- 2219 Okunma
- 6 Yorum
- 3 Beğeni
Allah, sabredenlerle beraberdir, çünkü yalnız bırakılırlar
Okuduğunuz yazı Günün Yazısı olarak seçilmiştir.
Cenab-ı Hak bize vahyinde sırlı bir şekilde hatırlatıyor: "Allah sabredenlerle beraberdir." Bugünlerde bu ihtarı daha bir farkediyorum. Çünkü/yine sabredenlerin yalnız bırakıldığı zamanlara geldik. İfratın veya tefritin muteber olduğu, itidalde olanların ise ’pasiflikle’ suçlandığı zamanlar çaldı kapımızı tekrar. Korkumuz savaştan değil. Korkumuz ölümden değil. Ahirete inananlar için bunlar pasaporttan başka birşey sayılmaz. Korkumuz ’hakkın yanında değilken’ ölmekten. İfrat edip doğrunun selametine zarar vermiş olmaktan. Allah’ın yanında birilerinin hakkıyla gitmekten.
Ebedî zararlardan korkuyoruz biz. Dünyamıza verilen zararlar, ona kazık çakmayı planlamadığımız için, kanımıza dokunmuyor. Aleyhimize görünmüyor. Tek dünyalı değiliz. Varlığımızı yalnız buradaki varlığımızla, lezzetimizle, saadetimizle, huzurumuzla, zenginliğimizle, ulaşabildiklerimiz/bileceklerimizle tanımlamıyoruz ki buranın esiri/delisi olalım. Ölenimize kahrolalım. Gidenimizle mahvolalım. Kahrolmak/mahvolmak inanmayanın hakkıdır. Tepe tepe kullanabilir. Biz, elhamdülillah, gayba iman etmeyi seçtik. Dünyaya artık ötesini hesaba katmadan bakamayız.
Dediğim gibi: Sabredenler kolay yalnız bırakılır. Hatta sevilmezler. Nefret kazanmazlarsa da alabilecekleri en büyük iltifat acımadır. Hainlikle itham edilmezlerse, gayretsizlik veya samimiyetsizlik suçlamasıyla teselli bulabilirler. Duygulara kapılmak daha kolaydır musibet zamanlarında. Ve duyguların sekr halini yaşamanın taliplisi çoktur.
Aklın şalterini kapatıp öfkesinin/hüznünün kontrolüne kendisini bırakan insanlarla dolu her yanımız. Asr sûresinin anlattığı hüsran zamanları bir değil, beş değil, on değil. Dönüp dönüp tekrar yaşanan bir süreç ’husr’. Diller bıçak. Eller yumruk. Gözler kara. Kalpler merhametsiz. Onlara Allah’ı hatırlatmanızdan bile rahatsız olan imanlı insanlarla karşılaşıyorsunuz. Allah’ı hatırlatmanızı istemiyorlar, çünkü Allah’ı hatırlamak demek, emir ve yasaklarını hatırlamak demek. Sınırları hatırlamak demek. Aşırıya gitmemeyi nasihatleyen vicdandaki o sesi uyandırmak demek. Bunu istemiyorlar. Herkes birbirine gaz vermede yarışıyor. Kan çağrısı bu zamanların en kolay işi. Akılda en geride olanlarımız yumrukları sıkılı en ileride koşuyorlar. Bu kalabalık nereye gider? Yolda ne kadar insaflı kalır? Vardığı yerde, velev muvaffak olsun, Allah ondan ne kadar razı olur?
Sabır gayretsizlik değildir. Sabır istikametli gayrettir. Durması gereken yerde duran ama yapması gerekeni de yapan gayrettir. Bize en çok yapılan suçlama, yani ’gayretsiz/hamiyetsiz olma’ ithamının altında yatan şey, kanaatimce, onlar gibi sarhoş olmamamız. Herşeyin sonunu hesap ediyor ve varacağı yerden endişe ediyor olmamız. Mahlukata Allah’ın yarattığına gösterilmesi gereken bir incelikle/teenniyle muamele ediyor olmamız. Yoksa, Bediüzzaman’ın ifadesiyle, sabrın üç çeşidi olan; günahlardan sakınmaktaki sabır, musibetlere karşı dayanmakta gösterilen sabır ve ibadetlere devamda sergilenmesi gereken sabır, bunlardan hiçbirisi ’gayretsizlik/hamiyetsizlik’ ifadesi değildir. Bunlar, sınanma vakitlerinde ’gayretin istikametini’ yitirmemenin yöntemleridir. Gemimizin denge direkleridir.
Doğru. ’Doğru’ duygularının seni götürdüğü yerde olmayabilir her zaman. Aklın da her vakit doğruyu bulamayabilir. Ama Allah, şeriatı ile, sana şaşmayacak olan hakikati bildirir. Merhamet öfkeden daha az hata yaptırır. Merhametsiz adalet eksiktir. Adaletsiz merhamet fazladır. Ve sen sabretmekle kendi iradenin tercihinden vazgeçerek Allah’ın küllî iradesinin emrine tâbi olursun. "Şüphesiz Allah en doğrusu bilir!" hakikatinin hâl diliyle söylenişidir bu. Sabreden ister istemez tevekkül eder. Kendi cüzi iradesini kaderin denizine bırakır.
"Resim karıştı. Manzara karardı. Burada artık kendi amelimin/fikrimin selametine güvenmiyorum. Ona tevekkül ediyorum. Onun emrinin doğruluğu sorgulanmaz. Ama irademin beni çekip götürmeye çalıştığı yerin sağı/solu belli olmaz..." demektir bu aslında. ’Kolay olacak’ demiyorum. Eminim çoklar senden yüz çevirecek. Söylediklerinden, tavrından, hatırlattıklarından mutlu olmayacaklar, eminim. Yalnız da bırakılacaksın. İstenmeyen de olacaksın. Düşmana denk görüldüğün, hatta daha çok nefret edildiğin zamanlar da gelecek. Ama sen Allah Resulü aleyhissalatuvesselama öğretildiği gibi diyeceksin: "Eğer yüz çevirirlerse; de ki: Allah, bana yeter. Ondan başka hiç bir ilah yoktur. Ben Ona tevekkül ettim ve yüce arşın Rabbi de Odur.’"
YORUMLAR
Âsr suresini açmaya çalışıyorsunuz ve anlayacak olanlarda kısıtlı, Sabır bir şeyin neticelenmesine kadar durmak değil tedbirli beklemektir. Körü körüne açlığa sabredip hiç yemek yememek değildir. Tevekkül bilgiye dayalıdır sadece namaz kılıp oruç tutmakla yetmez içini doldurmaya kalksak nerdeyse yapılan ve yaşanan her şeyin bulduğu hedefleri doğru bilip ilahi takdirin tecellisinden emin olarak hareket etmektir.
İnsan oğlunu dünyaya taşıyan Adem A.S. bir müddet için dünyaya gönderilmiştir. nesebi yaptıklarıyla yapmadıklarıyla sorguya çekilecek. aşırıya kaçmakla ne yapsanız hayrını görmezsiniz. eğer gören varsa " biz onlara dünyada her şeyi vereceğiz" diyen sonrada cehenneme gideceğimizi bilmiyorduk diyecekler. Allah kimseyi onlardan etmesin. Onların durumunu görüp o münafığın her işi rast gelirken bizim işlerimiz yürümüyor demek kadar günah bir şey olduğunu bilmeyiz oysa sabredenler ALLAH HER ŞEYİ BİLİR DİYE TEVEKKÜL EDERSE işte o zaman sabırdan bahsedebiliriz.
Allah dostları Vahted-i vücut la yola çıkarlar bir lokma bir hırka diye bilinen lokması günü kurtarmak hırkası kefenidir. Bunu bilmeyen tarikatlar milleti kandıran asalaklardır der neye inanıp ne gördüğünü bilmezsen nereye varacağını da bilmezsin.
Ölüm herkes için vardır ancak öleceğini bil öldükten sonrada ebedi kalacağın yeri seç. Bu yaşamda bulduğuna şükret bulacağına sabret, bulamadıklarına isyan etme, Bunun gibi süreçleri sabırla yaşarsan Allahın seninle beraber olduğunu anlarsın.
Amaç inananların biraz daha düşünmesi inanmayanlar veya yarı inananlara bir sözüm yok
belkibirharfimben
Hâk yolunda olan zaten garip ve yalnız.Sünnete uyan yalniz. islam dini garip başladi böyle de devam ediyor, Müslümanlar zulüm görüyor, sıkıntı çekiyor, sünnet unutuluyor, bidat ve hurafelere uyuluyor. Sünnet' e tutunmak zaten avucuna ateşi almak değil mi? Gerçek müslüman da okuyup, arastiracak, Hâk yolunda yalnız olduğunu bilecek, yolundan sapmayacak, ilim öğrenecek. İlim azalırsa, alimler azalacagini bilecek.
Bahsetmiş olduğunuz sıkıntıları Peygamber Efendimizde yaşadı, insan olarak haliyle bizlerde yaşıyoruz. Bu sıkıntılarrı yildiramaz. Yeter ki herkes gerçek İslamiyet' i öğrensin, gerçek bir müslüman gibi yaşasın.Veda Hutbesi nde bizlere bırakılan mirası okusun, okusun ve anlasin.Peygamber Efendimizin sünnetine uygun yaşasın.
Hak' i bilip tanımak, O' nu öğrenmek, öğretmek, O'nun ve Peygamber Efendimizin yolundan gitmek herkese nasip olsun insallah.
Allah benim yanındayken yalnızlık nedir ki, tüm kainatı okuyup konuşuyorsun zaten. Sabır da en güzel meyvesi.
Tebrik ederim eserinizi.
Sevgi ve saygilarimla
Sabreden derviş muradına ermiş mi ermemiş mi :))) ona göre yaşayalım hani :)))
Gerçi sizden bir yazı okumakisterdim şöyle ki: insan amacı yerine gelsin, istediği sonuca ulaşsın diye mi kendine yol belirler belki de insan üstü çaba ve bahsettiğiniz sabır olgusu ile Allah'a güvenerek yoksa sonuç önemli değil midir aslında tasarlanan, planlanan Yol'un heyacanının yanında.
Hep kafamı karıştırır da :)))
Anlamlı bir yazı idi okuduğum
Teşekkürler
Saygı ve sevgilerimle
belkibirharfimben
İpekyildiz
Aydınlatıcı oldu yanıtınız
Teşekkürler
belkibirharfimben
İpekyildiz
Yani işte bunun neresi bizim seçimimiz neye göre bildik de yaptık sorgulamasında saçmalık gibi duruyor kendimde. Yorgunluk oluyor sonucu sadece ...