- 1193 Okunma
- 3 Yorum
- 0 Beğeni
-VATAN MİLLET SAKARYA EDEBİYATI DERKEN KAÇIRDIKLARIMIZ-(2)
Oduncuyla yılan hikâyesi meşhurdur. Hani oduncu ormanda kesim yaptığı esnada aniden karşısında beliren bir yılanı tam öldürecekken hayvanın yalvaran bakışlarına dayanamaz ve bağışlar canını. O günden sonra da hikâye bu ya, yılanla oduncu dost olurlar. Hatta yılan ben bu iyiliğin altında kalmam diyerek oduncuya hergün bir altın getireceği yönünde söz verir. Tabi tutarda bu sözünü. Oduncunun evi bir şenlenir ki sormayın, bir bolluk bir bereket artık gırla gidecektir.
Ne ki, günün birinde oduncumuz rahatsızlanır ve altınını almaya ormana gidemez. O günde durumu anlatmak suretiyle oğlunu gönderir. Oğul önce inanmaz ama babasını dinler ve yılanda adama altın mı verir, halla halla hallaaaa diye diye ormanın yolunu tutar. Ne var ki söz doğrudur ve yılan kendini tanıtan delikanlıya altını verir. Sevinen oğul hırslanır da birden. Kim bilir çukur altın doludur diye düşünerek fesatlanır ve yılanı öldürmek üzere hamle yapar. Ancak ıska geçer ve hayvanın kuyruğunu kopartır. Yılanda ani bi hamleyle can acısına kapılarak oğlanı sokar, öldürür.
Akşam olupta evladı dönmeyen baba hele ne oldu yahu diyerek ormana gittiğinde cansız bir bedenle karşılaşır. Tabi çok üzülmekle beraber oğlunun kabahatli olduğunu anlar, ki yılanın kuyruğunun olmaması da teyit etmez mi bu durumu? Nihayet senin kabahatin yok yılan kardeş belli bu, yine dost kalalım dese de, beriki manidar bir yanıt verecektir kendisine acı acı başını sallayarak. “Geç babam, bende bu kuyruk acısı sende bu evlat acısı oldukça dost olabilir miyiz hiç biz?”
Evet, son dönemlerin popüler konu başlıklarından biri de daha çok kimi aydın çevrelerde karşılığını bulan Türk/Yunan dostluğu ya da kardeşliği bahsi olmalı. Bana ilginç gelen bir husus aynı başlığın diğer komşularımız üzerinden atılmadığı noktasındadır. Öyle ya, ülkeler arası düzlemde Türk Bulgar/Rus/Ermeni dostluğu kardeşliği vs. kavramlaştırmalara bilmem ki rastlayan var mıdır?
Şöyle ki, Türk/Yunan dostluğu üzerinden böyle bir kardeş halklar bahsi, politikacılar olmasa her iki toplum buna hazır aslında gibi söylemlerin gerçekliği var mıdır? Sırf komşuluk, aynı coğrafyayı paylaşmak bazında hissi bir cereyan mıdır? Yahut Yunan uygarlığın beşiğidir propogandasına koşut olarak kimi mahfiller tarafından pompalanan kültür emperyalizmi çerçeveli bir etkileşim ağı mıdır? Yoksa salt bir romantizm, aldatıcı bir romantizm rüzgârında hazan yaprakları misali savrulup gidiyor muyuz oradan oraya?
Sözgelimi tarihsel argümanlar bu tarz söylemleri doğruluyor mu? Elbette birbiriyle komşu olan ülkeler arasında aynı coğrafyayı paylaşmanın getirdiği sürtüşme, zıddiyet, ihtilaf noktaları bir realitedir. Bizim komşu olmadığımız uzak diyarlardaki ülkelerinde birbirleriyle siyasi, askeri problemleri yok mudur acaba?
Ne var ki, bu gerçekçilik noktası gerçekliği ortadan kaldırmayacaktır. Devletler arasında elbette politik dostluk tesis edilebilir, edildiği de kuşkusuzdur. İktisadi, ticari, kültürel, askeri alanlarda türlü işbirliği ülkeler arası ilişkilerde kendini göstermektedir her dem. Hatta kimi zaman asırlar boyu aynı coğrafyanın, toprağın paylaşılmasına dayalı komşuluk bağları kurulması, ortak bir kültürel geçmişin izleri topluluk ve toplumları bulabilir de. Demem o ki, Rumların Anadolu, İstanbul ve Trakya’da ki yüz yıllara hatta bin yıllara dayalı mevcudiyetleri ve dahi biz Türklerle münasebetleri her türlü münasebetsiz itirazı silip süpürecek cinsten değil midir?
Ne çare ki, çok toz kaldıracak cinstendir konu. Mesela neden iki tarafında kendi bünyesinde duyumsadığı ihtilaf, çatışma ve hatta daha derinlerde kör kuyu gibi işleyen ve tarafların yakasını bırakmayan bir nefret eğilimi vardır? Yok be kardeşim yalan o, bakmayın öyle diyenlere siz! Hep politikacılar sebep oluyor, yoksa ne olacak başka denildiği, denilebildiği kadar basit midir mevzu acaba? Ya da üstte arz ettiğim çok bildik hikâye mübalağa mı uyandırır gönlümüzde ve zihnimizde?
-DEVAM EDECEK-
L.T.
YORUMLAR
Kıymetli Levent hocam güzel bir konu işlemişsiniz tebrik ederim yazınızın diğer bölümlerini de ilgiyle okuyacağım.
Konu aslında çok kapsamlı Türk ve Yunan halklarının tarihsel süreci bu iki halkın düşman konumun da olması ve bundan beslenen emperyalist güçlerin beklentileri ve hatta bu olumsuzluğu her iki tarafın da siyasetçilerinin propaganda malzemesi olarak kullanmaları gibi çok boyutlu bir olay!
Ama yinede bir gerçek var ki, tarihsel olumsuzlukları yaşadığımız bir ülke olmasının da ötesinde başta din olmak üzere farklı kültürlerin insanlarıyız bu gerçeğin bilincinde olmamız.yunanlıları düşman olarak görmemizi gerektirmediği gibi biz kardeşiz falan gibi gereğinden fazla ütopik söylemlerin de bir anlamının bir gerçekliğinin olmadığını düşünüyorum.
Dengeli ve tutarlı komşuluk ilişkilerini koruya bilmek her iki ülkenin bekası için yeterlidir.
Kaleminize emeğinize sağlık.
Saygı ve sevgilerimle.
levent taner
Her zaman ki gibi sağduyulu, serinkanlı bir yaklaşımla meseleye derinlik kazandırdığınızı görüyorum
Katılım ve katkınız dolayısıyla şükran duydum
Saygı ve selamlarımla...
Keşke sınırları olmayan bir dünya olsaydı... Politik bir yorum yapmak istemem zaten çokta anlamam politikadan değerli kalem.
Kim istemez ki cennet gibi sükunetin ve barışın olduğu bir dünyada yaşamayı.
Ben şahsım adına seviyorum Yunanlı dostlarımızı,daha doğrusu insana yaraşır şekilde davranan tüm toplumları seviyorum.
Yolu barış,kardeşlik ve sevgi olan herkese açık yürek kapım.Bu sebeple yanarak ölenlere ırkçı ve kuyruk acısı yaklaşımıyla sevinenlerin mantığını ne anlayabilirim ,nede kimse bana anlatabilir.
Sevgilerimle
levent taner
Komşudaki felakette hayatını kaybedenlere toprağı bol olsun diyorum, Allah-ü Teala rahmetiyle muamele etsin dilerim
Sosyal medya kanalıyla muhtelif sitelerdenve insanlardan aldığım izlenim pek çok insanın Yunanistan'daki yangına memnuniyet ifadesiyle yaklaşmadığı
Hatta felakete uğrayanlara sevinç göstermek milliyetçiliğin nişanesi değil, Türklüğe sığmaz diyenlere de rastladım ki, bu da bir olumlu mesaj kanaatimce
Acıyı sömürmemek lazım
Kaldı ki, 99 depreminde bize yardım yollamıştı Yunanistan
Ne var ki, bizde hükûmet olarak taziye diledik ve yardım önerdik fakat komşu garip bir yanıt verdi buna
Gerek görmemelerini anlarım da, yağmur beklediklerini iletmelerini yadırgadım şahsen
Dahası diplomatik bir nezaketsizlik kanımca
Hani sanki, gericilik vurgusu gibi
Filmlere konu olan töresel ortamların meşhur yağmur duasına vurgu yapar gibi geldi bana Yunan hükûmetinin söylemi
Yoksa halkın durumuna sevinilmez kuşkusuz
Nihayet
Katılım ve katkınız her dem değerli şüphesiz
Yüreğinize, emeğinize, kaleminize, kelamınıza bereket
Saygı ve selamlarımla...
Allah Allah Allaaaaah devamı da geldi
Dünyada barisi saglamak isterseniz, politikacilari öldürün yeter, halklar anlasir. Bernard Shaw demiş ama insan varsa erk savaşı hep olacaktır hırs var var da var
insanı yok edin sorun kalmaz, toptan temizlik :-))
ama yunan aşığı olmadığına kanıt olsun diye onlara felaket geldiğinde zil çalıp oynamayı gerektirmez, "ateşin bol olsun komşu" komşu demek ne müslümana ne Türke yakışır.
Arap aşkına ne kadar karşıysam Yunan kör düşmanlığına da o kadar karşıyım temkinli olmakla durmadan bıçak bilemeyi gerektirmez...
Arap kültürünü "İslamiyet" sanmakla, Avrupa kültürünü "Medeniyet" sanmak, aynı hatadır.- Muhsin Yazıcıoğlu
Filiz Şahin. tarafından 8/3/2018 12:56:10 PM zamanında düzenlenmiştir.
levent taner
Komşudaki felakette hayatını kaybedenlere toprağı bol olsun diyorum, Allah-ü Teala rahmetiyle muamele etsin dilerim
Evet politikacılar, yönetimler mikserdir haklısınız
Ne çare ki, silah tüccarlarını, petrol şirketlerini, kartelleri, tröstleri göz ardı edemeyiz sanırım, ki etmezsiniz
Politik ve medyatik yapılar tercüman olurlar emperyal majestelerine hani
Muhsin Yazıcıoğlu'na da rahmet diliyorum
Katılım ve katkınız dolayısıyla şükran duydum hanımefendi
Yüreğinize, emeğinize, kaleminize, kelamınıza bereket
Saygı ve selamlarımla...