- 907 Okunma
- 4 Yorum
- 0 Beğeni
-EDEBİYATIMIZDA BİR İLK-
Edebiyat tarihimizde "Vatan Şairi" olarak anılan Namık Kemal’in tarihi roman türünde tek eseri olduğu gibi bizde türün ilk örneği olarak da anılmaktadır "Cezmi".
Eserin konusu 16’ıncı asrın sonlarına doğru Osmanlı/İran savaşları evresinde geçmektedir.
Başlarda bir romandan ziyade dönemin tarihi özelliklerine değinildiği görülmektedir. Yazar romana zemin teşkil edecek bilgileri sunmak ve okuru romana hazırlamak ister bir bakıma.
Bu bölümde Kanuni Sultan Süleyman’ın vefatını müteakip ünlü sadrazam Sokullu Mehmet Paşa’nın Yükselme Devrinin haşmetini başarıyla temsil ettiği hususu üzerinde durulmakta paşanın önemli hizmetleri kadar türlü nedenlerle sonuca kavuşmayan uzak görüşlülüğü ve buna dayalı olarak güttüğü hedeflerden de söz edilmektedir.
Bu arada Avrupa’da boş durmamakta ekonomik ve teknolojik hamleler yapmaktadır. Özellikle denizcilik ve gemi teknolojisi alanında haçlıların gösterdiği gelişmeler Preveze zaferi ile İnebahtı yenilgisi arasında yaşanan kırılma noktasını önümüze koymaktadır. Kuşkusuz İnebahtı o tarih itibarıyla salt bir yenilgidir. Gerçekte ise bir faciadır. Ne ki, bu açıklığı kapatan dirayetli duruşuyla Sokullu Mehmet Paşa olmaktadır. Dolayısıyla tarih bize ünlü sadrazamın bir ferdin değil bir devrin adı ve dolayısıyla başlı başına bir olgu olduğunu göstermektedir.
2’nci Selim babasına benzemese bile Sokullu’yu desteklemekte dolayısıyla devlet yönetiminde bir boşluk doğmamaktadır. Ne ki, 3’üncü Murat döneminde paşanın nispeten yaşlanması ve saraydaki hasımlarının etkinliği karşısında ibre merhum sadrazam ve devlet-i ali aleyhine değişmektedir. Ve maalesef bu durum giderek paşanın hayatına da mal olacaktır. Bu hazin olay tarihlerimizde yükselme devrinin nihayeti olarak ifade edilecek kadar önemlidir. Şüphesiz o gün için düşen bir takvim yaprağıdır bu. Ve hiç kuşkusuz anında başarı çıtasını düşürdüğü de söylenemez. Ancak yitip giden geleceğin inşası imkânıdır.
Yine Namık Kemal’in eserine dönersek dönemin Lala Mustafa Paşa, Özdemiroğlu Osman Paşa, Uluç Ali Reis gibi değerleri de vardır. Sözgelimi Özdemiroğlu paşa İran seferi sırasında yararlılık göstermektedir.
İşte tam da bu sefer esnasında roman kahramanı olarak Cezmi adlı yiğit, kahraman ve aynı zamanda şair bir genç sahne almaktadır. O kadar merttir ki Cezmi; nehirde boğulmak üzere olan bir Safevi askerini bin bir meşakkatle ölümden kurtarmaktadır.
Yanı sıra Kırım Hanlığına mensup Adil Giray ve kardeşi Gazi Giray’ın yiğit ve cengâver duruşları karşımızdadır. Bu ikili askerleriyle beraber Osmanlı Devletine destek olurlar. Ne ki, harbin bir evresinde İranlılara esir düşerler.
İran sarayında önemli isimler arasında, başta şah 2’inci İsmail, kız kardeşi Perihan, hanımı Begüm Şehriyar karşılamakta okuru. Şeytani bir figür olan Şehriyar’ın aksine Perihan çok güzel bir genç kız olduğu gibi yiğit, ahlaklı ve kuvvetli bir simadır. Hatta bir önceki şah Tahmasb’ın ölümünü müteakip kendi şah adayını dayatmak için saray etrafında toplananları gecenin bir vakti egzotik kıyafet ve görüntüsüyle de bezeli olmakla beraber yalın kılıç ve at sırtında faka bastıracaktır. Öyle ki, aşiret beyleri ve askerlerine at bindirmez kılıç kuşandırmaz adeta. Tek kelime sarf etmeden kalabalığın şaşkınlığından da faydalanmak suretiyle kılıcıyla çizdiği daire ve işaretlerle meydana hakim olmaktadır bir anda. Masalsı olanın destana dönüşümüne tanıklık eder çevrede toplananlar.
Bundan sonrası Şehriyar ve Perihan’ın Adil Giray’a karşı uyanan aşkları üzerinden yaptıkları planlar ve çekişmeleri etrafında şekillenir. Şehriyar’ın alakasını çekmeyen kardeş Gazi Giray ise ne yazık ki, kahkaha zindanına gönderilecektir.
İki saray kadınının sonları ise karakterlerine göre çerçevelenir. Bir saray ayaklanması sırasında askerler sinsi, entrikacı Şehriyar’ı paramparça ederken Perihan sevgilisi Adil Giray ile birlikte onca askerle vuruşarak şehadete erer. Bu durum karşısında duyduğu hüzünle karışık Cezmi bu iki güzide insanı aşklarına da yaraşır ve yakışır biçimde aynı mezara defnedecektir.
Acıklı ve trajik biten romanda yazar aşk, cesaret, yiğitlik, irade, dirayet, entrika, kader, atalet, adalet, cenk gibi türlü motiflere atıfta bulunmaktadır.
Sözün özü tarihimizin Osmanlı/İran savaşları ve münasebetleriyle örülü yüzünden kareler okuru beklemekte ve karşılamakta.
Roman tür olarak edebiyatımızda ilk olmasıyla birlikte bazı zaaflara sahip görülebilir. Dönem hakkında bilgilendirici girizgâhın yersiz bir şişkinlik meydana getirdiği de düşünülebilir. Bu bölüm kahramanlar ve roller kanalıyla romanın akışı dairesinde de verilemez miydi, değerlendirmeye muhtaç olmalı. Mektup ve şiir bölümleri yazarın kaleminin özellikle inceldiği bölümler olmakta. Şu kadar ki, konu ve anlatım bazında yer yer bir dağınıklık da göze çarpmaktadır.
Yine de akıcı, okuru içine çeken tatlar barındıran niteliği gözden uzak tutulamaz zannımca.
Son tahlilde tarihi roman türünün edebiyatımızda ilk örneği olarak saygıyla selamlanmayı hak eder kanımca...
L.T.
YORUMLAR
Çok çok uzun zaman önce okumuştum Cezmi'yi ama sizin analizinizden sonra tekrar okuma isteği oluştu. Şu anda ben de edebiyatımızın ilklerinden Araba Sevdası romanını okuyorum. Kitaplığımda yoktu yeni edindim.
Teşekkürler ve tebrikler edebiyatımıza böylesi ışık tutan değerli yazınız için.
Saygımla.
levent taner
katılım ve katkınız her dem önem ve değer arz eder
saygı ve selamlarımla...
İlk tarihi roman olan bir eserde aynı zamanda fazlası ile hayali ürünlerin bulunması da oldukça çelişkili. Dönemi içinde değerlendirmek gerekir ki kitabın hakkı verilebilsin. Aksi takdirde sert eleştirilerde bulunulabilecek bir eserdir.
Sırada ilk edebi roman olan İntibah olmalı fikrimce :)))
emek verilmiş yazınızı bizlerle buluşturduğunuz için teşekkür ederim.
Sevgilerimle...
levent taner
Cin gibi bakar profilden
Beden dili üzerinden mesajı verir bize
Güzel İzmir'in imbatı, meltemi misali arada karadan bazen de denizden eser
Katılım ve katkınızla şereflendim efendim
Saygı ve selamlarımla...
Ne güzel bir yazı idi okuduğum. Üstüne yorum yapmak ne haddime bu kadarkonuşturulduktan sonra entellektüel zeka...
Varlığınız kazançtır her daim
Saygılarımla
levent taner
Katılım ve katkınız dolayısıyla şükran duydum
Saygı ve selamlarımla...
o girizgâh sayesinde kitabı yarım bırakmak zorunda kalmıştım, hem dili o zamanki bana göre ağırdı, hasılı iyi oldu bu yazı.
Sağ olun
levent taner
Romandaki Perihan ile karakteriniz arasında bir mukayese mümkün
Tabi sofistike bir yaklaşım alırsanız saygı duyarım
Evet sanırım kafayı yemek üzereyim
Cisimleri çift gördüğüm bir an yine!
Tabi latife yapıyorum da
Katılım ve katkınız önemliydi
Saygı ve selamlarımla...
Filiz Şahin.
sağlıkla kalın