- 473 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
Sokak kitapçısı-4-
Rahmeti Rahman bereketini artırdığı yağmurunu gökyüzünden, yeryüzüne ahengiyle yağdırmaktaydı.
Suya susamış toprak kana kana içiyor,düştüğü yerde zerre su kalmıyordu.Temmuz sıcağı sonrası yağan yağmurla nice nebat ve
Hayvanat serinlemişlerdi.Kapıya bacaya su koyma alışkanlığımız yoktu.Şehirlerde çeşme ,yalakta olmayınca kedi ve Köpekler dili dışarda gezmekteler.
Yanımda getirdiğim yedek muşambayı kitapların üzerine örtüp tehlikeyi bertaraf ettiğimi sanıyordum.Yağmur hızlandıkça hızlandı.Yedek muşambanın görevi bitmişti.
Yağmurdan kaçan iki delikanlıdan yardım istedim.Serginin uçlarından tutup bir saçak altına alana kadar ıslanan kitapların ateşinde yüreğimi yakmıştı.Yeni gelen kitaplar
Allah verede ıslanmamış olsa...Sermayeyi kitaplara yatırmış umudumu onlara bağlamıştım.
Sağolsunlar gençlerde ıslanma pahasına yardımlarını esirgememiş kitapları toplamama
Yardım etmişlerdi. Muharrem ve Selman’mış isimleri.Sosyal bilgiler öğretmenliği son sınıfta okuyormuşlar.Yağmur etkini azaltmış gökkuşağı tüm renkleri ile güzelliği ile gökyüzünde salıncağında sallanıyordu.
Cep telefonunu çıkaran Muharrem "Bu anı kaçırmamalıyım" dedi ve bir kaç kare fotoğraf çekti.Sonra bana dönerek;
-Abi bir öz çekim yapalım mı ? Dedi.
-Neden olmasın dedim.
Sergiden eğilip iki adet kendi yazdığım "Hüzün nameleri" isimli kitabını hediye ettim.Çok memnun olduklarını veya ettiler.Asıl ben memnun olmuştum.Onlar olmazsa kitaplarım mahvolurdu.
Onlar gittikten sonra oğlum aklıma geldi.Ankara Gazi Üniversitesi Hukuk Fakültesinde okuyordu.Rabbim tüm öğrencilere yardım etsin.Bu devirde okumakta zor okumakta.Eğer trafik kazasını yapmamı olsaydım.
Rahat okuturdum.Bu gündelik işe de bulaşmamış olurdum.Oğlumu okuluna ve yurduna kayıt ettirmiş dönüş yolunda uçuruma yuvarlanmıştık.Eşim ve çocuklarım yanımdaydı.Arabayı kullanırken uyumuş kalmışım.
Devamı var...