- 2655 Okunma
- 3 Yorum
- 0 Beğeni
UMUTSUZ DUL KADINLAR
UMUTSUZ DUL KADINLAR
Kadın çiçektir, kadın anadır, eştir, sırdaştır, doğan güneştir. Kısacası kadın yeryüzü-ne indirilmiş değerli bir varlıktır.
Bu kadar güzel kelimeleri bir araya sadece bir satırlık yazıda toplayabildiğim için hanımlarımızdan özür diliyorum .
Haklısınız ben bile yazarken biran inandım bunlara, sonra da gerçekler bir bir yüzüme tokat gibi çarptı.
Kendine gel hanım, o kadar özgüven senin neyine? toparla kendini ve özüne dön.
Doğruya, bizim gerçeğimiz bu değildi ki. Biz çoğu zaman bir hizmetçi, aşçı, erkeğin çocuğunu karnında taşıyan taşıyıcı anne. İşte biz kadına yüklenen misyon bunlar. Tüm bu saydıklarıma itiraz etmeden, başkaldırmadan ya uyacağız veya gösterilen kapıdan çıkıp dul kadın olmaya mahkum edileceğiz.
Ben bu haftaki yazımda Eşinden ayrılmış halk tabiriyle dul olan hanımlarımızın hayat mücadelesi verirken yaşadıkları zorlukları, karşılarına çıkan engelleri kısada olsa onları anlamamız açısından anlatmaya çalışacağım.
Kapalı kapılar ardında kim bilir kaç kadın hayat mücadelesi veriyor ve ne yazık ki biz çoğundan haberdar değiliz.
Ömür boyu birlikte olmayı düşlediği insanı hiç beklemediği bir anda kaybeden veya umutlarla başladığı evliliğini anlaşamadığı için ayrılarak sonlandıranlar. Yalnız ve bir başına kalan kadınlar. Çocukları olsa da yanlarında geceleri buz gibi yatakta uykuyu hasretle beklerler.
Gözyaşlarını yastığa akıtırken, bedenlerinin isteklerini çaresizce susturan kadınlar onlar.
Toplumun Dul kadın damgası ile dışladığı ülkemin kadınları.
Türkiye’de dul kadın olmak gerçekten zordur. Gerek çalışma, gerekse diğer alanlarda sürekli önünüze engeller çıkarılır.
Bu tür durumlarda hayata tutunmak zorlaşır kadın için. Sığınacak başka bir liman çıkmayacakmış gibi hiseder.
Ve çoğu kadın kendisini dış dünyaya kapatır, tüm duygularını baskı altına alır ve kilit-ler.
Toplum dul kadına her zaman boşta kalmış, kaybedecek bir şeyi olmayan bir cinsel obje olarak görür. Sürekli dul kadından bir hamle bekler veya bir
işaret yollar. Çünkü erkeğe göre dul kadın muhtaçtır, çaresizdir, sahipsiz ve cinselliğe açtır.
Yavaş, yavaş tüm kapılar yüzlerine kapandığı için yapayalnız kalmalarına mahkum edilen dul kadınlar..
Tüm bunlar yetmezmiş gibi tek derdi evlatlarına bir lokma ekmek alabilmek için çalışmaya başlamasıyla iş yerinde farklı bakışlara, anlamsız imalara maruz kalan dul kadınlar adete isyana teşvik edilir.
Kendi ayakları üzerinde tek başına durmak için verdikleri onca çabanın görmezden gelinmesine, toplum tarafından çaresizliğe itilmelerine bir anlam veremeyen yorgun, bitkin, umutsuz dul kadınlar...
Bunca tepki neden?
Kendimize ait dar bir pencereden baktığımız için elbette anlamaya çalışmayız hayatlarını, yapmak istediklerini görmezden geliriz, yaptıkları her hareketten bir mana çıkartır, bin bir kulba sokarız.
Oysaki birde onlardan dinlesek hayat hikayelerini, yaşamlarını, verdikleri mücadeleyi daha kolay anlayacağız.
Kim bilir belki de suçlayarak toplumdan uzaklaştırmak daha kolayımıza geliyor.
Önyargılarımız, kalıplaşmış düşüncelerimizle değer yargılarımıza aykırı hareket edenleri ayıplamaktan geri kalmaz, üstüne birde kendimizi haklı çıkartmaya çalışırız.
Oysa bizlerden bekledikleri biraz umut ve cesaret. Bizlerin yakacağı küçücük bir ışıkla onları tekrar topluma kazandırabilir ve hayata devam etmelerini sağlayabiliriz.
Filiz Bahcıvan
YORUMLAR
Hiç kimse mutsuz olmak için evlenmez ve evliliği bitsin istemez. Ama bazen anlaşmazlık öyle ciddi boyutlara gelir ki çiftlere ayrılmaktan başka çare kalmaz. Evlenmek gibi boşanmak da her ne kadar üzücü ve yıpratıcı olsa da normal bir şey. Dul kelimesini sevmiyorum toplumda bu kelimeyi kullananlar olsa bile ben ayrılmış demeyi daha doğru buluyorum.
Eğer kadının ekonomik özgürlüğü yoksa boşanmada hayatı alt üst olan kadın oluyor genellikle. Görüyoruz, duyuyoruz şahit oluyoruz...boşanma sonunda erkek aynı mesleğinde, aynı evde yaşamını devam ettirirken, hayatında eşinden ayrılmak dışında çok fazla taş oynamıyor yerinden.
Ama kadının bir işi yoksa tüm düzeni ve hayatı değişiyor. Öncelikle doğrudan anne evine gidiyor. Meraklı sorular, bakışlar başlıyor. Kadına farklı gözle bakanlar, rahatsız edenler olabiliyor. Her ne hikmetse kadın her şeyine iki misli dikkat etmek zorunda kalıyor. Bazı erkekler için her şeye müsaitmiş gibi, evli kadınlar için ise eşleri açısından tehlike arz ediyor. Bir bakıma kafes içine girmiş gibi oluyor. Boşanıp geldikten sonra anne evindeki durum evlilik öncesi durumla da pek aynı olamıyor. Tabii bunları herkes için söylemiyorum, bu düşüncede olan kişiler için sadece yazdıklarım.Ne yazık ki toplumumuzda bu konuda da bir hayli açık var.
İş bulmak ise ayrı bir sorun. Zaten iş bulmak ister evli olun ister bekar ister ayrılmış her şartta kolay değil. O konuya da girersem yorumun sonu gelmez. Zaten yorum almış başını gitmiş.
Yine her şeyde olduğu gibi bu konuda da eğitim ve öğrenimler büyük rol oynuyor.
Velhasıl kadın olmak zor bu ülkede, boşanmış kadın olmak ise daha zor.
Tebriklerimle sevgili Filiz
Ben yurt dışındayım malesef yurdumuzun insanları boşanınca hata erkektede olsa ihanet aldatmada olsa kadına erkektir kaç kadınla olsa olsun sonunda evine gelir neden boşandın deyip terbiyesizce konuşuyorlar.İnanın boşanan zorda kalanlara milletimiz yardımcı olmuyor herkes uzaklaşıyor kapısını açan olmuyor ...
El uzatan her an yardımına koşan sosyal yardım kuruluşları onlar daha çok ezilenin yanında yer alıyorlar zorlanmadan kadın veya çocukları varsa onları sağlıklı yetişmesine yardımcı oluyorlar.
Ne gerekirse bekar anne, çocuk bakımı adıyla yardımlarıyla hiç kimseyi kimseye muhtaç etmiyorlar..
Bence boşanınca kadın irdelenmemeli çocuk olsun olmasın destek olmalı neyse hali görsün boşanmasaydı denmemeli.
Kadından sadakat vefa beklenirken, aynısı erkeklerde de olmalı olmazsa sonuç ayrılık olur..
Konusu günümüz gerçeklerini anlatıyordu yazınızın.. Selamlar.
Filiz elbi
Galiba bu saçma sapan "dul"kelimeside tek bu ülkede var.Gerçi artık kullanılmıyor bu kelime onu yerine "bekar" kelimesini oturttular nihayet.
Yazınızın finali pek manidar Filiz hanım.Ne demek "Bizlerin yakacağı küçücük bir ışıkla onları tekrar topluma kazandırabilir ve hayata devam etmelerini sağlayabiliriz."bunu anlayamadım işte.Sanki boşanan kadınlar toplum dışına itiliyor imajı var yazdıklarınızda.
Kadın herşeyden önce İNSANdır.Cinsiyetçi yaklaşımlar kadını ötekileştirmek,erkek egemen bir toplum yaratarak ezmekten öteye gitmez.
Kadın,ana,bacı ,çiçek böcek değildir.Her insan gibi özgür bir bireydir.
Sevgilerimle
Filiz elbi
Evet cok haklsınız. Ben de sizinle aynı düşünceleri paylaşıyorum. Ve evet tabı kı Kadın,ana,bacı ,çiçek böcek değildir.Her insan gibi özgür bir bireydir.
Ancak burası hala Türkiye. ve ülkede büyük bir kesim ne yazık kı hala kadına hak ettiği değeri vermiş değil. Bakın dikkat edin büyük bir kesim ifadesini üstüne basa basa kullanıyorum. Ve sözünü ettiğim bu büyük kesim maalesef eşinden bosanmış hanımlarımızı farklı eylemlerle toplum dışına itiyor. Bunun onlarca örnegıyle karsılastım ve bıre bır kendı agızlarından yasadıkları sorunları dınledım. Bu yazı bu şekilde ortaya cıktı.
KIsacası Sizin veya benim düşüncemiz bu gerçeği değiştirmiyor. Tam aksıne var olan bır gercegı yokmuş gibi göstererek ört bas edilmesine sebep oluyor.
Mutlu sabahlar diliyorum. Sevgılerımle.