- 597 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Lanet
Kadının saçlarını kulağının üzerinden boynunun arkasına attı. Ağzını olabildiğince açtı. Köpek dişleri serçe parmağı kadar uzayıp sivrildi. Kadının kabaran şah damarına geçirdi. Göz akları kızardı.
Kurt adamlar mağara ağzını örten devasa kayaya yükleniyordu.
Meşale alevi nemli mağara duvarlarını aydınlatmaktaydı. Kadın meşaleyi ileri doğru uzattı. Dar yol geniş bir alana açılıyordu. Mağaranın tavanı yükselmişti. İrili ufaklı taşlardan örülmüş tahtta heybetli bir adam ayağının tekini altına almış oturuyordu. Kadın karşısına dikilip meşaleyi attı. “Abi!” Adam ellerini iki yana açıp yukarı doğru sıçradı. Hızla tavana kadar yükselip kadının önüne indi. Ayaklarının altından etrafa toz dumanı yayıldı. Burnunu kadının yüzüne yaklaştırdı. “İnsan kokuyorsun.” Kadın arka cebinden şırınga çıkarıp uzattı. “Lanete son verebilirsin.” Adam şırıngayı aldı. Mavi sıvıya dikkatle bakıp öfkeyle yere çarptı. “Kim bilir belki insan olmak bir lanettir.” Mağaranın arkasında gürültü yükseldi. Kadınla adam gürültüye doğru döndü. Adam başını kadına çevirdi. Kadın adamın gözlerinde “Ne yaptın sen!” bakışını görüyordu. “Buraya geldiğini kimse biliyor mu?” Kadının kalbi titredi. Sesi kısıldı. “Tom!”
Dolunay yükselmiş yansıması göle düşmüştü. Kenarda yüzleri suya dönük bir çift oturmuştu. Dağlardan kıyıya doğru esen rüzgâr suyu dalgalandırdı. Kadın başını adamın omzuna yasladı. Adam kolunu beline attı. “Ömrüm seninkinden çok çok kısa.” Sesinde ilk balığı ölen çocuğun sesindeki hüzün vardı. Kadın gülümsedi. “Daha ne olsun. Mezara kadar genç bir kadınla evli kalabileceksin.” Adam kadını şakağından öptü. Kadın boynundan öpüp durdu. “İstersen sonsuz yaşamı verebilirim.” Adamın canı sıkıldı. Ayaklandı. Ellerini ceplerine soktu. “Sonsuz yaşam… Kurt adamlarla birlikte… Bitmeyen bir savaş…” Adamı titreme aldı. Ellerini çıkarıp ovuşturdu. Kadın peşi sıra kalktı. Arkadan sarıldı. “İyi misin?” Dişleri takırdıyordu. “Rüzgâr çarptı. Üşütüyorum sanırım.” “Tamam, tamam. Serumu alacağım.” Adam sevindi. Omuz çantasından içi mavi sıvı dolu şırıngayı çıkarttı. Eli titriyordu. Kadın elini tuttu. “Çok sıcaksın.” Şırıngayı alıp kolunu sıvadı. İğneyi damarın üstüne yerleştirdi. Parmağıyla bastırırken duraksadı. “Abim?” Adam çantadan bir tane daha çıkardı. “Lanet hem senin hem de onun için bitsin.” Kadın şırıngayı bastırdı. Mavi sıvı damarlara doldu. Kadın birkaç defa kasıldı. “Götüreyim.” İkinci şırıngayı aldı. Sarsıla sarsıla yürüyor dengesini zor sağlıyordu. Adam endişeyle seslendi. “Geleyim mi?” Kadın gerek yok anlamında elini kaldırdı. Adam eğilip ceketini aldı. Kolunu geçirirken yüzü acıyla buruştu. Hızla geri çıkardı. Gömleğini sıvadı. Ağız dolusu diş izleri kolunda iltihaplanmıştı. Titremesi arttı. İki büklüm oldu. Sırtı şişti. Gömleği parçalandı. Boyu uzarken kolları, ayakları, elleri uzayıp kalınlaştı. Parmakları pençeye dönüştü. Hemen arkasından yükselen ulumalar duyuldu. Dönüşüm biterken sağından solundan kadının peşine doğru koşan kurt adamlar geçti.
Tarihi binaların yükseldiği kasabanın ana caddesine uzun tır girdi. Yavaşlayarak yola devam etti. Tırı yakışıklı bir adam sürüyordu. Hemen yanında başı tırın tavanına değen iri yarı adam oturmuştu. “Kasabanın çıkışına gelmeden sağa sap Tom!” Tom yutkundu. “Efendim, nesiller boyu sizin hizmetinizdeyiz. Ben…” Adam sanki kükredi. “Lafı geveleme.” “Sürüye katılmak istiyorum.” Adam deri ceketinin küçük ön cebinden kürdan çıkarıp dişlerini karıştırmaya koyuldu. “Kasabaya sence neden geldik?” Tom yanlış cevap vermenin korkusuyla sustu. “Türünün son örneği kardeş vampirlerin peşine geldik.” Korkusu git gide artıyordu. “Beni yem olarak mı kullanacaksınız?” Adam kürdana takılan et parçasını bakıp ağzına attı. “Erkek vampir alfa. Dişi olan bizi ona götürecek. Efsane şöyle der; kendi rızasıyla kurt adam olmak isteyen bir erkek dişi vampiri âşık edebilir.”
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.