- 690 Okunma
- 0 Yorum
- 1 Beğeni
Anılarımızda bizde gömüldük o Hastanenin temeline...
Sevmek nedir diye sorarsanız eğer,sevmek nedir diye sorarsam eğer cevap ne olursa olsun beni Ona götürecektir.Sevmek hayattı, sevmek merhametti,sevmek fedakarlıktı,sevmek bir varlıktı ve ben kendimi bildim bileli sevmenin varlığını biliyorum ya kendimi bilmezden evvel kim işliyordu onu içime nakış nakış.Uzun uzun yollarda gezmeye giderken yedi sekiz yaşlarında iken sırf mızmızlanıp nazlandığım yürümek istemediğim için yol boyu eve kadar omuzlarında taşıyışından,
Hassas bir yapıya sahip oluşumdan sürekli hastaneye gidip gelmek zorunda kalan sabır gerektiren bir çocukken herhangi bir ulaşım aracımız olmadığı için eli kolu olan bisikletiyle beni ordan oraya götürüşünden,
Ve bir an olsun bir küçük an bile yüzünü ekşitip of puf etmeden saatlerce hastane kuyruklarında basit bir tahlil için bekleyişinden,
Basit bir mikrop kapışımda sanki ağır bir hastalığa yakalanmışım gibi hassas yüreğinin dağlanışından üzerime titreyişinden ilaçlarımı elleriyle içirişinden,
Yıl 2000 ler,henüz ilkokul iki veya üçüncü sınıfa giden bir çocukken günümüzün 50 tl sini gönlünün bolluğuyla bir çocuğa çok fazla olup olmadığını düşünmeden verişinden.
Sabahları okul saatinden bir iki saat öncesinden uyanıp kendi dizaynın ile o kahvaltı sofrasını yokluğu bile süslercesine hazırlayışından.Yumuşak bir ses tonuyla uyanana kadar seslenip uyanma süremiz uzadıkça bir an bile ses tonunda yükselme olmadan elinle başımızı okşayarak güzel sözler söyleyerek uyandırışından,
Akşam şımarmayayım diye ödevimi yapmayacağını söyleyerek uyuyup,sabah ders programına bakıp çantamızı hazırlayıp dualarla bizi okula gönderişinden,
Ödevi yapamadığım için stresle kitaplarımı çıkarırken geceden yapılmış ödevlerin sayfalarca yazılmış yazıların ve resim dersi ödevini bile yapılmış halde olduğunu gördüğümdeki o duyguyu hissettirişinden,
Çok muzur bir çocuktum, şaka yapmayı çok severdim ve bazen sınırını ayarlayamaz ağır şakalarım olurdu çok kızdırırdım öyle böyle değil gerçektende bir tokadı hak edecek kadar,hangimiz küçükken dayak yemedikki diyenler de olacaktır belki yada benim gibi bir fiske bile yemedim diyenlerde.O kadar ağır kızdırışlarıma rağmen bir kez bile sert bir şekilde elini bana değdirmeyişinden,
Bir damla gözyaşı döktüğümde kıyameti kopartışın ve dayanamayışından,
Nereye gidersem gideyim dış kapının önündeki ayakkabıları içeriye aldığımı bile fark edip nereye gidip geldiğimi ya da ne yaptığımı merak edişinden,
Evde bir iki saat ortadan kaybolduğumda gelip özledim göremeyince deyişinden,
Çalıştığın yere normalde çocukların yasak olmasına rağmen uslu durma sözüme güvenerek beni iş yerine götürüp ve sabaha kadar benimle hiç yüz ekşitmeden ilgilenişinden,toplantı günlerinde patronlar gelirdi ortada şirin bir çocuk görünce bayram üzeri hepsi yüksek fiyatlarda harçlıklar verirdi gerçekten de düşünüldüğünde bir çocuğa fazla gelecek bir miktarda belki de ailesine verir bir kısmını onlar verir harçlık olarak gerisini ev harçlığı yapar niyetiyle veriyorlardır ancak o kadar miktarı,ben o parayı gelip verdiğimde ihtiyacı olduğu halde hiç ne kadar olduğuna ne olduğuna bakmadan onlar senin sana vermişler bana niye gösteriyorsun evde kumbarana katarsın istersende hepsini harcarsın canın nasıl istiyorsa deyişinden,
Yine bir gün hastanedeydim tahlil sonuçları geç çıktığı için eve dönmek zaman alır diye orda kalmamıza karar verdi yeşil bir bahçe vardı portakal ağaçlarıyla dolu küçük bir orman gibi geliyordu benim yaşımdaki bir çocuğa,bütün günüm seninle hastane köşesinde mi geçecek diye oflanıp poflanırken duyuyorduk bazılarını orada,elimden tuttun iyice ağaçların içlerine doğru gittik.Portakallar parlıyordu dalda canım çok çekmişti yiyebilir miyiz demiştim hayır haram olur demiştin ve o portakalları unutturmak için top oynayalım demiştin bende nasıl dedim topumuz yoktu ki.Topu almak için paramızda.Hemen düşündü dedi dalından koparırsak portakalı günah olur.Ama yerdeki işe yaramaz portakallarla oynayabiliriz.Yine portakallardan kale yapmıştık nasıl mutlu olmuştuk öyle bir oyuna doyduk ki. Bana cennetinde burası gibi hatta buradan çok daha güzel bir yer olduğunu inşallah oradada oynarız böyle deyişinden…
Yıllar geçince o günlerden bugüne hastane yıkılmış yeniden yapılmıştı yeni yapılan kısmı tam o yemyeşil portakal dolu olan bahçenin üzeriydi.Bizim anılarımızın üzeri.
Her zaman her şekilde umut verişinden bana adım adım sözlerinle davranışlarınla sevmeyi sevilmeyi vefayı fedakarlığı çıkarsızca gönülden sevmeyi sahiplenmeyi ,merhameti ve tarifi mümkün olmayan daha bir çok maddi manevi hisleri öğrettin…İşte benim kalkanım,işte benim hayat ışığım,işte benim öğretmenim.Gerçek mesleğinde öğretmenlikti ama sana en çok Babalık yakışmıştı yeryüzünde.
Hani o benimle yıllarca koşuşturduğu ,bahçesinde portakallarla top oynadığımız oyuna mutluluğa doyduğumuz hastane varya işte o hastaneye gittik iki ay önce birlikte ve o bahçenin üzerindeki yoğun bakım odasında son kez tuttum ellerini dilim tek bu cümleye döndü beni bırakma Baba... Bırakma...
Babamı o bahçede kaybettim…
Kendimide
Çocukluğumuda...
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.