- 651 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
ZER-ZEVAT PAZARI İÇİNDE
İnsanlar karınca gibi;bir o yana bir bu yana gezinip duruyor..Ortalık zer-zavat demek geçti içimden ’zevat ’ne demek diye düşündüm;zatlar-şahıslar-kimseler dedi sözlük..Sonra da üzüm-buğday gibi şeylerin kabuğu demesi beni daha da düşündürdü.Sözcük Osmanlıca idi..Birisi bir arkadaşına ne çakıldayıp duruyorsun yürü dedi.Çakal eriği gibi çakıldayıp durma ,dediğini de duymuştum.
Sanki çakırkanatla,çakırpençe arkadaş olmuş gibi diye düşündüm..Cangır,cangır cangırdayan bu iki insan önümdeki girizgaha yadımlayarak girmişlerdi. Diğer yanda bir başkası hacamat boynuzu gibi duruyordu.Eskiden bir yerlerinden kan alırken kullanılan boynuza hacamat boynuzu denirmiş.Ötesi,berisi derken;haçan ne zaman diyerek onlar da yadımlayarak uzaklaşmıştı..
Önüme çolpa bir kadın gelip durmuştu.Cıpır insanların cıpırdaşmasına bakıp bakıp,yüzüne bir hüzün çöküyor gibi bir hali vardı.Yol kenarlarındaki çövenlere basa basa gitti..Serazat bir şekilde oracıkta kala kalmış gibi etrafımdan geçip giden zer-zevatlara baka kalmış;aklım ikinci anlama takılıp kalmıştı.üzüm, buğday gibi şeylerin kabuğuna..Not:yadımlamak;enerji çıkarmak/yanmak/çıpır;yoksul/serarzat:başıboş-özgür/çolpa:bir ayağı sakat-yürürken sol ayağını atan/cıpır:geçim darlığı çeken-yoksul
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.