- 3417 Okunma
- 10 Yorum
- 2 Beğeni
köylüleri niçin öldürmeliyiz ?
..çok düşündüm dostlar..önce aklımda nasıl tutamamışım diye
hayıflandım ki yıl 1994 benim gazete’den başımın kalkmadığı dönem..bulmacasına
kadar hasan pulur’un başyazar olduğu dönem sanırım..ahmet altan’ın ’atakürt’ yazısı
dolayısıyla gazeteden atıldığı vakitler olabilir ’okuyucu istemiyor’ diye bir bahane
uydurmuştu Milliyet gazetesi yönetimi..?! (düşünce özgürlüğü ki bu tersinden
benzeştirme-empati teşvikiydi bu makale) yaa faşist deyince kızıyorlar bu solcuyum
diyenler-aksine koro halinde sağcılara ve partilerine faşist diyenler bunlar :) ?..
..melih aşık demirbaşlarındandır gazete’nin..konumuz ve benim belleğimden silinmiş
kafama takılan da bu mesele ! şimdi alıntıladığım Şükrü Erbaş’ın şiiri o yıl (1994)
bir bölümü yayınlanıyor M.Aşık’ın ’açık pencere’ köşesinde..ve kıyamet kopuyor !
imzasız tehdit mektupları alıyor-önce suç duyurusunda bulunuyor tabii..fakat sonuç
çıkmamış..üzerine yürümeye kalkmış ’köylüler’ söyleşilerinde../.Şair ; aslında diyor-
benim tercümemdir biraz bozuldu kısaldı sözler fakat anlam aynıdır- ’’köylüleri niçin
öldürmeliyiz’’ şiiri kasabadan kent’e bir düzeysizliğin yozlaşmanın yaşanması
gerçekliğine- bir tepkiydi’’ diyor..’’yaptığım..sevdiklerim için dertlenmemdi-şiir’de
yargılanan ise töre gelenek feodalizm di’’
Şükrü Erbaş bunları diyor-fakat yukarıda ahmet altan örneğini-kıyas karşılaştırma
yapılsın diye bilerek verdim-(aynı gazete çünkü)
..ve siz karar veriniz şiir Şair’in savunduğu gibi mi yoksa baştan ayağa fecaat mi..?
köylüleri niçin öldürmeliyiz ?
çünkü onlar ağırkanlı adamlardır.
değişen bir dünyaya karşı
kerpiç duvarlar gibi katı
çakır dikenleri gibi susuz
kayıtsızca direnerek yaşarlar.
aptal, kaba ve kurnazdırlar.
inanarak ve kolayca yalan söylerler.
paraları olsa da
yoksul görünmek gibi bir hünerleri vardır.
herşeyi hafife alır ve herkese söverler.
yağmuru, rüzgarı ve güneşi
birgün olsun ekinleri akıllarına gelmeden
düşünemezler...
ve birbirlerinin sınırlarını sürerek
topraklarını
büyütmeye çalışırlar.
köylüleri niçin öldürmeliyiz?
çünkü onlar karılarını döverler
seslerinin tonu yumuşak değildir
dışarıda ezildikçe içeride zulüm kesilirler.
gazete okumaz ve haksızlığa
ancak kendileri uğrarsa karşı çıkarlar.
karşılığı olmadan kimseye yardım etmezler.
adım başı pınar olsa da köylerinde
temiz giyinmez ve her zaman
bir karış sakalla gezerler.
çocuklarını iyi yetiştirmezler
evlerinde kitap, müzik ve resim yoktur.
birgün olsun dişlerini fırçalamaz
ve şapkalarını ancak yatarken çıkarırlar.
köylüleri niçin öldürmeliyiz?
çünkü onlar yanlış partilere oy verirler
kendilerinden olanlarla alay edip
tuhaf bir şekilde başkalarına inanırlar.
devlet; tapu dairesi, banka borcu ve hastanedir
devletten korkar ve en çok ona hile yaparlar.
yiğittirler askerde subay dövecek kadar
ama bir memur karşısında -bu da tuhaftır-
ezim ezim ezilirler.
enflasyon denince buğday ve gübre fiyatlarını bilirler.
onbir ay gökyüzünden bereket beklerler,
dindardırlar ahret korkusu içinde
ama bir kadının topuklarından
memelerini görecek kadar bıçkındırlar
harmanı kaldırdıktan sonra yılda bir kez
şehre giderler!...
köylüleri niçin öldürmeliyiz?
çünkü onlar köpekleri boğuşunca kavga ederler
birbirlerinin evlerine ancak
ölümlerde ve düğünlerde giderler.
şarkı söylemekten ve kederlenmekten utanırlar
gülmek ayıp eğlenmek zayıflıktır
ancak rakı içtiklerinde duygulanır ve ağlarlar.
binlerce yılın kabuğu altında
yürekleri bir gaz lambası kadar kalmıştır.
aldanmak korkusu içinde
sürekli birbirlerini aldatırlar.
bir yere birlikte gitmeleri gerekirse
karılarından en az on adım önde yürürler
ve bir erkeklik işareti olarak
onları herkesin ortasında azarlarlar.
köylüleri niçin öldürmeliyiz?
çünkü onlar otobüslerde ayakkabılarını çıkarırlar
ayak ve ağız kokuları içinde kurulup koltuklara
herkesi bunalta bunalta, yüksek perdeden
kızlarının talihsizliğini ve hayırsız oğullarını anlatır,
yoksulluktan kıvrandıkları halde, şükür içinde
bunun, tanrının bir lütfu olduğuna inanırlar.
ve önemsiz bir şeyden söz eder gibi, her fırsatta
gizli bir övünçle, uzak şehirdeki
zengin akrabalarından sözederler.
kibardırlar lokantada yemek yemeyi bilecek kadar
ama sokağa çıkar çıkmaz hünküre hünküre
yollara tükürürler...
ve sonra şaşarak temizliğine ve düzenine
şehirde yaşamanın iyiliğinden konuşurlar.
köylüleri niçin öldürmeliyiz?
çünkü onlar ilk akışamdan uyurlar.
yarı gecelerde yıldızlara bakarak
başka dünyaları düşünmek gibi tutkuları yoktur.
gökyüzünü, baharda yağmur yağarsa
ve yaz güneşlerini, ekinlerini yeşertirse severler.
hayal güçleri kıttır ve hiçbir yeniliğe
-bu, verimi yüksek bir tohum bile olsa-
sonuçlarını görmeden inanmazlar.
dünyanın gelişimine katkıları yoktur.
mülk düşkünüdürler amansız derecede
bir ülkenin geleceği
küçücük topraklarının ipoteği altındadır
ve bir kaya parçası gibi dururlar su geçirmeden,
zamanın derin ırmakları önünde...
köylüleri söyleyin nasıl
nasıl kurtaralim?
..
YORUMLAR
Filiz Hanım size veya bir başka hanımefendi'ye yanlış yapmış isem içten özür dilemesini iyi bilirim çünkü 'anadilim istanbul türkçesidir' bu espriyi (63 yaşında olduğuma göre hesap ediniz) annemin anneannesi de burada Şehremini'de (ist.) doğduğu için yaptım..sur dibine yakındır ikâmetgâhımız..ve o yüzden 'bizansın torunu kale çocuğuyum' derim-sizinle ancak bu tür yerli oluşumla konuşabileceğimi anladım..devlet (sizin için maalesef) el değiştirmiştir ve inanın anlamadım açarsanız sevinirim ''YCHP Kemal Başkan'' nedir ? size aileme kadar anlattım sizin de izahatınız olursa bu konuda çok sevinirim ..
sevgilerimle saygılar sunuyorum bir liboş olarak ...
Filiz Şahin.
Popülizmden nefret ederim size de vazgeçmenizi tavsiye ederim.
Ayrıca size küfüretmeyene de küfretmeyin, daha ağırını yersiniz altında da kalkamazsınız...
çetin örnek
çetin örnek
dersim,aşırı sağcı göçmen karşıtı mıdır ?
..afedersiniz cahil aklımla sordum işte..çünkü başından beridir kemal başkan 'suriyeli'ler evine dönsün' öyle miydi ? yoksa ''suriye'li istemiyoruz biz esad'ı çok seviyoruz gönderin esad'a göçmenleri hâl etsin..mi diyordu ?
..avrupa'lı solcu-sosyalistler utanmıştı.. sizin başkanın yeni ismini ilân ediyorum (macar ırkçı-faşist) Urban Kemal beğendiniz mi ?
Şair eleştirel bir yaklaşımla köylülüğü incelemiş, onların yaşam biçimi, duygu ve düşüncelerindeki olumsuz gördüklerini ağır denecek bir dille irdelemiştir. Şiir yıl 1994 de yayınlanmış, yazılış tarihi ile ilgili her hangi bir bilgi yok. Bu günkü bakış açısı ile bakarsak yanılırız gibi geliyor. O günkü yazılış tarihi ile ilgili sosyo ekonomik kültür bakış açısına bakmamız gerektiğini düşünüyorum.
Elbette köylüler emeği, çabası ile milletin efendisidir. Lakin traktörün bile sayılı olduğu yıllarda ekmeğini taştan çıkaran karın tokluğuna hayatını sürdüren, hem de susuz topraklarda yaşayan insanlardan istenilen düzeyde incelik bekleyemezsin.
Bana göre şairin son mısrası;
köylüleri söyleyin nasıl
nasıl kurtaralim?
Sözü ile bu olumsuzluklardan rahatsız olduğunu, eleştirilmesi gerektiğini söylerken son cümlesinde kendisine de bir misyon yükleyerek sorumlu hissediyor ve arayışa gidiyor. Nasıl kurtaralım diyor.
Bence iyi tarafından bakmak gerekir. Yaşadığı dönemin insanları yüzde oran olarak büyük çoğunluğu köylü ve köylerde yaşayan olarak düşük gelirli bir ülkede aslında genelleştirirsek bir anlamda ülkeyi nasıl bu geri kalmışlıktan kurtarırız demek istemiştir.
Saygılarımla.
çetin örnek
dolayısıyla teşekkürlerimi sunuyorum.. saygılar selamlar...
Merhaba hocam
-KÖY/KÖYLÜ/KÖYLÜLÜK DERKEN EDEBİYATIMIZDA BİR DÖNÜŞÜMÜN ARKA PLANI- başlığıyla bu sayfada da paylaştığım naçizane yazımın bir bölümünde Şükrü Erbaş'ın arz ettiğiniz şiiri üzerine değerlendirmede bulunuyorum kendimce
Kanımca konunun özü köy, köylü, köylülük kavramlarını birbirinden ayırmakta
Evet naçizane yazımda şöyle ifade etmişim ilgili şiirle ilgili izlenimimi:
Yine günümüz şairlerinden Şükrü Erbaş’ın “Köylüleri Niçin Öldürmeliyiz” başlıklı şiiri de bize enstrüman sağlayabilir. Final bölümünde yer verdiği; “köylüleri, söyleyin nasıl nasıl kurtaralım?” dizesi, şiirin başlığının düz okunmasındaki olumsuzluğun aksine bir hiciv olduğunu bize duyurabilir hiç şüphesiz. Öyle ise şiir köylüye nefret duyan değil köylülüğü, zihniyeti eleştiren bir yapılanmaya sahip olmaktadır. Sözgelimi, “Yağmuru, rüzgârı ve güneşi, Bir gün olsun ekinleri akıllarına gelmeden, Düşünemezler...” dizesi dikkat çekicidir. Şair burada köylünün kaçınılmaz olarak köylülüğün kıskacına düştüğü manasını da önümüze koymaktadır. Öyle ya ekip biçmek onun ekmek kapısı, mesleği ve yaşam alanı ise yağmuru, rüzgârı, güneşi nasıl bir eğitimli kentli insan gibi lirik ve romantik boyutta düşünsün ki? Zamansız bir yağmur tüm mahsulü mahvedecektir. O yağmur da mı “Tenni tenni tennenni tenenen” edasıyla tatlı bir ninni uyandırsın köylü de? Kirazlar çürürken nasıl da tıpırdıyordu bahar yağmuru mu desin insanım?
Benzeri bir mısra grubu “Yarı gecelerde yıldızlara bakarak, Başka dünyaları düşünmek gibi tutkuları yoktur. Gökyüzünü, baharda yağmur yağarsa, Ve yaz güneşleri ekinlerini yetirirse severler.” şeklinde karşılar bizi. Burada da köylünün doğayı; ekmeği, mesleği, geçimi dairesinde algılayıp, karşılamasının hatta yerine göre sığ bir duygulanımın tuzağına düşmesinin kaçınılmazlığı o kadar açıktır ki. Öyle ise bu hususlar köylünün bir kabahati olmayacaktır. Anlaşılan o ki, kırsalda eğitim, sosyo kültürel ve teknolojik gelişme seviyesi üzerinde durmaktan öte bir köy görünmemektedir bizlere.
“Hayal güçleri kıttır ve hiçbir yeniliğe -Bu verimi yüksek bir tohum bile olsa- Sonuçlarını görmeden inanmazlar.” dizesi de; köylüde üretim döngüsü hakkında yüzyılların öğrettiği deneyimi akla getirecektir. İklime göbeğinden bağlı yaşam şartlarının denilene, bilimsel yargılara değil de; yaşamın pratiğine kolaycılıkla karışık teslim olunacağını bize hatırlatmaktadır. Tamamen sosyo ekonomik yapılanmanın dayanılmaz ağırlığı köylünün zihnine çöreklenmektedir hani.
Şair “Dünyanın gelişimine bir katkıları yoktur.” nitelendirmesinde ise acımasızlığın doruklarına tırmanıyor olabilir mi? Evet, “köylü yurdun efendisidir” özdeyişi, köylünün ağzına çalınan bir parmak bal misali nesiller boyu kırsala dönük sömürüyü kamufle edecektir. Ne ki, dünyanın hemen tamamında bir kır soyluluk gerçeği bizleri karşılamaz mı? Kentsel insan yeryüzüne gökten zenbille mi iner? Ve dahi hemen tüm gıdamızın altyapısı köyün doğal ortamı ve köylünün emeği, alın teri değil midir?
Peki, ünlü şairimizin haklı vurgulamaları da yok mudur? “Çünkü onlar karılarını döverler, Seslerinin tonu yumuşak değildir, Dışarda ezildikçe içerde zulüm kesilirler.” Ya da “Bir yere birlikte gitmeleri gerekirse, Karılarından en az on adım önde yürürler, Ve bir erkeklik işareti olarak, Onları herkesin ortasında döverler.” dizelerinde eğitimsizlikle bezenen gerçeklik bizleri benliğimizin derinliğinden yakalamaz mı? Yahut “Yoksulluktan kıvrandıkları halde, şükür içinde, Bunun, Tanrının bir lütfu olduğuna inanırlar.” söyleyişi de inancın safiyeti ve samimiyetinin ağalık düzeni ve popülist siyaset dairesinde nasıl istismara uğradığı gerçeğinin izdüşümlerini bize vermez mi ki?
Şiir aslında önemli bölümünde haklı vurgulamalara sahip olmaktadır. Sorguladığım dizeleri hiçe saydığım anlaşılmamalı. Ancak köylünün bireysel varlığının belki de hiçbir şekilde negatif bir duruşa sahip olmayacağı durumlar olup; önemli ölçüde çağların yüklediği ekonomik, politik ve toplumsal olumsuzlukları önümüze koymaktadır.
Diğer yandan şiirin hemen tümünün bizde ki kentli aydın garabetinin yükselttiği bet seslilikle okuyucuyu başbaşa bıraktığını da düşünmeden edemiyorum. Sevgili Şükrü Erbaş açıktır ki, köylülüğü sorguluyorum, hicvediyorum, son tahlilde onların iyiliği için canııım! Derken gerçekte şuur altındaki entelvari olumsuzluklarla bizleri karşı karşıya da bırakıyor inceden inceye.
Nihayet hocam
Yüreğinize, emeğinize, kaleminize, kelamınıza bereket
Saygı ve selamlarımla...
çetin örnek
..benim,şiirle ilgili ânlık bakış açım olsun sonrasında yapılan yorumlara göre fikirsel detaylandırmalırım da atıl kalmıştır ; bu aydınlatıcı çokça bilgilendirici (yorum adına- adeta tez gibiydi) yazınız için demeliyim..sonsuz teşekkürler saygılar sunuyorum..selamlarımla...
Yazınızı ve ekindeki şiiri okuyunca bir toplumun kendi değerlerini ne denli alaşağı ettiğini gördüm dersem yalan söylemem. oysa ben köylü tiplemesi yerine şiirde bahsi geçen olumsuzlukları her dem hemde bunu marifet gibi sayan şehir magandalarına gönderme yapmış olsaydı daha mantıklı olurdu. İlkel toplumlardan beri kent yaşamı hep cazibe merkezleri halinde sunulmuş insanlara ama ne yazık ki kentli köyü özler köylü kenti. şairin şiirsel bakış açısına söyleyecek sözüm yok onun bakış açısıdır. Ancak kendini solcu olarak niteleyenler daha çok sevdiklerini ve benimsediklerini iddia ettikleri gazi Mustafa Kemal ATATÜRK'ün "köylü milletin efendisidir" sözü biraz yaban kalmış. Köylü üretmekle uğraşırken kentli hunharca onun emeğini sömürmekte. bu konu çok sular götürür de neyse ben burada keseyim..
yazar kıyaslaması ise tam bir fecaat.....
çetin örnek
teşekkür ederim saygılarımla Aşık Firgatli-Erdal ebem-
selamlar
..cidden sizin sağlığınız yerinde mi ? benden yaşça da büyüksünüz sanırım benim babam da faşistti ben de faşistim anam da faşist :) yani keşke bal-bal diyerek ağzımız tatlansa..sizin tatlandı mı ? neden zayıflık gösteriyorsunuz --haklı telaşı yakışmaz (Y) chp ye yeni cumhuriyet i duydunuz mu google a girin fetöcülerden -saf kemalistlere (m.kırıkkanat ırkçı faşist gibi) geçti vakfın başına da alev coşkun ..siz iyi tanırsınız m.balbay ı falan hani ağzını açmadan konuşur nereden çıktığı belli değildir sesinin (estğ) ben demiyorum..32 yıl sonra kovulmuştu gazeteden ve sus olmuştu zaten hiç açılmayan dudakları zamklanmıştı halk tv de...asıl mesele sizin çok çağdaş bir hanımefendi olmanız elbette yeni miydi ? chp li gibi elitist tepeden bakışınız bakın bakalım daha ne kadar bakacaksınız kuş bakışı ki ben sizin tepetaklak düştüğünüzü duymuştum kafa üzeri..:) gerçekten boşa geçen zaman adıma bir endişeli modern cumhuriyet teyze'si için değmez di..çünkü ne öğretilmişse o..çaresizliği yaşarlar ölüden tanrı yaratır tapınırlar ..kâbe arabın olsun çankaya bize yeter'' bunu da google dan buldum..
ayrıca çıkınız sokağa şimdi değil 10 yıl öncesini düşünerek-ya döverler adamı şükrü erbaş diye sorsan ? türkiye özeti istanbul da ? Ya hu çetin altan'ın oğullarını ki ahmet geçmiştir mehmet i..siz cahil kesinlikle değilsiniz kör-tutucu--pavlov kuramı hadi fazla ağır olmasın geri aldım sözlerimi...bir anektod google yoktu o dönemler çetin altan Üstat olumlu heyecan verici bir uyarı
yapıyordu valla tarihi hatırlamıyorum keçiören belediyesi başında bir çocuk var dikkat edin ilerde de iyi işler yapacak bu çok çalışkan birisi demişti mhp li miydı o dönem anap ta mı cidden bilemiyorum o isim İ Melih Gökçek'ti..gugildan bulamazsın..sevgiler...:))
Şair, bu şiirde, 'bir insan türü'ne yönelttiği eleştiriyi 'köylü' ile somutlamış...
Yani o öyle bir türdür ki, köylülük ortaya çıkmadan önce de vardı, köylülük tamamen ortadan kalkınca da var olacak...
Çünkü bu şiirde köylülerin nitelikleri olarak sıralanan özelliklerin evrenselliği apaçık görülmektedir...
S. Demirel'in şaire mektubunun (O yıllardan haberim vardı) özeti de bu anlayışın ifadesidir denebilir...
Öyle ise bu şiirin hak ettiği ilginin sürdürülmesi bağlamında size şahsen teşekkürler...
Saygılarımla.
çetin örnek
Şükrü Erbaş ve Ahmet Altan'ı mı kıyasladın
gerçekten mi
bütün birikimin bu mu
buna mı yetebildin
"bir kadın memesine vatanı satarım" diyebilen tetikçi meta ile bir şairi nasıl kıyasladın ?
asıl fecaat sizsiniz, yazık.
unutmayın taşıma suyla değirmen dönmez
Filiz Şahin. tarafından 9/11/2018 4:45:28 PM zamanında düzenlenmiştir.
çetin örnek
Filiz Şahin.
HAKKIMDA BİR BİLGİNİZ YOK AMA BOL BOL FİKRİNİZ VAR Kİ BU SİZİ ÇOK YANLIŞ YERLERE GÖTÜRÜR
ben sana bölücü diyor muyum demiyorum
ama cahil demekten hiç imtina etmem
son kez seni ikaz ediyorum
faşist ne demek biliyor musun da bana faşist diyorsun ?
ben şimdi kalkıp sana "faşist sensin babandır " desem ortaya çıkıp bana küfür etti" diye feryat edeceksin
bay üye önce karşınızdakine hitap ettiğiniz kavramları öğrenin
konunun siyasi partiyle ilgisi yok ki ne diye siyasi parti soktun araya bilmem ama siz onu da bimiyorsun O PARTİNİN ADI YCHP
Kemal başkana sor söylesin nedenini!
ahmet altan ile şükrü erbaşı karşılaştıramazsın
şairi şairle karşılaştır kıyasla
google'den bilgi edinilmez , bunun içinde zahmete gir kitap oku.
taşıma suyla değirmen dönmez
Filiz Şahin.
çünkü
yarım bileni eğitmekten çoook daha kolaydır hiç bilmeyeni eğitmek.
şükrü erbaş şiirin kilometre taşıdır,
senin altan dediğin adam paranın tetikçisidir, belli ücreti vardır işte bunun için köylüleri öldürmeliyiz.
şairin bedeli olmaz şairle metayı kıyaslayan yarı cahiller olmasın diye köylüler öldürülür diyor o şiirinde anlayabildin mi?
köylü değildir asıl hedef o şiiride
ZİHNİYETİ ÖLDÜRMEKTEN BAHSEDER ŞAİR BUNU ANLADIN MI ÇOK BİLİYORSUN YA ENTEL LİBOŞ.
bu kibir değil bu bilmediğine ahkam kestiğin için patlattığın öfkem.
Ayıp ya kaleminde uç dahi temin edemeyeceğiniz şairi karaladığınız dahi farkında değilsiniz. Az had bilin
Filiz Şahin.
Fetöcülerle Pkk'lılar birbirlerini heryerde bulur ve destekler
hakikaten çok haklıymış.
sen bana faşist derken sorun yok ben sana misal verirken feryad figan vah vah canııım sevsinler senin kulaktan dolma ulemalığını. Kavgada yumruk aranmaz efendi bu yazıyı yazan gelecek tepkileri peşinen kabul eder.
Ne kendine yorum yazıp milleti çağırıyorsun.
Filiz Şahin.
tanımadığınız birine faşist demek ağır küfürdür.
Ya öğrenin ya da susun lütfen.