- 784 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
ASKER OSMAN
Osman ismin de yakışıklı bir genç varmış. Köyün halkı ona hep köylü Osman lakabını takmışlar. Saf, iyi niyetli ve yardımsever olduğundan dolayı köylüler sürekli Osman’a takılırlarmış. Osman bundan hiç şikayetçi değilmiş. Köylü Osman’da büyüklerine bakar gülermiş. Askerlik çağı gelince, ana babası küçük oğulları Osman’ı gözleri yaşlı askere yolcu etmişler, tabi ki köylülerde, Köylü Osman’ı yalnız bırakmamışlar, çünkü çok sevilen ve büyük ve küçüklerine kusur etmemiş her şeylerine koşarmış. Gözler yaşlarla dolu olan ana baba ve köylüler, Köylü Osman’ı askere yolcu ederlerken arkasından kovalarla su döerler. Tez gidip gelmek nasip olsun irşallah, derler.
Askerlik ocağı Köylü Osman’a çok şeyler öğretecekti. Köyl Osman, köyündeki gibi iyi niyetini bozmadan aynı sevgi ve dostlukla arkadaşlarına yaklaşır. Köylü Osman, er olarak askerlik görevini yapıyormuş. Bir gün tüm erler sıraya girer, komutan erleri sırayla gözden geçirir. Gözü Er Osman’a takılır, “Adın ne?”, “Osman” der. “Çık öne” Osman şaşkınlıkla ne cevap vereceğini bilemez ve korkarak öne çıkar. Acep ne yapmıştı da komutan onu öne çıkmasını istemişti. Başı yerde korkak ve ürkek adımlarla etrafını süzerek adım atmıştı. Komutan, “Osman” diye yüksek sesle tekrarlar. Osman titremeye başlar, başı eğik öne bir kaç adım daha atar. Korkudan sanki dilini yutmuştu Köylü Osman. Komutan Osman’a dönerek, “Sen bundan sonra, benim emir erim olacaksın”. Osman şaşkınlıkla emir erinin ne olduğunu bilemeden, sağına soluna yine bakınarak: “Başüstüne efendim” der. O günden sonra Köylü Osman komutanın emir eri olarak askerliğini sürdürmeye devam eder. Komutan alışverişi yaptırır ve Köylü Osman’a eve götürmesini söyler. Artık Osman Komutanın emrindeydi. Her komutanın evine gittiğinde ise zile dokunur başını yerden kaldırmaz, elindekileri kapıyı açan kişiye teslim eder, yine arkasına bakmadan birliğine dönerdi.
Aradan aylar geçer, Osman utangaç ve başı hep önünde, etrafına kimsenin yüzüne bakmaz, kendi halinde biriydi. Köylü Osman saf iyiniyetli ve ürkek kedi gibi korkaktı ama yakışıklıydı. Yine bir gün Osman Komutan’ın evine malzeme götürür. Usulca kapının ziline dokunur ve kapı açılır. Köylü Osman’ın başı yerde, karşısında kimin olduğunu görmez. Fileleri uzatarak teslim eder. Aslında başını dik tutsa karşısındakinin kim olduğunu görürdü. Komutanın kızı kapıyı açmasıyla er Osman’ın çenesini yukarı kaldırması bir olur. O anda Osman ve Komutanın kızı göz göze gelirler. Bir müddet sonar Osman oradan ayrılır, yine başı önünde bu kez kalbi yerinden fırlayacak gibiydi. Karşısındaki peri miydi yoksa rüya mı görmüştü. Nolmuştu köylü Osman’a.
Köylü Osman gönlünü kaptırmıştı aslında. Ne yapacağını bilmez bir halde birliğine gelir.
Gece uyku tutmaz köylü Osman’ı. Karşısındaki dünyalar güzeli peri kızını düşünüyordu, gün ağarmıştı.
Ertesi gün komutanın odasına girer ve başı önünde, “Komutanım beni görevimden alın”. Köylü Osman ağzından dökülen sözlerin farkında bile değildi. Komutan şaşkın bir halde, “Neden Osman, bir şey mi oldu”. Osman, “Hayır komutanım, ben bu görevi istemiyorum, bir başka arkadaşımızı görevlendirin”. Komutan Osman’a bakar, asker ocağına geldiği günkü gibi sessiz ve utangaç başını kaydırıp kimsenin yüzüne bakmaz. Er Osman’a nolmuştu, neden ayrılmak istiyordu. Komutanın er Osman’a bakışı ve er Osman’ın başı yerde konuşması, düşündürmüştü. Komutan er Osman’a “Yarin cevabımı veririm” diyerek Osman’ın odadan çıkmasını söyler.
Diğer tarafta ise Komutanın kızı annesine, Osmana aşık olduğunu mutlaka onunla evlenmek istediğini söyler. Evlenmediği takdir de intihar edeceğini. Anne ise bunun mümkün olamayacağını ve yoksul bir er olan Osmanla evlenmesinin dedikodulara yol açacağını söyler. Kız annesini ikna etmeye çalışır ve babasına durumu anlatmasını ister. Komutan akşam eve gelir. Odaya girer girmez eşi ve kızını salonda bulur. Silahı çekerek, kızının üzerine yürür, “Seni vurmam gerekir, sen bunu nasıl yaparsın”. Anne araya girer ve durumu olduğu gibi komutan’a anlatır. Komutan eli yanına düşer ve silahı tekrar kılıfına yerleştirir.
Ertesi sabah Osman’ı odasına çağırtırır. Osman korkarak başı önünde odaya usulca girer. Komutan masasının başında oturmuş, silahı ise masanın üzerinde. Osman göz ucuyla komutanına bakar. Acaba kendisine ne söyleyecekti. Komutan, “Damadım olur musun? Osman, “Başüstüne efendim”. Komutan, Bunun ne demek olduğunu biliyor musun? Osman’dan çıt yok. Komutan Osman’ın anlamadığını görünce, “Kızımla evleneceksin” Er Osman, Baş üstüne efendim.
Saf Osman, iyi yürekli Osman. Komutan ise köylü Osman’a kızını verir. O dönemlerde ise askerlik süresi üç yıldır. Köylü Osman komutanın kızıyla evlenir, askerlik yaptığı yerde rütbesi artmıştır.
Erler Komutanın damadı olan Köylü Osman’a saygı göstermeye başlamışlardır. Osman sanki kışlanın komutanıydı. Eeee kolay değil komutanın damadı olmak. Birgün Osman Komutanına “Komutanım, bir hafta izin verirseniz köyüme gideyim, anamı, babamı göreyim, uzun zamandır gözlerimde tütüyorlar” der. Komutan bir an düşünür, Osman’a bakar, saf ve iyi yürekli Osman ise hazırol vaziyette, başı önünde komutanından cevep bekler. Komutan sessizce, “Osman sana üç ay izin veriyorum, git köyüne aileni gör ve iznin bitince geri dönersin”. Osman’ın sevincine diyecek yoktu. Eve gider kapıyı eşi açar karşısında Osman’ı görünce şaşırır, “Hayrola bu saatte eve gelişinin sebebi ne” “Üç ay izin aldım köyüme gideceğim, anamı babamı gürüp geleceğim”. Eşi şaşırır, Osman hazırlıklarını yapar eşiyle vedalaşır ve yola koyulur. İki dağın arasında yeşilliklerin ortasında mükemmel bir köy. Heyecanla evlerine gider kapıda babasını görünce boynuna sarılır, annesi Osman’ın sesini duyunca oğlunun boynuna sarılır, gözyaşlarına boğulur. Osman’ın babası iri yapılı adamdı. Hasretle oğluna sarıldı, öptü, öptü. Sonra Anne ve babasının kendine olan özlemini içine çeke çeke gözlerini sildi Osman. Evlerinin önü açık olduğundan avluda oturdular, bu süpriz karşısında ailecek şaşkındılar. Ansızın çıkıvermiş karşılarına Osman… Koyu bir sohbete başladılar. Osman ise evlendiğini anlatıp anlatmamakta kararsızdı. Aradan birkaç gün geçmişti ki, babası Osman’a “Bak oğlum senin artık evlenme zamanın geldi. Emine kızı sana isteyelim, düğünü biran önce yapalım, der. Baba, “ Oğlum ne dersin“? Osman suskundu ağzını bıçak açmıyordu.
Askere gitmeden önce sevdiği kız kendisini beklemiş babası da durumu bildiğinden Emine’yi istemeyi düşünmüş. Osman sessizce babasına, “Siz nasıl isterseniz öyle olsun baba” demiş. Osman çokta utangaçmış. Aklına karısı geliyor, evlendiğini babasına söylemek istemesine ragmen cesaret edemiyor. Suskun ve sakin tavrını sürdürüyor. Anne ve babası Emine’yi istemeye gitmişler ve söz kesmişler. Zaten Emine Osman’a vurgunmuş. Kısa bir zaman içinde evlenmişler. Aradan aylar geçiyor, Osman birliğine dönmek istese de dönememiş, eşi ve kayınbabası olan komutanı merak etmişler. Bu arada ilk eşi hamile, kocasını o kadar çok seviyormuş ki, Osman’ın bulunduğu köye taşınmaya karar vermiş. Kamyona eşyalarını yükletir ve Osman’ın köyüne gelir. Osman’ın nerede oturduğunu köylülerden sorarlar. Orada bulunan iri yarı bir köylü adam oğlunu aradığını duyunca kulaklarına inanamamış. Hemen eve gider ve oğluna durumu anlatır, Osman ise babasına başından geçenleri bir bir anlatmış. Osman çaresiz ve perişan bir halde sevdiği kadının köyüne geldiğini duyunca perişan olur, üzülür yıkılır, ailesinin kendisini Emine ile evlendirdiğini gizlemek ister. Aradan aylar geçer. Komutanın kızı ise Osman’ın evlendiğini duyunca beyninden vurulmuşa döner. Evini Osman’ın yakın civarında tutmuş onu görebilmek için her şeyini vermeye hazır beklemeye başlamış. Osman bir sabah traş olmak için berbere gitmiş ve yanık sesiyle Komutan’ın kızına yazdığı acıklı şiiri okumaya başlamış. Olacak bu ya Komutan’ın kızı da bu yanık sesi duyunca evden dışarı fırlayarak sesin geldiği yöne koşar. Berber de kocası Osman’ı görür. Birbirlerine bakarlar bir müddet suskunca bakışırlar. Köylü Osman dayanamaz karısının yanına gider, derin derin gözlerinin içine bakar. Uzun süre bakışırlar, özlemlerini bakışlarıyla birbirlerine anlatırlar.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.