- 1428 Okunma
- 5 Yorum
- 1 Beğeni
ALGI YÖNETİMİ
‘’Algı yönetimi ‘’ilk kez Amerikan savunma departmanı tarafından uygulanmış sistematik bir yönlendirme ve yönetme biçimidir.
Emperyalist yapılar askeri güç kullanarak işkal edemedikleri ya da bir nedenle işkal etmek istemedikleri ülkeleri ve toplumları kendi çıkarları doğrultusun da yönetmek ve istedikleri noktaya çekebilmek için, o toplumun içerisine sızmış ajanları ve gönüllü işbirlikçileri üzerin den o ülke siyasetini kontrolleri altına almaya çalışırlar.
Başka bir ifadeyle ‘’algı operasyonu’’ üzerinden, özellikle basın yayın kuruluşlarındaki işbirlikçileri aracılığıyla o ülkenin ekonomik veya siyasal gerçeklerini yalan, iftira, inkar vs gibi izlenimleri oluşturarak algısal bir yönetim biçimi ile reel gerçekleri ters yüz edip (iç çatışma veya ekonomik kriz çıkarma şeklinde) kamuoyunu istedikleri yöne doğru yönlendirmeye çalışırlar.
Dünyanın pek az ülkesi kuruluş tarihi itibariyle ve zamana yayılmış bir şekilde başta terör olmak üzere emperyalist güçlerin ve onların ülke içindeki işbirlikçilerinin kurguladığı siyasi ve ekonomik krizlerle karşılaşmıştır.
Ve yine dünyanın pek az ülkesi, özellikle de son beş yılın da, gezi olaylarından, darbe girişimine, iç savaş organizasyonu olan hendek olaylarına ve teröre karşı düzenlenen sınır ötesi askeri harekâta kadar olağan üstü olayları birbiri ardına yaşayıp hem ülke bütünlüğünü koruyup hem de ekonomisini geliştirmeye çalışıp ayakta durabilmiştir. Dünya üzerinde bunu başarabilmiş nadir ülkelerden biri hiç kuşkusuz Türkiyedir.Belki de tek ülkedir.
Anadolu topraklarını yurt edinen büyük Selçuklu Türk devletinden, dünyaya hükmetmiş Osmanlı Türk devletine, onun da devamı olan Türkiye Cumhuriyeti devletine kadar. Ülkenin ve Devletin içine nüfus etmiş ve nesiller değişse de zihniyet olarak hep aynı kalmayı başarmış bozguncu ve hain ruhlu kesimler mevcudiyetlerini bu gün de korumaktadırlar. Görünen o ki ve ne yazık ki, daha uzun yıllarda koruyacaklardır. Çünkü bu yapılar Siyasetten, bürokrasiye, basın yayın kuruluşlarından iş dünyasına kadar ülkedeki sivil ya da resmi tüm toplumsal örgütlenmelerin içerisinde varlığını sürdürebilen emperyalist güçlerin maaşlı lejyonerleridr.
Bu işbirlikçilerin bir kısmı emperyalist güçlerden gizli ya da açık maaş alan, sosyal statü sahibi (çıkarcı ve paralı askerleri) lejyonerler olduğu gibi bir kısmı da lejyonerlerin güdümünde olan beyni yıkanmış milli değerlerini yitirip kültürel asimilasyona uğramış sıradan ve her hangi bir statüsü olmayan şuursuz işbirlikçileridir.
Sonuçta emperyalist güçler ve onların ülke içindeki gönüllü işbirlikçileri, uzun yıllardır kendilerinin organize ettiği ve açıkça siyasi ve lojistik destek verdikleri terör örgütleri ile ülkede iç savaş çıkartıp, devleti bölüp parçalamayı hedefleyip bunu başaramasalar da! Haklarını teslim etmek gerekir ki, uyguladıkları algı yönetimi ile ülke insanın öz güven duygusunu örseleyip değişime ve gelişime kapalı toplum yapısını uzun yılar içerisinde başarıyla oluşturmuşlardır.
Bu sayede istedikleri olmuş ülke insanı akıl dışı bir tavırla kendi tarihini inkar etmiş adeta çıldırmışcasına kendi ceddine atasına küfredip iftira atar veya atılan iftiraları sıkı sıkıya savunur olmuştur.
Böylece toplumun,mukayese yeteneğini kaybettirip demokrasi kültürünü geliştirmeyeceği koşulları oluşturulup on yıllarca askeri vesayete dayalı statükocu bir anlayışa takılıp kalması sağlanmıştır. Doğal olarak da algı yönetimi ile ülke insanı değişime ve gelişime kapalı hale getirildiğinden üretkenliğini de kaybetmiştir. Dolayısıyla da ülke fason üretimden öteye geçip ağır sanayisini geliştirememiş ve ülke sürekli siyasi ve ekonomik krizlerle yerinde saymış durmuştur.
Bilinen tarihiyle on bin yıllık kültürel geçmişi, iki bin iki yüz yıllık devlet geleneği, bin yılı aşkın imparatorluk tecrübesi olan Türkiye cumhuriyeti ve yüce Türk milleti. Siyasi tarihi iki yüz üç yüz seneyi geçmeyen Malezya, Singapur, Tayvan, Kore, Brezilya, vs gibi yüz yıl önce adı sanı duyulmamış ülkelerin ve milletlerin ekonomik ve demokratik seviyesinin ve gelişmişlik düzeyinin üç dört katı gerisinde kalmış olduğunu ve nerede yanlış yapılmış ya da başka bir ifadeyle algı yönetimi ile nasıl yanlış yapmaya yönlendirilmiş olduğunu da düşünmek gerekir.
Serhat BİNGÖL. 28.08.2018
YORUMLAR
Sevgili Serhat.
Sen de haklısın o da... Hatta komik gelecek ama ben de haklıyım ))))
Meselenin özü aslında şu:
Sen, ben, biz, siz ve onlar... Hepimiz bu ülkeyi seviyoruz. Anlaşamadığımız nokta ise sen gözlerini, ben dudaklarını, o saçlarını seviyor ve sonra dönüp birbirimize '' Gözünü seveceksin gözünü'' '' olmaz kardeşim, dudakları varken gözü sevilir mi?'' ''Lan ikiniz de halt etmişsiniz. Saçlarını sevin ki sevdiğiniz anlaşılsın'' Diyoruz.
Kimimiz de bu ülkeyi ayı gibi seviyoruz. Hani şu sahibinin alnına konan sineği kovalamak için yerden taşı alıp sahibinin alnına yapıştıran ayı var ya. Tam olarak öyle işte. Ülkeyi seviyoruz. hem de çok seviyoruz lakin sevgimiz öldürüyor bu ülkeyi.
Kim bu ayı gibi seven peki? Sana göre o, ona göre sen, bana göre onlar, onlara göre ben...
Velhasılıkelam bu mesele pek girift. İçinden çıkılacak gibi değil.
Selam ve sevgilerimle.
Serhat BİNGÖL
Yorumunuza ve ilginize çok teşekkür ederim.
Saygı ve sevgilerimle.
Bu işbirlikçilerin bir kısmı emperyalist güçlerden gizli ya da açık maaş alan, sosyal statü sahibi (çıkarcı ve paralı askerleri) lejyonerler olduğu gibi bir kısmı da lejyonerlerin güdümünde olan beyni yıkanmış milli değerlerini yitirip kültürel asimilasyona uğramış sıradan ve her hangi bir statüsü olmayan şuursuz işbirlikçileridir.
işte daha ne desin sevgili yazar
açık, açık demiş
haa kumda oynayın kıçınıza çöp batmasın, velakin dedğim gibi TAM BAĞIMSIZLIK mücadelesi devam ederken olmıyacak mı hiç kıl tüy sinek
illahaki
:)
selametle kalınız değerli dostum
Den(iz)
Sevgilerimle...
Serhat BİNGÖL
Yorumunuza ilginize çok teşekkür ederim.
Saygı ve sevgilerimle.
AFFINIZA SIĞINARAK ŞU ÜSTTEKİ ÜYENİN YORUM YAZDIĞI YERDE OLMAK İSTEMİYORUM,
O NEDENLE DE YORUMUMU SİLİYORUM. KUSURA BAKMAYIN LÜTFEN.
Filiz Şahin. tarafından 8/28/2018 1:33:17 PM zamanında düzenlenmiştir.
Serhat BİNGÖL
Yinede ilginize ve yorumunuza çok teşekkür ederim.
Saygı ve sevgilerimle.
ÖNCE MÜTHİŞ BİR ÖNGÖRÜYÜ İÇEREN ATATÜRK'ÜN GENÇLİĞE HİTABESİNİ BİR OKU
SONRA KENDİ YAZDIKLARINI BİR OKU, DAHA SONRA DA HİTABENİN ALTINDA BENİM YAZDIKLARIMI OKU... NET KONUŞACAĞIM.
Ey Türk Gençliği!
Birinci vazifen, Türk istiklâlini, Türk Cumhuriyetini, ilelebet, muhafaza ve müdafaa etmektir.
Mevcudiyetinin ve istikbalinin yegâne temeli budur. Bu temel, senin, en kıymetli hazinendir. İstikbalde dahi, seni bu hazineden mahrum etmek isteyecek, dahilî ve haricî bedhahların olacaktır. Bir gün, İstiklâl ve Cumhuriyeti müdafaa mecburiyetine düşersen, vazifeye atılmak için, içinde bulunacağın vaziyetin imkân ve şerâitini düşünmeyeceksin! Bu imkân ve şerâit, çok nâmüsait bir mahiyette tezahür edebilir. İstiklâl ve Cumhuriyetine kastedecek düşmanlar, bütün dünyada emsali görülmemiş bir galibiyetin mümessili olabilirler. Cebren ve hile ile aziz vatanın, bütün kaleleri zaptedilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş olabilir. Bütün bu şerâitten daha elîm ve daha vahim olmak üzere, memleketin dahilinde, iktidara sahip olanlar gaflet ve dalâlet ve hattâ hıyanet içinde bulunabilirler. Hattâ bu iktidar sahipleri şahsî menfaatlerini, müstevlilerin siyasi emelleriyle tevhit edebilirler. Millet, fakr ü zaruret içinde harap ve bîtap düşmüş olabilir.
Ey Türk istikbalinin evlâdı! İşte, bu ahval ve şerâit içinde dahi, vazifen; Türk İstiklâl ve Cumhuriyetini kurtarmaktır! Muhtaç olduğun kudret, damarlarındaki asil kanda mevcuttur!
Mustafa Kemal Atatürk
20 Ekim 1927
Serhat bey, sizin hain olarak nitelendirdiğiniz kesimle sizin yaptıklartınızı karşılaştıralım. Size göre hain katagorisinde kaldığım için size gerekli cevabı vereyim. Yalnız sorularıma da net cevap istiyorum. Bazıları çok bilindik şeyler olmasına rağmen, hep cevaplamaktan kaçıp alakasız şeylerle konuyu dağıttınız. Bu sefer dediğim gibi net cevaplar istiyorum.
1. Açılım adı altında PKK ile işbirliği yapanlar, daha sonra 700 den fazla insanın ölümüne neden olacak hendekler kazılırken valilere müdahale etmeyin diyenler ve hatta bizzat bunu itiraf edenler, bayrağımız indirilirken askere polise müdahale etmeyin diyenler, Habur'da göbek ata ata teröristleri karşılayıp, çadırlarda kurulan uyduruk mahkemelerde bu azılı katilleri sözde yargılayıp salanlar, bunlar olurken "Habur'da iyi şeyler oluyor" diyenler, Apo'yu kuş sütüyle besleyenler, onun hatırına pembe oda yasası çıkartanlar vatan kurtaran aslanlar oluyor, ama onları uyaranlar hain, işbirlikçi öyle mi ? Cevap istiyorum.
2. Fetoş denen şerefsizle ilgili sizi uyaranları o zaman hain ilan etmiştiniz. Mesela beni de sürümsürüm süründürdünüz ! Zaman paçavrasını çalıştığı binaya sokmayan ben, bizzat iktidar tarafından en kötü yerlere sürüldüm. Pek çok kişi yalanla, iftirayla makamlarından edilip yerine fetoş piçinin embesil,, hain, şerefsiz adamları yerleştirildi. Daha kötüsü Ergenekon ve Balyoz adı altında dünyanın en şerefsiz davranışı olan iftiralarla, kendi gömdükleri silahları çıkartarak, PKK'lılardan oluşan sahte tanıklarla Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin şerefli subaylarını Silivri'ye doldurdunuz. Yerlerine de bizzat senin reisinin imzasıyla liyakat sistemi katledilerek, daha sonra 15 Temmuz'un sorumlusu olacak subayları yada diğer ünvanları or. çocukları olan bu Amerkan köpeklerini atadınız. Ve en kötüsü, bir ülkenin namusunun, şerefisinin ve en kutsal sırlarının bulunduğu Kozmik Oda'yı Arınç'a suikast yapılacak şeklinde g.ttn uydurma bir bahaneyle İsrail ve Amerikan ajanlarına altın tepside sundunuz. Kozmik Oda'da isimleri olan 9 yüze yakın ajanımızın deşifre edilerek öldürülmelerine neden oldunuz. Bu vatana ihanettir !
Bizzat reisin "gel bu hasret bitsin" diye höykürüyıordu. Gökçek fetoşu överken salyaları kamera merceklerine kadar sıçrıyordu. Hükumet sözcüsü "Devleti fetocular ele geçirmiş, buna kargalar güler" diye dalgasını geçiyordu. 15 Temmuz oalyları patladığında, çaycı, gazozcu, simitçi ve nerede ne kadar gariban varsa içeri tıktınız. Günahsız insanları işinden ekmeğinden ettiniz. Şaml Tayyar sizin adamınız. Ne dedi ? Üst düzey fetocular para karşılığı serbest bırakıldı dedi. Atatürk Düşmanı meclis başkanınızın fetöcü damadının işletmelerine kayyum atadınız. Atanan kayyum kimdi ? Diğer damadı ! Bundan yaklaşık bir ay önce İYİ Parti meclise , bu işin garibanlarla, memurla, işçiyle sınırlı kalmaması ve Feto terör örgütünün siyasi üyelerinin ve siyasi bağlantılarının araştırılmasına yönelik verdiği önegeyi utanmadan sıkılmadan reddettiniz. Bu süreçler yaşanırken sizi bu tehlikeye karşı uyaranlar şimdi fetöcü ve işbirlikçi öyle mi ? Siz sütten çıkmış AK kaşık ! Söylediklerimde yanlış yada yalan var mı ? Cevap istiyorum...
3. Ülkenin varını yoğunu sattıktan sonra üretim yapacak bir tane fabrika kurdunuz mu ? Bir tane diyorum bak, iki tane desem imkansız olduğunu sen de biliyorsun. Üretim yapmayan ülkeler üretimini yapamadıkları ürünleri dışarıdan almak zorunda mıdır ? Evet ! Peki bu para birimi nedir ? Elbette Dolar ! Peki üretim yapmadan, satmadan doları neyle alacaksın ? Bu ülke batmaya mahkumdu ve batıyor ! Sizin yüzünüzden. Algıymış ! Ne algısı be ? Babalar gibi yağmalanan hazine yüzünden. Üretime yönelik tek bir yatırım yapılmaması yüzünden. Beton aşkı yüzünden. Yerli ve yabancı yatırımcıları korkutarak kaçırmanız yüzünden. Algıymış ! Yerim ben o algıyı. Dünyanın en iyi ekonomistlerinden Ali Babacan'ı neden harcadınız ? Ya Mehmet Şimşek'i ? Onlar reisinizi uyardı. Bu ülke batışa doğru hızla gidiyor dedi. Ve de ipleri çekildi. Yerine kim geldi ? Damat ! Kabile ülkesi mi burası ? Güçlü ülkeler direnir. Öyle bir günde dolar 7 TL ye çıkımaz. Adam göstere göstere %40 devalüasyon yaptı yahu... Bile bile... Ona buna b.k atmaya gerek yok. Ben neredeyse bir senedir burada yazıyorum batıyoruz diye... Benim yarattığım algıdan mı oldu diyorsun ? Bırakın bu cahil muhabbetlerini. Çaylanmadan kekleniyorsunuz...
Yazacak o kadar şey var ki, hangisini yazayım.
Hain görmek istiyorsanız ya birbirinize yada en yakın aynaya bakın.
Lütfen biraz utanmayı deneyin. İnanın zor değil...
Serhat BİNGÖL
Neyse yinede olabildiğince kısa cevap vermeye çalışacağım zaten yoğun bir çalışma günün ardından ancak eve geldim ve çok yorgunum.
Mustafa Kemal Atatürk’ün gençliğe hitabını gayet iyi bilirim. Ve her zaman olduğu gibi şimdi de başım gözüm üstüne. Fakat Atamızın o hitabında ki, gençliğe olan uyarısı nesnel şartlar gereği bu günden çok iki bin iki öncesi için daha isabetli düşen tespitlerdir diye düşünüyorum.
Hocam iki bin iki öncesi bu ülke de kişi başına düşen milli gelir(dünyanın en fakir on altı ülkesi arasına girdiğimiz) iki bin üç yüz dolar değil de, kırk bin dolardı da şimdi mi on bin dolara geriledi? Ya da ülkemiz iki bin iki öncesi tam bağımsız bir ülkeydi de bu gün mü bağımsızlığını yitirdi? İki bin iki öncesi terör yoktu (aman terör sıfırlanmıştı falan türünden bir şey söyleme de milleti üstümüze güldürmeyelim) her şey güllük gülistanlıktı da bu gün mü ülkemiz de terör var ve ülke terörle mücadele ediyor? İki bin iki öncesi ekonomik krizler yaşanmamış dolar bir gecede yüz de yedi yüz fırlamamıştı da örneğin(meşhur kara Çarşamba olayı) ve ülke yetmiş sente muhtaç halde değildi de bu gün mü ekonomi kötü dolar yükseldi? Faili meçhul cinayetleri, siyasi krizleri, yolsuzlukları, hırsızlıkları, ülkenin, içi boşaltılan bankalarını, hayali ihracatlarla milletin parasının talan edilmesini, darbelerle demokrasinin ırzına geçilmesini, vsesaire vesaire gibi olumsuzlukları, yorum uzamasın diye detaylandırmıyorum. Ülke resmen beka sorunu yaşıyordu.
Yani kısacası hocam öyle şeyler yazıyor çiziyorsun ki, sanki iki bin iki öncesi hepimizin bir eli yağda bir eli balda hepimizin altında son model otomobiller, yatlar, katlar vardı ve ultura lüks bir hayat yaşıyorduk da şimdi geçim sıkıntısı yaşıyormuşuz gibi garip garip yazılar ve yorumla yapıyorsun. Sanki siz o dönemler de bu ülkede yaşamı yormuşsunuz gibi takılıyorsunuz. Yok, öyle bir şey hocam geçmiş bu günden daha kötüydü ne kendimizi nede başkasını kandırmayalım.
1.Barış sürecini destekleyen biri olarak. Evet, açılım adı altında bir sürü saçmalıklar yaşandı yer den göğe haklısın. Ancak ona da takılıp kalma lütfen sonuçta tüm zamanlar dahil terörle mücadelede hiç bu kadar mesafe alınmamıştı.
2. fetö’ye dönük söylediklerin de haklılık payın olsa da söylediklerinin bir kısmı tartışılır. Sonuçta o dönem itibariyle ben de adamları İslam’a ve Türklüğe hizmet eden bir yapının parçası sanıyordum. Nihayetin de öyle olmadığını acı tecrübeyle öğrenmiş olduk. Ancak şu gerçeği de kabul etmen gerekir ki, her türlü eleştiri yaptığın Sayın Erdoğan'ın dik durması olmasaydı. Belki de bizler de hayatta olmayıp bu yazışmayı gerçekleştiremiyor olabilirdik.
3.Ekonomik boyutuyla ilgili eleştirilerine hiç ama hiç katılmıyorum. bu nedenle üzerinde boş yere tartışmaya gerek yok.
Şu algı yönetimi ile ilgili söylediklerimi daha ilk gençlik çağlarım da ve siyasal nedenlerle tuğla kalınlığındaki siyasi kitaplardan edindiğim bilgilerle söylüyorum. Siz her ne kadar yemişim algı yönetimini deseniz de sonuçta bunlar reel gerçeklerdir. Özetle bizler o zamanlar siyasi görüşümüz gereği Amerikan emperyalizmi başta olmak üzer emperyalizme karşı siyasal mücadele verirken ve tam bağımsız Türkiye ideallerini savunurken ve bunun bedelini ailece hayatımızın allak bullak olması pahasına çok ağır öderken. Bu günkü iktidar yanlıları ve siz ülkücüler bizlere komünistler Moskova’ya deyip Amerika’ya ve Amerikanın ülke içindeki çıkarlarına toz kondurmuyor dunuz.
Şimdi bizlerden hızlı anti Amerikancı olmuşsunuz. O dönem bizlerde kendimizi paraladık Amerika dost ve müttefik değil diye ama bizleri dinlemediniz şimdi bizde kalkıp size söylemiştik dememizin bir anlamı var mı?
Önemli olan doğu yolu er ya da geç bulmaktır.
Yorumunuza ve ilginize çok teşekkür ederim.
Saygı ve sevgilerimle.
mirim
2002 den önce bu ülke zengindi. Her şeyi yerinde duruyordu. O zaman satıp savmayı düşünselerdi şimdiki gibi uyduruk, şişirilmiş GSMH gerçek olurdu. Ayrıca Kişi Başına düşen Milli Gelir’den sana düşen payı alıyor musun ? Milletin bi tarafına koyan Mehmet Cengiz’in serveti de hesaplanıyor ama sen bundan ne kadar pay alıyorsun ? Saray da zenginliğimizden sayılıyor ! Sen o üfürükleri bırak da asgari ücretle o zaman ne kadar et alıyordun, ne kadar altın alıyordun ona bak. Dolar 2002 yılında 1,200 TL idi. Sayenizde 7 TL yi gördü. Benzin 2000 yılında 0,59 TL idi ve 50 TL ye 85 litre benzin alıyordun. Bugün ise 50 TL ye 8 litre zor alıyorsun. On katı pahalanmış. Ve bunun %65 i vergi ! Millet acından geberiyor. Haa o zaman Amerika diye bir ülke yoktu ! Öyle dosttuk ki anlatamam !
Atatürk sizi işaret ediyordu sizi. “memleketin dahilinde, iktidara sahip olanlar gaflet ve dalâlet ve hattâ hıyanet içinde bulunabilirler. Hattâ bu iktidar sahipleri şahsî menfaatlerini, müstevlilerin siyasi emelleriyle tevhit edebilirler. Millet, fakr ü zaruret içinde harap ve bîtap düşmüş olabilir.” Dediği sizlersiniz. Türk kelimesini ısrarla ağzına almak istemeyenler için söyledi bunu. Malazgirt’te Türklerin zaferini, Türk kelimesini ağzına almadan ananları işaret ediyordu.
Verdiğin cevaplar saçma sapan. Yanlışlar olabilir falan filan ne demek. Giden canlar da falan filan mı ? Ne fidanlar kırıldı, ne anaların yüreği yandı bu saçma sapan girişim yüzünden. Biz size demedik mi hıyanet içindesiniz, bu ülkenin canın aokuyorsunuz diye. Benim paylaşımlarım daha duruyor istiyorsan gitte bak.
Fetö konusunda da yanılmışsınız he mi ? Allah affetsin millet affetsin, BİTTİ ! Bu kadar basit yani. Yahu Meclis Başkanı’nın fetöcü damadının işletmesine daha dün bacanağını kayyum atadınız. Daha dün fetönün siyasi ayağının araştırılmasını reddettiniz. Siz hala fetöcüsünüz. Olan ölen garibanlara oldu. Olan çaycıya simitçiye oldu. Oldu da bitti maşallah diyorsun. Bu kadar basit yani ! İşiniz gücünüz sanmak ve yanılmak. Çok masum bir davranış gibi, yanıldık bitti. O kadar yani ! Orduyu tarumar et, garibanı içeri tık işinden gücünden et sonra da yanıldık ! Ohhh ne ala memleket.
Ekonomik görüşlerime katılmıyormuşsun. Ben sana katılıyorum, gülmekten. Sen katılsan da bu ülke battı katılmasan da. Yılbaşındn sonra bu batışı sen de hissedeceksin. Bu olanlar şimdilik aperatif. Seni, doların 6 TL olmasını başarı olarak yutturan bir hükumet yönetiyor. Bakan çıkmış öyle diyor. Bu başarıyı sayın Başkanımıza ve yeni sisteme borçluyuz diyor. Dolar üç ayda 3,500 TL den 6 küsur TL ye çıkmış başarı diyor başarııı ! O kadar başarılılar ki, millete yalvarıyorlar yastıklarınızın altındakileri çıkartın diye. Her sene bu terane tekrarlanıyor. Sen hangi güçlü ülke liderinin zırt pırt yastık altı muhabbeti yaptığını gördün ?İşte algı muhabbeti sizin yaptığınız. Batan bir ülkeyi bile başarı olarak yutturmanız.
Amerikan yanlısıymışız da şimdi Amerikan karşıtı olmuşuz ! He yaa ben gittim icazet aldım başbakan olabilmek için. Ben gönderdim Cüneyt Zapsu’yu “beni delikten süpürmeyin kullanın” dedim. Ben Irakta çoluk çocuğun ırzına geçen coniler için duacı oldum. Ben BOP eşbaşkanıyım. Benim Yahudi üstün cesaret madalyam var. Hı hı…
Şunu anladım ki size laf anlatmak duvara kaval çalmakla aynı. Ülkeyi batırdığınız yetmedi, tamamen yok etme derdindesiniz. Siz 2002 de evinizde buzdolabı yoktu deyip çay kek vaat eden bir adamı hala canla başla savunuyorsunuz ya…. Fazla bir şey demeye gerek yok aslında.
mirim
Yalandan iphonela uğraşacağınıza İncirlik'i boşaltın Kürecik'i yıkın da göreyim.
Eskiden kola filan dökerdiniz. reisiniz Isparta'da kola fabrikası açalı o yöntemi terk ettiniz.
Hadi buyrun hodri meydan. Desteklemeyen namussuz şerefsizdir.
Serhat BİNGÖL
Boş verelim karamsar tablo çizenleri çalışalım, çok çalışalım ki, Ülkemizi Atamızın işaret ettiği muhasır medeniyetler seviyesine çıkaralım.
Hayırlı geceler.
Değerli kardeşim, modern zamanlara kadar kültürlerin temel prensibi, başka kültürlerin değerlerine zorla el koymak, direnişle karşılaşılınca da imha etmekti...
Modern zamanlar bu prensibi de dönüştürdü...
Artık, kültürler, daha sofistike bir devinime sahiptirler ve konsept değişikliğinin temelinde bu vardır...
Şimdi önemli olan başka kültürü imha etmek değil, onun öznelerini kendi güdümüne sokmaktır...
Bu, bilim ve teknolojinin imkanlarını seferber ederek, başka kültürün öznelerinin hayranlığını sağlamakla elde ediliyor...
Her biri bir pislik olan kovboyların hissiyatını bütün dünyaya paylaştırıp hazmettirmek böyle mümkün oldu...
Şimdi bu kültür zengini coğrafya bile hazinelerin üstünde oturan fukaraya dönüştürüldü...
Dediğin gibi, kültürüne yabancılaşmış, beyninin işgal altında bulunduğunu farkedemeyecek kadar yozlaşmış mankurtlar, onları bu duruma getirenlerin tetikçiliğini de bir gayretle yapar haldeler...
"...gaflet, dalalet ve hatta hıyanet..." nitelemesini böyle ifade edebiliriz...
Kartala bir ok isabet etmiş... Bakmış, okun kanadı kartal tüyünden... "Öleceğime yanmam da, buna yanarım!" demiş...
Bizim için de bir ağıt olabilecek bu hikayenin kültürümüzün hak ettiği seçkin yere kavuşmasına vesile olmasını dileyelim...
Selam ve saygılarımla.
Serhat BİNGÖL
Bizim ülkemiz için de durum aynen böyle. İnsanlara, yahu tarihinden utanma kendi tarihine sahip çık senin ülkende de iyi ve güzel şeyler oluyor dense resmen çılgına dönüp hakarete yelteniyorlar.
Kısacası ve açıkçası ben adamları algı yönetimi noktasında takdir ediyorum. Kolay değil bir milleti onlarca yıl kendi ekseni etrafında döndürüp durdurmak gerçekten takdir edilecek bir başarı, ne diyelim helal olsun.
Yorumunuza ve ilginize çok teşekkür ederim.
Saygı ve sevgilerimle.