu makasla koli bandını kes, sağ kolunu serbest bırak, sol kolunu beline bağla.’’ Sinoplu dediğimi yapınca, Gülsarı’ya döndüm. Söylediklerimi bu kâğıda yazacak ve altını imzalayacaksın.
Gülsarı,
‘’ Çok beklersin nah yazarım.’’
Esma,
‘’ Demek öyle o zaman gözlerinden birine veda edeceksin demektir.’’
Elimi yumruk yapıp Allah ne verdiyse gözünün ortasına yapıştırdım. İki büklüm oldu.
Esma,
Demek hala işin vahametini anlayamadın. Şimdi sıra öbür gözünde.’’
Elimi kaldırdım tam yumruğu sol gözüne indirirken, elini kaldırdı dur işareti yaptı. Hemen kalemi eline tutuşturdum.
Esma,
‘’ Yaz şimdi, Esma’nın kocası Yıldırım ve çocuklarının ölümüne ben azmettirdim. Altına adını yaz imzanı at ve kurtul. Peki, tırı kullanan senin adamın değil miydi?’’
Gülsarı,
‘’ Evet.’’
Esma,
‘’ Şimdi onunda adresini yaz.’’
Gülsarı,
‘’ Topkapı mezarlığında yatıyor. Devam edeyim mi?’
Esma,
‘’ Onu da öldürttün değil mi? Adını soyadını yaz.’’
Gülsarı,
‘’ Onu kendi ellerimle hallettim. Eceline susamıştı. Geri zekâlı Yakup Lütfü.’’
Esma,
‘’ Şimdi ne yapacağım biliyor musun? Bundan sonra utancından buralarda gezip dolaşamayacaksın.’’ Sinoplu, şu makası versene!
Sinoplu,
‘’ Sakin ol Esma işin içinde cinayet yoktu.’’
Sinoplu’ya baktım,’’ bende öyle göz var mı? Değeri beş para etmeyen bir kadın için elimi kana bular mıyım?
Elime makası alarak Gülsarı’nın etekliğini kesmeye başladım. İç çamaşırları ortaya çıkınca külotunun iki kenarından tutup dizlerine indirdim.
Esma,
‘’Ee Gülsarı manzara çok güzel. Sabah millet seni görünce, şöhret olacaksın. Ama daha bitmedi. Sıra iri memelerinde. Tişörtünü kesip sutyeninin tam ortasından kestim. Şimdi memeleri de ortaya çıktı.’’
Esma,
‘’ Sinoplu, ellerini arkadan sağlam bağla ki kurtulamasın. Ağzını da bantla ortalığı velveleye vermesin. Elimden sağ kurtulduğuna dua etsin. Bir daha her hangi bir yerde karşıma çıkarsan pişman olursun. İnan seni ellerimle boğarım.
Sinoplu,
‘’ Hadi şunu yukarı taşıyalım.’’
Esma,
‘’ Acele etme ufak bir işim daha var.’’
Önce burnunun ortasına bir yumruk daha indirdim. Kesin burnu kırılmıştır. Ama esas darbeyi bacaklarının arasına cinsel organına tekmeyi yapıştırdım. Daha fazla dayanamadı ağzından derin bir inilti çıktı ve bayıldı.
Esma,
Şimdi işim bitti. Yukarıya taşıyalım.’’
Gülsarı’yı yukarıya taşıdık. Ben kapıyı araladım, ayakları dışarıdan görünecek şekilde yere bıraktık. Bundan sonra başına geleceklerin yanında bu gece yaşadıkları bir hiçti. Yanımızda getirdiğimiz edavatları toplayarak peşimizde iz bırakmadan iki sokak aşağıda bıraktığımız arabaya binerek hareket ettik.
Sinoplu,
‘’ İnşallah başımıza iş almadık.’’
Esma,
‘’Verilecek her türlü cezaya razıyım. Ne o korktun mu?’’
Sinoplu,
‘’ Yok canım korksaydım trene binmezdim. Ben senin için endişeleniyorum. Şimdi sıra bana geldi?’’
Esma,
‘’ Ne sırası?’’
Sinoplu,
‘’ Bir arkadaşımı arayacağım Asayiş şubede görevli. Buraya çağıracağım.
Esma,
‘’ Senin kolunda çok uzunmuş?’’
Sinoplu’
‘’ Adı Hansa, iyi bir kızdır. Geçen sene tayini İstanbul’a çıktı. Ara sıra bizim Aşevine çorba içmeye gelir. Onunla konuşalım bize çok faydası olur.
Esma,
‘’ Dediğin gibi olsun, ben başıma gelecek her şeye yazıyım. Bunu da bilesin Sinoplu.’’
Devamı var
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.