- 364 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
SOKAĞIN SONUNDAKİ EV BÖLÜM 16
BÖLÜM-16
‘’ Kavaklara giderken dün sana bir hikâye anlatmıştım hatırlıyor musun?’’
Sinoplu,
‘’ Nasıl unuturum ki?
Hikâyeyi beş dakika da nasıl uydurdun anlamadım gitti.’’
Esma,
‘’ Hiç boşuna kafanı yorma bugün devamını anlatacağım.’’
Sinoplu,
‘’ Yani yalanlara devam öyle mi?’’
Esma,
‘’ İşte orada yanılıyorsun? Tamamı yaşanmış bir hikâye idi. Burada ufacık bir detay var. Yaşayan ben değildim. Dinleyeceksen anlatmaya başlıyorum.’’
Sinoplu’
‘’ Nasıl olsa anlatma desem de anlatacaksın?’’
Kırşehir’de, benim bir arkadaşım vardı. Çok samimiydik, yediğimiz içtiğimiz ayrı gitmezdi. Ağabeysinin isteği üzerine İstanbul’a gitti. Ağabeysinin yanında çalışmaya başladı. Yanlış hatırlamıyorsam iki binlerin başıydı. Ağabeyi ikinci el eşya alım satımı yapıyordu. Çalıştığı pasajda bir kitapçı ile tanıştı. Arkadaşlıkları ileri boyutlara kadar gitti. Sonra yeniden Kırşehir’e döndü. Fakat kitapçı ile olan arkadaşlıkları internet üzerinden devam etti. Birbirlerinden hiç kopmadılar.
Arkadaşım bir gün bir genç ile karşılaştı. İkisinin de ilk aşklarıydı. Çocuk Kıymet’i ailesinden istetti. Kıymet’in ailesi kabul etti. Arayı fazla uzatmadılar düğün telaşı başladı.
Kıymet, İstanbul’da tanıdığı kitapçıyı düğününe davet etti. Biz genç birini beklerken, karşımıza yaşlı bir adam çıktı. Daha enteresan olanı nişanlı olmasına rağmen adamla yazışmaya devam etti. Son zamanlarda kavga etmeye başlamışlardı. Kıymet’i tanımasaydım o adama âşık olduğuna inanırdım. Yazışmalarından bazılarını bana okuttuğunda şaşkınlıktan küçük dilimi yutuyordum. Dayanamadım, ‘’ Kızım sen bu adamı resmen seviyorsun. Bu yaptığın doğru bir şey değil.’’
Kıymet,
‘’ Bende biliyorum doğru olmadığını, ama geleneklere karşı gelemem.
Esma,
‘’ Bu adam bekâr mı?’’
Kıymet,
‘’ Hayır.’’
Esma,
‘’ Anlaşıldı.’’
Sinoplu,
‘’ Çok ilginç, sonra?’’
Esma,
‘’ Adamı tanıdıktan sonra, Kıymet’e hak verdim. Benimde böyle bir arkadaşım olmasını çok isterdim. Sohbetine doyum olmuyordu. Bir keresinde Kıymet adama telefonda ‘’ Akrabalarıma gideceğim bir kaç gün görüşemeyeceğiz diyerek nete girmiyor. Ailesini ikna ederek, İstanbul’a gidiyor. Aniden adamım karşısına çıkmış. Tabi adam Kıymeti karşısında görünce şok olmuş. Adam söz verdiği gibi düğüne geldi, ertesi günü İstanbul’un yolunu tuttu. İşte sana anlattığım hikâye de onun hikâyesi. Kırşehir’de bir İstanbullu.
Sinoplu,
‘’ Sonra?’’
Esma,
‘’ İstanbulluyu yolcu ederken bende Kıymetin yanındaydım. Sessizce ağladığına gözlerimle şahit oldum. Bir daha da arkadaşından haber alamadık.
Sinoplu,
‘’ Sende etrafına bir bak istersen belki senin de böyle bir arkadaşın vardır.’’
Esma,
‘’ Bilmem mi? Mutlaka vardır. O arkadaşımın adının baş harfi (S) olmasın? Bu sana bir şey anımsatıyor mu?’’
Bu sırada Halil Dayı’nın sesi duyuldu. ‘’ Hem ağzınız çalışsın hem de eliniz, yoksa karışmam.’’
Babam ertesi günü Aşevine hiç uğramadı. Öğleden sonra telefon ederek, işi olduğunu akşam dükkânı kapatarak eve gelmemi tembih etti.
Sinoplu,
‘’ Halil Dayı hiç böyle yapmazdı. Akşam mutlaka beni ara haberdar et.’’
Akşam eve gittiğimde babamın dükkâna niçin uğramadığını gayet iyi anladım. Bahçede üç tane koyuncuk kendi hallerinde otlanıp duruyorlardı.
Yemekten sonra bahçeye çıktık, babam’’ koyunlardan birini göstererek bunu rahmetli kocan ve çocukların için. Öte tarafta otlayanı senin için. Şu siyahlı olanını da Münevver Hanım için aldım. İnşallah hayırlısı olur. Dayanamadım yine ellerine sarıldım.’’ Allah senden razı olsun baba. Ne mutlu ki sizin gibi bir ailem var.’’
Halil Dayı,
‘’ Sus bakayım büyüklerin yanında küçüklere susmak düşer. Beni bu yaştan sonra ağlatmayın.’’
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.