14
Yorum
9
Beğeni
0,0
Puan
1308
Okunma
Günlerdir kaşınan ve kokan sağ kulağım bir hafta önce düştü. Zaten çürümüştü. Her şey o zaman başladı. Sonra sol elimin parmakları teker teker çürümeye başladı. Garip bir acı duyuyordum. Bu acı aslında bana zevk veriyordu. Çürürken kokmasalar aslında çok sorun etmeyecektim.
Sol kolum tamamen öldükten sonra bedenimin ölüşü daha da hızlandı. Mehmet’e çürüyen organlarımı gösterdikçe bana gülüyordu. Şaka yaptığımı sandı önceleri. Sonra benim için endişelenmeye başladı. Ama artık çok geçti.
Bir doktora gitmem için çok ısrar etti Mehmet. ‘’Ben bir ölüyüm,’’ dedim ona. Doktorlar yaşayan insanlar için vardır. Benim artık defnedilmem gerekiyor. Sesimi yükselttim bir gün. ‘’Beni artık gömmen gerekiyor Mehmet!’’. Anlamıyordu…
Etrafımdaki insanlara kötü kokumla zarar vermemek için sürekli olarak bedenimi yıkıyordum. Ama artık son bir kez beni onların yıkayıp huzurla toprağa karıştırmaları gerektiğini söylüyordum. Annem ve Mehmet benim öldüğümü kabul etmek istemediler. O iğrenç çürümüş bedenimle sürünerek etraflarında dolaşmamı tercih ettiler. Çok kızıyorum onlara. Çok!
Mehmet işe gitmişti. Annem yanımda uyuyakalmıştı. Ben ise artık içimdeki mezarlık özlemime dur diyemiyordum. Sessizce evden ayrılıp soluğu mezarlıkta aldım. Bir çocuğun lunaparkta olması kadar sevinçli ve heyecanlı idim. Artık ait olduğum yere gelmiştim. Onlarla saatlerce konuştum. Kendime bir mezar kazmak için mezarlık bekçisinden bir kürek rica ettim. Adam oldukça şaşırmış olsa da bana istediklerimi verdi. Bir süre sonra yanında polislerle beni yeni kazmaya başladığım çukurumun içinden zorla çıkardılar. Hiç kimsenin ölülere saygısı kalmamış.
Ölü bir bedenle, yaşayanların arasında sıkışıp kalmış olmak beni defalarca kez öldürüyordu. Mehmet beni o doktora kesinlikle götürecekti. Çürümüş bedenime bir doktor ne yapabilirdi ki? Bedenimden çıkan kurtlar tüm evi saracak yakında. Bu kadar çok olmaları komik geliyor bazen. Yakında konuşamayacak ve yazamayacağım. En son beynim ölecek sanırım. Hala düşünebildiğime göre beynim hayatta olabilir. Belki de bu düşünceyi sağlayan şey ruhumdur. Tüm bedenim ölmüşken,damarlarımda tek damla kan kalmamışken beynimin hala iş görüyor olması nasıl mümkün olabilir ki?
Mehmet’in beni doktora götürmek için zorladığı sabah bir çarşafa sardım bedenimi. Tamamen görünmeyeceğim bir şekilde bu kefenin içinde beni götürecekse onunla gideceğimi söyledim. Benim için tek bir dua bile etmedi. Ölmüş birinin ardından bazı törenler yapılması gerekmez mi? Çok kızgınım Mehmet’e!
Doktorun odasına varana kadar insanların şaşkın bakışları üzerimden hiç ayrılmadı. Oysa kendimi çok iyi sardığımı düşünüyordum.Mehmet dışında herkes benim ölü olduğumu görebiliyordu.Ha! Bir de annem var tabi. O da asla inanmadı bana. Sürekli olarak ağlıyor. Ölmüş olmam onu üzüyor biliyorum ama artık benim aralarından ayrılmam gerek. Bu şekilde çok acı çektiğimi neden göremiyorlar?
Doktorun odasında oldukça uzun kaldık.Benim bir ölü olduğuma o hiç şaşırmadı. Demek ki benim gibi olan insanlara daha önce de rastlamış diye düşündüm. Kulağımdan başlayarak, yavaş yavaş, acı çekerek,çürüyerek nasıl öldüğümü ona ayrıntısı ile anlattım. ‘’Kazayı hatırlıyor musun?’’ dedi. Şaşırdım… Bir kaza geçirmiştim sanırım ve o kazadan sağ kurtulamamıştım. Ancak ben o kazayı hiç ama hiç hatırlamıyordum.’’Karşıdan karşıya geçerken sana bir arabanın çarpmasından bahsediyorum. On gün boyunca hastanede tedavi görmüşsün. Ucuz atlatılmış ,sonunda aramıza dönmüşsün.Hiç bir şey hatırlamıyor musun?’’ Doktor bunları söylerken olmayan midemin neden bulandığını anlayamadım. Son üç gündür hiçbir şey yemiyor olmama rağmen kusmuş olmam da oldukça saçma gelmişti.
‘’Elif, seni bir süre bu hastaneye yatıracağız. Seni çok sevdiğimi asla unutma. Lütfen benim için iyi ol bitanem’’ . Mehmet bu sözleri söyleyip beni bu hapishaneye bırakıp gitti. Hem bir ölü hem de bir mahkumdum artık. Belki de burası gömülemeyen ölülerin morgudur. Yakında sıra ile hepimizi gömmenin bir yolunu bulana kadar burada bekliyor olabiliriz.
Tahmin ettiğim gibi beynim daha ölmemiş. Çünkü burada beynimi hayatta tutmak için sürekli olarak elektroşok uyguluyorlar. Tam kafatasıma verdikleri elektrik ile çok canım yanıyor. Çürümüş et kokumdan daha tahammül edilemez olanı bu şok seansları. Buraya geleli birkaç gün oldu. Çaresizlik içinde yazdığım bu mektubu az sonra kıracağım camdan aşağıya atacağım. Bu mektup kimin eline geçerse lütfen acilen beni bulsun. Burada, ölü bir bedenle mahkum edilmişken, her gün ağır işkencelere maruz bırakılıyorum. Lütfen bana yardım edin!
Deniz...