- 1037 Okunma
- 2 Yorum
- 1 Beğeni
DOLARIN FAHİŞESİ YA DA PEYGAMBERİN SAHABESİ OLMAK
Önce çok kullandığım bir fıkrayla başlayayım:
Yavru bir balık avcının oltasına yakalanmış. O korkuyla annesine seslenmiş: ’Anne, oltaya yakalandım.’ Annesi umursamaz bir tavırla ’ Korkma evladım. Korkacak bir şey yok ’demiş.
Yavru balık: ’ Anne, sudan çıkardı beni.’ diye seslenmiş. Anne cevap vermiş ’ Korkma yavrum. Önemli değil’
Yavru balık ’ Anne pullarımı yüzüyor. Şimdi de karnımı deşti ’ Demiş. Anne yine telaşsız ’ Evladım endişe etme ’ diye cevap vermiş.
Yavru balık ’ Anne, tavaya attı yağda kızartıyor ’ demiş. Anne ’ Korkma evladım. Henüz ortada korkacak bir şey yok ’ diye cevap vermiş.
Yavru balık ’ Anne, beni tabağına aldı, üzerime limon sıktı.’ deyince anne cevap vermiş ’ İşte şimdi korkabilirsin yavrum zira adamın niyeti kötü.’
Bizim şu andaki ekonomik durum acaba böyle midir?
Acaba diye soruyorum zira bu dünyada anlamadığım bir şey varsa o da ekonomidir. Bin defa anlatın bana yine de şu koca kafam almaz. Mesela şu anda 1 Doların 7 Tl olması ABD’nin ’ Arkadaş, bizim bir dolar senin 7 Türk lirana eşittir. İşine gelirse’ Dediği için mi böyledir, yoksa başka sebepler mi vardır? Mesela yine anlamam Trump denen gavatın ’ verin Lan papazımızı?’ demesiyle doların fırlaması arasında nasıl bir ilişki olduğunu... Mesela tamam dolar fırlıyor da Euro’ya ne oluyor? Öyle ya ABD nin papazını vermiyoruz diye o bize kızdı, peki Avrupa niçin kızdı? Tavuklarına mı kışt dedik?
Ekonomiden o kadar anlamıyorum ki mesela Yaşar Okuyan ’ Recep Tayyip Erdoğan Devlet başkanı olursa dolar 7 TL ye fırlayacak’ dediğinde ya da Muharrem İnce bu rakamı 8 Tl olarak telaffuz ettiğinde ’ Haydi lan ! O sadece sizin temennileriniz. Olmaz öyle şey’ Diyorum ama şimdi bakıyorum olmuş. Hatta benim bazı tanıdıklar içinde bile - Ki hiç biri ekonomist filan değildir. Bildiğin sıradan insanlardır- doların 7 Tl ye yükseleceğini söyleyen pek çokları vardı. Nereden biliyorlardı, nasıl koku alıyorlardı bu benim için hâla muammadır.
Velhasılıkelam, dediğim gibi bu işlere kafam basmıyor benim. Ben emekli bir tarih öğretmeni olarak az buçuk tarihten anlarım. Tarihe baktığımda da bu ülkenin daha önce de oldukça ağır ekonomik krizler yaşadığını rahatlıkla söyleyebilirim.
Mesela tarihimizdeki en büyük ekonomik krizlerden birisi 1875 yılında yaşanmış. Devlet 1853 yılında almaya başladığı borçların faizlerini bile ödeyemez duruma gelince resmen iflas ettiğini açıklamış. 1881 de Duyun-u Umumiye denilen bir kurum oluşturmuş alacaklı yabancı devletler. Pek çok devlet gelirleri bu kuruma aktarılmış ki içlerinde tuz,tütün, damga pulu vergilerinden tutun da kıyılarımızda avlanan balıklara kadar pek çok şey var. Öyle ki mesela 1911 de İtalya, Osmanlı Devleti ile yaptığı Trablusgarp Savaşının giderlerini bu Duyun-u Umumiyeden gelen paralarla karşılamış. Yani bizim paramızla bizim askerimizi öldürmüş.
Ancak...Ancak başımızda Bunca borç varken dünyanın ikinci metrosu olan Karaköy- Taksim Metrosunu yaptırmışız. Duyun-u Umumiye gibi bir bela ülkemizin kaynaklarını sömürürken Hicaz Demiryollarına başlamışız. Dar’ül Fünundan Dar’ül Muallimin ve Dar’ül Muallimat’a ( Toplam 32 tane Kadın ve Erkek öğretmen yetiştiren okul ) pek çok okullar bu dönemde açılmış. Gülhane Askeri Hastenesi, (Gülhane Seririyat Hastanesi ) Darülaceze, ülkemizin ilk Kuduz Hastanesi (İstanbul Darü’l-Kelb Tedavihanesi)Hereke Bez Fabrikası,Beykoz ve Kağıthane kağıt fabrikaları,Yalova Termal kaplıcaları,Pekin’de Hamidiye Üniversitesi,Çocuk hastanesi, (Şişli Etfal [çocuklar] Hastanesi)Dünyanın ilk Dişçilik okulu bu dönemin eserlerinden sadece bir kaçıdır.
Yani?
Yani en ağır ekonomik koşulları yaşadığımız yıllarda bile batmamışız.
Sonrasında bilindiği gibi I. Dünya Savaşı ve peşinden Kurtuluş Savaşı yılları...
Birinci üvey annemin babası İstiklal Savaşı gazisi altın madalyalı rahmetli Kıyam Çavuş’un gözyaşları içinde anlattıklarına göre askerlerimiz açlıktan çarıklarının iplerini ağzına alıp çiğniyorlarmış. O derece yokluk ve yoksulluk içinde süren Kurtuluş Savaşında Mustafa Kemal, Sakarya Savaşı öncesinde ’Tekalif-i Milliye Emirleri’ denen bir dizi kararı tek başına almış. ( Evet tek başına...Çünkü Meclisin tüm yetkileri ondadır o tarihte ) Bu kararlar doğrultusunda açlıktan kıçı örümcek bağlayan bir vatandaş bile asker için en az bir çift çorap, bir atlet ve mintan hazırlamış ve orduya göndermiş. O yokluk ve yoksulluk içinde büyük bir zafer kazanılarak düşman yurttan sürülüp çıkarılmış. Kısacası yine batmamışız onca yokluğa ve yoksulluğa rağmen.
İşin ilginç tarafı da ne biliyor musunuz? 1923 Yılında yani henüz daha Osmanlı Devletinden kalan borçları ödemeye yeni başladığımız yıllarda bir ABD Doları sadece 80 Kuruşmuş. Ama hemen havaya girilmesin. Türk lirası o günlerde şimdi olduğu gibi dolara bağımlı değilmiş. O günlerde Fransız Frankının borusu ötüyormuş da ondan.
Doların hakimiyeti ne zaman başlamış bilmiyorum ama dediğim gibi 1923 de 1 Dolar sadece 80 kuruşmuş. Ama yavaş yavaş tırmanışa da geçmiş bu arada.
1933 yılında 1 Dolar 2 Türk Lirası olmuş.
1966 Yılına gelindiğinde 1 Dolar 9 Türk Lirası olmuş.
1980 Yılına geldiğimizde 1 Dolar 90 TL olmuş.
1988 Yılında 1 Dolar 1300 TL olmuş
1995 Yılında 1 Dolar 45000 Tl Olmuş.
2001 Yılında ise 1 Dolar 1650000 TL olmuş. ( Yazıyla : Bir Milyon altıyüz elli bin TL )
1929 Yılı Dünya Ekonomik Krizi, 1939-1945 II. Dünya Savaşı Yılları ve daha pek çok ekonomik sıkıntıya kaşılık ve 78 yılda Dolar Türk Lirası karşısında 2062500 Kat (Yazıyla: İki milyon altımış iki bin beş yüz kat ) değer kazanmış ama ülke olarak batmamışız. Bir şekilde ayakta kalmışız yine.
1 Ocak 2005 Yılında Türk Lirasından altı adet sıfır silinince o tarihlerde 1 Dolar yaklaşık olarak 1 Lira 23 Kuruş olmuş.( İlginçtir bugün dolar 7 TL ye yükselince hükumeti istifaya davet edenler, hatta hükumeti devirmekten bahsedenler 2005 Yılında aynı liderin başında olduğu hükumet doları 1,23 Tl seviyesine getirdiğinde ’Aferin, helal olsun’ filan da demediler. Bir alkış sesi duymadık kendilerinden. TL den altı sıfır atılabilirse eşek gibi anıracağını söyleyen zât ise hâla anırmadı. Bekliyoruz. )
Bugün, yani Şu yazıyı yazdığım tarih itibariyle (13.08.2018 ) 1 Dolar yuvarlak olarak 7 Türk Lirası.
Şimdi başa dönelim tekrar.
Şu anki durumumuz oltaya yakalanmak mı, sudan çıkarılmak mı, pullarımızın yüzülüp karnımızın deşilmesi mi, tavaya atılıp kızartılmak mı yoksa üzerimize limon sıkılıyor da haberimiz mi yok? Her kafadan ayrı ses çıkıyor bu konuda.
Bir kez daha belirteyim: Ben ekonomiden neredeyse hiç anlamam ama tarihi sürecin bana gösterdiği şudur: Batmadık. Batmayacağız. Tüm ’ battık, mahfolduk, öldük ’ diyenlere inat bu belayı da başımızdan defedeceğiz.
Evet şimdi önümüzde iki seçenek var: Ya resimdeki gibi doların fahişesi olacağız, ya da Mekke döneminde kendilerine uygulanan özellikle ekonomik baskılar yüzünden -açlık sebebiyle- karınlarına taş bağladıkları halde asla kafire boyun eğmeyen peygamber sahabeleri olacağız.
Ben bu milletin peygamber sahabesi olacağına inanıyorum ama bu arada çok çok önemli bir hususun altını çizmek lazım: Mekke döneminde o sıkıntılar, o açlıklar yaşanırken Peygamberimiz de sahabeleri gibi açlıktan karnına taş bağlıyordu. Bu husus çok çok önemlidir. Özellikle de bir Kurtuluş Savaşına giriyorsak...
YORUMLAR
Hatta sahabeler karınlarına bir taş bağlarken Efendimiz açlıktan iki iri taş bağlarmış karnına. Aydınlatıcı bir yazıydı yüreğinize sağlık efendim.
sami biberoğulları
Selam ve saygılar.
Değerli hocam, benim anladığım kadarıyla...
Aslında manipülasyona yönelik bu spekülasyonu yapanlar Türk milletinin şu 15 yılda öğrendiklerinin farkında değiller...
Belki farkındalar da kendilerince bir 'test' ediyorlar 'durum'u...
Truvalıların Tahta At'ı surlardan içeri aldıktan sonra şarabı su gibi içip, kendilerinden geçtikleri misal kendimizden geçip geçmediğimizi...
Muhalefet bile o kadar aymaz olmayacağımızı göstermek zorunda kaldı...
Karikatürdeki tip ise 'kendine' çok güveniyor belli ki...:)))
Selam ve saygılarımla.
sami biberoğulları
Selam ve sevgilerimle.