- 4228 Okunma
- 14 Yorum
- 0 Beğeni
Major arcano on beş
Okuduğunuz yazı Günün Yazısı olarak seçilmiştir.
‘’Savrulur major arcano on beş karanlığına, esen ıslak rüzgarla.’’
Küsmüştü, sadece kendisine...
Gecenin bu saati boşalmış olan şehrin sokaklarında, az önce yağan yağmurun bıraktığı birikintilere basmaktan sakınarak, kısa beyaz montunun tüylü kapşonunu çektiği başını aşağıya eğmiş, ıslak kaldırımlardan yansıyan şehrin renkli ışıklarının oynaşmasına hayran, son zamanlarda diline dolanan o şarkıyı hafifçe fısıldar gibi söyleyerek, hızlı adımlarla, ayakkabılarını ne kadar sevdiğini düşünerekten yürüyordu. Gideceği yer, ara vermiş olduğu ihanetlerinin yeniden başlangıç yuvası olacaktı. Madem ruhu onu istemiyordu, o halde herkesle paylaşa bilirdi bu bedeni. Hiçbir anlamı yoktu nasılsa, O olmadan, yürüyen bir cesetten farksız idi.
‘’Zombi gibiyim, mezarımdan kaçtım geliyorum verdiklerinizle beslenmeye’’ derken, ölü bırakacağı bedenleri ve yarınlar için saçılacak tohumları ezerken alacağı hazzı düşündü, eskisi gibi.
Kızgındı, sadece kendisine...
Kabul edemiyordu bir türlü. Ruhu uçup gitmiş, terk etmişti onu. Hem de kim için?
Koskoca bir boşluk yankılanıyordu içinde. Değer miydi bu çektirdiğine? Bir rüzgarla savrulacak kadar mı güçsüzdü? İnanamıyordu. Onca kopan fırtınayı, kasırgayı, deli lodosları sadece uzaktan seyretmekle yetinen sen; git, ufak bir esintide kaybet en değerli kartını.
Diz çöktün güzelim, uyan artık!
Kime, neye ihanetin?
Anlatamadıktan, gözünün içine sokamadıktan sonra tadı mı var?
Umursamıyor işte...
Bunca yıl kullandığın bu değerli silahının namlusu sana çevrilip ateşlenildi. Nasıl? Umduğun kadar acıtıyor muymuş insanın canını? Hani şu anlatırken, kahkahalarınla süslediğin umursamazlık.
En yakının vurdu seni. Can dediğin.
.......
O çok iyi bildiği evin önünden geçmek için o karanlık sokağa girmemiş, ona ait arabayı gördüğü zaman dizlerinin bağı çözülmemiş, penceresindeki perdelerden sızan ışığa, belki bir anlık gölgesi düşer umudu ile bakmak için durmasaydı.. Keşke..
.......
Biliyordu, orada idi. Boş bir bedene vermişti ruhunu.
Kızgındı, sadece kendisine...
Savurdu saçlarını, yaladı geçti küskün yüzünü ıslak bir rüzgar, girerken karanlık sokağa, dilinden yine o kaderi gibi dizeler döküldü:
‘’Savrulur major arcano on beş karanlığına, esen ıslak rüzgarla.’’
Keşke demek içinse vakit daima geçti!
Zeynep Tavukçu 6/2/7
YORUMLAR
sevgili karya o kadar güzel yorumlamış ki
sanki yüzlerce sayfalık
bir roman saklı arkasında bu yazının...
ve ek olarak bu kısa yazının içine yüzlerce
yoğunlukta duygular saklı...
ve
bu duygu yoğunluğu sende
bir define gibi saklı...
tüylü kapşon,
ıslak rüzgar...
hiç yabancı değil bu
rüzgarlar bana...
"Bunca yıl kullandığın bu değerli silahının namlusu sana çevrilip ateşlenildi. Nasıl? Umduğun kadar acıtıyor muymuş insanın canını? Hani şu anlatırken, kahkahalarınla süslediğin umursamazlık.
En yakının vurdu seni. Can dediğin. "
........
AKICI VE MÜTHİŞ BİR ANLATIM..
TEŞEKKÜRLER..
"Keşke demek içinse vakit daima geçti! "
FİNAL HARİKA..
İYİKİ'LERİN BELKİ'LERİNDEN FAZLA OLSUN DOSTUM...