- 1135 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
İLMİN FAZİLETİ
İLMİN FAZİLETİ
Aziz dostlarım Allah’ın insanlara armağan ettiği en büyük nimet akıl nimetidir akıl varsa iman vardır, ilim vardır, irfan vardır. Yani aklın gereği ilimdir irfandır bunlar akıl ve ilim ayrılmaz ikilidir biri olmazsa diğeri olmaz işte bundandır ki yüce Rabbimizin bizlere armağan ettiği hayat düsturumuz olan Kuranın ilk emri “ oku “olmuştur. Okumak öyle ulvi bir iştir ki aydınlığı iki cihanı kaplar. Efendimize bir sahabe sorar der ki: Ya Rasulallah dünyayı elde etmek için ne yapayım ve ahireti elde etmek için ne yapayım? Bu soruya efendimizin cevabı şu olur: “Dünyayı isteyen ilme sarılsın, ahireti isteyen ilme sarılsın. Hem dünyayı hem ahireti isteyen yine ilme sarılsın.” buyurur. İslamın ilme verdiği değeri bu hadisi şerif apaçık ortaya koyar.
İslam’a çamur atarak ilme engeldir diyenlerin kulakları çınlasın. Bunlar şimdiki ilmin ve fennin temellerini İslam alimlerinin attıklarını bilmezler, araştırmadan incelemeden çamur atmaya devam ederler.
Dostlarım Kuranın birçok ayetinde ilmin fazileti üstünlüğü anlatılır Mesela yüce Rabbimiz: ”Hiç bilenlerle bilmeyenler bir olur mu?” buyurmakta ve yine başka bir ayette:” Bilmiyorsanız ilim irfan ehline sorunuz.” buyurmakta ve sevgili efendimiz s.a.v “İlim müminin yitik malıdır nerede bulursa alsın.” buyurmakta ilimsiz hiçbir şey olmayacağını, ilimsiz dünya ve ahiret saadetinin sağlanamayacağını açık bir şekilde anlatmaktadır. Kuranı Mibininde Yüce Rabbimiz tekrar, tekrar:” Akletmez misiniz? Düşünmez misiniz? Görmüyor musunuz?” diyerek varlık hakkında kâinat hakkında bizleri düşünmeye çağırmakta, ilime davet etmektedir.
Muhterem kardeşlerim İslam âlemi Kuranın emri, Rasullahın hedef göstermesi ile ilme gereken değeri vermişler ve bugünkü medeniyetin temelleri atılmıştır yani Müslümanlar ilim ağacını dikmiş iman ve islamla sulamış yetiştirmiş ve tam meyvesini toplamak üze ikin batı bunu fark etmiş ve tüm İslam eserlerini kendi dillerine çevirerek batı medeniyetini oluşturmaya başlamışlar Böylece İlim ağacının meyvelerini kısa zamanda toplamışlar. Bizler ise ilahi emirlere atalarımız gibi gerektiği kadar değer vermediğimizden bu sıkıntıları yaşamaya başlamışız. Açılık, yoksulluk daha nice musibet ve belalar başımıza gelmiştir, gelmeye devam edecektir. Eğer biz ilme ve kutsal değerlerimize sahip çıkmazsak ödeyeceğimiz bedeller çok ağır olacak Sonumuz hüsran olur. Allah korusun.
Kardeşlerim İslam âlemi vaktiyle ilme gereken değeri verdi dedik evet bunu Asr-ı Sadetten sonra kurulan bütün İslam devletleri yaptı. İşte onların sayesinde Büyük İslam medeniyeti vücut buldu Selçuklular da Osmanlı da İlim ve irfan bayraktarlığını yaptı. Bunu övünerek söylüyoruz diğer medeniyetler henüz bu seviyeye ulaşamadı nasıl mı? Biliyorsunuz Osmanlıda kervansaraylar vardı ve burada insanlar kendi evlerinde imiş gibi ağırlanıyorlardı ve ilim irfan sahibi olan çocuklar bedava okutuluyor, yiyecekleri, içecekleri temin ediliyor. Geçim sıkıntısı çekmiyorlardı. Masrafları halk vakıf kurarak, devlet de hazineden katkı yaparak karşılıyordu. Şimdi dünyanın neresine giderseniz gidin anne ve babalar evlatlarını okutmak için ne sıkıntılar çekiyorlar İlim artık bir ticari metaa haline geldi Okullar en yüksek harç alıyorlar dershanelerin çoğu ana babaları soyup soğana çeviriyorlar. Dediğimiz gibi bunlar İslam medeniyetinin kıyısından bile geçemezler bakmayın ellerindeki teknolojiye, falan. Bu medeniyetlerde İslam ölçü ve düsturlar olmadığı için a dan z ye her şeyde kâr ve menfaat amaçlanıyor. İnsanlığın faydası için hiçbir şey düşünülmüyor. İşte bu medeniyetler dünya refahını sağlamaktan çok, çok uzaktırlar bu yüzden ne savaşlar biter ne de yeryüzünde kaos eksik olur.
Kardeşlerim Osmanlıda ilme verilen değeri anlayabilmek için birkaç örnek daha verelim Osmanlıda Padişah yetkiliydi ancak Şeyhül islama danışmadan bir hüküm vermezdi Yargıda hükümler şeriat çerçevesinde verilirdi ve adalet en üst seviyede idi. Âlimler sarayda ilgi görür, ilim meclisleri kurulur bu meclislere padişahlar da dâhil olurdu. Meşhur İslam âlimlerinden kemal paşazadeyi Diğer adıyla İbni Kemali bilirsiniz. Bu muhterem zatın (Rahmetullahi aleyh) ilme başlayışı çok ilginçtir. Kemal paşazade hazretleri isminden de anlaşılacağı gibi askerdir ve bir gün padişahın yanında bulunduğu sırada Ulamadan bir gurup padişahı ziyarete gelirler. Padişah onları görünce ayağa kalkar, hürmet eder başköşeye oturtur. Bunu gören kemal paşa zade hazretleri şaşır ve oradakilerden birine sorar: “Bunlar kim ki padişah dahi önlerinde eğiliyor. Bu kadar hürmet ediyor?” Der. Aldığı cevap şu olur: “ Onlar âlimlerdir. ilim irfan sahipleridir. Bu Âlimlere gıpta ile bakar. Hayatına yön verecek kararı oracıkta verir Kemal Paşazade askerliği bırakarak ilim öğrenmeye başlar. Kısa zamanda keskin zekâsı ve gayretiyle ilimde yüksek derecelere ulaşır hatta Şeyhül İslamlığa kadar çıkar. Dostlarım onlar öyle idi ilim irfan için yurtlarını yuvalarını, çoluk çocuklarını terk ettiler nerede bir âlimin olduğunu duymuşlarsa oraya giderek sohbetine katıldılar, ilimlerini irfanlarını artırdılar. Çünkü: ilim yolunda iken ölenlerin şehit olacağını bilmekte idiler. İlim ehlinin meleklerin koruması altında olduğunu biliyorlardı ve Sevgili Peygamberimizin (s.a.v) “âlim uykusu Abidin ibadetinden hayırlıdır.” emri ilahisinden haberdar idiler. Ve yine: Alim mürekkebinin şehitlerin kanından üstün olduğunu da biliyorlardı ve dahası Peygamberimizin:” Ümmetimin Alimleri beni İsrail peygamberleri gibidir.” müjdesine kavuşmak için olağan üstü gayret içinde idiler. İşte İmamı Gazaliler, Abdukadir Geylaniler, Rabia adeviyeler böyle yetişti.
Kardeşlerim ilim dedik, irfan dedik bu ilahi nimetin fazileti hakkında bir nebzecik bilgi vermeye çalıştık. Şimdi de ilimlerin kısımları hakkında kısaca bili vererek mevzumuza son verelim.
İlimler kolaylık olsun diye bölümlere ayrılmıştır Üniversiteler de bu bölümlere göre adlandırılmıştır. Mesela fen bilimleri sosyal bilimler Tıp gibi. Bunların her birinin uzmanlık alanı ayrıdır. Bu bilimler de kendi aralarında kısımlara ayrılır. Örneğin kimya astronomi v.b. gibi.
Soru: İlimlerin hepside kıymetlidir hayatımızın olmazsa olmazlarıdır diyorsunuz pekiyi Hangi ilim daha değerlidir? Bu soruya verilecek cevap şudur. İlimleri değerli kılan en önemli şey İnsana olan faydasıdır. İnsan yeryüzünde en kıymetli varlıktır İlimlerinde insana olan faydaları nispetinde değer kazanırlar yani hangi ilim insanlara daha çok fayda sağlıyorsa o ilim Hak katında, halk katında daha kıymetlidir.
Bu saydıklarımız zahiri ilimlerdir bir de Şer’i ilimler vardır Bu ilim bütün ilimlerin efendisidir Aslında şeriat ilimi denilen ilahi ilim bütün ilimleri kapsamıştır. Yani kuran her ilme mutlaka değinmiştir. Yüce Rabbimiz: Biz kuru ve yaş hiçbir şeyi bırakmadık ki Kuranda yer almış olmasın buyurmakta. Şeriat ilminin bütün ilimlerden üstün olmasının sebebi onu yüce Rabbimizin vaaz etmiş olmasıdır yani İslam Rabbimizin (c.c) Kulları için seçip beğendiği yaşam biçimidir. Diğer ilimler geçici olan fani âlemi ilgilendirmekte Şer’i ilimler ise hem dünya hem ahiret saadetini hedeflemektedir. Peygamberimizin buyurduğu gibi dünya ve ahiret saadetin isteyen zahiri ve şer’i ilimleri öğrenmeli ilahi emir ve yasaklara riayet ederek hem dünyasını hem edebi hayatını kazanmalıdır.
Dostlarım Şer’i ilimler yani şeriat ilmi de bölümlere ayrılmıştır. AKAİD İnanç kısmını açıklar Müslümanın inancının hayata ve kâinata bakış açısının nasıl olması gerektiğini beyan eder öğretir. FIKIH İlMİ İbadetler ve muamelat konusunu öğretir Kul Allah’a nasıl ibadet etmelidir, haramlar ve helaller nelerdir İnsan ilişkileri nasıl olmalıdır ticaret. Sanat gibi Müslüman bu ve benzeri sorularda bilgi sahibi olur Hayatının her safhasını buna göre tanzim eder.
Bir diğeri de AHLAK İLMİ diğer adıyla Tasavvuf ilmidir. Bu ilim Allah’a yaklaşmanın, Kamil bir mümin olmanın yollarını anlatır. Efendimiz bir hadisi şerifinde: "Ben güzel ahlakı tamamlamak için gönderildim" buyurmakta işte bu ilim Efendimizi örnek alarak Rabbimizin emrettiği ahlakı hamideye ulaşmamızı sağlar.
Bunun yanında Kuranı dil bilgisi açısından inceleyen Kuran dili. Kıraat ilmi, Ayetleri beyan eden Tefsir ilmi. Fıkıh kurallarını inceleyen Usulü fıkıh ve Hadisleri inceleyen Usulu hadis ilmi ve Peygamber efendimizin hayatını konu alan siyer ilmi yukarıda saydığımız üç ana başlıkta anlattığımız şeriat ilminin tamamlayıcılarıdır.
Kardeşlerim İlim yabana atılacak, ihmal edilecek bir şey değildir. Vaktiyle iki kardeş varmış Bunlardan biri ilim öğrenmeye karar vermiş diğer kardeşi de okumaya meyli olmadığından başka yoldan hayatını sürdürmeye karar vermiş tabi ki bunlar ayrılmışlar uzun süre birbirlerinden uzak yaşamışlar. İlim talibi ilim tahsil ederek alim olmuş. Öbür kardeşi de çeşitli işlerle uğraşarak mal, mülk sahibi olmuş ibadetine devam etmeye çalışıyormuş. Bu saf kalpli insan bir gün yanlışlıkla kertenkeleyi öldürmüş öyle üzülmüş öyle üzülmüş ki kertenkeleyi sarığına koyarak başında taşımaya başlamış. Bir gün iki kardeş karşılaşmışlar sohbet muhabbet derken ilim irfan sahibi olan zatı muhterem kardeşinin yaptığı tuhaf işten haberdar olmuş. Demiş : "Sen ne yaptın yıllarca böyle ibadet mi ettin? Eğer böyle yaptıysan Allah tövbe etmen ve namazlarını kaza etmen gerekir “ İşte burada ilim ve irfanın değeri anlaşılıyor eğer kişi bilgi sahibi olmadan dinini yaşamaya çalışırsa başına akla hayale gelmedik işler gelir. Yaptığı ameller boşa gider. Müslüman cahil olamaz,olmamalı.
Dostlarım gelin inanlar olarak ilme değer verelim. İlim düsturumuz olsun iki cihanda yolumuz aydınlık olsun. Rabbimiz bizden memnu ve hoşnut olsun. Selam ve dua ile
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.