- 1875 Okunma
- 5 Yorum
- 6 Beğeni
İzninle "Kul Düşünce"
Okuduğum bir şiir taa nerelere götürdü beni…
Gözlerim ıslak şu an ve 1982 yılında, Eskişehir Fevzi çakmak mahallesindeyiz. Henüz ortaokula giden bir çocuğum. Annem Üniversite de okuyan oğlu ve ortaokulda okuyan bu kızına biraz daha yetebilmek için kapısı farklı tarafa açılan bir odayı kiraya vermiş. Kiracıda yeni evli bir çift. İlk iki hafta kadın hiç dışarı çıkmadığı için bizde rahatsız etmemek adına hiç alakadar olmuyoruz. ikinci haftadan sonra kadın dışarı çıkmaya başladı. Önce adını öğrendik Kader miş. İlk gün sadece bunu öğrenmiştik.
Kocası yakın bir çiftlikte çalışıyordu bizden evi kiralayanda çiftlik sahibiydi. Yeni evlenmiş bir çift olarak yaşları büyük gelmişti bana. Siz geç mi evlendiniz diye sordum. Benim ikinci evliliğim dedi kadın.
Sonraki günler onlar için hareketli geçiyordu. Daha evliliklerinin ilk ayında kavga etmeye başlamışlardı. Gece kadının ağlama sesleri bizim yatak odamıza kadar geliyordu. Ben çok etkilenmiştim. Kadınlar evlenince hep dayak atılıyor ve kadında bunu çekmek zorunda kalıyor diye düşünüyordum. Babam olmadığı için yakından gördüğüm ilk evlilik modeliydi bu. Nitekim birinci ayın sonunda bir gece kadının çığlıkları dayanılmaz derecedeydi annem kapılarını vurdu, adamla ne konuştu bilmiyorum ama kapıyı açmadılar ertesi günde kadın içeride kilitliydi. Annem erkenden yine kapılarını vurdu sanırım kadının öldürülmesinden korkmuştu.
Diyeceksiniz ki "Neden polis çağırmıyorsunuz?"
Dikkatinizi çekerim yıl 1982 telefon yok ve mahallede müstakil evlerde oturuluyor. Öyle her evin önünde de araba yok.
Kendimce bu kadın neden gitmiyor bu adama neden katlanıyor diyordum.
Annem polis çağıracağını söyledi kadın istemedi. "Beni daha fazla döver." dedi. "Hem şu anda resmi nikâhımız da yok, ben henüz diğer eşimden boşanmadım." Annem çok rahatsız olmuştu onu ilk defa bu kadar kararlı görüyordum. Hemen evi boşaltmalarını istedi ve durumu çiftlik sahibine de kendisi giderek bildirdi.
Kadın öğleden sonra kapıyı açtı dışarı çıktı. Bize başını gösteriyordu 4-5 santime varan uzunlukta derisi soyulmuştu. İçim çok kötü olmuştu. Annem kızım baban yok mu senin niye bu deliye verdiler seni neden katlanıyorsun dedi.
Kadın: Bu adamla aynı köylüyüz. Başka köyde evliydim üç tane de oğlum var. İftira ettiler kocam beni getirdi babamın evine attı gitti. Yedi aydır çocuklarımı da görmedim. Babam namusumu iki paralık ettin diye günlerce bir odaya kapattı aç susuz bıraktı sonra da bu adama verdi. Ben nere gidebilirim ki şimdi? Polis bana ne yapacak ki?" Diyordu çaresizdi biz de ona çare olacak durumda değildik. O psikopat adamın biran önce evden uzaklaşmasını istiyordu annem. Öyle de oldu, o günün akşamı çıktı gittiler.
1982 yılında Kaderin yaşadığı kaderi buydu. Sessizce imam nikâhıyla bağlandığı bu psikopat adamı takip etti. Ben hep düşünmüşümdür Kader ne yaptı acaba? Bazen uzaktan ahkâm kesmek çok kolay oluyor da… İşte ne diyeyim, el bebek gül bebek büyüttüğümüz kızımızı oğlumuzu Allah akıl sağlığı yerinde hayırlı insanlarla karşılaştırsın.
YORUMLAR
şiirim yaşanmış ve yaşanmakta olan bir hayat hikayesi
etrafımızda nice kaderle menekşeler var
Allah yar ve yardımcıları olsun
evlatlarımıza sahip çıkıp hella süt emmişlerle evlendirmeliyiz
günümüzde insan zor bulunuyor
Songül A Yılmaz
"Anadolu"yu eşeledikce hep dert çıkar, acı çıkar, hüzün çıkar... Ölüm çıkar,can çıkar.
Bu yüzden kapatıyorum gözlerimi (el)lerin güzelliklerini hayallerime taşıyorum.
Ama bir yanımda hep ince sızı.
Kutlama ve saygılarımla.
Songül A Yılmaz
Maalesef Anadolu da bir gerçek var. Tümsekleri görmesek de düz ovaları hayal etsek de takılıp düşenlerin çığlığı bizim içimizi sızlatıyor. Ancak çevremize duyarlı yaklaşarak ve olumlu etkileyerek iyi bir yaşamı toplum olarak yakalayabiliriz. Saygıyla kalın.
Çağrışımlarla yaşıyoruz... Bir sözcük, bir ses, bir müzik, bir eşya...
Bu da onlardan biri...
Hepimizin bu çağrışımlara yakın ve örnek olarak anlatacakları vardır sanırım...
Şiirdeki konu da çok etkiliydi, yazıdaki de... Her ikisinin de yaşanmışlıklara vurgu yapması, zannedildiğinden daha çok yaşandığını anlatıyor bize bu örneklerin...
Etkili bir yazıydı, kutlarım....
Songül A Yılmaz
Allah insan olanlarla insan olanı karşılaştırsın önce sevgi vicdan merhamet olmalı insanı zihninde. paradan önce, Kader kadının kadersizliği adından belli, yaşı büyükte olsa kadın güçsüz, kadın kimsesiz okusa da farketmiyor zihniyet kötüyse hakimler savcılar doktorlarda da çıkıyor sadist ruh taşıyan caniler. Okumuş nice kadın da yaşıyor böyle olayı, ben şahidim üst kat komşumdan istanbulda, kadın üni mezunu kocası belediye işcisiydi her gece dayak yerdi o ağlardı bende ağlardım evimde, üç çocuktan sonra boşandı lakin kocası yine bela oldu bıcakladı öldürdü Allah islah etsin böylelerini acı bir anı Allah kimsenin evladına yaşatmasın. Saygılarımla...
Songül A Yılmaz
Amin...Uzaktan görüldüğü gibi olmuyor bazen hiç bir şey, çok doğru.
Hüzünlü ama ülkemizde sıklıkla yaşanan bir durum Kader'in hikayesi maalesef. Bu şekilde kendilerine zorla dayatılmış hayatları yaşadıkları için kaybolup giden nice kadın var. Çocuk yaşta evlenenlerden tutun da zorla en yakın akrabasıyla evlendirilenler, her gün defalarca dayak yiyenler hatta öldürülenler.
Bu derin bir yara, hep kanayan ve hiç kapanmayan derin bir yara.
Bazen okumuş olduğumuz bir şiir ya da yazı bizi nerelere alıp götürüyor ve başka şiir ya da yazılara da ilham olabiliyor.
Emeğinize sağlık.
Sevgiler