- 1435 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
21NCİ BÖLÜM BAKİRELİK BOŞA GİTTİ
ON YEDİ YAŞ EN YAŞ YİRMİ BİRİNCİ BÖLÜM Bakirelik Boşa Gitti
Ağlama sırası kadınlara gelmişti . Saçlarını başlarını yolarak ,çığlıklarla ağlıyorlardı. İyi ki Handan kaçmıştı evden , diye düşünüyorlardı. Kız Hülya bu herif gelirse ; seni yapar bırakır da, beni yanında alır götürür be yau. Bu oğlancık ortada kalır be . Şu Mine anneyi de sıraya sokarsa hiç şaşma. Okşan’ın bu sözleri doğruydu sanki. Şu kaynanayı ,adamlarına yaptırsa, belki daha uysal olurda içimiz rahatlar. Ay manyak neler söylüyorsun öyle. Ne yani yalan mı söylerim kız?
Kız ne kadar paran var bakayım ? Maaşımı çektim ya abla . Kızım burası İstanbul, bir maaş nedir ki? Şimdi iyice süslen , minicik bir etek giy, o güzel bacakların çıksın ortaya. Unutma herkese gülümseyeceksin . Gül bakayım. Seninle dans etmek isteyecek heriflere hayır demeyeceksin. Pist boşken sen tek başına oynayacaksın. Bu işe günde yüz dolar veren bir dostum var. Kimseyle çıkmayacaksın , kimseye telefon falan vermeyeceksin, seni beğenen Kulüp’e gelip görsün ,dans etsin , bir şeyler ısmarlasın , amaç o adamları geceye bağlamak , anladın değil mi? Abla ben henüz on yedi yaşımdayım. Üstelik bakireyim. Hiç kimseyle bu konuda yakınlığım olmadı zaten. Tamam kızım tamam. Biz de bir zamanlar senin yaşındaydık, ne deli bir yaş olduğunu iyi bilirim. İnsan biraz saf torik olur, o yaşta. Her duyduğuna inanır , herkese kanar, güvenir saf saf. Bir de polisten uzak duracaksın .Kabadayılara da sakın yaklaşma. Orada çalıştığın bilinmeyecek. Eylenmeyi seven bir kız olarak takılacaksın. Yani sen de dışarıdan gelen müşteri gibi görüneceksin. Korkma çok zevk alacağın ve iyi kazanacağın bir iş bu.
Handan’ın İstanbul’daki ilk işiydi bu . Orta yaşlardaki patronu onu çok beğenmiş ve hemen o gece işe başlatmıştı. Süper giyim ve güzellikte iki kız daha vardı. Kulüp’e gece saat on da gidiyorlar, ilk işleri kebapçıdan gelen dürümleri yemek oluyorlardı. Kızar incecikti, yaşları da birbirine yakındı galiba. Yediklerini yaktıkları için kilo problemleri yoktu. Sadece Handan , içkiyi biraz artırmış gibiydi. Kızlar müzikle birlikte kalkıp , pistte seksi danslar yaparak müşterileri eğlenmeye , içmeye , dansa davet ediyorlar, ilgilendikleri adamların geç saatlere kadar kalmasını sağlıyorlardı. Yemek ve içki onlara mekandan dı. O kadar dansın sonunda, yine aç kurtlar gibi yerlerdi yemeklerini. Sabah anlaşmalı bir taksi kızları evlerine dağıtırdı. Çok iyi kazanmanın yanı sıra, oynarken onlara para takanlar da oluyordu. Hele sabaha karşı ,Şef Garsonun getirdiği, üç adet yüz dolar, cebe girerken nasılda kıkırdıyordu kızlar. O gece masalarında tek bir kırmızı gonca gül duruyordu. Üç kız birbirine bakarak kıkırdadılar. Yok sanaydı, hayır banaydı diye gülüşerek etraflarına bakarak onlarla ilgilenen birini arıyorlardı. Şef Garson masaya yaklaşarak , gözleriyle pavyonun öbür ucunu işaret ederek, gülü gönderen genci işaret ediyordu. Sonra da yüzü ciddileşerek , Uzak dur , Hasan Bey , kırdırır onun bacaklarını da, sebep sen olursun. Dansçı kızlarımızın dokunulmaz bir değeri olduğunu, öyle gül mül yollamakla kızlara el konamayacağını öğretir yoksa. Handan ise ,oğlanın oturduğu masaya bakarak gülü koklamış ve dudaklarını güya kokusunu ona da göndermek için hafifçe üflemişti. Genç delikanlı aldığı bu cesaretle yerinden kalkarak onların oturduğu köşeye doğru kendinden emin adımlarla yürümeye başlamıştı. İnce uzun burunlu ayakkabılarının kabaralı topuklarından taşan çınlama tam masanın yanında durmuştu. Handan ne yapacağını bilemez halde şefin söylediklerini düşünüyor, nasıl mesafe koyacağını düşünüyordu. Dans eder misiniz diyerek uzanan eli tutarak gülümsemelerle kalkmıştı. Müzik bitiyor ,değişiyor ,hatta susuyor ama onlar oturmuyorlardı. Oturanlar çok güzel dans eden bu çifti alkışlarıyla destekleyince , orkestra yeniden daha hareketli parçalara geçiyordu.
Hasan Bey yazıhanesinden çıkıp kenar sütunlardan birine yaslanarak onları seyre dalmıştı. Şefe işaret ederek müziği kestirmişti. Oğlan kızların masasına oturmak istiyordu. Handan kibarca durumu anlatınca , teşekkür ederek kendi masasına doğru bir hamle yapmıştı ki, Affedersiniz , bunca güzel dansın içinde isminizi sormayı unuttum. Benim ismim Çetin . Seni telefonla aramak isterim . Sana telefonumu vermem yasak Çetin. Beni ancak bu mekanda görebilirsin . Patron sana gıcık oldu. Lütfen artık git Çetin . Tekrar dans için de gelme sakın , bu akşam hakkını kullandın. Yarın yine görüşürüz.
Gecelere şimdi de , Çetin heyecanı gelmişti. Fakat Çetin’in onu markaja alması , diğer müşterilerin şikayetlerine yol açıyordu. Dans ettiği bir Arap müşteri sarılmaya yeltenince, Çetin yerinden fırlayarak kuvvetli bir yumrukla adamı yere sermişti. Araya giren garsonlar tarafından Çetin iyice dövülmüş, böylece Handan’a taktığı bin dolar yerlere savrularak kaşla göz arasında yağmalanmıştı. Aman polis gelmesin diyerek, Handan’ı saklı odaya almışlardı. Handan için çok kötü bir olaydı. Kaybettiği dolarlara mı yansın, yoksa sevdiği delikanlının dayak yemesine mi üzülsün bilemiyordu . Sadece ağlıyordu .
Nitekim ertesi gün ilk ikaz ,şef garson tarafından yapılmıştı. Handan bak güzelim, bu oğlanla sürekli dans ediyorsun, diğer müşteriler bundan çok şikayetçi. Burası kulüp be kızım. Her müşteriye eşit davranmamız gerekiyor. Hiç birimizin özel bir yakınlığı kimseyle olamaz. Benim hiç masa müşterileri ile samimi olduğumu gördün mü?
O gece Çetin yine masaya yaklaştığında; Seninle dans etmem artık yasak Çetin . Ne demek yasak? Kızım ben buraya dünyanın parasını döküyorum. Dün gece seni o pis herifin kollarında görünce aklımı yedim . Ama bana en çok , iyi bahşiş verdiğim garsondan yediğim yumruk koydu. Yerde senin hakkın olan dolarları da onlar kapıştılar .Sen olmasan ben zaten hiç gelmem buraya. Bırak burayı be kızım . Sana buradan aldığın paranın iki katını verebilirim. Zengin babasından aldığı güç ile konuşuyordu. Evin tek çocuğu olmasının da çok avantajı vardı. Onu bir sütunun arkasından izleyen Şef Garson ile göz göze geldiler. Yahu Rüstem Abi, ben buraya altı aydır gelirim. Kimsenin ne parasını ,ne de bahşişini eksik ettiğim olmamıştır. Tamam Çetin Bey kardeşim, haklısın ama orta dansçısı kızımızı kimseyle dans ettirmiyorsun . Patron buna bir daha müsaade etmeyecek. Handan’ı işinden ettirme, artık kızların masasına bile kimse kesinlikle oturamayacak. Sen garsonlara bana vurdular diye kızıyorsun ya, onlar da en yağlı müşterimizin ayağını mekandan kestiğin için sana düşman olmuşlar. Bu alemim raconları var , kimse bu raconu bozamaz, değiştiremez. Beni anladın mı Çetin Beyim?
Gece Gönül uyumamış , sarhoş gözlerle onu bekliyordu. Hasan Bey, telefonla ona bir gece önceki kavgayı anlatmıştı. Çok kızgındı. Neden yatmadın be abla? Uyuyamadım be kızım. Bir korku var içimde . Bu sabah seninle birlikte yatalım. Hem yatakta dertleşiriz biraz. Senin erkek arkadaşın var mı, bana anlata bilirsin? Yok be abla , ben daha on yedi yaşımdayım. Ne iş peki , o kavga olayı? Çetin midir nedir ? Evet ablacığım kendi kendine bana iş koyan bir müşterim var ama hiç ileri gitmiş falan değilim. Kız sen bakire misin yoksa? Evet abla , bakireyim. Hayatımda sadece birkaç defa bir oğlanla öpüştüm o kadar. Nasıl öpüştün , bir göster bakayım. Gönül , Handan’ın etli dudaklarından yapışmış vantuz gibi emiyordu. Elini de orasına atınca , Handan onu üzerinden iterek kurtulmuştu. Yapma be abla ,kadın kadına güzel değil. Sana hastayım be güzelim . Ne var o kaba erkeklerde. Bunun zevkini alsan erkekleri hiç istemezsin. Hele şimdi bakire olduğunu duydum ya , kendime hakim olamadım. Benimle olman sana bir şey kaybettirmez Handan’ım. Benim sayemde para kazanıyorsun, senden kiraya ortak olmanı, elektrik, su parası da istemedim. ‘Eyvah’ diye geçirdi içinden Handan. Heriflerden kurtuldum şimdi de abla dediğim bela musallat oldu.
Çetin artık masasına gelmiyor, dansa kaldırmıyordu ama kont matris gibi onun masasına şampanya, meyve ve sigara gönderiyordu. Handan’ın bütün karşı koymaları boşunaydı. Eve gittiğinde yine Gönül’ü onu bekler bulmuştu. Bakışları onu korkutacak kadar gizemli ve karanlıktı. Harika bir şarabım var , gel birer bardak içelim ve sen de benim özrümü kabul et. Vakit sabahı beşi olmuştu , bütün gün uyuyarak akşama hazır olmalıydı. Yine de koca kadehler , dolu dolu gelmişti önüne. Şarap , Kars gravyeri ve otlu sigara . Dün gece için çok özür dilerim . Ama sen de pek güzelsin be yavrum. Erkeklerin sen dans ederken, nasıl zevklendiğini anlıyorum. Ablacığım inan ki , ben bu işlerden hiç anlamıyorum. Zaten sapık bir ağabeyim vardı ve biz mecburen aynı odada yatardık. Gece uyanıp başucuma hayalet gibi yaklaşıp , mastımaysam yapardı. Anneme söylüyordum ama abin senin üstünü örtüyordur diyorlardı. Sonunda yavaşça bacaklarımı açıp , kendini tatmin edişini seyrettim . Bu sefer birkaç damla meni yatağıma sıçrayınca ,annem nihayet inandı bana. Tedbir olarak siyah kilotlu çorapla yatmam emredildi ,o kadar. Babam desen sürekli içerdi ve bir bahane ile hem annemi, hem de beni döverdi. Annemin üzerine getirdiği kuma, bizim evde çocuğu ile kalır ama beni en çok o korurdu . Bu yüzden çıktığım o lanet eve, dönmek bile istemiyorum. Biliyorsun burnum hala kırık duruyor. Sadece sana getirmişlerdi ama doktora bile götürmediler. Annemi çok severim , güzel ve titiz bir kadındır. Babamın nesine aşık olduğunu hiç anlamış değilim . O tipsiz adamda ne bulduğunu bilmiyorum . Okşan abla da babama aşık, onun derdi çaresizlik olabilir. Şarap kadehleri dolup boşalıyor, ‘Çın çın ‘sesleriyle geceye nazire yaparcasına inip kalkıyordu. Bir süre sonra Handan, ağır ve mutlu bir uyku ile uzanmıştı divana. Gönül onu kaldırıp yatağına götürürken bile şarap içindeki uyku ve uyuşturucu kokteylinin tesiriyle hiçbir şey hissetmiyordu. Sabah güneşi güzüne vurunca uyanmak istemesine rağmen kıpırdayamıyordu. Bütün vücudu ağrıyor ve neresine baksa çürükler görüyordu . En kötüsü çarşafta gördüğü açık renkli kan dı. Vajinasından gelen hafif bir sılama ile eli oraya gitmişti. Kanın çarşafa nereden geldiğini anlıyordu. Yıllardır sakladığı , kutsal belleyip sadece kocasına ait gördüğü zar, Gönül’ün orta parmağının kurbanı olmuştu. Onu öldürmek istiyordu ama gönül çoktan yok olmuştu. Üstelik telefonu da kapalıydı. Ağlamasını Tanrı bile duymuyordu. Yerinden zorlanarak kalkıp banyoya yürümüştü. Bacak arası kan içindeydi. Yavaşça orta parmağını vajinasına sokarak kontrol etmek istedi. Parmak dibine kadar hiç takılmadan içine girdiğine göre artık bakire olamazdı. Kan hala sızıyordu. Bütün vücudu çürük ve ısırma izleriyle doluydu. Göğüslerinin özellikle alt tarafları diş izleriyle doluydu. Banyodan çıkarken külotunun içine özenle katlayıp düzenlediği tuvalet kağıdından yaptığı tamponu yerleştirmişti. Bu sapık kadını bekleyip bir güzel dövebilir miydi? Hayır, bir de dayak yerdi üzerine . Peki nereye gidecekti, koca İstanbul’da tek başına ne yapabilirdi? Kime güvene bilirdi ki? Ah, annesi yanında olsaydı. Aklına onu gerçekten sevdiğine inandığı Çetin gelmişti. Ona iki kat daha fazla maaş verebilirim demişti üstelik. Hemen telefonla onu arayıp adresini vererek evine çağırmıştı.
Çetinin Mustang arabası on dakika sonra kapının önüne gelmişti. Eve girdiklerinde olanları ona anlatmıştı. Önce senin eşyalarını arabaya taşıyalım Handan’ çığım. Nüfus cüzdanını ve paralarını almayı unutma.
Büyük valizine baktı. Bavul yerindeydi ama içi boştu . Yani kızın parası da , kızlığı da uçup gitmişti. Kendini yüz üstü yatağına atıp hıçkırarak ağlamaya başlamıştı .Para biriktirebilmek için her gece kaç sarhoşun ağzının kokusunu çekmiş, aptal esprilerine zorla gülümsemişti. Çetin yanına uzanarak , senin söylemek istemediğin ne var? Lütfen bana güven. Hadi benden çekinmeden anlat. Handan cevap olarak örtüyü açıp kanlı çarşafı göstererek, bunu abla dediğim Gönül denen melun kadın yaptı. İçkime ilaç katmış. İnanamıyorum Handan, bu kadın sapık mı? Ona bunu ödetmezsem , onu pişman etmezsem ben de adam değilim. Gelen bir telefon sesi onları susturmuştu. Efendim Rüstem Abi. Handan ben. Yahu kızım , çok zor benim için, kusuruma bakma . Patron senin işine son verdi. Çok üzüldüm kızım. Ama bilesin ki az önce seni buraya getiren Gönül Hanım ile çay içiyorlardı . Onun parmağı var bu işte. Allah yardımcın olsun kızım.
Handan’ın içine bir şeytanlık düşmüştü. Gönül’ün takılarını koyduğu tuvalet masasının çekmecelerinde onun biriktirdiği takı ve altınları boşuna aramıştı Şahsi elbiselerini ve ayakkabılarını arabaya taşıdılar. Handan mutfaktan aldığı bir bıçakla Gönül’ün elbiselerini , yatağını paramparça etmişti. Belli ki, takılarını ve bütün paraları yanına alarak kaçmıştı. Güvenmek büyük hataydı . Bu Çetin güvenebileceği birisi miydi? Onu sevdiğini söylüyor, evi var, parası var, üstelik çok yakışıklı ve cesur. Aa sen neden elektrikleri kapattın. Tüpte ne kaynıyor? Benim eski araba aküsünü kaynatıyorum bu kazanda. Eriyince lavabo ve tuvalete dökeceğim . Elektrik kablo larını da söküp bu kazana atacağım. Gönül, gelsin bu evi kullansın da görelim .
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.