- 1553 Okunma
- 3 Yorum
- 0 Beğeni
BABA OĞUL A HASRET OĞUL BABA YA DARGIN GİTTİ...
Her ne kadar ağlayarak dünyaya gelselerde bebekler..
Bazı insanlar gülmeye meyillidirler doğuştan..
Gariptir..
Eğlenceli hatta belki şen neşeli biri gibi algılandığımı düşünsem de..
Çok zor gülebilen biriyim aslında..
Duygularımın açığa çıktığı durumlar ki naçizane kendi yazıp çizdiklerime odaklı oluyor çoğunlukla..
Bunun nedeninin gönül sesimin kalp atışımın derin gözlem ve içten hissedişlerimin bir tezahürü olduğunu düşünürüm…
İki gündür derin bir hüzün dalgası yayıldı ruhuma..
Gözlerim yağmur bulutlarıyla dolu bu çok uzun yılların acı ayrılığının gözler önünde yaşanmasından..
“Acaba o bilinmez alemde kavuştular mı baba oğul birbirlerine?”
“Farklı yerlerde olup birbirlerini görmüyorlar nı yoksa?”
“Ya da baba bitimsiz bir hasretle mi bakıyor Mehmet’ine hala? ”
“Mehmet kırgın küskün müdür bu dünyanın en talihsiz Şairine/ Babasına?”
***
Nâzım Hikmet, 1950 yılında cezaevinden çıktıktan sonra Münevver Andaç’la birlikte oldu. Bu ilişkinden 1951 yılında Mehmet dünyaya geldi. Ancak Hikmet ile Andaç resmi olarak evli değildi ve Nâzım Hikmet oğlu üç aylıkken Türkiye’den ayrıldı. Memed Nâzım, babası Nâzım Hikmet’le küstü ve bir daha da babasıyla ilgili bir açıklamada bulunmadı.
Karşı yaka memleket,
sesleniyorum Varna’dan,
işitiyor musun?
Memet! Memet!
Karadeniz akıyor durmadan,
deli hasret, deli hasret,
oğlum, sana sesleniyorum,
işitiyor musun?
Memet! Memet”
YORUMLAR
Baba Oğul kavuştular mu birbirlerine bilinmez ama..
Benim için gönlümde çok kıymetli yeri olan nadide insan;
Deneyimi geniş bilgisi belagatlı kalemi imrenilesi tevazusu ile üstadım Serhat BİNGÖL e sayfamda kavuşmak büyük mutluluk oldu.
Her konuya yaptığınız düşündürücü açıklayıcı anlamlı ve farklı bakış açısıyla yine ne güzel değerlendirmişsiniz yüreğimin sesini..
Sevgi ve Esenlik dileklerimle Selamlıyorum sizi.
Sevgili Devrim hocam duyarlı ve etkileyici yazınız için sizi gönülden kutlarım.
Hocam, Nazım Hikmet bu topraklarda yetişmiş ve hazan yaprakları gibi savrulmuş trajik hayatların tartışmasız sembol isimlerinden biridir. Ne yazık ki, bu ülkede tanınan ya da tanınmayan nice aydın, entelektüel, ilerici insanlar tarifi olmayan acıları, özlemleri ve hasretleri vatanlarından ve sevdiklerinden uzakta ağır bedeller ödeyerek yaşadılar. Yaşadıkları sürgün hayatını bitirip sevdiklerine kavuşanlar da oldu, yaşamını sürgünde sonlandır anlarda. Nazım hikmet bu anlamda bir nebzede olsa şanslı biriydi diye düşünüyorum.Çünkü o hafızalarda yer tutan eşsiz şiirleriyle ülke insanın gönlünde çok özel bir yere sahip oldu.
Zorunlu sürgünde yaşayanlar arasında (siyasi görüşleri) ayırmaksızın söylüyorum öyle donanımlı insanlar vardı ki,(bir kaçını yurt dışında tanıma şansım oldu) emin olun o insanlar bu ülkede yaşayıp yasaklı ve dışlanmış olmasalardı iddia ediyorum! Sanattan siyasete, edebiyattın her alanında, bu ülke Nazım Hikmet gibi dehaları ve o dehaların müthiş eserlerini dünya kamuoyuna kazandırmış, dünyanın en prestijli en saygın ülkesi konumun da olurdu. Ama olmadı ya da oldurmadılar.
Sonuçta o insanlar sürgünde veya demir parmaklıkların arkasında acı bir hayatı yaşamaya mahkum edilirken sanatta ve kültür de kültürden bi'haber olan insanların elinde kaldı.
Kaleminize gönlünüze sağlık
Saygı ve sevgilerimle.
DEVRİM DENİZERİ
Benim için gönlümde çok kıymetli yeri olan nadide insan;
Deneyimi geniş bilgisi belagatlı kalemi imrenilesi tevazusu ile üstadım Serhat BİNGÖL e sayfamda kavuşmak büyük mutluluk oldu.
Her konuya yaptığınız düşündürücü açıklayıcı anlamlı ve farklı bakış açısıyla yine ne güzel değerlendirmişsiniz yüreğimin sesini..
Sevgi ve Esenlik dileklerimle Selamlıyorum sizi.
Serhat BİNGÖL
Güzel sözlerinizle ve etkin yorum jestin izle beni mutlu ettiniz onur duydum.
iyi ki varsınız.
Saygı ve sevgilerimle