- 1507 Okunma
- 10 Yorum
- 2 Beğeni
ÖYKÜLERLE DEYİMLER
MÜNASEBEKSİZ MEHMET EFENDİ.
Bu deyimin öyküsünü anlatacağım. Ama bu gün başka bir münasebetsizden de bahsedeceğim.
Yani kendimden.
Önce deyimin gerçek öyküsüne dönelim. Olay II nci Mahmut döneminde geçiyor. Münasebetsiz Mehmet Efendi diye birisi ün salmış. Ünü Sultana kadar ulaşmış.
“Getirin bakalım şu Mehmet efendiyi ne menem bir adammış ben de göreyim”
Getiriyorlar.
Sultan onu almış faytonuna. Cağaloğlu yokuşunu çıkıyorlar. Mehmet Efendi yokuşun en dik yerinde bağırıyor faytoncuya:
“Durun durun…”
Araç fayton. Son model Mercedes değil ki. Önde eskortlar, yanlarda korumalar, peşinden gelen 10- 100 araç yok ki. Atların ayağı kayıyor. Zor durdurabiliyor, faytoncu faytonunu.
“Söyle.”Diyor sultan. Ne var Ne oldu?”
“Sultanım siz zurna çalmasını bilir misiniz?”
“Hayır bilmem”
“Ben de bilmem. Hatta seksen yaşında bir teyzem var. O da bilmez.”
Sultan dayanamıyor.
“İndirin şu münasebetsizi…
Sonrasın da ne mi olmuş Münasebetsize? Orası meçhul işte…
Gelelim Ben münasebetsize;
Burası bir Üniversite şehri. Birçok öğrenci; babası, annesi ihtiyaçları olan parayı gönderemeyecekleri için kendilerine iş ararlar. Üç kuruşa çalışırlar. Derslerinin olmadığı günlerde ne iş olursa yaparlar. Ben onları tedirgin acemi tavırlarından tanırım. Bir satış yapacakları zaman elleri dolaşır. Yüzleri kızarır.
Onlardan iki kız bilinen bir markanın çiğ köftesini satıyor. Takılmak geldi içimden:
“Siz çiğ köfte satıyorsunuz ama bir yanlışlık var”
Şaşırdılar. Telaşlandılar.
“ Ne gibi Amca? Bir yanlışlık mı yaptık?”
“Hayır. Siz de bir yanlışlık yok. Yanlışlık kuralda.”
Daha da telaşlandılar. Korku dolu gözlerle yüzüme bakıyorlar.
“Bu sattığınız ne?”
“Çiğ köfte.”
“Peki, tadı nasıl?
“Acı.”
“Sizin gibi iki tatlı kızın acı satması yakışıyor mu?
Güldüm. Onlar da rahatladılar. Güldüler. Yapılan iltifattan memnun oldular
Başka bir olay:
Mahallemizin muhtarı sempatik, güler yüzlü genç bir bayan.
Ne zaman muhtarlığın önünden geçsem uğrarım ona:
Muhtar benim kızımdır
Uğramadan geçemem
Kim aday olursa olsun
Başkasını seçemem
Derim. Güleriz.
Dur şu muhtar kızıma da bir takılayım dedim bir gün.
“Paris’e ne zaman yolculuk?”
“Ne Paris’i Komutanım?” (O bana hep Komutanım der. -Abi amca de- desem de, Komutanım demeye devam eder)
“Haberin yok mu”?
“Neyden?”
“Haa… Haberin olmaya bilir de. Türkiye’de en sempatik, en güler yüzlü, en güzel Muhtar seçimi yapıldı. Demek ki belediye senden habersiz, seni aday göstermiş. Sen birinci seçildin. Yakın da Türkiye’yi temsilen seni Paris’e götürecekler.”
Gülüştük.
Dostum olan bir tostçunun dükkanında oturuyorum. Öyle tatilinde erkek öğrenciler dükkana hücum ettiler.
Ama medeni çocuklar. Hemen sıraya geçtiler. Hemen hemen hepsinin arka ceplerinde akıllı telefon dediklerimizden var. Bir fıkradan esinlenerek; ünlü ve pahalı olan bir markayı söyledim:
"Bundan kim de var?"
Bir öğrenci:
"Ben de var amca"
"Peki şimdi tostunu alıp sandalyeye otururken -çat- diye bir ses duysan,inşallah kırılan belimdir der misin?"
"Her halde derim amca. Çünkü ben telefonumu çok seviyorum. Hem de bu telefonlar çok pahalı."
Bütün öğrencilerle kahkahalarla güldük.
Bunlara benzer daha birçok münasebetsizliklerim vardır benim.
Niyetim karşımdakileri masrafsız mutlu etmek…
Hani korkmuyorum değil de.
Bir gün iyi bir fırça, ya da iyi bir dayak yiyeceğim.
Olsun ona da katlanmak gerek…
YORUMLAR
Eski deyimleri yazmayı pek bilmesem de okumayı öğrenmeyi çok severim.
Evet saygı değer Bedri komutanımız çiğ köfteye takıldım ben ,yıllar önce İskenderun ilimize gitmiştik ,ailece ilk kez çiğ köfte yiyeceğim ,aile dostlarımız tertemiz mermer taşta çiğeti dövmeye başladılar güzelde ,çiğ ya et, o gece ben aç kalmıştım turşu ekmek yiyebildim sadece,masada çok kalabalık belli etmemeye çalıştım kimse fark etmeden eşimin tabağına tek tek aktardım. Hale yiyemiyorum çiğköfteyi ancak kızartıp..Deyimlerinizi okuyorum durumum malum yorum yazamıyorum ...Selam ve saygılarımla...
Bedri Tokul
Okunur, okunmaz önemli değil.
Önemli olan sağlık.
Değerli meslektaşıma şifalar, size de sabırlar diliyorum.
Selam ve Saygıyla...
Gülümsemek çok güzel ama gülümsetebilmek ayrı coşku veriyor insana.
Yabancılara gülümsemek bazen dara girdiğimde benim kurtarıcım: bazen durduk yere; iyi akşamlar vb. şeyler söyleyip insanların şaşkınlığı ertesi mutluluğuna tanık olmayı çok seviyorum.
İnsan sevgim baki ama artık sessiz seviyorum insanları.
İlahi aşka uzanan yolda, bir derviş gibi sessizce yaşarken, çektiğim acılarla büyüyorum ve olgunlaşıyorum yine de çocuk yanım hep saklı bazen sıkıntı yaşayıp aşağılanmalara maruz kalsam da...kimseyi kırma hakkım yok.
Var olun değerli ağabeyim.
Her daim saygımlasınız ve iyi ki varsınız.
Bedri Tokul
Yazılarındaki güzellik, felsefi derinlik bu yoruma da yansımış.
Senin tarafından yazılarımın beğenilmesi benim için özel bir gurur
kaynağı.
Teşekkür ediyor Selam ve saygılarımı gönderiyorum.
Zurnanın zırt dediği yerde o densizliği bazen hepimiz yapıyoruz Can Dost.
Sonra zurnada peşrev olmaz diyerek kıvırtamıyoruz da.
Mehmet efendi olayı güzeldi.
Yazmaya devam..
Selam ve saygılar Ustam..
Suat Zobu
Bedri Tokul
Ne zaman bir yazı yazsam gözüm seni arıyor.
Bırak yorum yapmayı bir nokta koysan mutluoluyorum.
Selamlar...Selamlar...Saygılar.
Suat Zobu
İnşallah hep geleceğim güzel paylaşımlarına yorum yapmaya..
EYVALLAH..
Münasebetsiz Mehmet Efendi'in hikayesi oldukça güzeldi ancak senin yaptıkların münasebetsizlik değil latife olmuş değerli abim. Yani senin anlattıklarında '' Dam üstünde saksağan vur beline kazmayı '' misali herhangi bir şey yok.
Ya sahi şu deyimi bir araştırsak nasıl olur. Öyle ya dam üstündeki saksağanın beline kazmayı niçin vuruyoruz ki?
Selam ve sevgilerimle.
Bedri Tokul
Onunla uğraşıyorum.
(EDEBİYAT DEFTERİ KULANMA GLAVUZU isimli yazımda mahlası da kayser Şose)
Bendeki kayıtlarda o deyim yok.
Fakat net'te var .
Hadi onu işle usta kaleminle de neşelenelim biraz.
Şimdi çok gerginim.
sami biberoğulları
Bir zamanlar hatırlarsan bana da Uyumsuz Penguen diye biri musallat olmuştu. Sonra uzun zaman ortalıkta görülmedi. Kayser Şose dediğin vatandaş benim yazdığım bir yazıya da yorum yaptı. Bana ''Dayı oğlu '' diye hitap etme şekli Uyumsuz Penguene benziyor. Ancak Uyumsuz Penguen daha kültürlü daha bilgi donanımlı biriydi. ( Şimdi yiğidi öldür hakkını yeme ) Bu o konuda bana oldukça zayıf geldi nedense. Yani aynı kişi olma ihtimali hem var hem yok. Uyumsuz penguen- huysuz Penguen, olur mu olur.
Allah yardımcın olsun eğer aynı kişiyse işin zor. Bayağı yapışkan bir tiptir.
Selam ve sevgilerimle.
sami biberoğulları
Yazına baktım, evet oymuş. Sen huysuz penguen yazınca şaşırmıştı. Uyumsuz Penguenmiş. Allah yardımcın olsun. Bir insana yapıştı mı kene gibi yapışır da )))))
Bedri Tokul
Sen mi sistem mi diye tekrar sorunca duramadım işte...Bittionunla tartışmamız. Site bizim sitemiz.
EVet..."Dam üstünde saksağan... "
O senin artık.Haberin olsun.
Can Hocam !
Bu sitenin saygınlığının devam etmesi için bir çoğumuza çok işler düşüyor.
Selamlarımla.
sami biberoğulları
Dam üstünde saksağan daha sonra...
Ve dediğin gibi : Site bizim sitemiz.
Komutanım keşke bütün münasebetsizler sizin gibi olsa. Siz insanları söylediklerinizle zıvanadan çıkarmamışsınız, aksine onları mutlu etmiş, yüzlerinde gülümsemeye vesile olmuşsunuz. Bence herkesin sizin yaptığınız türden münasebetsizliklere( siz öyle adlandırdığınız için diyorum aslında gönül okşayan hoş sözler ve şakalar yapmışsınız) aşırı ihtiyacı var bugünlerde. Çünkü insanlar gerçekten çok asık suratlı.
Gene hikayesini bilmediğim bir deyimdi. Okudum, öğrendim, eğlendim, gülümsedim.
Çok teşekkürler, tebrik ediyorum.
Saygı ve selamlar.
Bedri Tokul
Dur sana bir olay anlatayım da neşelen biraz;
Köylünün biri tarlada çalışıyor.
Yoldan geçen komşusu bağırıyor:
"Kolay gelsin. Kolay gelsin..."
"Arpa ekiyorum arpa."
"Yahu ben sana kolay gelsin diyorum sen ne diyorsun?"
"Bizim köyden Çıtakların Hasan'la ortak ortak..."
İyi geceler iyi kardeşim."
İnsanların yüzlerinde gülümsemeye vesile olmak güzeldir Bedri hocam. Bu bencillik duygusunun diğer güzel duyguların önüne geçmediğini gösterir. Başkalarını da düşünmek ve onların da mutlu olmasını istemektir.
Deyimin hikâyesinden çok yazıdaki bu bölüm daha çok hoşuma gitti benim. Sizin gibi yüreğinde insanlık taşıyan kişiler bu nedenden dolayı fırça ya da dayak da yeseler vazgeçmezler bu huylarından. Yazının en sonunda siz de belirtmişsiniz zaten bunu. Vazgeçmeyin de Bedri hocam dünyada kendinden başkalarını da düşünen insanlara çok ihtiyaç var.
Ne mutlu size ki yüzlerde öfke ya da üzüntüye değil tebessüme neden oluyorsunuz.
Selam ve saygımla
Bedri Tokul
insanları seviyorum.Konuşmayı seviyorum.
Kısaca sevmeyi seviyorum ben...
Teşekkrler Saygılar.
Ne mutlu size değerli dost.
Latife yaptığınızı anlayıp gülümsemeyle karşılık alıyorsunuz.İnsanları masrafsız mutlu etmek herkesin harcı değil.
Siz yazın bizler keyifle okuyalım..
Sevgi ve selamlarımla
Bedri Tokul
Hem de yazdığınız saatlerde...
Ama bazı nedenlerle bu saate bıraktım cevabı.
Çok teşekkür ederim.
Sevgiyle kalın...