- 1110 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Kadına Şiddet ve Eğitim
“Bir kadına verilebilecek en güzel çiçek buketi aslında onun saçlarıdır. Yani onun saçının bir teline bile kıymet vermektir. Çok basit renk seçmene, koku seçmene gerek yok yapman gereken sadece onu sahiplenmek o zaten sana ömür boyu unutamayacağın bir renk ve koku armağan edecektir.” [Hakan Yoldaş]
Ülkemizde kadına yönelik şiddet!
Ülkemizde son birkaç yıla baktığımızda kadına yönelik şiddetin aşırı derecede arttığını ve her geçen gün yeni olayların yaşandığını görüyoruz. Peki bunun nedeni ya da nedenleri ne olabilir? Toplumumuza etkisi nedir? Nasıl en aza indirilebilir ya da daha doğrusu nasıl yok edilebilir?
Evet ülkemizin maalesef kanayan yarası olan şiddet özellikle kadına yönelik şiddet son derece artmış durumda peki hiç düşündük mü bu konuda? Sadece tv’de ya da sitelerde birkaç dakika içinde gördüğümüz haberler dışında hiç ilgimizi çekti mi bu konu? Toplum olarak baktığımızda üzülerek söylüyorum ki çekmedi. Sadece o an için bir tepki oluştu peki sonra ya da sonrası olmadı. Aslında konuya baktığınızda toplum olarak akıllara ilk gelen ceza ya da adalet kavramlarıdır. Evet doğru kavramlar fakat ikinci aşama olan kavramlardır. Birinci aşama olarak baktığımızda eğitim ve öğretim kavramları gelmeli akıllara. Ama bu toplumumuzda yanlış anlaşılıyor genelde. Yanlış anlaşılmadan ziyade sistem yanlış çalışıyor.Gelin bu yanlışları kontrol edelim:
Öncelikle eğitim-öğretim nedir bunu konuşalım.
Eğitim kısaca bireyi kültürleme sürecidir. birey doğduğu andan itibaren başlar yaşam boyu devam eder. Eğitim bir yandan bireyi yaşama hazırlarken bir yandan da bireyin gelişmesini sağlar. Öğretim ise eğitimin planlı programlı yapılan kısmıdır. Yani daha çok statü endeksli bir kavramdır. Aslında baktığımızda yanlışın buradan başladığını görebiliriz.Çünkü acı gerçek şu ki yaşanan olaylara baktığımızda kişilerin statüleri ne olursa olsun işledikleri fiil ortak bu da bizi bir kanıya götürüyor. O da eğitim ve öğretimin yanlış anlaşıldığı. Şöyle ki bizler evlatlarımızı okutuyoruz iyi statülere gelsin diye uğraşıyoruz ta ki onlar olana kadar bu süreçte ise okuldan destek alıyoruz. Buraya kadar doğru görülüyor. Ama aslında yanlış yapıyoruz. Çünkü her şeyi öğretime yüklüyoruz yanlış burada başlıyor. Oysa ki eğitimi tam aktaramadan ya da birey kendi davranışarını oluşturamadan onu bir duruma empoze ediyoruz. Doğal olarak kişi bazı kavram ve ögeleri anlamlandıramadan ya yaşamadan hayata atılıyor. Toplumumuzda acı gerçek şu ki okulda öğretirler ya da şunu örnek al, o gibi ol bak… Oysa ki birey eğitimini doğduğu andan itibaren almaya başlar bu aile, çevre, okul gibi kavramlarla zenginleşir. Yani birey okulda öğrendiğini değil hayatta gördüğünü ve yaşadığını uygular. Okulda öğendiği onun için sisteme göre statü sahibi olması içindir. Yani avukat, öğretmen,doktor vb. Onun için yanlışı burada yapıyoruz.
Özet olarak konuyu topladığızda bilinçli ve entelektüel bireyler yetiştirmek için öncelikle cezadan hukuktan daha önemli olan şeylerin eğitim ve öğretim olduğunun farkına varmamız lazım. Bunun için evlatlarımızı, genç kuşakları iyi bir şekilde yetiştirmemiz gerekir. Toplumun en küçük yapı taşı olarak aileler bu konuda önemli yer almalıdır. Sadece okullara güvenilmemelidir. Kısacası çocuğunuzun iyi bir avukat ya da doktor olmasını sağlayabilirsiniz fakat insan olmasını sağlayamazsınız. Tolstoy’da dediği gibi “Acı duyabiliyorsan, canlısın. Başkalarının acısını duyabiliyorsan, insansın.”
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.