ölçerek yaşamak
En zayıf noktasından vurduğumuz ne varsa hesap sormalı bizden.
Gözünden vurulmuş vahşi bir hayvan gibi belki, acı içinde kıvranarak en hassas noktamızdan vuran her şeye öfkeliyiz.
Öfkeyle, nefretle, aşkla, pişmanlıkla hatırladığımız o anların hepsinde zayıf noktamızdı bizi ele veren.
Kesip atmalıydık bu noktaları. Bir çift gözden vurulduğumuz için kör olmaktan fazlasını yaşayıp yok olabiliyorsak, kesip atabilmeliydik göz bebeklerimizi ve bununla birlikte bütün dünyamızı.
Ya yaşamalıydık; en güçlü, en cesur halimizle, en meydan okurcasına ya da yok etmeliydik bizi eksilten, bizi yaralı bırakıp sızlatan her ne ise...
Fedakarlığın sınırlarını aşmadan, iyiliğin hakkını veren insanların kalplerine dokunarak, fazlasını esirgeyerek yaşamalıydık,
Fazlasını eksiltemediğimiz için belki, böyle dönüyordu dünya böyle ağır, böyle ihtiyar, böyle yükünden usanmış. Herkesin dünyası kendine dönüyordu da anlayamıyorduk, bu beli bükülen yaşamımızı.
Duygularımızın esiri olmayı bırakıp, duygularımızı esir etmeliydik bizi mutlu eden her şeye.
Eteğimizdeki taşları döküp yeniden tutunmayı bilmeliydik.
Ve de en zayıf noktasından vurduğumuz ne varsa hesap sormalıydı bizden, bizde bizi vurmuş olanlardan.
Kapanan kapıların ardında oturmak daha kolaydı çünkü; açık bir kapıdan daha az umut, daha az beklenti vardı. Kapanmış hesapların üzerine düşünmekte kolaydı. Yorulmadan, yıpranmadan sükun içinde bir düşünce, kapanmış göz kapakları da buna benzerdi uyurken de kolay olurdu ölürken de, bakışlarımızın ele verme ihtimalini yok ederek korkusuzca karanlığa bakardık kapalıyken göz kapaklarımız.
Kapatmalı ne varsa açık kalan, yarım kalan, eksik kalan.. ne varsa…
MİNE BULUT
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.