- 832 Okunma
- 1 Yorum
- 4 Beğeni
HABABAM NASIL KURTULUR?
Hababam ismini duymayanımız yoktur.Türk sinemasının efsane filmlerinden.Rıfat Ilgaz’ın bu eseri hala beğeniyle izlenmektedir.Film özel bir okulda geçmektedir.Oysa ülkemizde kaç öğrenci özel okullara gidebilmektedir.Bir Rıfat Ilgaz daha çıksa da devlet okullarındaki hababam sınıflarını film yapsa ne kadar iyi olurdu.
Halen hababam sınıfları gerçek olarak var,film değil.Ortaokul ve liselerde seviye sınıfları yasak olsa da bir çok okulda seviye sınıfları yapılıyor.Öğrenciler not ortalamalarına göre sıralanıyor.Örnek iki yüz öğrenci en yüksek notlardan başlayarak A,B,C…sınıflara ayrılıyor.Bu durum özel okullarda daha fazla.Başarıyı artırmak için seviye sınıflarının olması,öğretim olarak faydalı,ancak eğitim olarak tartışılır.Akademik başarısı yüksek sınıflarda bazen havalara girip ben zeki bir öğrenciyim,çok çalışmadan da yapabilirim düşüncesi oluşabiliyor.Esas problem akademik başarısı düşük sınıflarda oluşuyor.Yani bizim hababam sınıflarında.
Bir çoğu küçük yaşlardan itibaren horlanmış,geri zekalı,aptal,sen anlamazsın,sen geri dur bakayım gibi sözlerle muhatap olmuş öğrencileri bir de tembel sınıfı olarak etiketlenmiş sınıfa koyarsanız ne olur?
Öğrenci okula isteksiz gelir,fırsat buldukça kaçar,sık sık kavga çıkarır,okul eşyalarına zarar verir,kötü alışkanlıklara yönelir,sınavda kağıt kalem arar.Öğretmenler o sınıfların dersine girmek istemez.Girenlerin bir çoğu da kendisini cezalandırılmış hisseder.Bu öğrencilerin bir çoğu okul dışında çeteler oluşturur ve her türlü suça açık hale gelirler.
Maalesef gerçek hayatta hababam sınıfları çok da güldürmüyor bizi.Akademik başarı zayıf,davranış bozuklukları,iletişim bozuklukları,kötü alışkanlıklar nasıl güldürebilir ki?
Hababam sınıfları nasıl kurtulur?
Bu öğrenciler bizim,bunları dışlayarak,aşağılayarak,cezalandırarak çözüm bulamayız.Bunları zaten çoğunlukla yapıyoruz.O halde neler yapabiliriz?
1-Önce bunların 18 yaşından küçük çocuklar olduğunu unutmamalıyız.Baştan suçlu gözüyle bakmamalıyız.
2-Aile yapılarını tanımalıyız.Parçalanmış aile,sorunlu aile öğrencilere olumsuz etki yapıyor.
3-Her öğrenciye değerli olduklarını hissettirmeliyiz.Kendilerini değerli hissedecekleri görev ve sorumluluklar vermeliyiz.
4-Başka öğrencilerle asla kıyaslama yapmamalıyız.Her öğrenci özeldir.
5-Öğrencilerin akademik çalışmalar dışında,yeteneğine uygun spor,sanat,sosyal beceri,tiyatro vb etkinliklere mutlaka katılımını sağlamalıyız.Bu tür çalışmalar özgüven gelişimi,sosyalleşme,kendini ifade etmesinde oldukça faydalı oluyor.
6-Sınıf psikolojisi oluşturulmalıdır.Benim sınıfım diyerek öğrenci sahiplenmelidir.Sınıf rehber öğretmeni,ortak etkinlikler düzenlemelidir.Sınıfça lokantada öğle yemeği yemek,halı sahada maç,şehir kütüphanesine gezi,vb. yapılmalıdır.
7-Sınıfta aşırı problem olan öğrencilerle,sınıf dışında birebir görüşmeler yapılarak çözüm aranmalıdır.
8-Öğrencilere ulaşabilecekleri,kapasitelerine uygun hedefler verilmelidir.
9- Küçük dahi olsa,olumlu davranışları sözle yada hediye ile ödüllendirerek motivasyon artırmalıyız.
10-Eğitim sistemin dayatmış olduğu aşırı akademik bilgileri basitleştirerek vermeliyiz.
11-Dikkat süresi kısa olan bu öğrencilere,fırsat buldukça dikkat sürelerini uzatacak egzersizler yaptırılmalıdır.
12-Okuma alışkanlığı kazandırmalıyız.Kalın kitaplar değil az sayfalı ve ilgi alanlarına hitap eden kitaplardan başlamalı ve takibini yapmalıyız.
13-Bu sınıfların öğrenci sayısı mümkün oldukça az tutulmalıdır.
14-Bu sınıflar imkan dahilinde öğretmen odasının bulunduğu katta,öğretmenler odasına yakın olmalıdır.
Çözüm yolları daha detaylandırılabilir.Ancak yazının sıkıcı olmaması için kısaca yazdım.
Bu öğrenciler akademik olarak yeterince başarılı olmayabilirler.Üniversiteye belki gidemeyebilirler.Ancak ailesine,topluma faydalı bireyler olarak, kendi yetenekleri doğrultusunda katkıda bulunacaklarından hiç şüphem yok.
Ülkemizde eğitim sisteminin maalesef problemleri çok.Bu problemlerden birine faydalı olur ümidi ile yazdım.Bir çok öğretmenin bu çalışmaları yapmakla birlikte yeterli olmadığını görmekteyiz. Her mesleğin iyi kötü çalışanı olduğu gibi,öğretmenlik mesleğinin de iyileri kötüleri var.Fedakarca çalışan öğretmenleri tebrik eder,koltuk yalayanlara afiyetler dilerim.
YORUMLAR
Doğrusu "konusunu çok iyi seçmiş", o konuyu işlemede oldukça yetkin bir elden çıkmış, yazı...
Seçki ehli olanlar "örnek yazı" diye seçmeli ve okunmasını sağlamalılar...
Zira "ayrımcılık" eğitimin işi olamaz!
Eğitim, tersiyle, birleştirmekle ve ortak alanlar yaratmakla yükümlüdür çünkü!
Çocuktan ergene, gence kadar her bireyi değerli hissettirmektir eğitimin amacı...
Seviye sınıfları yerine... Sınıf içinde "seviye grupları" olabilir mesela... "İyiler, daha zayıfları" arkadaş edinir, onların yetişmesine katkıda bulunabilir..
Her öğrenci "zeki", her konuda yeterli olmayacaktır...
Kimi masa başında; kimi de arazide, üretimde, sporda ve sanatta başarılı olur..
Yaş olarak 10, 11 iken yeteneklerine uygun yönlendirme başlamalıdır...
Yeniden keşfetme gereksiz.. Zaman kaybı..
Model ülkeler var!
İncelenmeli ve Türk Çocuklarına uyarlanmalı...
Konuyu dağıtmadan ve okunur umuduyla kısa tutarak yazmaya çalıştım..
Kutluyorum sizi Hasan Bey...