- 1886 Okunma
- 6 Yorum
- 1 Beğeni
İKİ MEKTUP
Mektuplar ALLAH’A yazılıyor. Olur, mu hiç öyle şey demeyin. Olmuş İşte… Önce akıllının mektubunu anlatayım.
İş yok güç yok. Cepte para yok. Çare yok. Umutsuzca alıyor kalemi eline:
“Allahım !
Ben basiretsiz idarecilerin olduğu bir memlekette yaşıyorum. İşsizlik hat safhada. Adamı olana iş te var, aşta. Borç istesem kimse vermez. Verseler bile ben geri ödeyemem. Size bu mektubu göndermekten başka çarem, kalmadı. Bana acilen1000 Tl. lazım. “
Koyuyor zarfa. Zarfın üzerine de ALLAHA GİDER yazıyor. Yapıştırıyor pulunu. Atıyor gönderilecek mektupların kutusuna.
PTT .nin tasnif memurları. Zarfı alıyorlar ellerine.” Allah Allah. Böyle adres mi olur? Götürüyorlar Müdüre. Diyelim ki müdürün adı da Ahmet olsun. Ahmet Bey açıyor, okuyor. “Vay anasını be memleket ne hale geldi. “ Topluyor personelini:
“Arkadaşlar. Biliyorum sizlerin maaşlarınızın durumunu. Ancak her şeye rağmen bu insana yardım etmemiz lazım. Herkes gönlünden ne koparsa versin.”
Paralar toplanıyor. Miktar 900 Tl.
“Olsun.” Diyor Ahmet Bey. “gönderin”
Üç gün sonra yine bir mektup bırakılıyor PTT. ye Adres yine aynı. ALLAHA GİDER.
Yine açılıyor mektup:
Yazılanlar aynen şöyle:
“Allahım. Dileğimi yerine getirdin. Bana 900Tl. geldi. O ahlaksız Postacılar 100 Tl. sini kesmişler. Olsun buna da şükür.
”Bu işin şakası…
Bana arkadaşım BİR DELİNİN MEKTUBU diye bir yazı göndermiş. Okudum. Mektup çok etkileyici olmasına rağmen uzun. Birçok kelimelerin anlamını da açıklayınca daha da uzadı. Biliyorum uzun yazılar sitemiz de pek okunmuyor. Gerçi mektubun orijinalini Halisyildız isimli üyemiz yayınlamış olsa da dediğim gibi uzun olunca pek okuyan yorumlayan olmamış.
Mektup Elazığ Tımarhanesinde yazılmış. Yazan kişi 1965 yılında vefat etmiş. Resimde ortadaki kişiymiş mektubu yazan. Sadeleştirdim. Özüne dokunmadan günümüz Türkçesine göre sizlerle paylaşıyorum.
Ben Urfa’nın küçük bir köyünden ismi önemsiz, cismi değersiz, çaresiz ve kimsesiz azraili bekleyen bir deliyim. Bu mektubu başhekimlik kanalıyla sana gönderiyorum.
Allahım!
Meyvelerden tadı acı, kokusu bulandırıcı, ancak sinirlerimi yatıştırdığı için dağdağa’na, çalgılardan ney’le kemana kaptırmışım kendimi.
Yatağım akasya dikeni, yorganım kirpi derisi. Kalbim fırın, yüreğim çöl fırtınası. Ruhum seni seviyor.
Aklım kaderin cilvesi, talihin sillesiyle gel gittir. Derdin, gamın kilosu beleştir. Nerede bir güzel varsa bana yüz vermez, yiğitler bana terstir.
Aylar geçti tek temizliğim gözyaşı ve toprakla aldığım abdesttir. İçkimiz kezzap, mezemiz ateştir.
İki cihan sultanı büyük Allahım.
İnsanları dünya, ruhları vücut, erkekleri kadın, cenneti müminler, cehennemi inkârcılar için yarattın.
Peki, benim gibi, senin aşkından aklını yitirmiş delileri niye yarattın?
Sen akıl verdin onlar hatlerini aştılar. Sen ikram ettin onlar inkâr ettiler. Sen ihsan ettin onlar isyan ettiler. Niye suçu bana yüklersin?
Kurana uygun ahlak kalmadıysa kâğıdı ve yazısı ne işe yarar?
Ey en ufaktan en büyüğüne, yerlerden göklere, cansızdan, bitkiye, hayvandan, insana, her şeyin ve herkesin sahibi, âlemlerin Rabbi. Dertli bedenlerin, kederli gönüllerin, yaralı yüreklerin tabibi. Kalplerin sevgilisi yüce Allahım.
Ben öksüz, yetim, sahipsiz bir tımarhane delisi.
Her şeyimi elimden aldın. Yurdumdan yuvamdan ayırdın. Gurbete, hasrete saldın. Onları ararken seni buldum. Beni hayallerden kurtarıp gerçeğe ulaştırdın.
Ben senden Hz. Muhammedi miraca yükselten Burak’ı mı istedim?
Ben senden Hz. İbrahim’in kerametlerini mi istedim?
Ben senden Hz. Musa’nın cesaretini mi istedim?
Ben senden Hz. Ömer’in dirayetini mi istedim?
Ben senden Hz. Osman’ın cömertliğini mi istedim?
Ben senden Hz. Ali’nin yüreğini mi, ilmini mi istedim?
Ben senden mal, mülk, şan, şöhret mi istedim.
Ben senden sadece seni istedim.
Şükürler olsun.
Eğer akıllı olup ta; hain hilekâr olsaydım.
Varlıklı olup ta; zalim sahtekâr olsaydım.
Âlim ve saygın olup ta; gafil ve riyakâr olsaydım.
Sağlıklı olup ta; ahlaksız, vicdansız olsaydım.
Daha mı iyiydi?
Allahım !
Ne bayramlarda süslü elbiseler giydim.
Ne etrafımda dolanan dostum, hayranlarım oldu.
Lezzet ne? İzzet ne? Fazilet ne tatmadım. Bilmedim.
Ama şikâyetim yok. Ben şikâyet etmem.
Ben nimetlerin asıl sahibi seni buldum. Beni yoktan var ettin. Varlığından haberdar ettin.
Şimdi son dileğim. Beni yanına al. Sana bu mektubu gönderdiğim için bana darılma. Beni nurundan ayırma. Senden başkasına yalvarmanın sana ortak koşmak olduğunu biliyorum.
AL BENİ YANINA.
Hadi bakalım. O deli mi akıllı. Yoksa biz akıllılar mı deliyiz?
YORUMLAR
Beni çok duygulandırdı bir delinin mektubu, tabii deli demek ne derece doğru onu da bilemiyorum. Bedri hocam hangi gün hatırlamıyorum bu yazınızın adını gördüm dikkatimi çekti ama bir türlü okuyamamıştım. Az önce okudum ve tarifi yok bunun.
Fotoğrafa bakıyor insan uzun uzun. Allah rahmet eylesin.
Çok değerli bir paylaşımdı.Yazınızın başında anlatmış olduğunuz mektup olayı da çok güzeldi.
Emeklerinize sağlık
Bu arada ben de Hicran gibi o mektubun tamamını okuyacağım kısmet olursa.
Saygımla
Bedri Tokul
Sizin "Beni eleştirin" yazınıza o kadar çok ve uzun yorumlar geldi ki
Onları okumak cevaplandırmak zaten zamanınızı almıştır.
O yazınızla bir çoğumuzun sıkıntısını dile getirdiniz. Teşekkür ederim.
Evet !
Beni de çok etkiledi bir delinin mektubu. Hele o resim...
Orijinalini okuyunca göreceksiniz. İlginç bir mektup.
Ben açıklama gereği duyduğum bir çok kelimenin yerine
karşılıklarını yazarak bu şekle getirdim. Bu güzellik yok olmasın
diye...
Teşekkür Selam ve Saygıyla...
Şimdi yazının tamamını da okudum, ortalıkta gezinen akıllılara bu deliyi tercih ederdim yaşasaydı. Kemal Sunal'ın bir filmi vardı adını tam hatırlamıyorum. Tımarhaneden kaçmıştı ve bir ilçeye gitmişti. Herkes onu kaymakam sanıyordu. O filmi izleyince de bu hisse düşünceye kapılmıştım. Alması gerekenlere ibret dolu bir mektup, ama bunun bilinçsiz yazıldığını düşünmüyorum. Yanlış anlaşılmasın siz paylaşmışsınız ama ilk yazanın gerçekten hasta olduğunu sanmıyorum. Paylaşım için teşekkürler.
Bedri Tokul
Sen de aslını okumuşsun hemşehrim. Yayınlayanlar bir delinin gerçek mektubudur diyorlar. Öyle veya böyle önemli değil. Çok anlamlı bir mektup.
Bir delinin ağzından biz akıllı geçinenlere yol gösteriyor.
Hoş geldin,sefa geldin sayfama. Beni mutlu ettin.
NOT: Hemşehrimiz Ahmet Çıtak ameliyat oldu. Durumu iyiymiş.
Selam ve Saygıyla.
Afet İnce Kırat
Günaydın Can Dost. Gene çok güzel sağ olasın.
Benim diyen akıllının yazamayacağı müthiş bir mektup -ESER- bırakmış rahmetli.
Mekanı cennet olsun.
Belli ki her şeyin farkında.
Bir arkadaşım anlatmıştı. Bir meczupla konuşmuş. Onlar kolay kolay konuşmaz malum. "Herkes beni deli sanıyor, ama benim bildiklerimin hiçbirini bilmiyorlar" demiş.
Konya Mimarlıkta okurken Nalçacı'dan Alaattin'e Fuar'dan geçecek şekilde gidiyorduk 5-6 arkadaş. Vakit öğle-ikindi arası. Hava pırıl pırıl güneşli. 5-6 arkadaştan biri de rahmetli sınıf arkadaşım Osman Özyurt. Devlet Hastanesinin oralarda karşımıza bir meczup çıktı. Saç baş dağınık. Osman onu tanıyormuş, namı Pir Ali imiş. Pir Ali bizden 20 Lira istedi direkt. Hepimizin cebini toplasan belki 20 Lira çıkmaz.
"Biz öğrenciyiz, 20 Lira çok, bir kaç Lira verelim" dedik.
"Olmaz 20 Lira vereceksiniz" diyor, başka şey demiyor.
Sonuçta veremedik. Yürüdük.
Arkamızdan "İnşallah başınıza yağmur yağar..!" dedi.
100-150 metre ya gittik ya gitmedik bir yağmur yağdı, bir yağmur yağdı sanki kovadan boşalıyor.
Hep düşünürüm "Biz o parayı versek ne olurdu?" veya daha kötü beddua etseydi.
Bunu ben yaşadım ve hiç unutmam.
Bunun gibi ne ilginç hikayeler duyarız. Hepsi doğrudur.
..
Ne güzel paylaşımlarda bulunuyorsun sevgili Dost VAROL. Ben de deftere girdiğimde gözüm ilk senin yazılarını arıyor. İyi ki varsın..
Selamlar, saygılar..
Bedri Tokul
Biliyor ve çok mutlu oluyorum. Sen beni de, benim yazılarımı da seviyorsun.
Ben de seni çok seviyorum koca yürekli mimarım. Can dostum.
Selam, sevgi muhabbetle...
Günaydın Bedri Ağabey;
Gene bilge kaleminizi konuşturmuşsunuz. Ben şahsen bütün öykü ve yazılarınızı okurken mutlaka bir ders çıkarıyor ve mutlaka bilmediğim bir şeyi öğreniyorum.
Yazınızın girişindeki fıkra gülümsetti fakat öte yandan onu okudum ve şöyle bir ders de çıkardım.
Annem bana hep derdi ki; ona da kendi annesi dermiş (Allah rahmet eylesin, nur içinde uyusun), kızım sağ elinin verdiğinden sol elinin haberi olmasın. İyiliğin de, ibadetin de gizlisi makbuldür. Bu fıkradaki memur arkadaşlar da o mektup sahibine gönül ortaklığı ile kendi güçlerinin yettiğince bir yardımda bulunmuşlar. İsteseler mektuba yazabilirlerdi; Allah bizlere sana yardım etmemiz için fırsat verdi biz de şu şu şu isimlerdeki kişileriz ve bu parayı aramızda topladık senin için, diye. Ama yazmamışlar ve mektubu gönderen kişinin Allah'tan umut kesmesini istememişler bence. Bi kere bu kıssadan hisse için size çok teşekkür ediyorum.
İkincisi teşekkürüm; Bir Delinin Mektubu'nu okumamıza fırsat verdiğiniz için. Mektubun tamamını paylaşmadığınızı ifade etmişsiniz ama okuduğum kadarıyla bu mektubu yazan kişi bugün kendini akıllı ilan eden bir çok kişiden çok daha aklı başında ve çok daha hissiyatlı ve çok daha duyarlı bir insan. Kim bilir neler yaşadı da adının önüne deli sıfatı konuldu. Bi yerde okumuştum delilik aklın tamamen yok olması durumu değilmiş zaten. Delilik aklın tamamının sadece bir konu üzerine yoğunlaşması haliymiş. Bu bağlamda böyle dürüst, ahlaklı, vicdan sahibi, belli ki ilim irfan sahibi, duyarlı, hassas bir yüreği olan kişi kim bilir nelere maruz kaldı da akıl sağlığını yitirdi.
Ben bu mektubun tamamını okumak istiyorum, bana ulaştırabilirseniz çok sevinirim.
Tebrikler, güzel bir gün dileği ile saygı ve selamlar.
Hicran Aydın Akçakaya tarafından 10/3/2018 9:27:51 AM zamanında düzenlenmiştir.
Bedri Tokul
Neye yalan söyleyeyim.İlk mektuptan bahsederken sizin çıkardığınız ders hiç aklıma gelmemişti.
İkinci mektubu neden sadeleştirdim?
(Google'a BİR DELİNİN MEKTUBU yazarsanız bir çok orijinalı karşınıza çıkar)
Mektubun aslı tabii ki daha güzel. Daha anlamlı. Ancak; bilmediğimiz çok kavram var. Okuyanlar onların anlamlarını araştırırken yazıdan kopar kuşkusuyla ben araştırdım buldum . Mektupta bildiğimiz karşılıklarını kullandım. Tabii merak edenler googleden bulur okur.
Evet " Delilikle velilik bıçak sırtıdır" derler. Hele o resim aldı götürdü beni.
Çok etkilendim.
İlgine teşekkür ederim. Selam ve Saygıyla...