- 943 Okunma
- 2 Yorum
- 0 Beğeni
-IRK IRKÇI IRKÇILIK DERKEN-
İnsanlığın en büyük illetlerinden, musibetlerinden biri de ırkçılık. Tüm izmler gibi bir gerçekliğin abartılması, tüm hadiselerin artık yalnızca onunla açıklanması ve dahi onsuz açıklanmaması. Bir nevi takıntılar, saplantılar yumağı.
Şu kadar ki, ırk bir realite ırkçılıksa akıl bozukluğudur bir tür. Benliğiyle kuşatılmış olduğundan ırkçı, kendi alemini tasdik eder durur. Unutmamak gerekir ki, bir alkolik veya uyuşturucu bağımlısı da bulutların üzerinde uçtuğu ölçüde rahatsız hissetmeyebilir kendini.
İktisadi kriz evrelerinin yabancı düşmanlığını körüklemesi ya da örtülü ekonomik politik çıkarların meydana getirdiği lokal tazyiklere bağlı olarak cereyan eden kitle psikolojisi atraksiyonları olarak karşımıza çıkmaktadır.
Birey düzleminde alırsak bireyliğini yaşayamayan, meziyetlerini ortaya koyamayan insanın davranış ve düşünce bozuklukları karşımızdadır çok kez. Vasıfsız insanın vasfını belirlemektedir. Kendisinden başlayarak değerlerine, çevresine giderek topluma karşı yabancılaşan insanın silahı başkalarına doğrultması farklı olanı ötekileştirmesi.
Toplumsal düzlemde aldığımızda ise; bireysel olarak sergilemeyeceği tavırları ve hatta kimi zaman zalimlik ve canilikleri insan varlığına empoze eden bir gizil güç vardır ki, kitle psikolojisi diyoruz biz buna. Pozitif toplumsal kitleselliğin kanserojen bir kitle hüviyeti kazanmasına bağlı olarak gelişen ideolojik/politik tehditkârlık yaşamın sunduğu ritim bozukluğu hâli olarak önümüzdedir artık.
Birey ve toplumların yaşam dinamiklerini tayin eden farklı hususlar elbette vardır. Irkın bunlardan biri olduğu apaçıktır. Coğrafya, genetik, kültür, din, ekonomi, sosyal sınıf, tarih, eğitim, teknoloji, demokrasi vs. pek çok motif misalidir bu.
Aynı ırkın mensubu olan topluluk ve toplumların tarih boyunca farklı coğrafyalar arasında hareketliliği, göçebelikle yerleşiklik arasında geçirdikleri değişim gibi faktörler farklı tecrübelerin içselleştirilmesi gibi bir durum peyda edecektir. Kimi zaman jeopolitik konum özelliği bir ülkenin çok kültürlülük kazanmasına zemin hazırlamakta. Evlilikler insanların ve toplulukların melezleşmesine yol açmakta. Öyleki dünyaya gelen insan evladı da doğallıkla aile ve kültür içerisinde doğup yeşermekte ve yetişmekte. Şüphesiz fert, ailesinde dominant karakter hangi ebeveyn ise ona meyledebilir de. Demem o ki, farklı etnik kökenden anne babanın evladı olsa da biriyle daha ziyade kendini tanımlayabilir de. Ne oldu şimdi? Genetik gerçeklik değişti mi?
Safkan yapının muhakkak bir meziyet teşkil etmesi atlarda değer taşır kanımca. İngiliz atı, Arap atı değerlidir elbet. Yarış atıdır çünkü ekseri bunlar. Peki insanda safkan diye tutturmanın anlamı nedir? Yarış mı koşacak kişioğlu, değil elbette. Demek insanoğlu etnolojik gerekçelerin ardına saklanarak zırtapozluğa meyledebilmekte.
Hiç kuşkusuz bir insanın safkan ırkının mensubu olması da mümkün. Irki özelliklere tam olarak uyan durumlar hiç mi yok hayat içerisinde? Ve bu durum bir meziyetler abidesi teşkil edemez mi? Şairin şüphesiz İstanbul’u yad ederken terennüm ettiği gibi “Irkın seni iklimine benzer yaratırken, Kaç fethe koşan tuğlar ufuklarla yarışmış, Tarihini aksettirebilsin diye çehren, Kaç fatihin altın kanı mermerle karışmış” dizeleri ne de muhteşem bir tasavvurdur.
Ne ki, bu ruhaniyet ve mistisizmi narsisizme dönüştürmek doğru mu acaba? Nice insanınsa hiç elinde olmayan yaradılış bağlamında yüksek bir ırkın mensubu olmak veya olmamak noktasında ne bir becerisi ne de bir kabahati mevzubahis olacaktır.
Tarihsel çizgide ise emperyalizmin ve ırkçılığın uzantısı olarak geliştirilen sosyal bilimsel hüviyet kazanmış görüşler, doktriner yapılar, bilim ve felsefe adı altında türlü madrabazlıklar. Ülkeleri, milletleri modern bir toplum olmaya, demokratikleşmeye elverişlilik açısından tasnif eden anlayışla daha yüz yıl önce insanat bahçeleri inşa eden Avrupai zihniyet bir ve aynı şey değil midir acaba? Bu tip ülkeler sömürgelerinde açtıkları misyoner mektepleriyle o ülkelere aydın ve bürokrat yetiştirirler kuşkusuz. Bir başka ülkeye hastane, okul açıyor eloğlu, neden? Yeraltı kaynaklarını sömürmekte beri yandan.
Hiç şüphesiz ekonomik gelişmişlik, sosyal devlet olgusu, eğitim seviyesinin fırsat eşitliği dairesinde yükseltilmesi, kronik işsizliğin giderilmesi gibi hususlar ırkçılığa karşı mücadelede etkili olacaktır. Ve tabi cinselliğin konuşulmayan, tabulaştırılan bir takıntılar yumağı olduğu bir toplumsallığın batağına düşmemek.
Nihayet önce insan olmanın onurunu taşımak, erdemine sahip olmak sonra ideolojik/politik aksesuarlar. “Kişinin kendi varlığına, kendi kişiliğine karşı beslediği saygı, insanı insan yapan iç değer.” Şu tanımın ihtişamına baksanıza. Ya da şu: “Ahlakın övdüğü ve ahlaklı olmanın gerektirdiği doğruluk, yardımseverlik, yiğitlik, bilgelik, alçakgönüllülük, iyi yüreklilik, ölçülülük gibi niteliklerin ortak adı.”
Öyleyse gelin noktayı koyalım: İnsana rağmen yine insan!
L.T.
YORUMLAR
İnsan insan...
Şahanesiniz Levent Bey
Ayakta alkışladım, alkışlıyorum, alkışlayacağım yazınızı. Yılımın yazısı ...
Kızıma okutuyorum şimdi. O da bir kitap yazıyordu şimdi Lösev yararına bu konuyla ilgili. Çok faydalı olacak kendisine.
Teşekkürler duyarlı yüreğinize
Saygılarımla
levent taner
Hanım kıza Google amcası yeterli desteği verecektir
Ne yazılar bulur kendisine
Başarılar dilerim çalışmasında
Katılım ve katkınız dolayısıyla şükran duydum
Saygı ve selamlarımla...
Değerli üstadım, yazı boyunca bende upuzun bir çağrışım zinciri oluştu... Belki konu bana cazip geldiği için...
En başta farkettiğim durum, çok cazip olmakla beraber, bu konunun çok su götürür, çok karmaşık olduğu...
Tabii hemen aklımıza bir ölçüt olarak bilim ve teknolojide en ileride olma geliyor...
Şimdilik ortalarda olmakla beraber, her geçen zaman bilim ve teknolojide zamanın ölçütlerine erişen Türk ırkı da ispat ediyor ki, bilim ve teknoloji üretmeye uygun huzur ortamı sağlanmışsa, o ırkın dinamikleri kendini aşıp ilerlemesine yetiyor...
Bu kanaatin bir dogma olabileceğini destekler gibi görünen ve daha çok popüler kültürde karşımıza çıkan kanaatler de söz konusu...
Atasözleri, fıkralar filan...
Üstünlük tartışmasında ısrar edilirse, yine de gönül Türk ırkının üstün olduğunda ısrardan yana... :)
Selam ve saygılarımla.
levent taner
Ben naçizane yazımda genel bağlamda ırkçılığın tuzağına düşmemek dedim
Yoksa binlerce yıllık tarih Türklerin kıymet-i harbiyesini ortaya koymakta elbet
Her Türk fert olarak buna layık olmaya özen göstermeli ve şüphesiz tevazuyla dopdolu diye düşünüyorum
Katılım ve katkınız dolayısıyla şükran duydum
Saygı ve selamlarımla...