- 1548 Okunma
- 13 Yorum
- 7 Beğeni
DEMESE MİYDİM ACABA?
Okuduğunuz yazı Günün Yazısı olarak seçilmiştir.
İş giysisinin eşarbının tam kapayamadığı ve vaktinden çok önce beyazladığı belli olan saçları hep evde boyanmaktan farklı tonlarda ve tiftik tiftikti… Bu görüntünün bile gölgeleyemediği yüz güzelliği ise seyre değerdi.
Kusursuzluğun abidesi gibi hatları olan yüzde saçlarının tam tersi, yaşının çok altında bir cilt ve yaşam enerjisi vardı. Yeşilin tonlarının içinde oynaştığı badem iriliğindeki gözleri, gülümsemeye her an hazır ağız kıvrımı ve her gülümseyişinde gölgesi ona ayrı bir çekicilik veren tek yanağındaki gamzesi büyük bir uyum içindeydi. Ama tek tek bakınca sanki saçlar ve yüz, aynı kişiye ait değillerdi.
‘Günaydın!’ diyerek girdi odaya, elindeki temizlik malzemeleriyle. Hasta kadına içten bir gülümsemeyle ‘geçmiş olsun’ dedi ve birden kendi dünyasına döndü.
Elindeki yer silicisinin sapını büyük bir estetik ve alışmışlıkla kavrayarak, bununla sahnede gösteri yapan bir tiyatrocu edasıyla işini yapmaya başladı. Bedeni ve elindeki malzeme bütünleşmiş halde gidip gelirken, o çoktan kendi dünyasının derinlerindeydi. Sanki keyfine doyulmaz bir manzara izliyor… içinden söylediği bir şarkıya eşlik ediyor… kendisine edilen iltifatları huşu içinde dinliyor gibiydi… Belki kurduğu hayallerle katlanabiliyordu işinin zorluklarına.
Bütün bunları yaparken hiçbir eşyaya çarpmadan, dokunmadan çok zarif bir kıvraklıkla ustaca ve sessizce geri geri giderek işini tamamlıyordu.
Bu estetik karmaşası ve ziyafeti karşısında şaşıran hasta kadın, kendi kendine konuşur gibi seslendi temizlik yapan güzel yüzlü kadına:
- Ne kadar sevecen bir yüz ifadeniz var!
Büyü o anda bozuldu. Temizlik yapan kadın belki kayda bile alınamayacak kadar kısa bir süre dondu kaldı, bir refleksle anlık bir bakış attı yatağında yatan hasta kadına. Duyduğuna inanamıyor, cümlenin ardındaki niyeti çözmeye çalışıyor gibiydi. Sonra hiçbir şey duymamış gibi işine devam etti.
Ama artık yüzünde donuk bir ifade vardı, hayal dünyası yıkılmış, gerçekle yüzleşmiş gibiydi. Odadan çıkarken hayata kafa tutar gibi bir baş hareketiyle:
- Heee, öyledir! dedi ve çıktı.
Nelere sebep olacağını hiç düşünmeden kendince beğenisini ifade etmek için ağzını açan hasta kadın şimdi bin pişmandı.
Ne niyetle söylenen sözlerin neleri yıkabileceğini gözlemekten içi acımış, o gülen yüzü soldurduğu için kendini suçlu hissetmişti.
Demese miydim acaba, dedi kendi kendine söylenerek…
25.05.2016 Serap IRKÖRÜCÜ
’Günün Yazısı’ olarak anı/öykümü taltif eden Seçici Kurula teşekkür ederim... Saygılarımla...
YORUMLAR
BENCE DOĞRU YAPMIŞ İÇİNDEKİLERİ SÖYLEMİŞ
GÜZELLİKLER İLTİFATA TABİDİR, OLMALIDIR DA KANIMCA
LAKİN KENDİNİ SUÇLU HİSSETMESİNE GEREK YOK BENCE. VERİLEN TEPKİNİN ASLINDA HASTAYA OLMADIĞINI TAM TERSİ BİLİNÇ ALTINDA O TEPKİYİ KENDİSİNE VERDİĞİNİ DÜŞÜNMEKTEYİM
KİM BİLİR O GÜZELLİKLER BAŞINA NE DERTLER AÇMIŞTIR
SERAP ÖĞRETMENİM ÇOK ÇOK GÜZELDİ YAZINIZ KUTLARIM EN İÇTEN DUYGULARIMLA.
Serap IRKÖRÜCÜ
Mutlu olsaydı aynı sözler çok doğru olacaktı... üzüldü... yanlış oldu!...
iletişim bu işte... İki uçlu değnek!... :))))
Bunu hiç düşünmemiştim!... Çok doğru!... Dediğiniz gibi kimbilir hangi yaranın kabuğu kalktı o anda... bilinmez!...
Yorumunuzla kahramanın geçmişine farklı bir boyut kattınız Müslüm Bey... Katkınız ve samimi değerlendirmeniz için çok teşekkür ederim... Saygılarımla....
MÜSLÜM BAYRAM
İÇİMDEKİLERİ TUTAMAMAK
DERT ETMİYORUM. ÇÜNKÜ İNSANLARI HAYVANLARDAN AYIRAN EN ÖNEMLİ VE DE BENCE DEĞERLİ KILAN İLETİŞİMDİR DİYORUM
SAYGILARIMLA
Ah o hastane koridorları... Ne hayatlar, ne insanlar görüyoruz bilseniz...
Bir temizlik personelimiz vardı.Boş zamanlarında reçete kağıtlarına resimler çizerdi. Önceleri iş yoğunluğu nedeni ile pek dikkat etmedim çizdiklerine. Bir gün desk dediğimiz büyük masanın üzerinde bir çizim buldum. Çok orijinal bir imza vardı kenarında da.. İsminin baş harfini görünce bizim İsmail'in çizimi olduğunu anladım. Çok ama çok güzel bir at çizmişti. Sadece tükenmez kalemle bu kadar gerçeğe yakın çizmesine çok şaşırmıştım. Sonra onu bir kaç arkadaş teşvik edip resim kursuna yazdırdık. Şimdilerde çok güzel resimler yapıp sattığını duyuyorum.
Aslında öykünüzün ana fikri ile birebir örtüşmüyor ama hayal dünyası olmadan resim yapılamaz ki... Acaba öyküdeki karakterin de sanata yeteneği olabilir miydi diye düşündüm ... Ne bileyim böyle şeyler...
Sevgilerimle...
Serap IRKÖRÜCÜ
Pişmanlığım o 'an'ı böldüğüm içindir... O kadar zarifti ki... söylemek istedim ama bilmeden onu hayal dünyasından ayırdım... kızdı bana!... :(((
İşte öyle!...
Sevgilerimle....
Düşündüğümü dile getiren biriyimdir ben de genellikle ama bu bazen iyi olmayabiliyor. İyi niyetle söylense bile tanımadığımız insanlarda nasıl bir tepkiye yol açacağını bilemeyiz aslında. Demese miydim acaba diye benim de içimden geçirdiğim olmuştur kimi zaman.
Güne gelen yazınızı tebrik ederim sevgili Serap. Yazdıklarınızı okumak her zaman güzel.
Sevgilerimle
Serap IRKÖRÜCÜ
Demek ki bolca yutkunmak gerekiyor!... :))))
Çok samimi bir değerlendirme, teşekkür ederim... Kutlama ve beğeniniz için de Sevgili Gamzelim...
Sevgilierimle....
Daha öncede okumuş çok beğenmiştim, içtenlikle kutluyorum kalemin güzelliğini, selam ve sevgimle SerapCan....
Serap IRKÖRÜCÜ
Anlatımı güçlü ve etkileyici tarzı ile kaleminizi okumak bir farkındalık taşımakta.
Güne yakışan güzel bir paylaşım.
Kutluyorum akabinde geçmiş bayramınızı da.
Sevgilerimle, değerli hocam.
Serap IRKÖRÜCÜ
Ben de sizin geçmiş bayramınızı kutlarım Gülüm Hanım....
Sevgilerimle...
BAZEN ANLIK ESİRİ OLUYOR DUYGULARININ, PİŞMANLIKLARININ.Bu nedenle demişler belki de söz dokuz boğumdur boğa boğa söylemeli. Bir içsel çatışmayı gerçekten öykü tadında güçlü betimlerle bezeyerek güzel bir yazı oluşturmuşsunuz. Umarım ve dilerim bu öyküler ,yaşam kesitleri devam eder bizler de severek okuruz.Güne taşınan güzelliğe alkışlar
Serap IRKÖRÜCÜ
Ben de öyle umuyorum... Saygılarımla...
Hastane koğuşları, zıtlıkların çarpıştığı mekanlardır. Dolaylı yönden çarpıcı biçimde anlatmışsınız. kaleminize, yüreğinize sağlık.
Serap IRKÖRÜCÜ
Değerlendirmeniz ve beğeniniz için çok teşekkür ederim İbrahim Bey...
Saygılarımla...
Hasta kadın, temizlik yapan kadınının ruhundaki güzelliği yüzündeki güzellikle bütünleştirmiş ve dillendirmisti.Cok güzeldi yürekten geçeni ifade etmek.
Ancak temizlik yapan kadın bir anda gerçek dünyaya döndü bu sözlerle...
Hayal ve gerçeğin çatışması idi ani yaşadığı...
Serap hocam betimlemler anlatımdaki akıcılık harikaydı. Final çok çarpıcı idi.
Hakkını bulan bu öykünüzü ve sizi gönülden kutluyorum. Sevgi ve selamlarımla
Serap IRKÖRÜCÜ
Çok samimi değerlendirmeleriniz ve beğenileriniz için çok teşekkür ederim...
Sevgilerimle...
Olsun siz sizsiniz, temizlikçi kadın da kendisi. Kendinizi suçlamayın. Hastane gibi yerler bir çok hayatların kesiştiği yerler olup, gözünü kapattığınızda bir çok düşünce ile karşılaşabilirsiniz. Siz içinizdeki güzelliği yansıtan bir girişimde bulunmuş, lakin o sizde var olan güzelliği farkedememistir. Kim bilir kendi dünyasının neresinde dir.
Hep susup oturacak değiliz değil mi? Yoksa nasıl iletişim kuracağız.
Güzel anlatımdı.
Kaleminize sağlık.
Serap IRKÖRÜCÜ
Değindiğiniz gibi oralarda birçok hayat kesişiyor, herkes kendi dünyasını yaşıyor...
İşte öyle!... Güzellikler adına yapılanların da karşımızdakini üzebileceğini böyle öğrenmiş oldum...
Destek veren değerlendirmeniz için çok teşekkür ederim Fatma Hanım...
Sevgilerimle...
Bunu çoğu kez bende yaparım. Karşımdaki insanın tepkisini hesaba katmadan direkt söylerim düşüncemi ve nadiren de olsa ters tepebiliyor söylediklerim..
Olsun ben yinede söylerim. içimde saklayamam duygularımı..
Ayrıca temizlikçi kadının tepkisini de anlayabilmiş değilim..Neysee insan işte belli olmuyor neye ,nasıl tavır alacağı..
Demek ki neymiş mümkün mertebe sesli düşünmemeliymiş insan..
Sevgiler Serap hanımcım. Güzel bir yazıydı..
Serap IRKÖRÜCÜ
Çok samimi bir değerlendirmeydi, içtenlikle teşekkür ederim Dilek Hanım....
Sevgilerimle...
Demese miydim acaba diye ne çok demişizdir hayatımiz boyunca..
Bilemiyoruz işte insanın o anki iç dünyasını..
Güzel bir paylaşımdı Serap Hocam..
Tebrik ederim kaleminizi.
Saygı ve sevgilerimle...
Serap IRKÖRÜCÜ
Aslında herkes söylediğinden sorumlu, karşısındakinin ne anladığından değil... ama... olmuyor işte... Düşünmeden de olmuyor!... :)))
Değerlendirmeniz için çok teşekkür ederim... Sevgilerimle...
Öncelikle yazıyı çok başarılı buldum. Ve izninizle takibe aldım yazılarınızı.
Ben, "içindeki fırtınaları" yaptığı işi ritüel haline dönüştürerek maskeleyen insanın içe dönümüne bir uyarı algiladim.
Yanlış mı düşündüm acaba?
Selam ve saygılarımla.
Serap IRKÖRÜCÜ
Yazıda değinildiği gibi 'kazaların' yaşanması, bu anların fark edilmemesinden kaynaklanan 'pot kırma'dır olsa olsa... İstemeden de olsa kişiyi üzerek!...
Beğenileriniz için çok teşekkür ederim... Saygılarımla...
Her iltifat, karşıdakini mutlu etmeyebilir...
Yada... İyi niyetle söylense bile, bazı sözler geçmişin sancılarını tetikleyebilir... Yeniden yaşanmasına, hatırlanmasına neden olabilir...
Söz vardır, ilaçtır..
Söz vardır derdi depreştirir, daha da azdırır...
Kime, ne zaman, nasıl söyleneceğidir sözü etkili kılan...
Yine edebi değeri olan bir yazı/deneme idi...
Tebrik ederim Öğretmenim..
Serap IRKÖRÜCÜ
En iyi niyetli yaklaşımların ve sözlerin değerlendirmesi muhatabına ve onun o anki ruh haline kalır...
O nedenle hangi söz ilaçtır, hangisi zehirdir... bunu karşımızdakinin algısı ve yaklaşımı belirler....
Bu da 'iletişim kazası'na çarpıcı bir örnekti...
Yorumunuz ve değerlendirmekeriniz için çok teşekkür ederim Değerli Öğretmenim...
Saygılarımla...