- 352 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
İSTİBDAT DÖNEMİ (ABDÜLHAMİT)
İSTİBDAT DÖNEMİ.(ABDÜLHAMİT)
Öncelikle şunu belirtmek gerekir ki bu yazı Sultan II. Abdülhamit Han’ı yargılama veya eleştirme yazısı değildir. O döneme neden İstibdat dönemi dendiği ile ilgili bir yazıdır ve içerikteki bazı noktalar iddiadan ibaret olabileceği gibi belgelerle sabit gerçekler de vardır.
Konu değerlendirilirken, döneminde eğitim hamlesi gerçekleştirmiş(ki Atatürk de dahil cumhuriyeti ilan eden kadronun tamamı onun açtığı okullarda yetişmiştir), küçük bir kız çocuğunun hayatını kaybetmesine üzüldüğü için hiç düşünmeden Şişli Et fal Hastanesini yaptırmış bir padişahın neden böyle bir uygulamaya gittiğini Osmanlı’nın içinde bulunduğu şartları da düşünerek sorgulamak ve anlamaya çalışmak gerekir.
İstibdat Dönemi, II. Abdülhamit’in I. Meşrutiyet yönetimine son verdikten sonra (1878) başlayan ve II. Meşrutiyet’in ilan edilmesine kadar devam eden, kontrolü tamamen ele aldığı bir dönemdir. İstibdat kelime anlamı despotizmdir.
II. Abdülhamit, Meclis-i Mebus anı kapattıktan sonra yavaş yavaş bütün yetkileri kendinde topladı ve kişisel konutu Yıldız Sarayı’nı devlet yönetiminin merkezi durumuna getirdi. Osmanlı tarihinin ilk geniş kapsamlı istihbarat örgütünü kurdu. bu örgütün amacı Abdülhamit’e karşı yapılacak darbe ya da ayaklanmaları önlemek, siyasi rakipler hakkında bilgi toplamaktı. bu örgütün hafiye sayısı her geçen gün arttı ve çok geniş kapsamlı bir örgüt haline geldi. bilgi toplayan bu kişilere jurnalci (istihbaratçı) deniliyordu.
İstibdat dönemi uygulamalarının başlıca araçları, basına uygulanan sansür, her tarafa yayılmış bir hafiye örgütü ve jurnalcilikti. 1881’de bir komisyon kurularak bu komisyona basın-yayın organlarını denetleme yetkisi verdi. gazete ve dergiler sık sık kapatıldığı gibi padişahın oturduğu Yıldız sarayını çağrıştıran “yıldız” gibi bazı kelimelerin yayınlarda kullanılmasının yasaklandığı listeler oluşturuldu.
İstibdat döneminde jurnalcilik faaliyetleri o kadar abartılmıştı ki, gizli hafiyeler halktan insanları maaşa bağlayarak jurnalcilik faaliyetleri yaptırıyordu. bu faaliyetlerde pek çok masum insanın da canı yanmıştı. Bu durum elbette II. Abdülhamit’in istediği bir şey değildi, zira hiç suçu günahı olmayan insanlar bile darbe ya da ayaklanma söylemlerine maruz kalıyor ve cezalandırılıyorlardı. Bu noktada jurnalcilik faaliyetlerinin kontrolden çıktığını söyleyebiliriz.
II. Abdülhamit’in kontrolü tamamen elinde tutmaya çalıştığı istibdat dönemi 1908 yılında II. Meşrutiyet’in ilan edilmesiyle son buldu. Bundan sonra devlet, ağır bir yenilgi ile noktalanan I. Dünya Savaşı’nın sonuna kadar İttihat ve Terakki Partisi’nin kontrolüne geçmiş oldu.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.