- 594 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
HAYAT AĞACI
Dünyaya gelirken ağlayarak geliyoruz. Doğarken bu dünyaya nasıl alışacağız diye uğraşlar veriyoruz. Okuyoruz meslek sahibi oluyoruz. Askere gidiyoruz. Evleniyoruz, çocuklarımız torunlarımız oluyor mal mülk derken yaşlanıyoruz. Hakkın rahmetine kavuşuyoruz. Ama kimse ölmek istemiyor aklına bile getirmiyor. Ölüm akına gelince hüzünleniyor, ağlıyor, duygusallaşıyor. Aradan bir iki saat geçiyor yaşam mücadelesi devam ediyor, unutuyor. “Ölüm hak miras helal “ demiş atalarımız.
Yaşamımızda bizim için helal. Kendimize sağlığımıza önem vermeliyiz. Hayatta ölmeyecekmiş gibi mücadele edip ölecekmiş gibi ibadet etmeliyiz. Hem dünyaya hem de ahirete çalışmamız gerekiyor. Dünyaya bağlanmak, dünyayı sevmek, içindeki canlı cansız her şeyi sevmek ama bunların hepsi geçici. Dünya bir misafirhane bizlerde bu dünyanın misafirleriyiz. Dünya da 21. y.y. da yaşayan insanlar 100 sene sonra hiç biri dünyada hayatta olmayacak. Hepsi hakkın rahmetine kavuşacak.
İnsanlar doğarken hiçbir şeysiz geliyor dünyaya ölürken de hiçbir şeysiz gidiyor.” Malda yalan mülkte yalan birazda al sen oyalan.” Dünyada zamanımızı dolduruyoruz. Ama faydalı işler yaparak. Yani “Mal sahibi mülk sahibi hani bunun ilk sahibi.” Hayat insanlara verilmiş bir nimettir. Canımız sağlığımızı koruyalım. Dünyamızı sevgi, saygı ve inanç üzerine kuralım. Bu bir yaşam tarzıdır. Allah hepimize hidayet nasip etsin.
İnsanlar nasıl hasta oluyorsa değişik hastalıklara önemli önemsiz çaresiz hastalıklara yakalanıyorsa, sebebi nedir diye sormak lazım kendimize. Yanlış beslenme alışkanlığı sigara, içki, obezite, düzensiz yaşam, stres….vb. bu insan vücudunu dirençsiz düşürüp hastalıklara sebep oluyor. Onun içindir ki insanımıza ve eğitimine önem vermeliyiz. Aileden başlayarak sağlıklı yaşam için düzenli beslenme, spor, prensipli, şükürlü, sabırlı, inançlı bir yaşam tarzı alkol sigara tuz şeker yağ bunlardan uzak durmamız gerekiyor. Sebze ağırlıklı beslenme yaparak insan ömrü daha da uzayabilir.
Dünyamızda bir canlıdır. Denizler, ormanlar, içinde yaşayan canlılar dağlar, göller, hava, su, toprak, bitkiler. Bizler dünyamızı kirletirsek denizlerimizi, göllerimizi topraklarımızı ormanlarımızı yakarsak, ağaçlarımızı kesersek havamızı kirletirsek o zaman dünyamızda değişik hastalıklara yakalanır. Mevsimler değişir. Yağmurlar ya çok yağar, ya hiç yağmaz. Veya kar ya çok yağar yada hiç yağmaz. O zamanda felaketler olur. Küresel ısınma yada küresel soğuma olur ikiside felaketlere sebep olur. Hastalıklar başlar, canlılar ölür, ekolojik denge bozulur.
Yine dünyada yaşayanlar için dağlarımızı, ormanlarımızı şehirleşmeye açmak, korumamak, dünyayı sona doğru götüren adımlardır. Kasırgalar, depremler dünyanın sonunu hazırlayan nedenlerdir. Dünyamıza iyi bakarsak, dünyamızı korursak dünyada kendi kendini tedavi edecektir. Kendimize ve dünyamıza sahip çıkalım. Bunun için dünya ülkeleri bir araya geldi. Kyoto anlaşmasıyla bir adım atıldı. Fakat uygulamaya geçilmedi. Her ülke kendi vatanına sahip çıkarak kanunlar çıkartıp doğayı korumalıdır.
İşte bu yüzden doğaya ve çevreye sahip çıkan politikacılara ve partilere kulak verelim. Onlara sorular soralım. Türkiye iklim bakımından ve doğal güzellik bakımından dünyanın en güzel ülkelerinden bir tanesi. Ülkemize doğamıza insanımıza sahip çıkalım. Hoşçakalın…. RAFETTİN AYVACI
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.