- 624 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
İNSANİ DUYGULARIN YOK EDİLMESİ, ULUSLARI VE DEVLETLERİ YOK ETMENİN İLK ADIMIDIR
İNSANİ DUYGULARIN YOK EDİLMESİ
ULUSLARI VE DEVLETLERİ YOK ETMENİN İLK ADIMIDIR
Dr. Sadık Özen
Sahip olunan insani duygular, insanlara kişiliklerini kazandıran en önemli etkenlerdir. Sevgi, saygı, vefa, üzülme, acıma, yardım duygusu, paylaşma, anımsama, beğenme, takdir etme, nefret, özlem, istek, umut ve çaresizlik manevi duygular arasındadır. Yorgunluk, üşüme, sıcaktan bunalma, susama, acıkma, yolda ya da sokakta kalma, parasızlık ve bunların tam tersi konforlu ve lüks bir hayat tarzı ise maneviyattan daha çok maddi kaynaklı gereksinimlerdir.
İyi veya kötü insan olabilmek, bütün bu sayılanların bir denge içinde olması ile mümkündür. Bütün bu unsurlara sahip olabilenler yanında, bunların hepsinden uzak kalmış olanlar da vardır. Duyguları, insanların yapı taşlarıdır. Özellikle vatanseverlik açısından bakıldığında bunun önemi daha iyi anlaşılacaktır. Zira duyguları insanların iyi ya da kötü vatandaş olmalarını sağlayan temel unsurlardır. Milliyetçilik, aykırılık, bölücülük, yıkıcılık ve ayrımcılık gibi akımlar; insanların sahip oldukları bu nitelikleri içinde gelişir.
Meseleye bu acıkan bakıldığında; iç ve dış düşmanların, bölücülük, yıkıcılık ve ayırımcılık gibi kavramları öne çıkararak, ülkede huzuru bozucu, ikilik yaratıcı ve devleti yıkma gayreti içinde hareket ederek faaliyetlerini bu yönde kullanacakları aşikardır. Düşmanların ve düşman niteliğindeki bütün odakların kullandıkları bütün kötü alternatifler, özellikle gençlerden başlayarak insanların manevi değerlerini yok eden ve duygularını körelten çeşitli beyin yıkama metotlarıdır. Bunu gerçekleştirirken en çok yararlandıkları ise cehalet ve bilinçsizlikler olmaktadır. Ancak konunun bu kadar basite indirgenmesi büyük bir yanlışlık olur. Yapılan tüm kötü ve şer şeylerin tamamen bilinçli, planlı, programlı ve amaçlı oldukları unutulmamalıdır.
Yaptığım açıklamalardan sonra; şimdi bu makaleyi yazma nedenim olan asıl konuya giriyorum. Bu yazım aynı zamanda, Sayın Milli Eğitim Müfettişi Doğan Ceylan’ın “DUYGUSUZ BİR NESİL YETİŞMESİ” başlıklı makalesine yaptığım bir yorumdur.
Özellikle toplumumuzun genç kesiminde gelişen, tamamen duygusallığını yitirmiş “ROBOTLAŞTIRILMIŞ İNSAN MODELİ” kendiliğinden geliştiğinin düşünülmesi büyük bir safdillik olacaktır. Çünkü bu modeli uygulamaya koyan ABD ve AB devletleri, ortakları Kanlı Fetö Terör Örgütü ve yandaşlarını oluşturan, onlarla aynı niteliklere sahip, CEMAAT, TARİKAT gibi İslamiyet’i yozlaştıran sözüm ona bazı dinsel odaklar ve ADNAN OKTAR gibi şarlatanlar faaliyetlerine devam ediyorlar.
Bu tezgah tamamen, başını ABD’nin çektiği kültür ve gelenekleri bizden çok farklı Hristiyan toplumlarının Türk gençliğini yozlaştırma projelerinin sonucudur. Bu yönde bize ters düşen büyük olumsuzlukların yaşandığı gözden kaçırılamaz. Bu olumsuz gelişimde, AB’ne uyum yasaları içerisinde; Zinanın suç olmaktan çıkarılmasının ve Bekaret inancını ortadan kaldıran tartışmalara gündemde yer almasının büyük payları olmuştur.
Din, Ahlak’ın, Ahlak ise dinin temelidir. Din konusunda halkımızın duyarlılığından yararlanılarak, yasalarımızda yapılan değişikliklerle uygulamaya konulan Türban meselesi ile tüm dini ve ahlaki sorunların çözüme kavuşturuldukları düşünülemez. Karşı kesimde gittikçe sorumsuzluk kazanan açılım ve saçılımların da beraberinde büyük ahlaki sorunlara neden oldukları düşünülmelidir. Plaj kıyafetleriyle kentlerin cadde ve sokaklarına taşınan giyim tarzı daha ne kadar sürdürülecektir. Bu soruya yanıt aranması gerekiyor.
Aşağılık Feto Kalkışması ülkemizin sosyal yapısında büyük tahribata yol açmıştır. Bu kanlı terör örgütü mensuplarından her gün yüzlercesi yurt dışına kaçmakta ve bir o kadarı da yakalanarak tutuklanmaktadır. Bu tür örgütlerin tümü kontrol altına alınmadıkça halkımız ve ülkemiz huzur ve rahata kavuşamayacaktır. Her türlü ahlaksızlığı sergileyen OKTAR grubunun söylemleri arasında “Biz Cumhuriyetçi ve Atatürkçüyüz” söylemleri asla kabul edilemez. Bir taraftan Allah, Peygamber ve Mehdilik iddialarını ortaya atan bu meczup için açılan davalar çabuklaştırılmalı ve bir an önce bunların cezaları kesilmelidir.
Konuya bu açıdan bakıldığında, ülke yönetimine çok büyük görevler düşmektedir.
Saygılarımla..
05 Ağustos 2018 / Antalya
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.