- 501 Okunma
- 2 Yorum
- 0 Beğeni
ukde
merhaba
..edebiyat defteri’nde bir dostum ! ’sen içinde sulhu (barış) sağlamamışsın’ sözü
ukde olarak kaldı beynimde..
..evet kavgalıydım kavgalıyım kendimle ülkemle insanlarla..tasvip etmesemde y.güney’in
eşi fatoş’un anlatımıydı ’yılmaz bir sebepten kızardı bana..ve kapıya camlara yumruk
atardı öfkesi geçene kadar’..
..fakat benim yumruklarım kendime içime..ve sonuçları size travmatik depresyon olarak
geri dönüyor kaçınılmaz olarak ve siz pro-agresif bir hayvana dönüşüyorsunuz panik-
ataklarda..tüm vücut bloke oluyor korkular tehditinde ölümü yaşıyorsunuz her saniye..
hastane psikiyatr değl ki çare..mezara kadar sürecek bir çile bu..mustarip olanlar
mutlaka vardır..her birinin ayrı dır sorunsalı ve fakat tanı verilen ilaçlar aynı ?!
..minicik empatiler aklınıza çökmüş sisleri çözer dağıtabilir ki zordur empati
kurmak..duygusuyla kişinin yerine kendini koymak..
’kırmızı tramvay’ şiiri tamamen yaşanmış öyküdür..
..doğu’da bir köy değildi doğduğum yer istanbul’da surlara yakın tek odalı bir
gecekondu..inanırsınız sanırım ? tavanda kertenkelerin sinek avını izlerdik iki
ablamla..hayattalar üçümüz’ünde yaşları 60’ın üzerinde..
(büyüdüğüm yer itibarıyla ’bizansın torunu kale çocuğuyum’ derim espriyle)
..’bu adam duygu sömürüsü yapıyor yaa’ diyen olabilir bana da biraz ağlak geldi fakat
yapacak bi şey yok :) herşey yaşanmış birebir-canlı
..27 mayıs 1960 hemen geliyorum ; ..peder osmanlı doğumlu (1916) akşamcı bir
bey namazdı (ekseriyetimiz öyleydi MSP’den önce adına kültürel müslümanlık diyorduk)
yaşam öyküsünü atlayarak DP nin Fatih İlçe delegesi olduğunu söyleyeyim okuma-yazması
vardı eski türkçeyle birlikte..rakam (öğrenmiştim) ve harfleri öğretmeye kalkmıştı bana da
fakat başarılı olamadı..
..kutuplaşma-kutuplaştık-kutuplaştırdılar ..?
..6.7 eylül olaylarını duymuşsunuzdur yaşayanlarından..gayri-müslim azınlıklara
yapılan psikolojik işkence ve zulümleri ve de mal gasplarını taşınmazıyla..
hatırlatayım azınlıkların oyları DP’ye dir..provokatör hürriyet gazetesi manşetinden
’ata’nın selanik’teki evine bomba’ deyince..var olan kışkırtmalar ve birikimlerle
(1942 varlık-nazi-vergisi-ki gayri-müslim azınlık mağduriyetidir ) halk galeyana
getirilmiş kiliseler evler dükkanlar yağma talan edilmiştir..
bizimkiler saklamışlar rum komşularını-evlerini savunmuşlar diğer türk komşularıyla..!
CHP ve DP resmen düşmandırlar hem de kanlı..köyler kahveler mahalleler ayrılmıştır
dost-düşman diye..kim yaptıysa bu (kutuplaşmayı) ?
ihtilâl!sırası ve sonrasında -cadı avını- bilir misiniz ?
şimdi dahi mahkeme celbi geldiğinde evimize bir heyecan bir telaş basar yüreğe değil mi
?..
..ve çocuksunuz 5-6 yaşında yakınlarınızı hapse atmış askerler lider’ini asmışlar
anam-babam ağlıyor zaten fukaralar-(vesikayla (100 dirhem) ekmek alıyormuş anam şeker
de yok -çayla kuru üzüm- milli şef ismet paşa zamanı)-
..soruyorum bu hikayelerle büyümüş ve bir kısmını da yaşamış bir çocuk olarak ne
hissedersiniz -anti-militarist olmak ve Chp ye (devlet’e) kinlenmekten başka..
’yoo ben çocukken de çok olgundum en azından bu güne taşımazdım duygularımı’
demeyiniz lütfen..
..ben de gidip cph parti merkezlerini taşlamıyorum canım evet yöneticilerinin yanlış
sözlerine fazlaca tepki veriyorum ama o kadar kusur kadı kızında da olur...
sevgiler
not: yazı’yı düzensiz çala-kalem buldum özrümdür duygular maalesef kolay yazılmıyorlar..
benim için tek güzel yanı tarihe kayıt düşülecek olması..teşekkürler edebiyat defterine bu imkân için..
YORUMLAR
Mesele aslında toplumun ve toplumun birer parçası olan ebeveynlerimizin, daha anne karnındayken başlatıp, özellikle altı yaşımıza kadar farkına varmadan bize enjekte ettikleri alışkanlıklar. İçlerinde pozitifleri olsa da çoğunlukla negatif düşünce, duygu, söylem ve davranış alışkanlıkları bunlar. Ve zamanla bilinçaltımızda inanç kalıplarına dönüştüler, bizi kontrol etmeye başladılar. Kararlarımızı farkına bile varmadan bunlar doğrultusunda veriyoruz yahut veremiyoruz. Versek bile çoğunlukla uygulama sahasına dökemiyoruz.
Zihnimizde düşünceler oluşuyor ve bunlar gitgide alışkanlık niteliği kazanıyor; duygularımızı, konuştuklarımızı ve davranışlarımızı şekillendiriyor. Sonrasında bunlar da alışkanlık niteliği kazanıp başa dönüyor ve düşüncelerimiz duygu, söylem ve davranışlarımıza göre kalıplaşmaya başlıyor. Tam bir kısır döngü.
Bu döngü pozitif doğrultuda oluşmuşsa sorun yok. Sorun yaşıyor olmamızın temel nedeni döngünün negatif şeyler üzerine kurulmuş olması. Nedeni ise en başta ebeveynlerimizin negatif kişilik özellikleri. Ebeveyn korumasından kurtulup toplum içinde rol oynamaya başlamamızla birlikte toplumun negatif kişilik özellikleri de sürece dahil oluyor.
Ben otuz iki yaşındayım. Yirmibeş yaşımdan itibaren iş yaşamımda, aile hayatımda ve arkadaş ortamımda yaşadığım sorunların farkına varmaya başladım. Öncesinde yaşadıklarımdan dolayı genellikle insanları suçlama eğilimi gösterirdim. Hep onları değiştirmeye çalışırdım. Bunu hiçbir zaman başaramadım. Bir süre sonra fark ettim ki insanların bana yönelik davranışlarının temelinde ben yatıyorum ve onlar davranışlarını benim mevcut kişiliğime göre belirliyorlar. Demek ki kendimi değiştirmem lazım, dedim ve araştırmaya başladım.
Birden eleştiri okları içime döndü. Acımasızca eleştirdim kendimi. Hergün biraz daha nefret ettim kendimden. Nefretim anksiyetemi, anksiyetem depresyonumu doğurdu. Ki zaten anksiyete ve depresyon çocukluğumdan beri var olan fakat, ben dahil kimsenin fark edemediği rahatsızlıklardı. İçine girdiğim tek taraflı eleştiri süreci daha da katmerleştirdi diyebilirim.
Sorgulama süreci araştırma kaabiliyetimi artırdı tabi bir yandan. Psikolojiye ilgim arttı ve kişisel gelişim kitapları okumaya başladım. Birçok eser okudum ve meselenin kişiliğini değiştirmek olduğunu anladım. Evet zihnimde kalıplaşmış alışkanlıklarım vardı ve bunları değiştirmeliydim. İşe söylemlerimi değiştirerek başladım. Negatif kelimeleri mümkün olduğunca lügatimden çıkardım. Ve bunun çok faydasını gördüm. Zihnimde pozitif bir düşünme yapısı oluşmaya başladı kısmen. Müptelası olduğum ve beni daim korku, pişmanlık ve kaygıya sevk eden, sürekli düşünme illetindense ancak eyleme geçerek kurtulabileceğimin bilincine vardım. Tabir yerinde ise az düşünce, az laf ama çok icraat.
Çok şükür artık daha iyiyim. Özgüvenim, kendime verdiğim değer arttı ve hem kendimle, hem çevremle iletişimimim kolaylaştı, sonuç vermeye başladı.
Ben yazınızın ilk paragrafına yönelik yazdım bunları. Zira ilgimi çekti. Devamının da ilk parağrafla olan ilgisinin farkındayım.
Saygılarımı sunuyorum. Selametle.
çetin örnek
Her kuşku ve nefretin altı mutlaka doludur...
Şans ve şansızlık yan yana..
Mustafa Kemal Atatürk şansımızdı...
Erken gidişi de şanssızlığımız..
Kendiniz, ülkemiz ve yarınımızla barışık olmanızı dilerim.
çetin örnek
..normal görünmeyebilir sözlerim .. herşeyi canlı olarak telakki ederim doğallığının içinde taşlar kayalar yaşıyorlardır.. aslında diyorum kendimi çok sevmekten mi oluyor bunlar en çok sevdiğim hayan sırtlandır belgeseller daha çok sevmemi sağladı anaerkil yapıları dirençleri dayanışma ve aile birliği müthiştir ki o fiziklerine göre dünyanın en güçlü çenesine sahiptır diğeri ise taipen yılanıdır özelliği güzelliği ama başta kesinlikle insanlardan uzakta yaşamaya özen göstermesidir..
..sevmediğim müzik türü yoktur hepsini dinlerim ruhum istiyor ben değil
:) yazmıştım bi arkadaşa yanıt olarak Mezzo kanalını izlediğimi klasikçiyimdir genelde bi ara cazz blues a takmıştım new age favorimdir Enya ile başka bir âleme geçerim ki herkese tavsiye ederim Loorina mc kenneth e ayıp olmasın o vakit selfie yoktu resim çekindik denirdi istiklal e gelmişti :)) trt müziği açmadan olur mu biz gibi orta yaşı geçmişler için..
mevuun sadeti ..yalnızca siyasetle kavgalıyım başta dünya siyaseti erişebildiğim kadarıyla ..kendimle kavgam; hep bir şey eksik kalıyor demokrat olmaya çalışıyorum fakat kimseler de bir çaba yok tam aksi kavramlar uluorta bilmeden kullanılıyor yani 'adam kadın' kendisinin ne ? olduğunu bilmiyor..sözlerinin kendisini bağladığın bilmiyor..yani kavga kendimle değil gerçekte.. insanlar öylesi kavga ediyorlar ki birbirleriyle insan insana düşman..türk türke zenofobik davranıyor varın gerisini siz düşün..selamlar..
ZEYBEK HOCA
Hani "sohbete bahane" denir ya çay, kahve için...,
Ben onlardan daha etkili olmuşum farkına varmadan....
Çok mutlu oldum kendinizi anlatmanızdan...
Saygı, selam benden size...