“ fi tarihinde öyle bir eylül ekildi ki bu topraklara, insanlar hala o zehirli sarmaşığın koynunda kıvranıyorlar. “


" dolu dolu yaşanan
bir ömrün
bitiremediği sevdayı
yıllar nasıl tüketsin
ki asırlar şahit
sevdanın direngenliğine

tarihin hangi sayfasını açsak
kızıl alevler saçarak
gözümüzün içine
baka baka
hadi ayağa kalk
bu toprağa
sevdalı yürek
sen değilmisin
diye haykıran
yine sevdanın
kendisi değilimdir.

can damarları
sıkı sıkıca
toprağa kök salan
asırlık gövdesiyle
güneşi kucaklayan
çınar ağacı misalidir sevda."


hiç bir şey
eskisi gibi değil
ve yeni dediğimiz şey
tüketilmiş eski değerlerin
kendisi aslında

bunca yağmura
bunca rüzgara rağmen
bir kıvılcım
bir nefes can olur mu
bilinmez ama
her şeye rağmen
her yeni doğan gün
yeni umutlara yol alır.

belki bir gün gelecek
umut ediyorum
eylül
gök yüzünün
mavisinden
sararmış yapraklar
ve hüznün yerine
barış ve ümit yüklü
sevgi yağmurları yağdıracak
yangın yerine dönmüş
yer yüzüne
işte o zaman
küle dönmüş yürekleriyle
her mevsim
kendi yüzünden
ve kendinden başkasını
göremeyenlerin
ruhunda bir nebzede olsa
insanlık ateşi
alev alacak

bir kıvılcımla başlar
tüm güzellikler.