- 832 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
KAN BAĞI MI DOSTLUKLAR MI ÖNDE GELİR ?
KAN BAĞI MI DOSTLUKLAR MI ÖNDE GELİR ?
Dr. Sadık Özen
-IV-
Sonunda sıra 100 yıllık gerçek bir dostluk öyküsünü anlatmaya geldi. Anadolu’da buna benzer köklü dostluk öyküleri çoktur. Belki sizlerin içinde bile bunun örneklerini yaşamış olanlar vardır. Bunlar asla küçümsenmemeli. Zira bu öyküler aynı zamanda tarihi kültürümüzden günümüze kadar uzanan önemli değerler.
Geçmiş yıllarda yakın dostlar ve komşu kadınlar arasında “Ahretlik” diye bir kavram vardı. Bu, bu dünyada birbirlerine doyamayan arkadaşların, yakınlık ve bağlılıklarını öldükten sonra da sürdürme isteklerinin kendi aralarında ciddi bir karara bağlanması anlamına gelirdi. Ve bunun gerçekleşeceğine inanılırdı. Çünkü o yıllarda manevi değerlere önem verilirdi.
Benim Annem Balabanlı’dır. Şaşaman Memet Ağa’ nın kızıdır. Adı Ayşe’dir. Balabanlılar ona Eşe der. Temel komşularımız ve kadim dostlarımız Semekeler’in Safiye ve Değirmenciler’in Zeynep adında, birbirlerine akran sayılan kızlarıyla yakın arkadaştırlar. Evcilik oynayarak başlayan bu arkadaşlıkları yaşları büyüyünce çok bilinçli bir dostluğa dönüşür ve aralarında büyük bir sevgi bağı oluşur.
Bir gün gelip evleneceklerini ve birbirlerinden ayrı düşeceklerini düşünür ve manevi kardeş olmaya karar verdiler. İlk olarak Safiye, arkasından Ayşe ve Zeynep aralıklarla evlenirler. Çocukları olur. Annem Darende’ye gelin gitmiştir. Ama üç arkadaş, üç aile ve çocukları arasındaki bağlar daha da güçlenmiş olarak devam eder. Annelerimiz artık bu dünyayı terk ettiler. Ama biz evlatları bu dostluk geleneğimizi sürdürüyoruz.
Ben ve kardeşlerim doğduğumuzda, öz teyzemiz yanında üç tane de aynı yakınlıkta teyzelerimiz vardı. Öz, üvey ayırımı yapılmadan, karşılıklı olarak birbirimizi inanılmaz derecede sevdik. Teyze çocukları olarak öz kardeş yakınlığında olduk. Yaşamını yitirenler oldu, ama yaşayanlarla duygularımızı ve yakınlığımızı aynen sürdürüyoruz.
Safiye Teyzemin büyük oğlu Mehmet Ali Cengiz ağabeyim bir eğitimci ve öğretmen olarak gerek Balaban’a gerekse ülkemize, çok sayıda ilkeli, inançlı, vatansever, Cumhuriyetçi ve Atatürkçü gençler ve öğretmenler yetiştirdi. Yazar olarak, yularda sayılan nitelikler doğrultusunda çok değerli kitaplar üretti.
Küçük Kardeşi Osman Cengiz ve Zeynep Teyzemin oğlu İzzet Değirmenci yaşıtlarımdı. Çok değerli birer eğitimci ve öğretmen olarak ülkemize değerli hizmette bulundular. Onlar benim en yakın arkadaşlarımdı. Ne yazı ki; Osman’ı çok genç yaşta, İzzet’i de bir yıl önce kaybettik.
Sağ olanlar, evlat ve torunlarla yakınlığımız devam ediyor. Ama sanırım bizden sonra, ailesel nitelik kazanmış bu örnek dostluk son bulacak. Çünkü artık bu tür dostluk anlayışları kalmadı.
Darende ziyaretimde Mehmet Ali Cengiz ağabeyim ve İzzetler’in ziyaretleri en başta gelen isteğimdi. Nitekim doğruca Balaban’a gittim, maalesef Malatya’da olduklarını öğrendim ve üzüldüm. İnşallah nasip olur. Ama bir daha görüşüp görüşemeyeceğimiz bilemiyorum. Bu nedenle bu dostluk öyküsünü burada paylaştım.
Aynı sitede, aynı apartmanda oturdukları halde karşılaştıklarında bir selam vermeyen, bir “Günaydın” sözcüğünü esirgeyen, büyük-küçük tanımayan, komşularını ve aile büyüklerini bayram ziyaretine bile gitmeyen, sadece gezme-tozma zevk ve eğlenceyi düşünen, manevi değerlerden her gün biraz daha uzaklaşan, kendi kültürüne yabancılaşmış ve yozlaşmış bir toplum için yazdıklarımın hiçbir önem taşımayacağını biliyorum. Ama benim için büyük değeri olan bu öyküyü, hala benim gibi düşünenler kalabildiği düşüncesiyle burada paylaştım.
Kaybettiğim, benim için çok değerli teyzem ve çocuklarından geriye kalan Sevgili Kardeşim Cevat Özer, kan bağımızın güçlü olduğu en yakınımdır. Kardeşim mertebesindedir. Kan bağımızı içtenlikle sürdüren yakınlarım bu yazımın kapsamı dışındadır. Bu arada, dostluğa verdiğim önem kadar kan bağına da önem verdiğimi de vurgulamak isterim.
Dostluğun önem ve değerini bilen herkese sonsuz sevgi ve saygılarımla…
14. 08. 2018 / Antalya
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.